bugün

gotik tarzı mimarisiyle gizemli bir havası olan şehir, çoğunlukla havası kapalıdır, yazın bile yağmur yağdığı görülebilir. mutlaka görülmesi gereken şehirlerdendir ve ayrıca yaşamak istediğim şehirdir.
yağız türk delikanlılarının çek kızlarını görmek ve görmenin dışına taşmak için büyük bir hevesle gittikleri lakin çekten çok alman, italyan turistlere rastladıkları ve artık ellerine ne geçerse amin diyecekleri şehirdir. büyülü müdür ? evet kesinlikle.. kendine has bir duruşu vardır ama hiçbir zaman tekrar tekrar gidilesi bir yer olamamıştır. sel sularında boğulmuş bir insanın çığlığı inler sanki oraları gezenlerin kulaklarında sürekli... bir ses çağırır gel diye lakin gittiğinizdeyse çağırmadığını anlarsınız. en önemli özelliğiyse bu romantik şehri en çok da vampirlerin sevmesidir. kanı bol oluşundan mıdır bilmem...
kundera'nın bana attığı çelme midir bilinmez ama memleketim gibi gördüğüm şehirdir. özletir kendini. usul usul yanına çağırır.
taksicilere dikkat !
şu an içinde bulunduğum, turist şehri. bence 2 özelliği var bir tanesi elbette tuna nehrinin şehri bölüşü ve köprüleri, diğeri ise eski yapıların bulunması.

kendine özgü bir havasının olmadığını yada kalmamış olduğunu düşündüğüm turist şehri. bu kadar turist içerisinde ne şehir yaşanır ne tarih, holivut seti gibi arkadaş, herşey yapay geliyor.

not: ben turizm amaçlı gelmedim töbe.
Viyana'ya benzer ancak daha güzeldir... Charles köprüsü ve ikizlerinden hatta üçüzlerinden doyumsuz lezzet sunar, küçücük bir adacığı var, nehrinin ucunda sohbetler edilir... Sokaktaki müzisyenleri sanki sizin için göndermişlerdir, gülümsemeye neden çok bu şehirde.Çekçe neşeli gelir kulaklara sokaklarında.Beş Çek kronunu hatıra olarak geri getirirsiniz Türkiye'ye geri, belki bir daha hiç göremeyeceksinizdir bu güzel şehri...
huzur şehri. baharda gitmeniz tavsiye edilir. çok da ucuz bi şehir. ama nedense saf içme suyu bulmak zor pragda. meyveli şekerli sular çok daha fazla marketlerde. nedenini anlamış değilim.
çek kızlarının meşhur güzelliğinin görülebileceği en iyi yer Hooter's prague şubesidir.
dünyanın en gizemli şehri. tüm duyguları aynı anda içinde barındırma özelliğine sahiptir.
sehir merkezinde girdiginiz her dükkanda; Milan Baros, Istanbul Galatasaray diye selamlanacaginiz en güzel baskenttir.
en çok gezip görmek istediğim şehirdir. mimarisi fotoğraflarda bu denli muhteşemken canlısı nasıldır kimbilir.
hitler manyağının bile bombalamaya kıyamadığı masalsı şehir. imkanı olan gezmeli, parası olup gezmeyenin kafasına sıçayım afedersiniz!
disneyland şehridir. bence ziyaret etmeden önce bir ay takvimi elde edilip, dolunay denk getirilmelidir, zira bütün o kaleler, şatolar, saraylar, binalar, hepsi dolunayda disneyland logosu çağrışımı yaratırlar. ve bu çağrışım da - disneyland her ne kadar amerikan sermayesi ve siyasası için genç zihinleri etkilemeye çalışan bir çizgi film şirketi olsa da- bize bir masal kahramanıymışız gibi hissettirir.
charles köprüsü, kale, john lennon duvarı, wax museum, communism museum, young art gallery, wax museum, muhtelif sanat galerileri ile görülmeye değer bir yerdir. insanları havanın aksine sıcak ve yardım severdir. içki fiyatları ise içmeyeni dövdürtecek kadar ucuzdur. para birimi korunadır ve 10 koruna yaklaşık 1 türk lirasıdır. becherovka tadılmalı ve vltava gölünde bir vapurla gezilmelidir.
(bkz: demir perde)
avrupa'daki bütün önemli şehirleri aşağı yukarı gezmiş biri olarak en beğendiğim yerdir efendim. hem şahane mimari yapısıyla, manzarasıyla hem de hatırı sayılır gece hayatıyla gönlümde taht kurmuştur. 2013 yazında bir daha görüşmek üzere*
seks müzesinden çıktıktan hemen sonra bir dakika için üç farklı torbacının bana gelip esrar, uyuşturucu isteyip istemediğimi soran ve hayır cevabı sonrası saliseler içinde kaybolan satıcıları olan şehir.
Bir daha bir kızla gidersem büyük ihtimal o kızla evlenirim dediğim oldukça romantik sokaklarında yürürken insanın kendini huzur içinde hissettiği, gezip görülmesi gereken viyana ya oldukça yakın olan çek cumhuriyeti başkenti.
Sıla'nın Tam Da Bugün şarkısının klibinden sonra Emre Aydın'ın Beni Biraz Böyle Hatırla klibinden de anladığımız üzere, gerçekten güzel bir şehir.
National geographic kanalındaki "dolandırıcılar şehri" belgeselini izledikten sonra asla gitmeyeceğim şehir.
yanınızda sevgiliniz varsa evet aşıklar şehri ama yalnız gidildiğinde kesinlikle depresyon şehri. 2 kez gittim ilkinde hava güneşli ve gayet sıcaktı 2.sinde yağmurlu ve soğuk bir hava vardı kesinlikle tavsiyem kötü havadayken görmek. o zaman insan gerçekten kendini ortaçağ da hissediyor.
slavia ve sparta prag takımlarının derbisine ev sahipliği yapan, 200 yıllık çok güzel bir şehir.tanım: çek cumhuriyetinin başkenti.
2012 de 15 gün ziyarette bulunduğum, üniversiteye geçince uğruna erasmusu kazandığım çek cumhuriyetinin başkenti. Charles köprüsünde gezer, vlatava nehrinde tura çıkar, eski şehir meydanında bir kahve yudumlarsanız şehrin tadını almış olursunuz. siyah biraları meşhurdur. aynı miktarda su bizim paramızla 2.5 tl iken bira 60 kuruştur. her durakta 'ich vieze stafka....' diye başlayan robotik sese bile aşık olursunuz.
Dünyanın en muazzam sokak müzisyenlerinin olduğu kent. Vitava nehrinin kenarında, eski kaldırım taşlarının bir kenarına bağdaş kurup bu olağanüstü blues müzisyenlerini dinlemenin keyfi bambaşkadır.
harika bir şehir.

müzisyenleri ve sanatçılarıyla harika ötesi.
Dünyanın en güzel başkentlerindendir. Her sokak, ayrı bir masaldaymışsınız tadı verir size.