bugün

KEDi KıRıKLARı

Ortancasıyım üç kardeşin
hiç tatmadığı için
acırken ağabeyime
kıskanç gözlerle bakarım
iki insan sıcaklığı üstünden
dünyaya gelen
kardeşime

Kutsal kitaplarda
aramam boşuna
bir işaret
bilirim ki kuşların
silah sesinden
ürkmediği gün kopacak
kıyamet

Bilemezsiniz yüreğime neler olduğunu
nasıl ki bir korsanın
denize attığı rom şişesini
limana demirleyen geminin
çapasıyla kırdığından
hiçkimsenin haberi
olmuyorsa

Birbirinin üstüne
ters çevirerek içimdeki iskemleleri
uzaklaşırım aranızdan
çarşıda kaybolan bir çocuğun
elinde soğuyan
anne sıcaklığı
hızıyla...
şahan gökbakar'ın sunay akın taklidi için :

http://www.youtube.com/watch?v=8ZoiIlDeNrs
haydarpaşa lisesi mezunu olan ve aynı zamanda kadıköy belediye meclisinin chpli üyesi olan bilgiç insan, şair, yazar.
Beni senin gibi birde annem terk etmişti,
ki göbeğimde durur onun yokluğundan,
bana kalan çukuru

çay bardağında bırakılan dudak payı kadar bile uzak kalamam gözlerine

gibi sözleri söylemiş, günlük konuşmasında dahi şiir okuyormuş gibi hissettiren mükemmel duygu insanı. zaten başka kimin aklına gelebilirdi ki bu sözler...
katıldığı bir televizyon programında "mütevazi olmayacağım. tamam kabul ediyorum. ben bir balinayım. fakat sizin o gönüllerinizdeki okyanus derinliği olmasa..." diyerek tüm stüdyoyu gözyaşına boğmayı başarabilen bir şairdir.
ayrılık isimli şiirin sahibidir.

iki rayı gibiyiz
bir tren yolunun
yakın olması
neyi değiştirir
son istasyonun

sunay akın
medyamız olabildiğince samimi görünen samimi duygu tacirlerini toplamasını iyi beceriyor doğrusu ve sunay akın da bunun en iyi örneğidir.
onemli ve iyi bir yazar. ama at gözlüğü takmamalıdır.
her ortamda çok sevildiğine şahit olduğum lakin benim nedense bir türlü ısınamadım, sevemediğim hatta nefret ettiğim, konuşmasına ve özellikle ses tonuna katlanamadığım oyuncak düşkünü, şair, yazar, gözlüklü, kel. şahan'ın taklidinde yaptığı gibi sürekli bir şeyler anlatma peşinde ve sürekli kendisinin dinlenmesini ister şekilde konuşması katlanılmaz oluyor en azından benim için. ayrıca babası terzi imiş, trabzon limanda küçükken top oynarlarmış*.
vapur, kız kulesi, istanbul aşığı her konuyla ilgili bir anektodu cebinde bulunduran dinlendikçe dinlenesi oyuncak düşkünü ve birde oyuncak müzesi bulunan şair kişisidir kendileri hayran olunasıdır.
politik görüşlerinin vurduğu prangalardan kurtulabilse, samimiyetsizliği bir nebze katlanılabilir olur belki ancak bu şekilde çok itici, ikilemlerde koşuyor sürekli.
O siyahtı
kurşuna dizilenler beyaz
silah sesinden
ürkerek gökyüzüne
uçuşan kuşlar
bembeyaz...
vakti zamaninda ankara'da yaptigi bir gosteride tanimistim kendisini, hayranligim o zamandan baslar.
"bush cali demektir, laden de*. peki turk insani napar caliyi gordugunde? comelip sicar " gibi bisey soylemisti, hala gulerim hatirladigimda. istanbul'da bir zürafa adli kitabi muhtesemdir, onlar hep oradaydı adli kitabi gibi.
ezginin günlüğü 'ne ithafen yazdığı şiiriyle gönüllerde taht kuran, istanbul 'un sesi.
Konuşamasını hiç sıkılmadan belkide saatlerce dinleyebiliceğim, kibar ve nazik beyfendi.

--spoiler--
Yıllar evvelinden, bir radyo programı vardı hatırlamıyorum radyonun adını ve programını ama öyle güzel ve naif bir sesi vardı ki unutmak mümkün değil! O programdan aklımda tek kalan, çocukluk klasiklerimden olan "vesahire vesaire" ikilemesi.
--spoiler--
-cumhuriyet gazetesi yazarı olan şair
-Emek partisi kurucusu olan şair
-Evrensel gazetesinin eski yazarı olan şair
-Türkiye de tek kişilik gösteriyi şiir tadında gerçekleştiren şair
-duygularda hoş bir tat bırakan şiirler yazan şair
-Oyuncak müzesi açan şair.
-inatla nazım hikmet'i diyardan diyara anlatan şair
-şair gibi şair

"Bir kömür kütürdedi sobada
Kayıp bir madencininin kalbi rast geldi
Atıverdi sıcacık odada"

"Yüreğim ıslaktır benim hergün ağlamaktan
ve hafif uçuktur rengi kurusun diye kaç kez güneşe asılmaktan"

"En çok çocukken kumbara sanıp paralarımı attığım
mazgal deliklerinden alacaklıyım"

"Seni bir çivi gibi çaktım beynime
ve toplayıp attım bütün kerpetenleri denize"

"Sevgilim kızma ve sakın yanlış anlama
kırmızı rujunu sürünce
çocukken paramın yetmediği
elma şekerleri geliyor aklıma"

"bıçağı sapladım elmaya ve elma kurdu karşı koydu bana
düşündüm ve kızamadım elma kurduna
çünkü bendim bıçağı saplayan onun vatanına yurduna"

"Ödünsüz bir sobanın
yanında titreyen
çocuğu görse yağmur
gözyaşlarını odaya
tavanarasındaki delikten
usulca bırakır"
"şu hortumlu dünyada fil yalnız bir hayvandır" isimli kitabın yazarıdır.
karadenizli bir terzinin oğlu olan bildiğin iri kıyım bir adam.

''bilerek mi yanına almadın,

giderken başının yastıkta biraktığı çukuru''

sözünü söyleyebilecek kadarda üretken.
(bkz: tuncay terzihanesi)
eskidi şiir kitapları, sarardı eski baskıları. bu kişi şair idi. değil şimdi.
mahya ışıkları isimli programı bu ramazan yayınlanmayan, en güzel ramazan programını yapabilen adam.
harikulade şiir yazan-okuyan adam. ayrıca günlük hayatta şahit olduğumuz, yaşadığımız fakat dikkat etmediğimiz kimi zamanda gözümüzden kaçtığı şeyleri yakalayan adam.

Kabuğunu koparmadan, ne bir elmayı soyabildim,
ne de iyileştirebildim bir yaramı,
ama karşıma çıkınca, kızmadım hiç elma kurduna,
bendim çünkü bıçağı saplayan, onun yurduna
siirlerini ve kitaplarini olabildigince takip etmeye calistigim, tvlerde onu gormekten, yaptigi programlari izlemekten ve onu dinlemekten sonsuz keyif aldigim; basina bir is gelecek diye cok korktugum bir "Sair" bir "yazar" kocaman bir sanatci. cok yasasin!
' çocukken iki kişi rahatlıkla sığdığımız kapının eşiğine
kendi başıma zor sığıyorum bugün,insan büyüdükçe yalnız mı kalıyor ne? '

demiş insan. üstad.
popüleritesi ve çocukluğu olmazsa bir boka yaramayacak olan kendini yazar diye adlandırmış kişi.