bugün

Sam Taylor-Wood'un yöneteceği ve ingiliz müzik grubu Beatles'in üyelerinden, John Lennon'un hayatının ergenlik dönemine odaklanacak olan film. Lennon'un doğum yeri Liverpool'da çekilecek olan filmin senaryosunu Matt Greenhalgh yazmış.
izledim.. uzun uzun yoruma gerek yok.. kristin scott thomas var john lennon var müthiş müzikler var..biz ki aşkı memnuyu 100 saat izlemiş bi halkız , bu filme 2 saat hayli hayli harcanır..
pual rolünü oynayan bebenin kibarlığı ve zarifliği ile cuk oturduğu film...
izlemek için çok fazla the beatles veya sadece lennon sempatisi beslemenize gerek yok. her türlü kendini izlettirebilen hoş bir film. benim gibi lennon'ın hikayesini bilmeyenler için aynı zamanda aydınlatıcı.
The Beatles grubundan John Lennon'un hayatını konu alan başrolünde Aaron Johnson'ın oynadığı, müzikle ilgilenen herkesin izlemesi gereken film.
john lennon'ın hayatının küçük bir kesitine yoğunlaşan ve içinde beatles kelimesi hiç geçmeyen bir film. zira Quarrymen'in kurulduğu dönemi izliyoruz ve ortada ringo yok. bu ön bilgiyle seyre başlamak lazım ki hevesler kursaklarda kalmasın.

kendi adıma, izlerken rahatsız olduğum iki konu var: birincisi lennon ile annesinin iletişiminde ana-oğul ilişkisinden çok, yoğun bir aşk yaşayan bir çift yansıtılmış. öyle ki kanepede uzanan lennon'un yanına kedi gibi sığınan annesi lennon'u ürpertirken, lennon'un zihninde yakın zamanda seviştiği kız arkadaşını düşündüğünü görüyoruz. bu sahneye kadar abarttığımı düşünmüştüm, ama açık bir şekilde 'onlar ana oğul değil, yıllar sonra bir araya gelmiş ve aşk yaşayan bir çiftti.' mesajı verilmiş. halbuki gerçekte buna dair bir bilgi yok. annesinin arkadaş gibi olduğu, mimi'nin aksine john'un arkadaşlarıyla iyi geçindiği bilinir, ancak oğluyla aşk yaşamış olduğunu ya da bunu arzuladığını sanmıyorum.

ikinci husus da ölüm sahnesinin ardından dışarda lennon'un paul'u yumrukladığı sahne. biyografilerinde böyle bir detay yok. öyle ki paul'un kendisi de filmin ardından sorulduğunda, lennon'un kendine vurduğunu hiç hatırlamadığını söylemiştir. lennon ile mesela george arasında zaman zaman kısa süreli sürtüşmeler, hatta kimisi sahnede, yaşanmış olsa da, lennon ile paul arasındaki mesafenin yumruklu bir kavgaya izin vereceğini sanmıyorum. hatta lennon'un ağzından şöyle bir detay var: 'biraz ara verdikten sonra tekrar buluştuğumuzda birbirimize dokunmaya utanırdık. bu utancı gizlemek için özenle el sıkışırdık. ya da delice danslar yapardık. ancak ondan sonra birbirimize sarılırdık.'

en beğendiğim kısım ise, sadece lennon için değil, müzik tarihi için de dönüm noktası olan karar verme sahnesi olmuştur. babası yeni zelanda'ya gitmeden önce birkaç gününü 5 yaşındaki john ile geçirmiştir. annesi onu almaya geldiğinde küçücük bir çocuktan kocaman bir karar vermesini isterler. babası evde, yeni zelanda'ya onunla gelmeyi mi, yoksa annesiyle liverpool'da kalmayı mı tercih ettiğini sorar. john, babasını seçer. annesi itiraz etmez, sadece yıkılmış bir şekilde evden çıkar. daha köşeyi dönmeden john bacaklarına sarılır, gitme der, orada annesini seçer, yıllar sonra da müzik tarihine imzasını kimsenin alt edemeyeceği kadar büyük bir şekilde atar...

bir ay kadar sonra gelen edit: yanılmışım. lennon şaşırtmadı, anasına hallenmiş valla, kendi diyor: 'John described a childhood experience, lying in bed with his mother and accidentally touching her breast, "and I was wondering if I should do anything else.... I always think I should have done it. Presumably she would have allowed it"'
kaynak: https://www.quora.com/Did...-attraction-to-his-mother