bugün

ordu şehrinin tarihte yaşadığı en önemli olaydır. bir kurtuluş savaşı destanıdır. Rüsumat 4 no., istiklal Savaşının en şiddetli günlerinde Karadeniz Sahilinden cepheye cephane ulaştırmaya çalışan Anadolu Hükümetinin köhne gemilerinden , 50 yaşını aşmış , 83 tonluk bir balıkçı teknesi idi. Fırtınalı havalarda sac levhaları zangır zangır titrer ve birçok kez delindiği için de çimentoyla kapatılmasına uğraşılırdı. Geminin komutanı Yüzbaşı Mahmut Gökbora idi. Komutan , çok neşeli , cesur soğukkanlı kurt bir kaptandı.
Karadeniz'deki düşman donanması , bu korkusuz kaptanın köhne teknesini bütün sahillerde arıyor , bulamayınca da rastladıkları ufak takaları batırıyor, şehir ve kasabaları topa tutuyordu.

Şark cephesinde Kazım Karabekir Paşa Ordusu'nun Ermenilerden elde ettiği mühim miktardaki harp malzemesini Garp Cephesine nakletmek üzere Rüsumat 4 No. Gemisi 1921 yılının 15 Ağustos sabahı Batum limanına yanaşmıştı.

Rüsumat 4. no. , son sistem 88 mm. lik komple bir top bataryasını (4 toplu) bütün cephanesiyle birlikte yüklemiş, Samsun'a doğru yola çıkmıştı.
Düşman Rüsumat'in yükünü haber almış ve Batum 'da cephane yükleyen diğer gemilerle Rüsumat'i yakalamak üzere , süratli iki filoyu Batum istikametine hareket ettirmişti.

Dafni ve Panter adındaki bu yunan filosu 17 Ağustos günü Rize'yi bombardıman etmiş, bu tarihte ayrı bir Yunan Filosu da Vona'da ( Şimdiki adı Perşembe) 3 takayı top ateşi ile batırarak etrafı yıldırmak istemişti.

Rüsumat 4 no. 16 Ağustos akşamı , bütün tehlikeleri göze alarak Mahmut Kaptanın komutasında , sahile çok yakın şekilde seyre başlamış ve gecenin karanlığından faydalanarak düşman gemileri arasından sıyrılıp 17 Ağustos sabahı Trabzon'a ayni gün akşamı karanlığında da Ordu Limanına ulaşmıştı.
Yunan Gemileri , bu arada sahilleri tarıyor, fakat Rüsumat'in aldığı sıkı tedbirler yüzünden bir türlü bu kahraman gemiyi bulamıyordu. Türk denizcileri , gemilerinde bir tek ışık sızmaması için , karanlıkta çalışıyorlar, yakınlarından düşman gemileri geçerken geminin motorlarını bile kapatıyorlardı.

Rüsumat gemisi Ordu limanında iken , Ordu Liman reisi, Karadeniz limanlarından düsman gemileri hakkında bilgi toplamıştı.Bu bilgilere göre, düşman gemilerinin Rize'yi bombardıman ettikleri, Ereğli istikametinden , kıyıları tarayarak geldiklerini öğrenmişti.Bu durumda, ağzına kadar cephane dolu gemiyi Samsun'a göndermek tehlikeli olacaktı. Bu sırada Samsun' dan alınan bir emirle de , geminin bütün yükünün Ordu 'ya boşaltılması , bu suretle de tehlikenin geciktirilmesi bildirilmişti. Ordu Belediyesi , Tellallarla gemideki yükün boşaltılacağını ilan edince, bütün Ordulular yediden yetmişe sahile koştular. Eski Vali Konağı yakınında , kıyıdan birkacyüz metre açıktaki gemiye kayık , taka , macuna , motor gibi vasıtalarla birkaç saat içinde gemiyi boşalttılar.

Ertesi gün 19 Ağustos sabahı , düşman filosu Ordu Limanına girdi, fakat gördüğü manzara söyle idi : Rüsumat gemisi kinistin valfı sökülerek sığ (derin olmayan) suda (Eski Vali Konağının biraz açığı) batırılmış ; bas tarafından çıkan bir yangın ise gemiyi koyu bir duman içerisinde bırakmıştı. Gaz dökülerek paçavra ve tahta parçalarının bilerek tutuşturulması suretiyle çıkarılan bu yangına rağmen , Yunan gemisinden indirilen bir sandala doldurulan silahlı askerler gemiye yaklaştı. Fakat o sırada geminin bas tarafına bırakılmış birkaç mermi patlamaya başlayınca , askerler gemiye fazla yaklaşmaktan korkarak gemiye geri dönmüşlerdi. Yunan Gemileri yapacak is kalmadığını anlamış olacaklar ki kuru siki birkaç topu Boz tepe eteklerine savurarak ,Trabzon yönüne doğru limandan uzaklaştılar!

Düşmanın uzaklaştığı kesin olarak anlaşıldıktan sonra , Rüsumat gemisi askerleri derhal yanan gemilerine döndüler. Bu sırada üst güverte yanmış, bas direk devrilmişti. Gemi küpeştelerine kadar suyla dolmuştu. Gemide başka önemli hasar yoktu.

Sahilde biriken Ordu Halkı , derhal Rüsumatın suyunu boşaltmak için gemiye koştular. ilk olarak , yangın söndürüldü . Gemide hiçbir arıza yoktu. Sıra suyu boşaltmaya geldi. Bütün Orduluların eli tutanı (sağlam olanı) , teneke , kova, kazan ,tencere ile geminin suyunu boşalttılar.

Bütün bu çalışmalar tam 2 gün sürmüş , 20 Ağustos akşamı karanlığa doğru , Rüsumat 4 no. tekrar cephane yüklemek üzere Trabzon'a doğru yola çıktı. türklerin ince zekası bir mucize yaratmıştı.

(kaynak: Erol Mütercimler (rusumat 4 no)
Turgut Özakman (şu çılgın türkler)
istiklal savaşının kazanılmasındaki en büyük etkenlerden biri de, türk halkının her türlü olumsuzlukluktan yılmayıp bir çare bulabilmesi ve fedakarlığın en üst düzeyde ki göstergesidir, ordu halkının yaptıkları. ne mutlu bizlere ki böyle fedakar atalarımız varmış.
mustafa kemal türk milleti zekidir çalışkandır derken haklı idi. o zamanlar için.

şimdiye bakıyoruz da durum kötüye gidiyor.
tarihten bir anektod. ancak arşivlerde yada özel kaynaklarda rastlayabileceğiniz durum.

duruldum biraz, kurtuluş dönemi yılları, acı bir tebessüm ettim. kıvılcımın bir parçası rüsumat ve rüsumat gibiler. umudun direği, bütünlüğün ışığı ve o ışık altında toplanan yüce gönüllü insanlar. erzurum'da nene hatunlar, maraş'ta sütçü imamlar ve daha niceleri. eğmediler boyunlarını, esaretle yetiştirilmemişti ataları zira. mandaterliği ellerinin tersiyle ittiler. amerikancı olmadılar. toprakları kanla sulanmıştı. kutsaldı. o veya bu millet için hiçte küçülecek insanlar değillerdi onlar zira batan gemileri bile yüzdürmüşlerdi.
yaşadığı her olaydan onlarca film senaryosu çıkarılabilecek bir milletin evlatlarıyız.. o kadar cesur, o kadar dahiyane işlere imza atmış ki atalarımız, bize sadece övünmek kalıyor ama malesef onu bile yapmayan bir toplum haline getirildik...

türk çocuğu ecdadını tanıdıkça, daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır...

evet atam, bahsettin türk çocukları senin izinde yürümeye devam ediyor. yoldan çıkmamızı dört gözle bekleyen dahili ve harici bedhahlara rağmen, bu vatanın ardında sıradağlar gibi duracağız...