bugün

itiraf ediyorum an education filmini beğenmemdeki nedenlerden birisi başrol oyuncularının filmdeki adlarının david ve jenny olması. bu iki isme resmen bayılıyorum. tabi ki konu ve oyunculuk ta iyi bu filmde.
işten gelince en sevdiğim şey ayaklarımı buzlu kovanın içine sokmak oluyor.
şu an bu yazıya bakıp yuh oha mk amma entry var şansımı sikim diyorum.*
2 saat sandalyede bombos oturabiliyorum. hic canim sikilmaz. hic ama. bos insan olmak kadar hosuma giden ikinci bir sey yok.
sevgili adayıyla yemeğe gittiğimizde hesap geldiği zaman "dur yea ikimiz de öğrenciyiz" deyip karşı tarafa para verdirmeyip kendi hesabımı kendim ödüyorum.

sanırım bu yüzden kaybediyorum.

(bkz: eller kadir kıymet bilmiyor annem)
bütün gün nette denyolak denyolak işlerle uğraşıyorum sözlük, artık birisi şu asosyalliğe dur desin.
sanırım bende şizoid kişilik bozukluğu var. çünkü bütün belirtilerini gösteriyorum.
geçenlerde feci bir şekilde kız arkadaşımdan ayrıldım, hem de bir anda oldu.. sanırım hep öyle oluyor..
biraz zaman ver bana ile başlayıp kafamı toparlamam lazım diye devam eden cümlelerin sonu neden
sikimsonik bir yere gidiyor da ayrılık ta böyle yüreğime vuruyor anlamadım. o değil de ilk kız arkadaşımdı yahu.
nasıl da ince bir ayarı var içimde, şan hocam gibiydi sanki. tiz sesimin doruklarında 90 oktava çıkardım onun sayesinde.
bazen mutluluk buydu benim için işte...

derdim bunlar değil aslında. derdim deli gibi, gereksiz gereksiz şeyleri düşünmek. geçen yolda gelirken aydınlatma direklerini saydım mesela. bir insan niye böyle bir şey yapar aga? ben yaptım işte. bazen de yerdeki kırmızı-beyaz taşlar var ya, asfaltın hani. heh onların da kırmızılarına basmaya özen gösterdim. yemin ederim şu an beş yaşındayım...
bunu da niye buraya yazdım hiç bilmiyorum. rezilliğimi belgelemek gibi bir hobim var belki de, neyse bu da böyle bir derdim işte. yazmalıyım bunu, saçma olduğunu bile bile buraya bunu yazmalıyım diye söyleniyor içimdeki ses. kıramıyorum şerefsizi de... yazı akıp gidiyor, benim susmam lazım artık.

küçük not: sanırım seni özledim ben. ceketimi alıp neden gittin?

küçük not'a ilave not: çok mu duygusalım ne...
öleceğimi bile bile şeker yiyorum doktora gitmem gerekirken gitmek istemiyorum müge anlı daha zevkli geliyo artık cenazemi o kaldırır ya da sırrını çözer.
Evlenmeye 1 ay kala nişanlıdan nefret edilebiliyor. Evlenmekten vazgeçilebiliyor.
çok sıcak aşırı derecede sıcak ben çok bunaldım sözlük. insanlar konuşurken bile sıcaktan oturup dinleyemiyorum. Yatağım soğuk yatak olsaydı da hep yatsaydım kış gelince kalksaydım.
biriniz adam olmayı üstlenin artık yeter. he evet kadınım çok garip.
not: bu şekilde yazan hemcinslerime gülüyordum ama nasıl çıldırdıklarını anladım. tövbe.
okuduğu üçüncü sayfa haberlerinden etkilenerek tüm gün ağlayan ve bu haberlerin benzerini yaşamamdan korkarak beni evden dışarı çıkarmayan bir anneannem var. **
telefon genelde olmasina ragmen surekli kontrol ediyorum.
eğer hoşlandığım kız benden hoşlanmazsa birden o kıza kafayı takıyorum ve aşık oluyorum sözlük. ama kabul edecek gibiyse 'hoşlanma' evresinden daha ileri gitmiyor.
az önce sevdiceğe sakladığım bira yüzünden yakalandım. sakladığım birayı ona itiraf edemedim, size edeyim.
hackerim diye geçiniyorum amına koyim. yok lan, hackerim vallah billah. interpolu gömçürdüm lan
gülümsemeler dağıtıyorum insanlara - anlarını eğlenceli kılıyorum; iyi geliyorum onlara...

- gel gör ki çok mutsuzum. çok.
pijamamın paçalarını çoraplarımın içine alınca kendimi güvende hissediyorum.
dünya tarihine acaib merak sardım. şöyle külliyaları devirmek geliyor içimden. bu konuda sağlam okunur kaynak bilen varsa el atsın. ingilizce olursa makbuldür.
yok arkadaş bizden hakikaten bir bok olmayacak. bariz anlaşıldı yani.
Sürekli twitter da ''kardeşlerimde partideyiz ,biz harika dostlarız , @.. @.. ile birlikte parti de '' tarzında tweetler atan, acayip sosyal olduğunu bizlere anlatmak isteyen bir kız ''ortam delisi'' insanlardan yakınıyor.

Birisi karikatür dergileri olmadan yapamayacağına dair şeyler yazan, hayran olduğu en az 2 sanatçı/futbolcu bulunan , şu aptal clark kent gözlüğünü takınca acayip marjinal gözüktüğünü sanan biri. Aslında 1 tane bile karikatür dergisi almamış , nerdeyse hiç okumamış özenti bi insan. Bunu biliyorum çünkü yakından tanıyorum ayrıca karikatür dergisinin adını da yanlış söylüyor.

Bi tanesi annesinden babasından kendisine empoze edilmiş siyasi görüşü ölümüne savunuyor. Bu belki kötü bir şey olmayabilir ama senin bi aklın yok mu? Önce bir araştır enine boyuna sonra savun neyi savunuyosan.

Diğeri kendisini din konusunda yetkili kişi sanıyor. o yapılmaz günah , şu yapılmaz kesinlikle günah.

Bi tanesi acayip ırkçı. Herkesin insan olduğunu kavrayamıyor.

Hepsine en ağırından küfretmek istiyorum böyle ağız dolusu.

He iyi yanları yok mu hepsinin ? Sürüyle. Kimsenin mükemmel olmadığını da biliyorum.

Ayrıca çok malım beni burda kimsenin takmayacağını bildiğim halde kendi kendime sinirlenip yazıyorum.
işe yetişemeyeceğimi anladığım an her işimi bir arada yapmaya çalışıyorum.

mesela; çiş yapma ve diş fırçalama eylemini aynı zaman içine sığdırarak zamadan kazanıyorum.

sorunlu muyum gardaş, evet sorunluyum. 1dk 30sn daha fazla uyumak paha biçilemez olum.
mausa ve tv kumandasına her dokunduğumda ellerimi sabunlayarak yıkama ihtiyacı duyuyorum ve sinir oluyorum kendimden.
tek derdim bronzlaşmakmış gibi davranıp dertlerimi gizlemeye hüzünlü takılmamaya zayıf görünmemeye çalışıyorum bi acayipim yani,böle mi cool olunurki aslında cool olmakta istemiyorum, biraz kalender gözüksem iyi diye düşünüyorum galiba.
sozluk son bir yildir ilk kez bi kitap sardi heycanla okuyordum... ne oldu? meger son otuz sayfasi kayipmis.

amina koyayim boyle sansin.
sevmeyi bilirdim de, böyle sevmeyi bilmezdim. sevmek meğer başka şeymiş. otuzumda anladım ya bunu!