bugün

Bazen sıkıcı bazende güzel geçen bir bölümdür, genellikle hocalar ''siz ayrıcalıklısınız'' diyerek pohpohlarlar. sayısal bölüm öğrencileride ''ezikkk'' diyerek yuhalarlar. Şahsen ben sözel bölüm öğrencisi olarak ara sıra ''iyi ki gelmişim buraya'' diyorum bazende '' ne s*k işim var burada '' demekten kendimi alıkoyamıyorum.

9 ay sonra gelen edit:
iyi ki sözel bölümdeyim...
lisede kolaya kaçtığını sanan öss de ekstra kasmak zorunda kalan öğrencidir. lisedeki sallama notlar sayesinde okul puanları genel itibariyle düşüktür ve öss için oldukça sıkı çalışmayı gerektirir.

(bkz: kendimden biliyorum)
Sayısalcı olamama durumudur. Bir sayısalcı aynı zamanda sözelci olabilir Örn: Genelde sayısalcı türkçeden 28 29 netlere kadar yapabilirken bir sözelci matematikten en fazla 4 5 net yapabilir istisnai durumlar hariç.
Şahsen matematik fizik dersi zevkli dersler olmadığı için sıkıcı bi bölümdür ama kendine göre zevkli yanları vardır tabii.
(bkz: en akıllı öğrencidir) *
sözel bölüm öğrencisi olmak zordur.size matematik yapamadığınız için salak gözüyle bakarlar zira milli eğitim bakanlığıda böyle düşünüyor olmalı ki sözel bölüme çok az meslek verilmiş.ama bilmiyorlar ki bu ülkenin matematikçiden çok sosyologlara ihtiyacı gazetecilere ihtiyacı vardır.ülkemizde yaşanan kargaşaları töre cinayetlerini ve gerçekleşen toplumsal olayları araştırmak için ne bir fizikçi ne de bir matematikçiye ihtiyaç vardır.ve ben gerçekleşen bu olayların ülkemizin iyi sözelciler yetiştirememesine bağlıyorum...
matematik yapamadığı için sözele gelmiştir, yıllar sonra pişman olsada geri dönüşü yoktur. acınacak haldedir; hukuk ve psikolojinin eada ne işi var diye düşünür, neden sözelde değil lan diye isyan eder, ölüp bittiği bölüm siyasal bilimlere gidemez mesala. girebilceği bölümler arasında çiçek örgü dokuma öğretmenliği falan vardır. belki de sonunda sürüneceğini bildiği halde gazeteciliğe merak salar. (bkz: yazar burada liseli olduğunu itiraf ediyor)

edit: tam 20 ay sonra yazıyorum. allahtan belamı istediğim için bütün bölümler tutuyorken idealist bir tavırla tüm ailemi de karşıma alarak tercihte ilk sıraya istanbul üniversitesi gazetecilik yazdım gitti.
sayı fobisi olan öğrencidir..
ayrıntılarla uğraşmaktır.
ezberlenecek o kadar derste o kadar püf nokta ve o kadar ayrıntı vardır ki, insan ne yapacağını şaşırır...

zordur.
ve aslında diğer insanların küçümsedikleri kadar ezik değildirler. sosyal yanları da gelişmiştir. bir zamanlar o sınıftaydım. şimdi sayısaldayım. aradaki fark yok gibi...
eşit ağırlıkçı olup sözelci damgası yenildiği sürece sevilmeyen insan tipi olarak kalacaktır.
onlar olmasaydı, bu damgayı yemeyecektik.biraz matematik bilselerdi keşke.
akla bak!çalışın ulen!
öss'den yola çıkacak olursak, bir sözel öğrencisinin üni. ye yerleşebilmesi için ilk 50 bine girmesi gerekir. ki genelede girerler. buda onların gayette çalışkan olduklarını gösterir.

bir sözel bölüme ait sorunun bin bir çeşidi vardır. bir sayısal bölüme ait sorunun taş çatlasın 5 çeşidi vardır. bu yüzden sözelciler daha çok çalışmak zorundadır.

evet sayısalda zor bir bölümdür. ama sözel zannedildiği kadar basit değildir.

sözellere karşı yapılan en büyük saçmalık ve haksızlık ise, sınavda felsefe çözmelerine zağmen ve lisede felsefe ve grubu derslerini görmelerine rağmen üniversitede bu bölümleri seçemiyor olmalarıdır.

unutmadan şunuda söyleyeyim, şu ana kadar çıkmış olan birinci bölüm sorularına bakarsak her zaman için sözellerin soruları daha zordur. (bkz: ygs)
matematik bilenlerin akıllı olduklarını sanan biryerde aptal gözüyle bakılırlar.
her zaman en küçük sınıflarda , 10 kişiyi aşmayan mevcutlarla okumuş öğrencilerdir.
sözel bölümler türk eğitim sisteminin adaletsizliğinin en büyük kanıtıdır.
bir eşit ağırlık öğrencisinin ilk 150.000'e bile giremeyip anadolu'nun taşra bir yerinde 2 yıllık bir üniversite bitirip işe girmesi, iddia ediyorum ilk 50.000'e girmiş hatrı sayılır bir üniversite de 4 yıllık bir bölüm bitirmiş sözel öğrencisinin işe girmesi oranı ile aynıdır. ayrıca sözellerin bölüm sayısı az olduğu gibi o bölümlerin birçoğu da işe yaramaz bölümlerdir.

bu devlete ormancısından çok gazetecisi, sosyoloğu şunu bunu lazım bu ne yahu.
bir türlü nasıl beyin yapılarına sahip olduğunu anlayamadığım öğrenci tipidir. efenim yok fen daha zor yok feni yapan sözeli de yapar gibisinden sözlere inanmayın, inandırtmayın. şahsen fen bölümü öğrencisi olarak fen ders notlarım 5 yada 4 lerde gezerken edebiyat tarih gibi derslerim daha hafif okutulduğu halde 2 lerde 1 lerde. hadi kıçımı yırttım 3 lerde geziyor. kısacası bu öğrenci tipi nasıl o kadar şeyi aklında tutuyor bir türlü anlamamış bulunmaktayım. saygım sonsuzdur bu öğrenci tipine.
hele hele türkiyedeyse bir hayli zordur.
bu bölümün türkiye'de dışlandığından artık eminim. öyle ki, felsefeyle, psikolojiyle, sosyolojiyle en çok bu bölümün öğrencileri uğraşır fakat sadece uğraşmakla kalırlar, ygs ve lys'den sonra kendi ts puanlarıyla bu bölümlerden hiç birine üniversitede gidemezler. onların yerine de felsefeye psikolojiye sosyolojiye, eşit ağırlık ve sayısal öğrencilerini alırlar...

hele hele şu yeni gelen sistem sözel bölüm öğrencilerine iyice darbe vurmuştur. sayısallar istedikleri bölüm gelmezse, eşit ağırlıktan tercih yapmak zorunda kalacaklar ve büyük ihtimalde tercih ettikleri yerlere girecekler. sonra da eşit ağırlık öğrencileri istedikleri bölüm gelmeyince sözel bölüme yönelecekler ve onların gidecekleri yerleri tamamıyla işgal edecekler...

burada bazı eşit ağırlıkçı ve sayısal bölüm öğrencileri ''akıllılık yapıp eşit ağırlığa veya sayısala gitseydiniz'' diyebilirler, bir nevi haklıdırlar fakat, sözel bölüm öğrencisi zaten matematik ve fen derslerinden yapamadığı için gelmiştir. bölümleri seçtikten sonrada bir daha en fazla iki saat başka alanların derslerini 1 yıl boyunca görürler ve başka görmezler, sonrada başka bölümlerle aynı derecede üniversiteye yerleşmeleri beklenir...

aslında matematik veya diğer fen derslerini dershanelerden takviye yaparak kapatabilirler fakat, dershane denen şey canım devlet okulları gibi parasız değil, her yıl dershaneyle birlikte binlere çıkan paraları ödemek günümüzde pekde kolay değildir...

türkiye'de en çok lazım olan bölümün öğrencilerine böyle bir muamele yaparsan sonrada neden ülke gelişmiyor diye dert yanarsın? sayısal ve eşit ağırlık ne kadar ülkede gelişmiş olursa olsun sözel bölüme verilen desten bu derecedeyken bir halt olmaz...

fakat her şeye rağmen iyi yerlere gelmek sadece birilerinin yardımıyla olmaz. bireyselde bir şeyler yapılabilir. hemde çok iyi şeyler...

edit:
ha birde bu bölüm öğrencileri matematik ve fenden korktukları için o bölüme gitmiş gibi gösteriliyor. öyle değil, sözel bölümü daha çok sevdikleri için gitmişlerdir. fakat 3 yıl boyunca sayısal derslerle hiç bir şekilde temas etmediklerinden artık ister istemez soğumuşlardır.
sözel bölümü öğrencilerinin zeka seviyeleri gibi bir başlığa konu olmaktır. yazık be ne hallere düşmüşüz...
Türkiye'de aptal damgası yemek için yeterlidir, artı olarak çabalamaya gerek yoktur.
lisede tüm ögrencilere üstünlük saglayıp, ilerde kuyruk sancısının geri dönüşü olarak lafla saldırılara maruz kalmak demektir. zaten lisede ve sivilde sözelciysen sadece lafla tacize ugrarsın iki tokat atarsın aglar giderler .
(bkz: baran 16 yaşında arkadaşları ona einstein diyor)
(bkz: einstein sözelci olsaydı)
son sıralarda bulunan, düşmemeye oynayan takım muamelesi görmektir.
aslına bakarsanız, öğrencilerinin hep aşağılandığı bölümdür. bir ortamda hangi bölümde olduğunuzu sorduklarında;

- sayısal. sen ?
+ sözel..
- hmm sözel demek, peki.

vb diyaloglar yaşanır. sözelcinin sesindeki hüzün ve ezilmişlik size yansır, bilirsiniz. sözelciler hep mal muamelesi görür. zaten çoğu insan sözel bölümü, meslek sahibi olmak istemedikleri için seçerler ve bu bölümü gerçekten isteyerek seçenlerin de "mal" diye nitelendirilmesine sebep olurlar. yazıktır.
lisede dersler kolay olsun diye sazanlık yapmış, iş bir meslek sahibi olmaya gelince kara kara düşünen insandır, demem o ki hele erkekseniz aklınızın ucundan geçmesin saygılar...
Katsayıların azalması dolayısıyla Ygs/Lys mağduru olmaktır. Tmciler mat1 yapar, ygsde sözelcileri geçer. Ardından edebiyat, coğrafya zaten gördükleri ve bildikleri için biraz tarih çalışr ve sözelcilerin girmesi gereken yerleri işgal ederler. Sözelci açıkta kalır. Sözel bölümü öğrencisi olmak en az tmci kadar mat1 yapmak yapabilmeyi denemek demektir.
anlayamadığım bir durum içinde olmaktır.

eşit ağırlık ve sözelde bir tuhaflık var bu ülkede. eşit ağırlık'ın seçebileceği alanların daha dar olması gerekmez mi? yahu matematik görüyor adamlar, geometri görüyorlar, sonra bakıyorum tarih yok (zorunlu olan kısmı dışında, onların gördüğü tarihi sayısal da , görüyor), psikoloji, sosyoloji, felsefe yok, varsa da yarım yamalak. sonra bu adamlar gidiyor hukuk, uluslararası ilişkiler, kamu yönetimi okuyorlar.

yahu, bu bölümleri sözelcilerin seçmesi gerekmiyor mu? yok mu bu işleri bilen kimse, neden bu bölümler eşit ağırlık biri bana açıklayabilir mi? tarih bilmeden uluslarası ilişkilerde ne yapacaksın? Coğrafyanın işe yarar kısmı da sözelde. Yani aslında tepeden tırnağa sözel olan ea bölümleri için gereken ne denli ders varsa sözelciler bu dersleri okuyorlar, ama bu meslekleri seçemiyorlar.

bence bunların gözden geçirilmesi lazım. tüm bu mesleklerin sözel gruba kaydırılması lazım, hukuk ve uluslarası ilişkilere girebilmek için tarih2 yapılması lazım. ea bölümü dediğin işletmedir, iktisattır abi, hukuk'un neresi eşit ağırlık?

özetle, bu adamlar hakkını yiyorlar.