bugün

hayırlı tokmaklar arkadaşlar...

bazı tokmaklar insana hakikaten hayatın gerçeklerini sorgulatır ve bir bir anlatır ihtiyar bir dedenin torununa nasihat etmesi gibi pek çok şeyi. yalnızlık kolay değil bilirim; kuvvetli ve dirayetli bir tokmağın varlığını her daim arkasında hissetmek ister kadınlar. o sesi duymak ister gündüz gece. "dum teke dum dum dum" diye evin duvarlarında yankılansın, hatta yatakodasında hiç susmasın ister. peki ya gerçekler? onların hiç mi kıymeti yok, değerlerin ve ahlâkın adı ne? güller bile kokmaz olmuş da, bu etrafa saçılan koku ne? takkeler beyaz değilken artık, bu hayâsızlık neden ışık saçıyor etrafa, tokmakların sesi neden susmuyor ve neden bir ramazan dahi olsa tokmak sesleri duymadan rahatça uyuyamıyoruz?...

velhasıl salih'le dün değil evvelsi gün iftar hazırlıkları yapmıştık. çevreden hatırı sayılır takke ve zaviyelerin şeyhlerine ve geçmiş hayatında o.ospu olup abisi tarafından öldürüldükten sonra reenkarnasyonla saliha bayanlar olarak dünyaya gelen 30 yaş üstü bacılarımıza davet götürdük. özel hazırladığımız gül kokulu davetiyeleri salih sağ olsun teker teker adrese teslim yapmıştı. ramazan bereketiyle gelmişti çok şükür; havalar serin, yağmur yağıyor, sofralar şen, bacılar daha bir akıllanmış, bekar anneler artık bir şeyler aramıyor gibiydi.

bu olumlu gelişmelerin verdiği moralle salih'in davetiyeleri dağıtma işi bittikten sonra alışverişe çıkma planları yaptık. bir sürü yerden ramazan başı fitreler falan da gelmişti yaklaşık 4.500 rtl fitre gelmişti. "şıkır şıkır paralar açılmasın türbanlar" tekerlemesini söyleyerek saçlarımı gül esanslı briyantinle taradıktan sonra mekke'den özel olarak sipariş ettiğim zemzem etkili ultra ferahlatıcı koltukaltı deodorantımı da sıktıktan sonra bim'e çıktık. ucuzluğun ve kalitenin simgesi olan bim'den epey bi alışveriş yaptıktan sonra eve dönüp sofra hazırlıklarına başladık.

salih best of ilahiler cd'sini takıp son ses verdi evde. ben sağı solu toparlarken o da salonda semazen yapıyor, bu esnada da vakit ilerliyordu. islami usullere uygun yemekleri bir bir güzelce hazırladıktan sonra beklemeye koyulduk... iftara 10-15 dakika kalmasına rağmen kimsecikler gelmiyordu nedense:

etuuu: ulan salih gelsene bi dakka!

salih: söyle hacı?

etuuu: lan olm bu davetiyeleri adreslere tastamam dağıttığına emin misin? kimse gelmedi amk 10 dk kaldı iftara?

salih: valla dağıttım hepsine teker teker, hatta davetiyeleri kendi ellerimle yazdım.

etuuu: ne yazdın olm davetiyelere, bi allah'ın kulu da mı gelmez? halla alla..

salih: "hayırlı ramazanlar arkadaşlar... bu mutlu sahurumuzda sizleri aramızda görmekten mutluluk duyarız" yazdım?

etuuu: offffffff yav sen türban mı geçiyosun benimle ya, sahur yazılır mı amk. iftar yazıcaktın sahura kim gelsin pezevenk!! ayrıca nikah davetiyesi gibi yazmışsın amk ahahahaha

salih: ayyy kafama, haklısın ya, karıştırıyom ben bazen iftarla sahuru, valla pardon ya... napıcaz peki?

etuuu: yapıcak bişe yok yemekler bize kaldı haha, biz yeriz sağlık olsun...

salih'in yaptığı bu sansasyonel hatadan sonra, elaleme rezil de olmanın verdiği boşlukla sofrayı balkona kurduk. bi hata olmuştu bi kere artık geri dönüşü yoktu. derken ezan okundu:

etuuu: hadi allah kabul etsin salih'im gel bi öpim yanak ver hihi.

salih: eyv hacım senin de, bugün de bitti be. bak hava da serindi dikkat ettiysen allah'ın mucizesi ya ramazan hep serin geçiyo.

etuuu: aynen salih'im, oruç tutmayan ateistler düşünsün. bak ne güzel geçiyo dediğin gibi.

salih: ya valla davetiyeler için tekrardan kusura bakma ya rezil olduk elaleme de ama hakikaten karıştırıyom ben sahurla iftarı bazen. demek boşluğuma geldi o an.

etuuu: salla yemekler bize kaldı boşver. şu dolaptan zemzem getir de patlatalım, iyi gider yemeği yanına. hazır misafir de yok.

salih: tamam hihi.

salih'le balkonda sağlam bi iftar çektikten sonra, zemzemin de verdiği etkiyle kafalarımız hafiften takkekeyif oldu. hazır dedik hava da serin, uyumayalım madem sahuru da yapıp öyle yatarız... iftar sonrası sigaralarımızı keyifle tüttürürken akşam vakti dışarıda başı açık gezen bayanlara belki hâlâ oruçlarını açamamıştırlar diye balkondan su, hurma, bir parça pide ve türban sarkıttık sepetle. bu evliyalık görevimizi de yerine getirmemizin ardından 37 ekran televizyonu balkona çıkarıp vakit geçsin diye takva ve islamiyet'e çağrı filmlerini izledikten sonra sahur sofrası kurulmayan evleri tespit etmek amacıyla salih'e ulu önder mustafa kemal atatürk edasıyla karizmatik bir ses tonu kullanarak dürbünümü getirmesini emrettim.

etuuu: lan bu niye göstermiyo, olm dişi kedilere bakcam diye ayarlarıyla mı oynadın ? ak bu çiçek dürbünüymüş, sana ben karşı evdeki çıtırı gözetlemek için aldığımız dürbünü getirmeni söyledim.

salih: dur alıp geliyom. o hâlâ yatak odasına perde taktırmadı mı ya ?

etuuu: yok ateist galiba o ya. kaç gündür ateist mi değil mi eğer ateistse adını çıkarıp mahalleliyi galeyana getirelim de meşalelerle kapısına dayanıp evini taşlayalım diye gece gündüz gözetliyorum.

salih: kaç bedendi onun göğüsleri sen memeden anlarsın, bir de ne renk takke takıyo ikizlere merak ettim şimdi.

etuuu: 90c sanırım, genelde kırmızı giyi.. lan sen iyice sapıttın he ne biçim sorular soruyorsun böyle acı biber sürerim ağzına hee!

salih: yalancı p.ç röntgencilik yapıyon di mi. bana ver dürbünü ben de bakcam.

etuuu: vermicem sana yasak! kızın memelerini görürsen çükün düşer valla.

dürbünle karşı evi gözetleyebilmek için takke tokat birbirimize girdik. tam belimizden gül suyu tabancalarımızı çekip birbirimizi vuracakken o iri tokmağının davulunu inletirken çıkarttığı sesi fizandan duysam tanıyacağım, piyanist ellerindeki parmakları takkemde hissetme arzusuyla yanıp tutuştuğum, mahallemin azimkâr davulcusu, bayburt delikanlılığının en son savunucusu; sesi gür, aklı hür, soyadı pür; mahir pür nam-ı diğer bayburtlu mahir sokağın başından beri çılgın davul şovlar yaparak tüm mahalleyi gümletmeye başladı.

salih: ver lan ver dürbünü ver lan!

etuuu: lan şu mahir değil mi ? salih dur eccük. mahiiirrrrr!!!

mahir pür: etu abeyy hayırlı sahurlar. yeni tokmak aldım nasıl abi mahallenin karıları bayıldı.

etuuu: ovvv sağlammış be mahir gelsene bize azcık da bizde tokmakla davulunu. sahur sofrası kurucaz şimdi.

mahir pür: bahşiş de veren mi abi yoksa gelmem bak mahallenin dullarında çalıyorum davul sağlam da bahşiş bırakıyorlar. vaktimi boşa harcama.

etuuu: gel sen hele gel. veririz bişeyler.

biz mahir'le birbirini yıllar sonra gören aşıklar misali bakışırken muhtemelen davulun sesine uyanan karşı evdeki bayan sütyeniyle camın kenarına gelip bana doğru seslendi.

ateist kız: noluyorr bee off gecenin bi vakti bu ne ahlaksızlık! heyyy takkeli!!!

etuuu: bana mı seslendin hanımbacım ?

ateist kız: senden başka takkeli mi var şapşal şeyh ? one lan kedinin de takkesi varmış ahahahha. davullar kimin için çalıyor ?

etuuu: yukarı yazılıların düğünü varmış... gul euzu birabbin nas... lan kimin için olacak ? oruç tutucaz ya davulcu geçiyor sahura uyandırmak için.

ateist kız: ne orucu yaaa. hahahha ben başka şeyler tutuyorum ramazan boyunca.

mahir pür: anbar altında kaplıca, kızlar bakar saklıca. bakın kızlar bakın, tokmağıma mendil takın. tek teke tek teke tek.

ateist kız: ohhhh şunun tokmağa bak beeee!!

mahir pür: hayırdır, tokmağımda bir şey mi var abla ?

ateist kız: senin tokmağına davul olurum, pencerimi aç yatağıma gel davulcu beyyy!! davul gibi gümlet beni sabaha kadar, amaan sahurlar varsın olmasın!!!

etuuu: dur sen bekleee. ben de geliyorum sabaha kadar double tokmaklicaz seni..

ateist kız: ay sen de gel tabii sevimli şeyh. kedi gelmesin ama.

salih: ulan benim neyim eksik.. neyse ya ben sahuru yapıp yatıcam etucum sana hayırlı tokmaklar...

hemen ramazan davulculuğu yaptığım dönemlerden kalma acve hurma ağacından yapılma tokmağımı yıllardır sakladığım yerden çıkarıp koşarak üçüncü kattaki evimin balkonundan aşağıya atladım ve mahir'i de yanıma katıp kızın kapısına dayandık. kız kapıyı çırılçıplak açınca kafir cinlerim tepeme çıktı ve mahir'in elindeki davulu kafasına geçirip, omuzlarıma aldıktan sonra onu salondaki koltuğun üzerine fırlattım. mahir ile beraber sahurun son anlarına kadar double tokmaklation yaptıktan sonra zemzemleri tokuşturup ezan okunmadan önce ayşecik'in hayat sevince güzel dansını yaptık ama kafamızda bazı soru işaretleri vardı. hayat sevince mi yoksa tokmaklayıp tokmaklanınca mı güzeldi ? tokmağın tadına iyice varan ateist genç kızımızın canı yeniden tokmak çeker miydi ? türbansızlık sendromu sonucu kaç genç kız daha sahur vakti yiyeceklerin değil bıçkın ramazan davulcularının tokmağının tadına bakmak isterdi ?

''amaaan s.ktir et, abisi az adam olsaymış da kız kardeşi orospu olmasaymış. bize ne ak. davulun parasını senden alıcam heee.'' dedi mahir. mahir'in eline davulun parasını sıkıştırıp, kızın üzerini üşümesin diye seccademle örttüm. mahir'le öpüşüp vedalaştıktan sonra michael jackson'ın billie jean klibindeki gibi dans edip etrafıma nur saçarak ve hac ayakkabılarımla bastığım her kaldırım taşını aydınlatarak eve döndüm ve yeni doğmuş bir bebek tatlılığıyla uyuyan salih'e sımsıkı sarılıp uykuya daldım...

karanlık uykuları yırtıp geçen o ilahi ses,
uyandır beni de, tek kelime edersem sesimi kes;
mahallemin delikanlı davulcusu gelmiş yine,
genç kızlar seslenir camdan; pişt gelsene...
aslında var olmayan uydurma kızdır.

(bkz: okumadım)
davulcu sevgilisine sesleniyordur.
(bkz: işsiz yazarlar)
travian oynuyor olabilir.
(bkz: tokmak sallayan)
bize bi seyler anlatmak istiyo galiba.
hakim veya avukat olabilecek ateist kızdır.

Savcı da olabilir.
okumayana özet geçiyorum. ramazan davulcusunun sesine uyanan yazar cama çıkmışken komşu ateist kızla camda karşılaşıp davulcunun tokmağı hakkında değerlendirmelerde bulunuyorlar. gereksiz bir yazı.
range rover görmüş tanrıtanımaz tombiktir. fites kutusunu görüp bombaleley bombaleyo diye şarkı tutturmuştur.
çahın, benim canımı sıkmayın.
Etuu bacımızın ramazan davulcusuna hallenısıdır herhalde baya ıcten uzun yazmıs allah ıstedıgın tokmagı sana nasıp etsın, bol bol dıbıne alırsın ıns,
tokmağın iyisinden anlayan kızdır, yalarun.
davulu için lazımdır. * saygılar.
ilk defa davulcu görmüş olabilir.
(bkz: tokmak kafa)
okumayanlar için özet:

"yahu sen benimle türban mı geçiyorsun?"

"zemzemin de verdiği etkiyle kafalarımız hafifen takkekeyif oldu"

"dürbünle karşı evi gözetleyebilmek içi takke tokat birbirimizde girdik"

"double tokmaklation"

"türbansızlık sendromu"
ateisttir. ne diyelim.
Anlaşılmamıştır.okuyan var mı istatistik tutuyorum.
işte erkeği tarafından doyurulamayan beyaz türk bu olmalı.
sahurda gezen davulcuyu görüp, bir anda aşka gelmiş olan kızdır.
Ramazan daculcularından ve onların tokmaklarıyla yaptığı sesten rahatsız olmayan asil kız .
(bkz: geldi yine tipini ziktiğim)