bugün

aslında başlığımız: sozluk kavramı internet ortaminda olmasaydi olabilecekler'dir. fakat sınıra takıldık.

şöyle ki; 'sözlük ortamı ve tüm bu yazılıp yapılanlar internet üzerinden olmasaydı da, etrafında yüzlerce kişinin toplandığı yuvarlak bir masa civarında olsaydı meydana gelebilecek olaylar neler olurdu?' sorusunun cevaplarını kapsayan ve araştıran ihtimallerdir.

mesela, normalde, sözlük ortamında bir başlığa entry girecek olan kişi elindeki kağıttan masada bulunanlara entrysini okurdu. entryi beğenenler parmak kaldırır böylelikle artı oy vermiş olurlardı, beğenmeyenler de yine parmak kaldırıp eksi oylarını vermiş olurlardı. böylelikle seovi'den de kurtuluş sağlanabilirdi.
bu örnekler çoğaltılabilir, evet bekliyorum cidden.

edit: çok fantastik bir şey farkındayım. üstüme gelmeyin.
sözlük zirvesi diye bir kavram olmazdı.
bu kadar yazarın oturacağı yuvarlak masayı yapacak marangozu bulmak zor olurdu ama güzel olurdu.
yazarların -ki aslında yazar diye bir şey de olmazdı-birbirlerlerini dinlemeleri zor sağlanırdı. aklına bi espiri gelen 'bakın bakın eheh çok komik lan bi şey anlatcam' diye milleti dürter entrysini anlatmaya çalışırdı. hoş olmazdı yani anlıyor musun.
ayarı yiyen levyeye davranacaktı,
içinden geçenleri yazan olmayacaktı -levye korkusundan-,
oturumlar o kadar uzun sürmeyecekti -aklındakini yazamayan yazar sıkılacaktı-,
bla.. bla.. bla..
çaylakaları oturtmak içinde ayrı bir masa gerekirdi artı moderatörler bizimlemi oturacak ayrı mı sorusunu akıllara getirirdi.
aklına bişey takılan yazarlar kağıtlara takıldıkları konuları yazıp bi kutunun içine atar, canı sıkılan diğer yazarlar da o kutunun içinden seçip beğendikleri konular hakkında düşüncelerini belirtirdi. (bkz: ukte)
format dışı entryler söylendikten sonra, moderatör kişi yanında duran zaman makinesini kullanarak geçmişe dönüp, o format dışı entry söylenmeden sahibi engellerdi.
tuvalete gitmek isteyen çaylak sandalyeden kalkarken parmak kaldırıp moderatörlere sorardı.
milyonlarca cümle belki de beyin ile dudak arasında bir yerde sonsuza kadar volta atacaktı, kim dinler ki, hem kim önem verir ki bu cümlelere denilerek belki de hiç varolmayacaktılar. *
kampüslerde panolara yapıştırılırdı düşünceler küçük not kağıtlarında, bir süre sonra millet nickleri öğrenmek için panonun başında beklerdi, güzel kızların nickaltları entry patlaması yaşardı, telefon numaraları yazılırdı bir süre sonra, öğle araları zirveler yapılabilirdi, sözlük gerçek anlamda sosyal bir ortama dönüşürdü. biraz hoş biraz zor olurdu. bir de kağıt sarfiyatı elbette.