bugün

sözlükte "sevgi pıtırcıklığı" görevini başarıyla yerine getiren yazarlar.

bakıyorum, nick altlarına "... dediğim yazar", "... yazarı". kimisi doğum günü kutluyor, kimisi "cancişim, badim" yazıyor.

düşünüyorum bir şöyle. iyi güzel, hepiniz sevgi pıtırcığısınız, kankanıza selam ediyorsunuz. ama hepiniz birbirinizi tanıyorsunuz kuzum?

örnek vereyim, arkadaşımın adı "osman" olsun mesela. osman'la görüşüyorum. gerek telefonu, gerek msn'i, hadi o da yoksa sağ tarafta "özel mesaj" var. bunlar varken, sevgi pıtırcıklığını gidip "osman" başlığında belirtiyorum hemen. örneğin, samimi arkadaşım osman'ın doğumgününü sözlükte başlığı altına "doğumgünü kutlu olsun yazarı." yazarak kutluyorum. samimiyete bakın.

nedir nick altının mantığı, x yazarın hakkında bir şeyler öğrenmek istediğim zaman açayım, "ingiltere tarihi konusunda aşmış yazar. şu girileri okunasıdır." kabilinden bir şey çıksın. ama açıyorum, şöyle bir şey çıkıyor.

osman

1. xxxxxx girisinden mal olduğunu çıkardığım terbiyesiz.
2. doğum günü kutlu olsun yazarı. badim, cancişim.
3. selam ettiğim yazar.

eee, ne kazandırdı bunları okuyunca bana? hiçbir şey. ironik olan da, bu yazılanların subjektif oldukları gerekçesiyle silinmemeleridir. yaptığımız her şey gösteriş, nik altı doldurma çabası. başka bir şey değil.
hem entry sayısına yaptığı katkıdan hem de sevdiceğinin nickinin sol kısma gelip, piyasa yapmasından zevk alan yazarlardır.
sözlüğün en gıcık ve samimiyetsiz yazarlarıdır bunlar.
kalpleri şirin babanın kalbi gibidir. herkesi sever, herkesle dostt olurlar. pekçoğunu nickaltından yağlar, zirvelerden başını kaldırmazlar.

bir insan herkes tarafından sevilip, anlaşılabilir mi? mümkün müdür böyle bir şey?
bu kişiler gerçekten iyi kalpli, sevecen ve yardımsever olsalar bile, duruşları ve tutumları nedeniyle iyi görülmezler. 2 yıldır burada sıkça girilerine rastladığım 8-10 yazar var. taviz vermeden yollarında ilerliyorlar.