bugün

Sohbet.
Herhangi bir konu hakkında konuşur gibi yazılan edebi yazılardır.
insan- Bunaltım öylesine geniş ve dolu ki
Can tırnaklarımı batırmak zorunda kaldım
yüreğimdeki seviye
Onu umut, onu güven sandım.
Ellerim geçti içinden, bir gövde değil
Bendim eriyen benliğinde.
Acım çengelle asılı,
Acım kutsal ve saygılı
Bildiğim her anının üstüne.
Güçlü duyularıma anahtar
Öyle bir anı..
Bir anı, onu yenilmemek için sarıldım kuytulara
360 kez yıkıldı dağlar gibi
360 kez çoğalıyor üstümde

Dost- Gömütlerimize doğduğumuzda
Düştü ilk yıldız
Ona yaklaştıkça görebildim
ilk sevgide parladı
Işığı genişlemeye.

insan- Sen misin?
Duyduğum senin sesin mi?
Algıladığım sen mi?

Dost- Ayna tut yüreğine
Sevdikçe parlayacak ışığı yıldızının
Şimdi korkuyla
Neden geriye çekilmekte?

insan- Soluk almama, ağzımı açmama karşın
Göğsümde kabaran sesin
Sen mi geldin, sen misin?

Dost- Bir gün bütün sevgilerin sende toplandığını
Ya da senden yayıldığını anlayacaksın

insan- Büyük muştu. Buydu hep beklediğim
Ama alışmadım. Alışamadım.

Dost- Senin bilincinde yaşıyor oysa bu
Bak, tek oluşduyusuyla nasıl artıyorum?
Kendimi sana inandırabilmek zor.

insan- zor değil, gerekli

Dost- Varışa yaklaştıkça anlarsın
Salt sözün söz olmadığını
Konuşmakla yetiniriz
Belki de dinlemekle.
Durmak zorunda kalacağımız anı geciktirmek,
Susmana saygı göstermek,
Kendine acımanın verdiği çığlıkla
Korkuya kapılmadan izlemek zor.
Çağ tamamlandı, düğüm atıldı, beklemek zor
Senden hiçbir şey esirgenmedi
Yine de ilk açlığı geçmek zor.
Bütünüyle sevmek, bir bedene
iki kişiyi yüklemek zor.
Tek başına ilki yaşamak
Birbirine gerekli iki insanın,
iki yalnız insanın,
Dönülmez çağrısıdır
Pusuda yatan direnç,
Senden bunu istemek zor.
Umutsuzluktan kurtulmak için
Başkalarının musuzluğuna dayanırsan
Gizi çözmek zor.

insan- Zor belki ama gerekli
Bilmeliydim.
Bana öğrettiğin
Ben de kalmazsa..

Dost- Herşey sende artıyor
Senden gelecek herşey.
Yaşam budur işte.
Ama sorun değil..
Beceriksizce de olsa gül, yeni doğan güne
O aydınlatacak yarını,
Yarın,
Senin toplayıp vereceğin
Tüm gülüşlerde.

insan- Desene değişmez hiçbir şey
Sevginin içinde çoğalır umut,
Umut yenilenmede..

Dost- Umut çocuğum, umut
Gömütlerimizdeki yıldıza düşen
Işığın gözbebeğinde.

(Şimdi ilk korkunun döüşüyle
Göktaşı da düşse aramıza
Geçer ıssız karanlıktan
içi oyuk ağacız herbirimiz

Ağusunu tükürüp attım yüreğimin
Bu bozkır denizinde
Kıpkırmızı kesildi toprak)

Özel Arabul..
bana kalırsa bi çok söyleşide yöneltilen soru ile alınan cevap arasında ne idüğü bi belirsiz bi paralelik var. soru ne, cevap ne.
Siz aydınlık, kızıl bir güz göğüsünüz,
Benimse içimde hüzün dalga dalgadır.
Ve üzgün dudaklarımın üstünden deniz
Çekilirken buruk anılar bırakır.

-Cansız göğsümde elin boşa dolanıyor;
Yaralı... ve sızlıyor dokunduğun o yer,
Kadınlar pençeleyip dişledi, kanıyor,
Arama, hayvanlar yüreğimi yedi.

Davul gibi gümleyen bir saray bu yürek,
Ayyaşların, canilerin hora teptiği!
-Tadıyor çıplak boynunu koku, yüzerek!..

Ey güzellik, ruhların çakıllı düveni!
Diyorsun, bu kanlı yürek yok olup bitsin,
Kalanı alev gözlerin yakıp kül etsin!


(bkz: Charles BAUDELAIRE)

Çeviri: (bkz: Erdoğan ALKAN)

baudelaire bu şiiri (bkz: apollonie sabatier)'e göndermistir .
pir sultan abdal şaheseri, ruhi su yorumu da çok güzeldir.

Aldı aşık:
Allah Allah desem gelsem
Hakkın divanına dursam
Ben bir yanıl elma olsam
Dalında bitsem ne dersin?

Aldı kız:
Sen bir yanıl elma olsan
Dalında bitmeye gelsen
Ben bir gümüş çövmen olsam
Çeksem indirsem ne dersin?

Aldı aşık:
Sen bir gümüş çövmen olsan
Çekip indirmeye gelsen
Ben bir avuç darı darı olsam
Yere saçılsam ne dersin?

Aldı kız:
Sen bir avuç darı olsan
Yere saçılmaya gelsen
Ben bir güzel keklik olsam
Bir bir toplasam ne dersin?

Aldı aşık:
Sen bir güzel keklik olsan
Bir bir toplamaya gelsen
Ben bir yavru şahin olsam
Kapsam kaldırsam ne dersin?

Aldı kız:
Sen bir yavru şahin olsan
Kapıp kaldırmaya gelsen
Ben bir sulu sepken olsam
Kanadın kırsam ne dersin?

Aldı aşık:
Sen bir sulu sepken olsan
Kanadım kırmaya gelsen
Ben bir deli poyraz olsam
Tepsem dağıtsam ne dersin?

Aldı kız:
Sen bir deli poyraz olsan
Tepip dağıtmaya gelsen
Ben ulu bir hasta olsam
Yoluna yatsam ne dersin?

Aldı aşık:
Sen ulu bir hasta olsan
Yoluma yatmaya gelsen
Ben bir Azırail olsam
Canını alsam ne dersin?

Aldı kız:
Sen bir Azırail olsan
Canımı almaya gelsem
Ben bir cennetlik kul olsam
Cennete girsem ne dersin?

Aldı aşık:
Sen bir cennetlik kul olsan
Cennete girmeye gelsen
Pir Sultan üstadın bulsan
Bilece girsek ne dersin!