bugün

Milliyet'in koca çınarı sağlık sorunları nedeniyle 5 haftadır ara verdiği köşesine dönmüş.
Geçmiş olsun. Umarım daha uzun süre yazılarıyla aramızda olur.
tehlikeye karşı uyarıyor.
--- alıntı ---
ABD Avrupa Komutanlığı 6 adet F-15C hava muharebe uçağının ingiltere’deki üslerden incirlik Üssü’ne gönderildiğini bildirdi. Hava savaşında etkili olan bu uçakların Türk hava sahasının korunmasına destek için görevlendirildiği açıklandı. Washington Times gazetesi “F-15’ler Suriye’ye Rus uçaklarını düşürmek üzere gönderiliyor” diye yazdı. ABD Avrupa Komutanlığı uçakların “Türkiye’nin talebi üzerine gönderildiğini” belirtti. Anlaşılan bu uçaklar sınırda devriye görevi yapacak. Strateji Uzmanı Cahit Dilek tehlikelere dikkati çekiyor:

“Sınırlarımızın korunması için ABD’den talepte bulunulması aslında devletin en temel egemenlik haklarından birinin ABD’ye devredilmesi anlamındadır.

Sınır hattında veya Suriye topraklarında Rus uçağı düşürülürse Rusya, Türkiye’yi saldırganlıkla ve Türk topraklarına yönelik karşılık verebilecektir.

Baltık, Doğu Avrupa, Karadeniz ve Suriye’de Rusya’nın etkisini artırmasından endişelenen ABD, NATO’yu kullanarak Rusya’yı durdurmanın hesabını yapmaktadır. Ancak Türkiye’nin bu itişmenin içine girmesi ülke çıkarlarına uygun değildir.”

--- alıntı ---
http://www.ilk-kursun.com...melih-asik-f-15ler-geldi/
"Cumartesi günü öğretmen eyleminde polis adeta düşmana saldırır gibi saldırdı, yere düşmüş yaşlı başlı öğretmenleri bile topluca gazlayıp copladı. Çok değil, bir gün sonra... Aynı polis, istanbul Kadıköy’de BDP’nin düzenlediği “Rojava’ya destek” mitinginde nasıl mı davrandı? Gazetelerden okuyoruz:

“Miting alanının karşısında bulunan kullanılmayan bir binaya ‘SKYP El Tayyip Rojava’dan El Kaide’ni çek’ yazılı pankart asıldı. Polisin pankartı indirmesi üzerine mitinge katılanlar sözlü tepkilerinin ardından binaya taş attı. Bunun üzerine polis ekipleri binanın girişini tutarak grupların içeri girmesini engelledi. Taşların polislerin üzerine yönelmesi üzerine polis binanın girişinden kaçmak zorunda kaldı.”

Bilvesile 10 - 15 gün kadar önce Cizre’deki bir eylemden gazetelere yansıyan görüntüyü anımsadık... Elinde kocaman bir taş olan PKK yandaşı üniformalı bir polisi önüne katmış kovalıyor... Polis can havliyle kaçıyordu.

Ülkenin bölünmesine karşı çıkan öğrenci, öğretmen, işçi, emekli, aydın olursa önünüze katıp kovalayacak... Yakaladıkça öldüresiye gazlayacak, coplayacak “Destan yazacak”sınız! Eylemci bölücü olunca, müşfik davranacak, sıkışınca kaçacaksınız... iktidar politikası polise böyle yansıyor...

melih aşık
medyanın tam göbeğinde olmasına rağmen en sert eleştirileri yapan birisidir.

--spoiler--

Basket genç milli takımımız 34 ülke arasında yarı finale kaldı.. Haber gazetesi diye geçinen gazetelerde haber yok.Futboldan başka spor yok!

Genç sporcularını izlemeyen,başarılarını alkışlamayan bir toplum ancak para verip aldığı yabancı futbolcuları alkışlayarak ömrünü geçirir.

--spoiler--
Melih Aşık, Kemal Kılıçdaroğlu'na Tayyip Erdoğan'ın LAFLARINA YANIT VERMEKTEN sınıfı geçirtmiş: http://galeri.uludagsozlu...ih-a%C5%9F%C4%B1k-345646/
hiç bir şeyi olduğu gibi kabul etmeyen ,muhalefet ederek daha iyisinin yapılabileceğini düşünen nadir yazarlardandır.ilgiyle takip ederiz efenim.haldun ertem ve fahrettin fidan rumuzlu ara yazılarını yazan kişide kendisidir denmektedir.
--spoiler--

“Mardin’in Nusaybin ilçesinde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı etkinliklerinden dönen öğrenci ve öğretmenlerin içinde bulunduğu otobüs ve araçlar taşlı saldırıya uğradı. Saldırıda 3 öğrenci ile 1 öğretmen yaralandı. Polis, öğrenci ve öğretmenlere taşlı saldırıda bulunanları yakalamak için başlattığı çalışmayı sürdürüyor...”
Diyelim ki polis saldırganları yakaladı. Ve onlar da polise:
- Abi siz Ankara’da Cumhuriyeti kutlayanlara saldırınca kabahat olmuyor da biz saldırınca mı kabahat oluyor? Derse polis ne diyecek?

--spoiler--

http://gundem.milliyet.co....2012/1618954/default.htm
milliyet'in yüzakı gazetecilerinden.

Gençlerin işi zor ...
21 ekim 2012

- Mustafa Kemal diktatördü ...
- istiklal Mahkemeleri binlerce kişiyi astı.
- Kurtuluş Savaşı olmadı, Yunan ordusu kendiliğinden çekti gitti
- izmir’i Türkler yaktı ...
- Türkler, Varlık Vergisi ile azınlıkların mallarını ellerinden aldılar.
- Dersim’de masum insanlar katledildi
- Ermenilere soykırım uygulandı.
- Osmanlı başarılıydı, cumhuriyet beceriksiz.
- Türk ordusu Kıbrıs’ı haksız yere işgal etti. vs ... vs ...
1990’larda adına aydın denen bir grup dönek solcu özel olarak Türk tarihini yerin dibine batırmakla görevlendirildiler.
Onlara yurtdışından burslar sağlandı. Davetler yapıldı. Seminerler düzenlendi. Dış ülkelerde izzet ve ikram ile ağırlandılar.
Onlar eliyle bir yapay tarih ve Türk imajı oluşturuldu.
Kendine düşman bir kültür iklimi yaratıldı.
Şimdi gençler de bu iklimden besleniyor ... Ya yanlışları doğru diye biliyorlar ...
Ya da kendi uluslarına, tarihlerine kuşku ile bakıyorlar.
Sağduyulu, doğru düşünen gençler yok mu? Elbet var. Ancak onları ya hayata küsmüş, bir köşeye çekilmiş ya da gösterilerde polisle çatışırken görüyoruz ...
Çünkü onlar ya kurumlardan dışlanıyor ... Ya da yozlaşmamak için sisteme kafa tutuyorlar.
Evet her ülkenin tarihinde iyi ve kötü sayfalar vardır. Ancak gündemi bu kadar tek taraflı suçlamayla dolu bir ulus şu anda dünyada yoktur.
Sürekli suçlanan bir toplum kendine güvenini kaybeder, bölünmeye, erimeye, işgal edilmeye hazır hale gelir ...
Türkiye o yüzden sürekli suçlama altında tutulmaktadır. Amaç gençleri onursuz, gurursuz, edilgin bireyler yapmaktır.
Gençlerin kendilerine öğretilen safsataları püskürtmek ve doğruları keşfetmek için çok okumaları, çok çalışmaları gerekiyor ...

http://gundem.milliyet.co....2012/1614915/default.htm
bu haftanın elemanı hüseyin aygün hakkında döşemiş milliyet gazetesi yazarı.

http://www.ilk-kursun.com/haber/115355
en sevdiğim milliyet yazarıdır, dışarıda kim kaldı allahasen.
üstadın, bizi yöneten üstün!! zihniyet hakkındaki muhteşem yorumlarından sonuncusu. ellerine sağlık.

23 mayıs 2012, milliyet gazetesinden....

Uludere'de 34 kişinin öldürülmesiyle ilgili Başbakan Erdoğan'ın son sözleri:
"Ben operasyonu olduktan sonra öğrendim."
"Operasyonu Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları yerine getirdi."
"TSK görevini samimi şekilde yapmıştır."
"Hata da olabilir. Hatayı da açıkladık, özrü de açıkladık."
"Tazminatsa tazminat... Resmi tazminattan fazlasını ödedik."
* * *
Böylece hesap kapatılmış mı oluyor?
34 kişinin canına mal olan yanlışlığı kim veya kimler yaptı?
Balyoz davasında 68'i general 350 subay olmamış darbe yüzünden yargılanırken 34 kişinin ölümünden sorumlu olanlar yargılanmayacak mı?
Bu kadar ağır hatanın sorumluları gizli mi tutulacak?
Başbakan emrindeki askerlerden sorumlu değil mi?
* * *
Geçmişin Dersim gibi olaylarını gündeme getirirken Başbakan Erdoğan o zamanın liderlerini sorumlu tutmuyor mu? ikide bir inönü veya Atatürk'ü sorumlu iskemlesine oturtmuyor mu? Şimdi?
* * *
ABD Kürecik radarının NATO'ya devredilmesi kararını aldı.
Demek ki Kürecik NATO'nun değil ABD'nin radarıymış!
Demek ki Anayasa'nın 92. maddesi bir güzel çiğnenmiş..
Ne diyor o madde: "... yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunmasına izin verme yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisi'nindir"
Siyasetin zirvesinde söylenen sözler inandırıcılığını kaybederse...
Nasıl olur da ayakta kalır bir ülke...
o kadar gündem içinde artık yazacak bişey mi bulamamış naapmış anlamadığım yazar.

Başbakan kravatsız. Cumhurbaşkanı kravatsız. Google’a girip Alman, Fransız, italyan, Rus aklınıza hangi ülke gelirse cumhurbaşkanının adını yazıp “görseller”e basınız. Hiçbir cumhurbaşkanı’nın tek bir kravatsız fotoğrafını göremezsiniz. Cumhurbaşkanını kravatsız ziyaret eden bir Başbakan fotoğrafı da...
"türkiye'de dört haftada 25 asker ve polis öldürüldü. iki asker hala rehin. iktidarın suriye'den önce teröristlere yataklık eden irak hükümeti'ne tepki göstermesi beklenmez mi? ancak irak'a karşı en ufak rahatsızlık ifade edilmiyor. nedense suriyeli muhalifleri birden kendi vatandaşımızdan fazla sever olduk. libyalı muhalifleri de öyle.. adeta üzerlerinde titriyoruz.."

diyerek çok doğru bir noktaya parmak basmış.
Yazılarını zeka dolu imalar, ironiler, ve espirilerle donatan, lafını esirgemeyen aydın Atatürkçü yazar.
her gün kesinlikle okuduğum tek yazar.
emin çölaşan a göre ölçülü, bekir coşkun a göre makul, bedri baykam a göre nazik olmasına karşın toktamış ateş kadar tabuları aşmış değil.
milliyet'in aydın, demokrat, muhalif, ilkeli ve en iyi yazarıdır kanımca. sevmeyenleri çoktur, çünkü bu tip saman kafalı insanların oylarını verdikleri veya hayranlık duydukları şahısların üçkağıtlarını, yolsuzluklarını, dolandırıcılıklarını vs. çekinmeden ve dobra dobra yazar hep.
irtica ile mücadele eylem planı hakkında

27.06.2009:...Türkiye bir kâğıt parçası yüzünden iki hafta zaman ve bir o kadar enerji kaybetti. Bu sahte planı geçersiz bir fotokopi olduğunu bile bile kim sızdırdı? Davayı yandaş basın, sızdırma ve yalan haberlerle istediği gibi etkiliyor.

28.10.2009:Buyurun size ıslak imza makinesi... Amerika da üretiliyor... Fiyatı bin dolar civarında. Albay Çiçek'in imzası böyle bir makineden çıkmış olabilir.
Olmayabilir. Ama kesin olan bir şey var ki. Islak imza üretmek kolay. Bekir Coşkun'un dediği gibi. Elinde ıslak imzalısı varken neden kurusunu servise koydu? Bir ihbarcı eliyle TSK ya tuzak kurulmuş olabileceği ihtimali nedense görmezden geliniyor.

demiş yazar.
gazeteci yazarlığın salt "muhalafet etme" olduğu izlenimi uyandıran milliyetin her kahvede bir tane rastlanacak yazarlarından biri. her kemalist gibi karşı çıkar hamaset nutukları atar ama karşı tek bir teorisi yoktur. .
(bkz: melih aşık)
ilkeli, kaliteli milliyet yazarıdır. üstattır. fb eski başkanı metin aşık ın gs lı abisidir.
bugünkü yazısında yine lafı hiç evirip cevirmeden anlatmıştır demek istediklerini, kelime oyunlarına ihtiyaç duymadan...

--spoiler--
Ceketinize yağ dökülmüş.. Temizleyici “Ben bunu temizlerim ama çok para isterim” diyor. O parayı vermek işinize gelmiyor. Şöyle bir teklif yapıyorsunuz:
- Al ceketi temizle, 44 yıl da kullan...
Bu ne anlama gelir?
Ceketi gözden çıkardığınız anlamına...
Mayın tasarısının bundan farkı yok... Kiralama adı altında yapılan iş “satış”tır. Ülke toprağının temizleme ücreti karşılığı satışı...
Mayın meselesinin konuşulmayan başka bazı kritik yanları var...
Örneğin tasarının ikinci maddesinde “bitişik alanlar”dan söz ediliyor... TBMM’de konuşan CHP Milletvekili Onur Öymen, Ceylanpınar Devlet Üretme Çiftliği dahil kimi verimli alanların da bu tasarıyla elden çıkacağını söylüyor. Öymen bir başka noktaya dikkati çekiyor:
“Türkiye’de bizim döşediğimiz kaç tane mayın var? 921 bin mayın var. Suriye sınırında kaç mayın var? 615 bin mayın var. Geriye kalan 305 bin mayını kim temizleyecek? Tasarıda bir tek satır yok. Demek ki amaç mayınları temizlemek değil, yabancıların göz koyduğu verimli toprakları bu bahaneyle kendilerine vermek...”
Öymen Ottawa sözleşmesinin 2014 yılıyla sınırlı olmadığını, sürenin uzatılabileceğini de ekliyor...
* * *
Başbakan mayın tasarısının altındaki niyetlerin ortaya çıkmasına sinirleniyor. O hızla emekli diplomatlara da bindiriyor; “Eski monşerler” diyor... Onur Öymen ne diyeceği sorulduğunda:
- Ayıptır, diyor, biz ona eski bisküvi bayii diyor muyuz?
Ve gülerek ekliyor:
- Üç şeyin eskisi makbuldür... Şarap, halı ve diplomatlar...
--spoiler--
bugünkü yazısında baya bir espri patlatmı$ kişi. gazeteciliğe cumhuriyet'te ba$layan yazarlardandır o da.

http://www.milliyet.com.t...a=Melih%20Aşık&ver=02
can dündar ve ece temelkuran la birlikte milliyet gazetesinin vazgeçilmez yazarı. 14 eylül 2008 tarihli yazısından bir bölüm;

`başbakan dün yine tatlı tatlı ve sükunetle konuştu! ülkenin bunca meselesi varken 70 dakikalık konuşmasının 45 dakikasını doğan medyasına ayırdı. bizleri maaşlı silahşörler ilan etti. yandaş basını ise özgür basın!
bu arada ilginçtir...bir haftadır söylenmedik söz kalmadı. ama, başbakan hiç aydın doğa a söylediği "ceyhanda rafineri konusunda bizim çalık' a söz verdik, işin içinde berlusconi ve putin de var" sözlerini açıklamaya yönelmedi. adı liberale çıkmış akp yalakaları da bu konuya hiç girmiyor. başbakan ın milyar dolarlık yatırımı damadının genel müdür olduğu şirkete ayırması bu kadar mı olağan? hem putin le berlusconi nin bu işle ilgisi ne? bu mu liberalizm, bu mu şeffaflık?`

edit: eksi oy verseniz de "güneş bok ile sıvanmaz".
somut bilgiye ve belgeye dayalı yazılar yazan muhteşem milliyet köşe yazarı. hatta, milliyet'in okunma sebeplerinden, milliyet için satış unsurlarından biridir kendisi.

yazdığı yazıların çoğunda hükümete karşı ağır ithamlarda bulnmasına rağmen, en ufak dava açılmaması akıllarda bulunmalı. çünkü, gerçekleri yazmaktadır. ayrıca, ilginç konularda "cevabını bekliyoruz" diye ilgili bakana, milletvekiline, bürokrata soru yöneltir, sorusuna cevap gelmezse "3 ay önce söyledik hala ses seda yok" diye afişe eder, onun dışında cevap verenleri de nazikçe köşesinde yayınlar örneğin en son cemil çiçek'in oğlu hakkında kendisini telefonla arayıp verdiği cevabı yayınlamıştır. hükümete muhalif olduğu için tarafsız olmamakla da itham edilir ancak; kendisinin tarafsızlığını sorgulayanlar önce gidip, nazlı ılıcak, ergun babahan, ekrem dumanlı, emre aköz, rauf tamer, mümtaz er türköne, fehmi koru gibi yazarların tarafsızlığını hele bir yargılasınlar. hükümete bilgi ve belgeyle muhalif yazılar yazması bu yazarın tarafsız olmadığını göstermez, ha hükümete ve başbakana karşı bulunduğu ithamlar yalansa, en azından gazeteciye dava açmayı pek seven başbakanımız, bu gazeteciye de dava açardı ancak, doğruları yazdığı için ümüğü sıkılmış horoz gibi oluyorlar bu adamın karşısında.