bugün

spanyol şair ve yazarı Miguel de Unamuno (1864-1936) şiir, deneme, hikâye, roman ve oyun türlerinde eserler yazmış ve bilindiği gibi, 20. yüzyıl Avrupa fikir hayatının en büyük temsilcilerinden biri. Türkiyeli okuyucular Unamuno'yu, daha çok denemeleri ve romanlarıyla tanır. Unamuno'nun metinleri temel olarak, hayatın bilinemezliği, hayatın özüne erişilemezliği üzerine inşa edilir. Burada yazarın üslubuna bir trajedi duygusunun egemen olduğu aşikâr. Çünkü hayatın bilinemezliği, çözülemez bir muamma olarak ortaya çıkar ve bu muamma da metinlerin asıl trajik yönlerini oluşturur. Bilindiği gibi, Unamuno'yu Türkiye'de sevdiren eserlerin başında da Sis isimli romanı gelir. Romanın varlıklı kahramanı Augusto Perez, tek dostu Victor ile satranç oynamaktan başka hiçbir şey yapmaz. Fakat günün birinde evden çıktığında, sisler içinde yürüyen bir kadın siluetinin ardına takılır. Bu durum Augusto'nun âşık olmasını da beraberinde getirir. Unamuno Sis'te, Augusto'nun yaşadığı aşk duygusunun nasıl bir trajediye dönüşebileceğini, romantik unsurlarla beraber kara mizahı da kullanarak anlatır. Sis, Augusto'nun aşkla yaşadığı aldanış üzerinden, varoluşun bilinemezliklerini, gizemlerini, çözümsüzlüğünü, kısacası hayatı anlaşılamaz kılan 'sis'i vermeye çalışır.
Unamuno'da, bilinemezlikten doğan trajedi duygusuna verilecek örneklerden biri de, yazarın Türkçede yeni, fakat ilk kez 1931 yılında yayımlanan Satranç Ustası Don Sandalio'nun Romanı isimli mektup-romanı. Unamuno'nun bu romanı, yazarın Sis romanıyla benzerlikler taşımasının yanında, genel olarak yazarın varoluşa bakışını da iyi özetleyen bir kısa roman. Dile getirdiklerinden çok getir(e)medikleriyle dikkat çeken roman, Don Sandalio isimli suskun kahramanla yolları kesişen anlatıcının, iki kişilik satranç törenlerini hikâye ediyor. Fakat aynı anlatıcı, bu basit öyküyü anlatırken ve sona erdirirken de, okuyucuyu sürekli merak içinde bırakıp, onu bilinemezliklere götürerek Don Sandalio'yu -ve tabii romanı- gizemli kılar. Eser, Unamuno'nun felsefesini ve roman tarzını bilenler için, anlatılan öykünün basitliği içinde, okuyucuyu hayal gücünü kullanmaya yönelten özellikler taşıyor. Roman çağrışımlara başvurmasıyla, anlattığı konu çerçevesinde, okuyucuya hayatın rutini içinde unutulmuş ayrıntıları ve yoğunluğu yeniden hatırlatıyor diyebilirim. sis romanının türkçe çevirisini ise; behçet necatigil yapmıştır. *
EK KENDiNi

Silkele üzgünlüğünü, kendine gel şöyle bir,

sessizce bakamazsın çarkına sen feleğin

sanki aşındırmış, geçerken, yolunu senin,

yaşamak isteyen için hakim olan yaşam ki

Ama besleme sakın bu ölümcül endişeyi

ki böyle, yavaşça, tuzağa düşersin ağlarında ölümün,

emektir çünkü yaşam ve sonunda tek kalan

emektir; o zaman, emeğe el vermeli.

Gör, ekmekteyken kendini, geçerken ve sensin işlenen

ölüme dönen manzaraya tekrar bakmadan,

ne de yürüdüklerin, yük olmasın yürürken.

Bulut kümesi gibi, geçmez yaşam o zaman

sende biter durgunluk, yarıkta yaşadım ben

kendi eserlerinde durulmak elbet mümkün.

Miguel de Unamuno

(1864-1936)
"sıkıntı hayatın esasıdır ve biz oyunun, eğlencelerin, romanların ve aşkın keşfedilmesini yalnız sıkıntıya borçlıyız" sözünün sahibi..
20. yüzyılın önde gelen düşünürlerinden ve Varoluşçuluk
akımının temsilcilerinden olan bask kökenli ispanyol şair ve yazar.
(bkz: abel sanchez)