bugün
- mert hakan yandaş19
- sözlüğün en iyi yazarı olmak9
- y kuşağını sevmemek8
- abberrline9
- mauro icardi22
- 2023 2024 sezonu süper lig şampiyonu galatasaray17
- kur an çevirisi yapmanın haram olması19
- israil'in refahta sivil çadırlarını vurmasi27
- fransız kızın üzerine işeyen göçmen8
- sevgiliyle uyumak9
- hadise'nin külotla marş söylemesi11
- online 28 yazar şu an ne yapıyor22
- fenerbahçe'nin gs'nin balonunu patlatmış olması20
- müslümanların anadili arapçadır10
- icardi190511
- astrolog meral güven20
- galatasaray ın verilmeyen penaltısı9
- dilan dere ile evlenmek10
- hamas9
- para bok huzur yok10
- albay kemal11
- okan buruk'un rakiplerine küfür etmesi10
- galatasaray'ın hakemleri kutlamalara çağırması11
- neden yazarlık yapıyorsunuz23
- true karı mı9
- satrançta oyuna beyazın başlaması8
- 195 lik erkek olarak 150 lik kızla çıkmak12
- fenerbahçe14
- emre belözoğlu14
- galatasaray19
- ismail kartal11
- ergin ataman13
- pornhub com10
- fenevin üzerindeki trabzonspor laneti8
- fenerbahçe taraftarı12
- evlenmelik sözlük erkekleri27
- beşiktaşın en kötü sezonunda bile kupa alması9
- ikizler burcu erkeği10
- karşı cinste çekici gelen özellikler12
- hangi süper güce sahip olmak isterdiniz12
- aslolan fenerbahcedirin anlık suratı10
- nihavend longa8
- sokak hayvanları uyutulacak8
- yazarların bugün içtiği sigara sayısı12
- 26 mayıs 2024 konyaspor galatasaray maçı10
- mika raun'un gelinlik giymesi12
- istanbul'a taşınmak isteyenler için tavsiyeler14
- true bekarsa ispatlasın13
- sözlükteki en sapık 10 yazar16
- fettullah gülen'in ölmesi22
Savunduğu ilkelere aşırı bağlılık gösteren Gide, Eflatun (Platon)un bazı fikirlerine başvurarak zevki aşktan ayırdetmeye çalışır. Zevkin ve aşkın birleştirilmesi, homoseksüel ya da heteroseksüel olsun, her kişinin en büyük özlemiyse de, bunların karşılıklı olarak birbiriyle uvuşamadıkları da bir gerçektir. “Platonik” aşk eşler arasında cinsel ilişkilerin bulunmayışıyle nitelik kazanır. Platonik aşkta, herşey duygusal ve ruhsal düzlemde olur. Aşksız zevke gelince, bunu denemeyen erkek pek azdır. Buna karşılık, kadınların çoğu herhangi bir aşk duygusu duymadan cinsel birleşmede bulunamazlar.
Eskiçağ filozoflarının çoğu aşkı sadece bedensel bir istek olarak tanımlamışlardır. Ama Eflatun, Aristoteles, Plutarkhos, Sokrates aşkın en ince ve en yüce duygu olduğunu ileri sürmüşlerdir. Eflatunun Şölen adlı diyalogunda belirlediği aşk kuramı oldukça ünlüdür. Buna göre, aşk güzelliğin doğurduğu bir çekiciliktir. Gerçek güzellik ise düşünce ile kavranan güzelliktir. Duyu yoluyle algılanan güzellikler gerçek güzelliğin bulanık bir taslağı, solgun bir yansımasıdır. Descartes ve Spinoza gibi klasik filozoflara göre aşk bir tutkudur ve kişi bu tutkuya akliyle egemen olmaya çalışmalı, onu duru ve temiz bir duygu haline getirmelidir.
Romantik akımla birlikte aşk anlayışı da değişmiştir. Nietzsche ve Schopenhauer aşkı insan soyunu sürdürmek için insana kurulan bir tuzak olarak tanımlamışlardır. Herbert Spencer ise aşk duygusunu büyük bir ustalıkla çözümlemiştir. Spencer cinsel sevgide yer alan öğeleri duygulanma; hayranlık beğenilme sevinci kendine değer verme sahip olma duygusu ve zevki; büyük bir eylem özgürlüğünün doğurduğu zevk yakınlık duygusunun verdiği coşkunluk olarak sıralamıştır.
Aşka tarih açısından bakıldığında, ataerkil aile düzenine bağlı eski Yunan ve Roma toplumlarında kadının, bugünkü anlamıyle aşk esinlendirmesine oldukça seyrek rastlanır. Söz konusu toplumlarda, kadının yalnız yüz ve vücut güzelliği cinsel bir arzu uyandırırdı; başka bir deyişle, kadın hiçbir zaman gerçek aşka konu olmaz, sadece devlete yurttaş sağladığı için saygı görürdü. Eskiçağda aşk kavramı bazı değişikliklere uğramıştır. Bu değişikliğe Hıristiyanlık ve kuzey uluslarının töreleri olmak üzere iki önemli etken yol açmıştır. Kuzey uluslarının törelerinde kadın barışta ve savaşta, işte ve tehlike karşısında erkeğin eşiti ve yoldaşı sayılırdı. Bu törelerle Hıristiyanlığın etkilemesinden ise ;şövalye aşkı; olarak adlandırılan bir aşk anlayışı doğmuştur. Bu anlayışa göre aşk, büyük eylemlerin, serüvenlerin esin ve şeref kaynağı, kadın ise şeref dağıtan bir yüce varlık, başka bir söyleyişle, savaşçının bilinciydi. Ama bu aşk anlayışı kısa süre sonra, yücelik niteliğini yitirmiş, bunun sonucunda, kadının toplumsal durumu, Eskiçağda olduğu gibi, erkeğinkinin altına düşmüştür.Şövalye aşkı; yeniden maddesel aşka ve romansı kadın düşkünlüğüne dönüşmüştür. Fransız Devriminin getirdiği ilkçağ sadeliği ve cinsiyet eşitliği anlayışı bir yana bırakılırsa yapmacıklık romantizm, çapkınlık gibi çeşitli görünümler almakla birlikte, aşk bu temel biçimiyle zamanımıza kadar gelmiştir. Kadının giderek daha bağımsız bir duruunlan ma getirilmesi, erkeğin onu gittikçe daha az hor görmesi ve psikoloji bilimindeki ilerlemeler aşk sorununun verilerini değiştirmekte etkili olmuştur.
Eskiçağ filozoflarının çoğu aşkı sadece bedensel bir istek olarak tanımlamışlardır. Ama Eflatun, Aristoteles, Plutarkhos, Sokrates aşkın en ince ve en yüce duygu olduğunu ileri sürmüşlerdir. Eflatunun Şölen adlı diyalogunda belirlediği aşk kuramı oldukça ünlüdür. Buna göre, aşk güzelliğin doğurduğu bir çekiciliktir. Gerçek güzellik ise düşünce ile kavranan güzelliktir. Duyu yoluyle algılanan güzellikler gerçek güzelliğin bulanık bir taslağı, solgun bir yansımasıdır. Descartes ve Spinoza gibi klasik filozoflara göre aşk bir tutkudur ve kişi bu tutkuya akliyle egemen olmaya çalışmalı, onu duru ve temiz bir duygu haline getirmelidir.
Romantik akımla birlikte aşk anlayışı da değişmiştir. Nietzsche ve Schopenhauer aşkı insan soyunu sürdürmek için insana kurulan bir tuzak olarak tanımlamışlardır. Herbert Spencer ise aşk duygusunu büyük bir ustalıkla çözümlemiştir. Spencer cinsel sevgide yer alan öğeleri duygulanma; hayranlık beğenilme sevinci kendine değer verme sahip olma duygusu ve zevki; büyük bir eylem özgürlüğünün doğurduğu zevk yakınlık duygusunun verdiği coşkunluk olarak sıralamıştır.
Aşka tarih açısından bakıldığında, ataerkil aile düzenine bağlı eski Yunan ve Roma toplumlarında kadının, bugünkü anlamıyle aşk esinlendirmesine oldukça seyrek rastlanır. Söz konusu toplumlarda, kadının yalnız yüz ve vücut güzelliği cinsel bir arzu uyandırırdı; başka bir deyişle, kadın hiçbir zaman gerçek aşka konu olmaz, sadece devlete yurttaş sağladığı için saygı görürdü. Eskiçağda aşk kavramı bazı değişikliklere uğramıştır. Bu değişikliğe Hıristiyanlık ve kuzey uluslarının töreleri olmak üzere iki önemli etken yol açmıştır. Kuzey uluslarının törelerinde kadın barışta ve savaşta, işte ve tehlike karşısında erkeğin eşiti ve yoldaşı sayılırdı. Bu törelerle Hıristiyanlığın etkilemesinden ise ;şövalye aşkı; olarak adlandırılan bir aşk anlayışı doğmuştur. Bu anlayışa göre aşk, büyük eylemlerin, serüvenlerin esin ve şeref kaynağı, kadın ise şeref dağıtan bir yüce varlık, başka bir söyleyişle, savaşçının bilinciydi. Ama bu aşk anlayışı kısa süre sonra, yücelik niteliğini yitirmiş, bunun sonucunda, kadının toplumsal durumu, Eskiçağda olduğu gibi, erkeğinkinin altına düşmüştür.Şövalye aşkı; yeniden maddesel aşka ve romansı kadın düşkünlüğüne dönüşmüştür. Fransız Devriminin getirdiği ilkçağ sadeliği ve cinsiyet eşitliği anlayışı bir yana bırakılırsa yapmacıklık romantizm, çapkınlık gibi çeşitli görünümler almakla birlikte, aşk bu temel biçimiyle zamanımıza kadar gelmiştir. Kadının giderek daha bağımsız bir duruunlan ma getirilmesi, erkeğin onu gittikçe daha az hor görmesi ve psikoloji bilimindeki ilerlemeler aşk sorununun verilerini değiştirmekte etkili olmuştur.
o rüyalarımda hayalimde hatta yanıbaşımda
her anımda olan platoniğimin
beni alıp uzaklara götüreceğini biliyorum; demek isterdim ama böyle söylerek kimi kandırabiliim ki ?!
her anımda olan platoniğimin
beni alıp uzaklara götüreceğini biliyorum; demek isterdim ama böyle söylerek kimi kandırabiliim ki ?!
aşkların en sivri uçlusu en çok batanıdır.
görünüşe göre sözlükte çok yaşanmış olandır.
kendi hayalinde oluşturduğun bir varlık üzerinden kendi kendine aşık olmaktır.
insanı yavaş yavaş ele geçiren, iliklerine işleyen lanet olası duygu selidir.
sonra gün gelir, karşındaki seni reddeder. ne kadar üzülse de, kırıcı olmamaya çalışsa da...
binanın kolonları birdenbire yıkılır.
çoktan ele geçirmiştür çünkü bünyeyi.
hayat onun üzerine kurulmuştur.
kolonlar o'dur.
ve o seni istemez.
işte o zaman binanın çöküp çökmemesi şansa kalmıştır.
biri gelip tekme atsa yıkılacaktır bina.
belki de yıkılmak için bir darbeye bile ihtiyaç duymayacaktır.
en azından ben, çöküyorum.
sonra gün gelir, karşındaki seni reddeder. ne kadar üzülse de, kırıcı olmamaya çalışsa da...
binanın kolonları birdenbire yıkılır.
çoktan ele geçirmiştür çünkü bünyeyi.
hayat onun üzerine kurulmuştur.
kolonlar o'dur.
ve o seni istemez.
işte o zaman binanın çöküp çökmemesi şansa kalmıştır.
biri gelip tekme atsa yıkılacaktır bina.
belki de yıkılmak için bir darbeye bile ihtiyaç duymayacaktır.
en azından ben, çöküyorum.
aşkı bir merak duygusu olarak tanımlıyorum...ozaman aşkların en güzeli...en acısı...
en saf ve temiz aşk çeşididir. sevgi miktarının ters orantılı olduğu yegane aşktır aynı zamanda.
(bkz: yanmadan eriyen mum)
kötü bitme, karşı tarafın ağzınıza sıçma ihtimalinin olmadığı aşk tipi.
platonik aşk=boş dükkana kira.
24 saat oruç tutmaktır. hiç iftar yapamayacağın oruç.
sevilemezsin-sevişemezsin ne gereği var türüdür.
hiç olmayan birine aşık olmak gibidir.
belli bir yerden sonra insanın nasıl davranacağını, ne düşüneceğini bile karıştırmasına sebep olan duygu. psikolojiyi bozar, hayatın içine eder, her şeyin tadını yok eder. saftır, temizdir ama yemişim böyle temizliği.
ccc platonik aşk siker ccc
belli bir yerden sonra insanın nasıl davranacağını, ne düşüneceğini bile karıştırmasına sebep olan duygu. psikolojiyi bozar, hayatın içine eder, her şeyin tadını yok eder. saftır, temizdir ama yemişim böyle temizliği.
ccc platonik aşk siker ccc
platon'un suçu ne ki dedirtmiştir hep,
kendi bünyemde yaşadığım boll özverili bir hikayedir, kendimce, görecelidir bence...
kendi bünyemde yaşadığım boll özverili bir hikayedir, kendimce, görecelidir bence...
(bkz: hiçbir neden yokken ağlamak)
midede duyulan acıdır. bulantılar üstüne gelen bulantılardır. kusamama sebebidir. daha başka bir şey demiyorum...*
Aşkların en zoru ,en beteri, en acı verenidir.
Belki bir o kadarda en güzelidir.
Belki bir o kadarda en güzelidir.
(bkz: mutlu aşk yoktur) der aragon platonik aşkta bunun bir örneği kanımca
platonik aşk= boş dükkana kira!
cogu zaman zevklidir.
önce anlayamazsın. ulaşamayacağın için bir takıntı mı yoksa gerçekten o çaresiz derde mi tutulduğunu. ama gerçekler acıdır zamanla cevap bulur sorular. hergün her an her saniye aklında olunca bir insan,görmesen bile kalbin atıyorsa onun için her saniye,sevmese bile seni,hatta sevse bile bir başkasını,bilmiyorsa bile adını,sen onun adını sayıklayarak uyuyorsan eğer,rüyalarında bile ulaşmaya çalışıyorsan ona bunu adı aşktır... hemde platonik aşktır. kapanmayan bir yaradır. siyahtır. acıtır. acıdır.
merhabası birse hoşça kalı da birdir. nedendir bunu hiç anlamazlar, platonik aşıklar.*
sevdiğine değmiyorsa salla gitsin yoksa acı kaçınılmazdır.
ateşte çıplak ayak yürümektir.acı verir.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar