bugün

sobanın çıt çıtlarından haz duyan çocuktur.
soba üstünde duran çaydanlıktan çıkan ses eşliğinde hayaller kuran çocuktur.
kışın çorapları hep ıslaktır onun.
ayaklarını sobanın süsler yazan tarafına yapıştırır.
ara ara çeker canı acısa da sever bu işi.
annesinin yaptığı sac ekmeğini sobanın üstünde kızartmayı sever bu. sonra birde tulum peyniri...
mutludur mesuttur. ufak tefek şeylerden mutlu olur.
hala içinde bir yerlerde sobalı evde yaşama isteği olan çocuktur. soba üzerinde mis gibi kızaran ekmeğin tadını özleyen çocuktur. patates közleyip, kestane pişirmeyi özlemiş çocultur. sobanın üstüne tükürünce baloncuk olup ses çıkaran tükürükleri izleyen çocuktur. evet o benim. çok özledim be sözlük.
sobanın üzerinde pişen patates yada mantarın tadına bakamış çocuktur.
sobanın üzerinde ısıtılan ekmeğin, kestanenin ve çayın tadını almış, sobanın yanına konulan mindere uzanarak uyuklamış, ilk yanma anında çıkan dumanı solumuş, annenin soba borusuna astığı çamaşırlardan akan sularla ıslanmış, kedisini kucağına alarak onunla sarmaş dolaş oturmuş, sabah uyanınca sobanın yanmadığını görünce hüzünlenmiş ve sabırla babanın sobayı yakmasını beklemiş, sobanın kenarına konulan odunları itinayla üstten sobaya atmış ve yanışını ilgiyle izlemiş olan çocuktur.
soba üzeri kestane ve kabak çekirdeği tadını almış, sobaya dokunmadan yan tarafta, leğende banyo yapmak için gereken tüm artistik hareketleri yapmış, icabında odadan terli terli dışarı çıkınca şifayı kapmış, o kapısı daima kapalı küçük odaya girdiğinde ortalığı çoktan almış olan mandalina ve portakal kokusunu içine çekmiş çocuktur.
sobanın üstünde kestane pişirirken sobanın kenarına düşen kestanenin nasıl alınacağını bilen çocuktur.
(bkz: ben)
yanan atlet kokusunu bilir , mandalina kabuklarının verdiği kokudan mutlu olur , kestane keyfinden haberdardır.
sobalı evde büyüyen çocuk, büyüdüğünde klimadan, doğal gazdan hiç haz almaz. nedense bir türlü ısınamaz. banyodan sonra bornozuyla sıcacık odaya koşturulduğunda duyduğu keyfi tarif edemez sobalı evde büyüyen çocuk. kestanenin, ekmeğin, patatesin tadi daha güzeldir, kokular daha sıcaktır o zamanlarda.
adam olacak çocuktur yarısından çoğu, kötü bir mahallede değilse eğer...
mandalina kabuklarının yaydığı eşsiz kokuyu bilir, yanan atletin kokusunu unutmaz ..kedi gibi soba başında kıvrılmayı , kömür ve odun taşıma işini iyi bilir .
Kışın leğende duş almak zorunda kalmıştır. Hatta bir keresinde sobanın arkasında ısınmaya çalışırken göbeğini sobaya değdirmiş ve göbeğinin küloduna yapıştığına şahit olmuş yazardır. Zor zamanlardan geçtik be sözlük...
her şeyi gören çocuk olarak nitelendirir. bildiğim bir şey varsa hiçbir şeyin fazlasını isteyip alamayan olarak yetişmiştir ve şimdi de istememektedir.
Sobada kestane pişirirken yüzü yanıp da kıçı donandır.
elını ya da dızını yakmıştır.
hayatin zorlugunu anlayan cocuktur.
sobalı evde top oynarken bacağını sobaya vurup kıran çocuk bile olsa güzeldir.
Sobanın hemen yanındaki mindere kıvrılıp tatlı bir uyku çekendir. Soba demirlerine çorapları asılıdır.
bornoz üstünde duştan çıkıp soba başında ısınırken pipisi yaksa bile şanslıdır sobalı evde büyüyen çocuk.
iglo da büyümediği için kendisini şanslı hissetmesi gereken şahsiyettir.
Yokluğu bilen, küçükken muhtemelen kendi odası hiç olmamış, aynı odada 5 6 kişi yer döşeği serip yatan, titreye titreye banyo yapan çocuktur. Aynı zamanda sobanın dibinde kestane pişiren babanın, dışarıdan geldiğinde üşüyen ellerini ellerinin arasına alıp ısıtan annenin sevgisini görmüş çocuktur.
sobanın fırınında pişen nefis böreklerden, patateslerden yemiş çocuktur.
gerçek kestanenin tadını almış çocuktur.
Hherkes gibi insanlardan bir insandır ama gece yatarken tavanda dans eden ateşi izlemiştir.
En lüks, doğal gazlı, kaloriferli evde de otursa, muhakkak o sobanın sıcaklığını, samimiyetini arayacak çocuktur.
muhtemelen vücudunda yanık izi olan çocuktur.