bugün

sevgilinin, unuttugu ya da bıraktıgı eşyalar ve hislerdir...

yastıkta birkaç tel saç,
dolapta belki bir elbise
köşelerde bir iki kahkaha
agızda sarsak bir tat
orta yerde bir boşluk
ve bitmeyen bir sarhoşluk...
HiÇLiKTiR.
BiRŞEY BIRAKMADIGI GiBi KiTAPLARI, GÜVENi, UMUTLARI, HUZURU DA ALIP GiTMiŞTiR.
edit: en çok kitaplara üzülebiliyor insan .
aşk acısından başka bir de teselli ikramiyesi gibi söylenmiş veya yaşanmış güzel anlar.
aslinda kendisini de birakir kisinin kalbine.
paylaşılmış alışkanlıklarınızdır, paylaşılmış vazgeçilmezleriniz.

aslında her şey onu tanımadan çok önce başlamıştır.
onu hiç tanımadan önce seviyorsunuzdur pazar sabahlarını.
onu tanımadan çok öncelerde her defasında gitmişsinizdir o parka,
o bankta oturup karışık meyve suyunuzu içmişsinizdir.
onu tanımadan seneler önce başlamışsınızdır o parfümü kullanmaya ya da evinizdeki o çerçeve, içine onun resmi girmeden seneler önce bulmuştur yerini artık açık fıstık yeşili olan duvarda. cumartesi şarabını onu tanımadan önce sevmişsinizdir. bir cümle, bir ifade daha çok öncelerde dilinize pelesenk olan.

ne zaman olduğu önemli değil de time after time tadında gelip içeri girmiştir kapınızdan hayatınıza bir gün. ve bu bahsi geçen her şeye ortak olmuştur. onları daha da anlamlandırmış, güzelleştirmiştir.

sonra bir gün o ya da siz bir şekilde oyun dışı kalırsınız. onunla paylaştığınız onca şeyden vazgeçersiniz. geriye bırakılan vazgeçilmiş onca şeydir, döngüsel atık denetiminde hataya uğrayan dosyalar gibi kalır en sevdiğiniz hatıralar bile.*
içini acıtan
herseferinde eline alıp karşı sokağa fırlatmak istediğin ama bir türlü vazgeçemediğin anıların tümü.
mektuplariniz.
içi boşaltılmış bir ruhtur.
yeni bir adayın telefon numarası mümkünse.
hayal kırıklığı,
moral bozukluğu,
depresyon,
güvensizlik hissi,
gözyaşı,
uykusuz geceler ..
kırık bir kalp,
sürekli ağlamaklı bir çift göz...
"sen" sevgilinin giderken biraktigi şeysindir.
En az FB-GS maçı bileti kadar önemli birşey olması beklenen.
tarifsiz kokusudur
yastıga, yorgana bezeli
yalnızlık korkusudur
ebedi ve de ezeli...
şehrin dört bir yanında bıraktığı anılarıdır. heryer her şey onu hatırlatır. sahil yolu, salıncak, ay ışığı, eve giden o yol hatta ayağı kırık berber bile.
sana kalan şeylerdir...

bir tek sana kalan

'seni seviyorum' deyişi kalır mesela
çarpa çarpa duvarlara, mütemadiyen çalınır kulağına

o koltuga oturuşu, kalır mesela
her an, bir boşlugu süze süze, ilişir gözlerin koltuga

evin içinde salınışı, kalır mesela
su isteyecek olursun, sık sık, bir hayaletten

kalbinin vuruşu, kalır mesela
sana dokundugunda, dolu dizgin bir at gibi, koşan kalbinin vuruşu

uzandıgında yataga, yanına uzanışı kalır mesela
aklının ortalık yerine, kazıkla çakılmış hatıralar, onun uzanışı gibi uzanırlar yanına
duyarsın, akrebin yelkovana söylediklerini gece boyunca
titrersin, uzaktaki özlediğin nefesi boynunda duyunca

gece derinleşir,
sessizlik yerleşir,
önce çıldırırsın,
sonra sakinleşir

ama degiştiremezsin hiçbirini,
sarılır yatarsın sımsıkı, yokluguna
bir vasiyet gibi sahip çıkarsın kalanlara

kulaklarında, boşluk uguldar
gözlerinde sogur duvarlar
dilin bir şeyler söyler

işte sevgiliden kalan şeyler...
(bkz: telefon faturası)
Sevgilinin gitmesinde hep kendisinde suc bulan, her sarki sozunu ona baglayan, her filmde onu goren bir insan.
dopdolu bir küllük, ve bomboş içki şişeleri.
anılarla dolu bir şehir, kendinden kaçmaya çalışan insan modeli, bir köşede ilk sinema bileti, kokusunun sindiği bir kazak, kocaman bir gülümseyişle baktığı sana sıkı sıkı sarıldığı bir resim, hayatının en değerli iki şeyini seni ve diğer şeyi birleştirdiği bir çizim, bir deniz kabuğu ve en sonunda her tarafı kırık, halsiz yaşadığı pişmanlıktan ezilmiş bir kalp.
Sessizlik kıyamet... Gözlerimi kapatıyorum biz ordayız çok mutlu huzurluyuz... Düşünmesi bile rahatlatıyo beni. Yine kapatıyorum gözlerimi her zamanki gibi sarılmışız, uykuya dalıyoruz... Hayallerim var benim senden kalan! Aslında onlar benim dualarım...
sevgilinin giderken goturdugu seylerden daha azdir kalanlar..
delik deşik uykular,
sürekli bir uyku sersemligi
ağlatan şarkılar
ve bir kış serinliği

hüznünle üşürsün, o kadar...
(bkz: yalnızlık)
yokluğunu.
sensizliğin acısını sen nereden bileceksin sen hiç sensiz kalmadın ki...