bugün

düşüncesini sonuna kadar savunmasıyla bir cogunun gözünde bin kat daha büyüyen büyük üstad.
eger düşüncesini her alanda acıklamasaydı bukadar büyük ve ulaşılmaz olurmuydu ?
'mavi gözlü dev' filminde bursa cezaevi günleri beyazperdeye aktarılan, ülkemin yetiştirdi ancak daha sonra çok sevdiği ülkesine hasret bıraktığı güzel insan, büyük şair.

pablo neruda'nın şu dizelerle andığı:
"Şimdi ben ne yapayım? Nasıl tanımlanır / senin her yerden derlediğin çiçekler olmaksızın bu dünya. / Nasıl dövüşülür, senden örnek almaksızın, / senin halksal bilgeliğinden ve yüce şair onurundan yoksun? / Teşekkürler,böyle olduğun için! / Teşekkürler o ateş için / Türkülerinle tutuşturduğun, sonsuzca."

aziz nesin'in : Dünyanın neresine giderseniz gidin, Türkiye denilince şu üç adı bilirler: Nasreddin Hoca, Mustafa Kemal, Nâzım Hikmet..." dediği,

şairimiz.
okullar arası şiir yarışmasında şiirini okuyan çocuğu 1 gece boyunca sorgulamışlardı. ne yazık, nasıl bir ülkede yaşıyorsak artık.
Edebiyat ve eleştiri, tıppı bazı hayati organlarını ortak kullanan yapışık ikizler gibi; birtakım organları ortak olan iki ayrı bedendir. Birbirlerinden ayrı kalmaları gibi bir ihtimal olmaksızın, sürekli birbirini tamamlar bu ikizler. birbirlerinden beslenebilen, güç alan, iki tarafın da birbirinden destek aldığı bir ilişki vardır aralarında. Nazım Hikmet mükemmel eleştiri yapabilen, mısralarının her zerresinde bir yerleri hicvetmeyi başarabilen çok, ama çok değerli bir sanatçı.

Bugün okullarımızda Necip Fazıl Kısakürek çocuklara okutuluyor, Malazgirt Zaferi ezberlettiriliyor, Şu Çılgın Türkler ödev olarak veriliyor iken Nazım hikmet hiç yokmuş gibi davranılması adalet olmadığı gibi tek tik bir nesil yaratıyor şu an. Olaylara sadece tek bir perspektiften bakabilen dar görüşlü bir nesil. daha yeni yeni çoluğa çocuğa karışan bu neslin çocuklarının ergenlik ve yetişkin yaşlarını merak etmemin sebebi de bu.

Daha önce hiç Nazım Hikmet okumayan arkadaşlar, bir göz atın en azından. Atın da hicivin, eleştirinin bu kadar dolu dolu edebiyat ile nasıl icra edildiğini görün. Atın da eleştiri oklarının arasından akan edebiyat meyvelerinin estetiğinin farkına varın. OKuyun bi, beğenmezseniz bir daha açmazsınız.
siyasi duruşu şairliğinin önüne geçmiştir. bu siyasi kimliği şairliğinin daha fazla yüceltilmesine sebep olmuştur savı da tartışılabilir ayrıca.
türkiye' yi dünyaya en iyi tanıtan sanatçılardan.
Hain veya değil . Ama Türkçe dilini kullanmayı çok iyi becerebilen usta .
mhp'li bir milletvekili amcamızın nazım hikmet'in babasının sağ görü$lü olup annesini dövdüğü için solcu olduğunu rivayet ettiği yazardır.
**
yeri asla doldurulamayacak bir şair ve "insan". milyonlarca insanı dizelerine ve şahsiyetine hayran bırakan bedeni küçük, yüreği büyük adam.
--spoiler--
Nâzım Hikmet'in ilk kez yayımlanan Dört Güvercin adlı şiiri, Yeşim ve Kenan Bengü'de bulunan Piraye Koleksiyonu arasında bulunmuş. Hikmet'in, şiiri 1938 yılında tutuklu kaldığı istanbul Tevkifhanesin'de yazdığı ve kopyasını almadan Pirayeye yolladığı tahmin ediliyor. Dergi, şiiri Nâzım Hikmet'in elinden çıktığı gibi, iki sayfalık el yazısı haliyle aynen yayımladı.
Dört Güvercin; şöyle: Geldi dört güvercin/suda yıkanmak için./Su mapushane yalağındaydı/ve güneş/güvercinlerin/gözünde, kanadında, kırmızı ayağındaydı.
girdi dört güvercin/yıkanmak için/ suyun içine./ve kederli toprakta dört insan/baktı dört güvercine.
güvercinler hep beraber/güneşi taşıyıp kırmızı ayaklarında uçabilirler/durdurmaz onları demir ve duvar/güvercinlerin yumuşak kanatları var./Ve kanatlar/şimdi burda, şimdi damın üzerinde./insanların kanatları yok/insanların kanatları yüreklerinde.
Dört güvercin/güneşe varmak için/ yıkandı, uçtu sudan.

Piraye'den kalanlar arasında Nâzım Hikmetin başlayıp yarıda bıraktığı daha önce bilinmeyen üç ayrı roman çalışması da bulundu.
--spoiler--

--spoiler--
http://www.ensonhaber.com/images/news/85172.jpg
--spoiler--
Nazım'ın annesinin dedesi Karl Detroit, almanya'da yetimhane de büyümüş bir çocuktur. Karl Detroit 12 yaşında miço olarak çalıştığı gemiyle istanbul'a gelmiştir. istanbul'da gemiden atlayan karl, kız kulesine doğru yüzmeye başlar ve ordaki görevlilerce kurtarıldıktan sonra oraya sığındığını anlatır. geri dönmek istememesiyle ülkeler arasında soruna yol açmıştır. fakat sonradan zamanın sadrazamı ali paşa'nın sevgisini kazanmıştır ve mehmet ali adını almıştır. 2. abdülhamit döneminde paşa ünvanı ile 1878 berlin antlaşması'nda osmanlı'yı temsil eden üç kişiden de biriir aynı zamanda. gerici kesimlerin halkı kışkırtmasıyla, "vatan haini" ithamıyla linç edilmiştir. Ne tesadüftür ki karl detroit'in torunu nazım hikmet de aynı söylemle linç kampanyasına maruz kalmıştır fakat -çok şükür- böyle bir son meydana gelmemiştir.
edebiyat dünyamızın nitelikli polemiklerinden birisi, deniz harp okulundan arkadaş olan necip fazılla nâzım hikmet arasında yaşanacaktır. edebiyat hocaları da yahya kemalolan bu iki iyi ve ünlü şair, yaşadıkları dönemde hiçbir zaman birbirlerini doğrudan rencide edecek şeyler yapmamışlardı. hatta, nâzım hikmet sultanahmet cezaevinde yatarken, necip fazıl, haber gazetesinin sahibi rasim usla ziyaretine gidecek ve aralarında şu konuşma geçecekti:

-nâzım, benim rejimim olsa seni asardım. fakat bu hiçlik rejiminde (inönü devri) fikirsiz ve imansız insanların seni süründürmesinden müteessirim. onun için ziyaretine geldim.

- benim de rejimim olsa, ben de seni asardım. sonra da darağacının başında ağlardım. seni anlıyorum. bil ki bu soylu tarafının daima takdircisi kalacağım. (erkekçe, şubat 1983)
(bkz: güneşi zaptedeceğiz güneşin zaptı yakın)*
gün itibariyle 106 yaşına girmiştir. nice senelere üstad,mücadelemizde yaşıyorsun...
oratoryosunda ağladığım insan. iyi şair.
106 yaşına girmiş, mavi gözlü dev. hala bir cevizağacı olarak, gülhane'den bizi izliyor.
okumak gerekir, okutmak gerekir. vatanını bir kez daha sevdirir insana. utanırsın sonra bu muydu vatandaşına saygısı ülkemin diye... sonra açarsın gözlerini, Nazım hikmet'ler sindirilemeyecek bir daha dersin... sindirmeyeceğiz üstad'ım. daimi yaşayacaksın bu genç yüreğimde. iyi ki doğdun, iyi ki varsın!..
bundan tam 106 sene önce bugün doğmuş ve asla batmayacak olan güneş.
Şiirlerini okudukça insanda yazma hevesi bırakmayan şairdir.
KEREM GiBi

Hava kurşun gibi ağır!!
Bağır
bağır
bağır
bağırıyorum.
Koşun
kurşun
erit-
-meğe
çağırıyorum...

O diyor ki bana :
- Sen kendi sesinle kül olursun ey!
Kerem
gibi
yana
yana...
"Deeeert
çok,
hemdert
yok"
Yürek-
-lerin
kulak-
-ları
sağır...
Hava kurşun gibi ağır...

Ben diyorum ki ona :
- Kül olayım
Kerem
gibi
yana
yana.
Ben yanmasam
sen yanmasan
biz yanmasak,
nasıl
çıkar
karan-
-lıklar
aydın-
-lığa...

Hava toprak gibi gebe.
Hava kurşun gibi ağır.
Bağır
bağır
bağır
bağırıyorum.
Koşun
kurşun
erit-
-meğe
çağırıyorum.....
Piraye için Yazılmış :

SAAT 21-22 ŞiiRLERi

Ne güzel şey hatırlamak seni :
ölüm ve zafer haberleri içinden,
hapiste
ve yaşım kırkı geçmiş iken...

Ne güzel şey hatırlamak seni :
bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
ve saçlarında
vakur yumuşaklığı canımın içi istanbul toprağının...
içimde ikinci bir insan gibidir
seni sevmek saadeti...
Parmakların ucunda kalan kokusu sardunya yaprağının,
güneşli bir rahatlık
ve etin daveti :
kıpkızıl çizgilerle bölünmüş
sıcak
koyu bir karanlık...

Ne güzel şey hatırlamak seni,
yazmak sana dair,
hapiste sırtüstü yatıp seni düşünmek :
filânca gün, falanca yerde söylediğin söz,
kendisi değil
edasındaki dünya...

Ne güzel şey hatırlamak seni.
Sana tahtadan bir şeyler oymalıyım yine :
bir çekmece
bir yüzük,
ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım.
Ve hemen
fırlayarak yerimden
penceremde demirlere yapışarak
hürriyetin sütbeyaz maviliğine
sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım...

Ne güzel şey hatırlamak seni :
ölüm ve zafer haberleri içinden,
hapiste
ve yaşım kırkı geçmiş iken...

23 Eylül 1945
iyiki doğmuş,büyük insan!
ülkeyi sevmenin ne olduğunu bana öğreten annemin kitaplarından okuduğum şair, yazar ve öğrendiklerimin bütününü taşıyan adam.
doğumunun 106. yılında olmak istediği yerde memleketinde ve bence bizimle şimdi.
kötü şair, iyi şiir okuyan, düzgün düşünen, kötü kimselerin diline sakız olan, nur içinde yatması için dua edilen, vatanını seven, hainlerce sahiplenilen, zıtlıkların ortaya çıkardığı en nadide kişilerden biri.
büyük şair.. fazla söze gerek yok..
http://www.ntvmsnbc.com/m...ideo=2577&cbQuality=1