bugün

Cumhurbaskanlığı ekonomi politikaları baş danışmanıydı. Epeydir sesi çıkmıyor.
naaaapcan yaaa?
adamcağız ne güzel hayallerde yaşıyor.

başkanlık sistemi için yapılan uyarıları statükocu diye çağdışı diye değerlendirenler tarafında olup, tarikat cemaat tehlikesini anlamayan-anlamak istemeyen ve fetönün devleti ele geçirmesine gözlerini kapayanlar safında olan ve dünya piyasasında bollaşan dolar/likitide ile düşük faiz, bir de elde avuçta ne varsa kamu, özel şirketleri satıp havadan yağan dolarlarla laylaylom havasında geçici rahatlama, bu girdileri yatırıma ar-ge'ye sanayiye yönlendirmeden babasından kalan malı satıp yiyen hayırsız evlat gibi ev araba yat kat alıp gezmesine benzer davranılmasını ekonomik başarı olarak gören yiğit bulut.

12 mayıs 2014 star gazetesi yazısında...

Türkiye Başkanlık Sistemine geçerse, ekonomik analizleri son 10 yılda gerçekleşen biri olarak diyorum ki; neyiniz varsa tam olarak en az 3’e katlanacak...
Türkiye’ye para girişi patlayacak ve bütün değerler yeniden tanımlanacak. Kazandığınız para, evinizin değeri, varlıklarımızı değerleyen denklemler ve birçok sebep-sonuç ilişkisi inanılmaz noktalara gelecek...
Hatta size daha iddialı bir cümle ile veda edeyim, bu yazıyı kesin saklayın; Türkiye Başkanlık sistemine geçer-yarı başkanlığı dönüştürebilir-Siyasi istikrarı geri dönüşmeyecek bir noktaya taşırsa; 2023’te iMKB-100 endeksi 400,000 üzerinde olacak...
Ekonomisi uçan, hakça bölüşen, halkın Türkiye’nin değerlerine sahip olduğu bir ülke istiyorsanız, sizler de BAŞKANLIK için vargücünüzle çabalayın!

Son söz: Başkanlık Sistemi “Organik Türkiye’ye” tam geçişi sağlayacak...Nasıl mı ? ilk defa Başkanlık Sistemini sorgulamaya başladığımda Rus tarihinden alıntılar yapmış ve Petro’nun “inorganik Rusya’yı kurgulamasını” ve en önemlisi “Hizmet Devleti” kavramını nasıl yıktığını analiz etmeye çalışmıştım...Rus düşünürlerden yaptığım alıntılarda konu çok açıktı; “Avrupalı olma sevdasıyla Rusya’ya neşter vuran Petro, Cengiz Han’ın o topraklar üzerinde bıraktığı en önemli miras olan ‘hizmet devleti’ kavramını yıktı ve vatandaşların etnik, dini, sosyal ayrışmadan bağımsız değerlendirilmesi dinamiğini ortadan kaldırdı”! Bu noktada şu soruyu soralım; Rusya için yapılan çıkarım Osmanlı-Türkiye geçişi içinde yapılabilir mi? Daha açık soralım; Başkanlık olmadan tam geçiş sağlanabilir mi? Petro sonrası Rusya’yı içine çeken “Avrupa hayranlığı” tuzağı ile Osmanlı’nın 1850’lerden itibaren içine gömüldüğü BATILILAŞMA tuzağı aynı “yerden pompalanan” ve aynı amaca hizmet eden tezlerdir. “Türkiye Cumhuriyeti, ilk yıllardaki atılıma rağmen, özellikle ingiliz-Alman oyunlarıyla” köklerinden koparılarak “topraktan saksıya” taşınmıştır. Bu 1920’lere özgü bir gerçek değildir, bu “KOPARMA” süreci 1850’lerden başlamış ve BATI hayranı “entelijansiya ve burjuvazi” kurgulama süreci şekillendirilmiştir.1960-1980 ve diğerleri, “Batı hayranı kalması gereken” Türkiye’nin “kökleri ile buluşmaması” için özellikle ingilizler tarafından tahrik edilmiş, 1980 sonrası tanımlanan “iç tehdit” kavramında Türk insanının “dini ve etnik çeşitliliği” en büyük düşman olarak “Devlet tarafından” tanımlanmıştır! Milli Güvenlik Safsatası altında çocuğunu kışlada göremeyen “başörtülü annemiz” o anlayışa göre ciddi bir “iç irtica tehlikesi” olarak algılatılmış ve Osmanlı-Din-Halife-Etnik Köken gibi kavramlar “öcü” haline getirilmiştir. Erdoğan’ın en büyük başarısı bu “oyunu görmesi” ve “iNORGANiK Türkiye’yi saksıdan çıkararak ORGANiK hale getirme” yolunda attığı kararlı adımlardır. BAŞKANLIK “ORGANiK TÜRKiYE’ye” geçişin son adımıdır ve mutlaka ama mutlaka atılmalıdır ! Kopartıldığımız toprağa dönmeliyiz ve ÖZÜMÜZÜ kazanana, köklerimizi salana kadar bu yolda her adımı atmalıyız! Çok yol aldık ve tek bir adım kaldı; BAŞKANLIK SiSTEMi’ne geçiş ! Haydi Türkiye ÖZÜNE, Toprağına DÖN!

yazının tamamı...
https://m.star.com.tr/yaz...ini-ucuracak-yazi-881976/