bugün

bugünden itibaren "mr negative" olmaya son verdim en azından işlerin yoluna girebileceğine kendimi inandırana kadar yoksa yine negatifliğim tutacak biliyorum.
hadi böyle iyi, hoş olumlu bakmayı denemek etmek falan güzel ve benim için gayet büyük bir adım ama bazen bakınca hayattan soğuyorum belli etmemeye çalışıyorum, güzel şeyleri kıskanıyorum özellikle yurt dışında okuyan yaşayan insanları ben de gitmek istiyorum nasıl yapacağım bilmiyorum neredeyse tabutta bile gitmeyi isteyecek hale geldim, kendime koyduğum deneme süresine göre artık bakıp göreceğiz saçma sapan isteklerimin sonu nereye varacak insanların kafasını çok sikmesem bari affedin.
Aslında ben bunu kendime periyodik aralıklarla itiraf ediyorum. He bu hayatımda bişey değiştirmiyor ama ediyorum ne yapayım ?

Dev bir boşlukla yaşıyorum. Zaman zaman onu doldurduğumu sanıyorum ama bu sanrı mutlu olarak 1 ay * mutsuz olarak 1 yıl * sürüyor. Sonra hoop eski haline dönüyor.
Umudumu kaybettiğimi söylüyorum. Ama itiraf ediyorum; küçük de olsa hep bir umudum var. Zaten beni en çok sinir eden de bu. Bok varmış gibi yok olmayan umut. Bi siktir git de hayatıma devam edeyim arkadaşım !

Aslında en büyük itirafım, bu yaşıma kadar hiç sevilmemiş, sevilse bile bunu bilememiş olmamdır. Bu yaşıma kadar yaşanmış bir hikayem olmaması. Beni en çok acıtanın da bu olması. Kimseye söyleyemediğim, kelimelere dökemediğim bu durum içten içe beni kemiriyor, hissediyorum.
ikinci büyük itirafım da, benim de bu yaşıma kadar kimseyi sevmemiş olmam. Sevdiğimi sandığım çok adam oldu ama hepsi yarım kaldı, hep hevesim kursağımda kaldı. Bir süre acıdı, kanadı, ağrıdı, sızladı, kabuk tuttu ve bitti.
itiraf ediyorum susamlı kraker-sütü beraber çok seviyorum. arkadaşlarım bana einstein değil sorunlu diyor.
bu sozlukte benden birisi hunharca nefret ediyor .ama kim bulamadim.
bir gün geçmezken kolaylıkla, bir hafta nasıl geçiyor anlamıyorum.
sonra bakıyorum, bir ay olmuş derken iki ay da oluvermiş, üç ay da...
şaka gibi, 194 gün olmuş!
ne ara?
Calarsaat caldiktan sonra uyanmis olsam bile 5 dk, daha, ertelerim.
insan bencil olmali arkadas. ikili iliskilerde bunun disinda atilan her adim kendinden tavizdir.
itiraf ediyorum milkshake ve ayranı en fazla iki dakika arayla arka arkaya içtim.
Öğlen cok fazla alkol aldim ve simdi annem zorla ilac veriyo, napcam sozluk?
Dedemi kesseler trip atan insanlarla konuşasım gelmiyor soğuyorum...
yarragı yedim sözlük ama yemedigimi düşünürsem yemiyorum yani yarragı yedim yok lan yemedim noluyo lan bugda kalıyorum sözlük.
hiçbir zaman mutlu olamıyorum . hiçbir zaman .
imdb'de filmlere puan vermeyi seviyorum fakat verdiğim puanların ortalamaya katılıp katılmadığına emin olamıyorum. "la uğraşıp puanlıyoz haybeye mi acaba" düşüncesi arada bi nedensizce içimi kemiriyor. * top 1000 voters bilmem ne var tamam onların oyları daha etkili falan da sıradan üyenin de oyu bir işe yarıyor mu acaba, bilen suserlar mesaj kutumu yeşillendiriebilirler. **
itiraf ediyorum, bir kız yazarın aslında ipek Koç olduğuna ciddi ciddi inanıyorum. O zeka seviyesi, o tavırlar bu kadar mı benzer.
israf ediliyor en adi sohbetlerde kelimeler, riyakar gözlere kafa sallıyoruz..
ben bir mazoşistim.
Alışveriş merkezine gitmek için otoparkta yürüyordum.
O sırada biri, engelli park yerine park etmiş olan arabasından mont aldı ve alışveriş merkezine doğru yürümeye başladı.
Hemen gözüm plakaya kaydı tabii.
Ama herhangi bir engelli sürücü işareti göremedim.
Ne düşüncesiz herif diye saydırdım adama.
Alt tarafı bi park yeriydi... 2 dk daha arasa park edecek yer bulur aslında. *
Ne insanlar var diye diye girdim avm den içeri.

Arkadaşlarımla buluştuk, yemek yedik.
işimizi hallettik tam çıkışa yürüyoruz o adamı gördüm.
Eşi olduğu anladığım kadın bi çocuğun elinden tutuyor.
Adam ise ikizinin elinden. Nasıl ilgililer anlatamam. Üstüne titriyorlar çocukların. ikizler ise çok mutlu... Pamuk şekerlerini yiyorlardı.
Ama
ikisi de engelli çocukların.

Ve çocukların üstünde adamın arabadan aldığını gördüğüm mavi montlar!

Dedim ah be ah! Ben nasıl bir insanım. Neler demiştim engelli park yerine park etti, Düşüncesiz hayvanın teki diye.

Utandım be. Utanmanın ötesine geçtim.
içim ezilerek çıktım oradan.
şu an kızın teki yurtta babasıyla konuşuyor o kadar kıskanıyorum ki, ve özlüyorum çok özlüyorum. içim bi tuhaf oldu...
bazı kızlar çok güzeller.
olum çok mutsuzum lan. anlamıyorum niye böyle oluyor. dönüp bakıyorum kendime hayatta sevdiğim insanların hemen hepsi sağ. maddi bir sıkıntım da yok çok şükür. karınca kararınca idare ediyoruz. ama bir eksiklik var hissediyorum. adı ne ben de bilmiyorum bu eksikliğin. belki de hayatımı paylaşabileceğim kadındır bu. yaşadığım hiç bir ilişkide bu eksikliği gideremedim. hiç geleceğe yönelik bir adım atmak istemedim kimseyle. çünkü yanımdaki hiç bir kadının bu eksikliği doldurabileceğini düşünmedim ama umudumu da yitirmedim. en beklenmedik anda çıkacaksın karşıma biliyorum. elimden başka bir şey gelmeksizin beklemeye devam ediyorum.
Neden unutamıyorum? Halen? Hal böyleyken?

Edit: Valla tesadüf olmuş olum niye eksiliyorsunuz?
noldu bu sözlüğe? Tam 12'de kapışılmamış ilk ben itiraf yazıcam diye. Şaşkınım.
bildiğin bütün umutlarımla, duygularımla oynanmış. aylar sonra farkına varıyorum ya yazıklar olsun lan.
az önce resmi sayılacak bir yazışmada ishak bey'e ishal bey dedim sözlük. q klavyeyi tasarlayanin da uygulayanin da k ve l yi yanyana koyanin da ağzına sicayim ben. bilmiyorum nasil toparlayacagim.
bundan 10 sene önce istanbul'a doğru bir yolculuk yaparken yanımızdan geçen sarı renkli spor megane coupe'ye uzun uzun baktım ve ileride üniversiteyi bitirdikten sonra güzel bir spor araba alıp, sıcacık evimde mutlu mesut yaşarım diyordum. lakin bu sabah bir baktım, sokakta beni kovalayan köpeklerden son sürat kaçıyorum ve durağa ulaşıyorum. 1 saat 20 dakika yolculuk yapıp imar bankası'nda iş başı yapıyorum. hayat ne garip lan.