bugün

“size ancak bir yatak alabilir, iyi bir uyku değil; bir ev alabilir, bir yuva değil; bir arkadaş alabilir, bir dost değil.”

Zig Ziglar’ın dediği gibi

paranın alamayacağı bir çok şey var!

para gereklidir evet ama her şey değildir. O yüzden önceliğiniz asla para olmamalı. “Azı karar çoğu zarar” kimseye muhtaç olmayacak şekilde olsun yeter.

Umarım paraya tamah etmeyenlerden olursunuz.
insanoğlunun bulduğu ve taptığı yalan.
dünyanın en 'anlamlı' şeyi.

kağıt parçası dersiniz, her şeyin sorumlusu! her kötülüğün anası dersiniz. ama elinize geçti mi ondan iyisi yoktur yalansızım. onun kokusu, onun sıcaklığı...
hani fırından yeni çıkmış ekmeği alır da koklarsınız ya, bende onun gibi kokluyorum bankadan yeni çıkmış paramı, sıcak sıcak, koynuma alıyorum, düşlere dalarak.

para, para, para. ne güzel söylemişsin be napolyonum.
kapitalizmin hayata geçirilmesinde rolü büyük olan kahrolasıca nesne...
Her şeyi satın alabilen
lidyalıların dünyaya attıkları en büyük kazık!
para, para işte. " her şey para mı" derken bile paraya önem vermiyor gibi gözüküp, paraya daha çok önem vermiş oluyoruz aslında. yani sanki her şey paraymış ki, zaten öyle. bu dünyada her şey para aslında ama hadi bu seferlik para geri planda kalsın dercesine. çocukken alıştırıyorlar bizi. bayramlarda çocukların harçlıklarına mizasen de olsa, "oo hadi zenginsin iyi iyi" diyoruz mesela. tamam aldıkları şeylerle sevinsinler diye yapıyorlar bunu çoğunlukla ama her şeyin ucu yine de o paraya dayandırılıyor. bunun üzerine şikayet veya böyle olmalı zaten demiyorum. sadece bir değerlendirme.
varlığı dert yokluğu yara olan el kiridir.
Tüm sıkıntıların kaynağı. Ortadan kalksa kimse kendini sıkıntıya atmak zorunda kalmayacak. Minimalizme saygılar.

görsel
Yetişkin silahıdır.

Şöyle bir deney yapınız. Bir elinizde paketi açılmış bir çikolata bir elinizde kağıt para olsun. Dört-beş yaşlarında bir çocuğu çağırıp iki elinizdekini de uzatıp tercih etmesini söyleyiniz. Bakalım neyi tercih ediyor.
napolyon abimizce degeri teee ozamanlardan vurgulanmıs, gunumuzde gucu temsil ediyor gibi lanse edilen, fakat sonuc itibariyla elinin kiri
lidyalıların takas usulünün pabucunu dama attıran buluşu.
'para iyi bir uşak,kötü bir efendidir!' bacon
para,lidyalıların bulduğu dünyanın belki de en önemli icatıdır.peki para olmasa ne olurdu? hiç düşündük mü? ben düşündüm. neredeyse hiçbir şey! herşey eski dönemlerdeki gibi olurdu.sadece tarım toprak,tencere,tahıl öğütücü vs... doğru düzgün hiçbir icat olmazdı.çünkü bu icatların çoğu sanıldığı gibi ''icat olsun'' diye değil para kazanmak için yapılmıştır.tabi mucitte, icat yapma isteği doğmuştur ama bunu körükleyen genellikle para kazanma dürtüsüdür.
para olmasaydı günümüzün teknolojisini bırakın yakalamayı, karpuzlarımız soğusun diye hala göle falan koyuyor olurduk.
ikinci bir tespit ise para olamasa dünyadaki güç dengeleri haliyle altüst olacaktı.parası olan değil, tarıma dayalı zenginlik ortaya çıkacaktı.savaşlar sadece topraklar için yapılacaktı.haliyle para olasa az önce de belirttiğimiz gibi teknoloji, akabinde öldürücü silahlar yerine ok,tüfek gibi sadece tek kişi öldürebilen silahların olacağı için silah yerine insan gücü fazla olanlar dünyaya hakim olacaktı. kuvvetle muhtemel bu devletler de ya çin ya da türkler olurdu...
bir başka mesele olan kapitalizm olmayacaktı, insanlar maaşla değil karın tokluğuna çalışacaktı, merkezi otoriteler değil büyük toprak sahipleri bu dünyaya hükmedecekti.belki ben şuan bunu yazamayıp, dışarıda toprak sürüyor olabilirdim...
parayı lidyalılar bulmasaydı büyük olasılıkla başka devletler bulurdu.çünkü para, insanların en büyük içgüdüsüdür.
parasız bir hayat belli ki olmaz,her şeyi bir kenara atıp , parayı aklımızdan çıkararak günümüze gelelim şöyle ki;
kahramanımız bakkala gider, 2 ekmek, 1 lt.cola(hem de kapitalist cocacola) ve orta boy yoğurt aldığını düşünelim.bakkal hesap makinesine benzer bir değiştokuşmatik ile hesap yapar; 1 lt.cola 5 su bardağı tahıl, 2 ekmek 1 kilo mercimek, orta boy yoğurt 6 kilo fındığa denk gelir; kahramanımız bakkala cüzdanla değil bir kamyonetle gelir(1 kamyonet kim bilir kaç ton mercimek eder) bakkalın istediklerini verir ve poşet içinde kolasını ekmeğini alır ve eve doğru yola koyulur...
ne kadar da abes değil mi? akşam yemeği için aldım 2-3 parça yiyecek-içecek için 1 kamyonet dolusu malzeme veriyorum.anlayın artık o zaman 1 ekmek nasıl değerli olurdu. o kuşlara attığımız ekmeği sanki -altın- yermişçesine yerdik.bizim için inanılmaz bir ziyafet olurdu 2 dilim ekmek.kola veya yoğurdu hiç katmıyorum...
günümüzde ise o 1 kamyoneti cebimizde, kredi kartlarında taşıyoruz. bakkal hemen hesaplıyor ve biz cebimizden kredi kartımızı çıkartım ''trink'' diye veriyoruz bu kadar..
o yüzden aldıklarımız o kadar değerli olmuyor belki de.çok değişik ve farklı ve yoğun bir icat para.ne eski çağ yunan filozofları ne sofistler ne freaudlar kimse paranın tam olarak ne olduğunu bilemez. velhasıl kelam ne parayla ne de parasız oluyor.
para güç demektir, para başarı demektir, para her şeyi alabilir mutluluk dışında. ceplerime sığmayacak kadar paraya ve benden 800 km. uzak bir kız cocuğuna sahibim. arabam da var arama koyacak benzinim de var. ancak o kız çocuğuna hiç biri beni ulaştıramaz.