bugün
- makul bir ücretle sözlükteki kadınları övüyorum10
- 5 kasım 2024 abd başkanlık seçimleri22
- arkadaşlar sizce ben sapık mıyım8
- çilekli gofret yiyen erkek11
- donald trump10
- tembel avrat tenceresi10
- hayatı sorgulamak18
- uzun boylu insanlardan kısa insanlara tavsiyeler13
- günün şarkısı13
- ankaralı turgut10
- evlenme teklif eden yazarı cimere şikayet etmek9
- 4 yıldır bir kızı unutamamak12
- hatay usulü soslu döner13
- realite manipülasyonu13
- uludağ sözlük görüntülü arama özelliği10
- jose mourinho35
- bilgi içerikli entryler yazsam okur musunuz15
- ötüken'e hacca gitmek12
- 3 kasım 2024 trabzonspor fenerbahçe maçı71
- profilinizden karakter analiz ediyorum toplanın8
- akşam yemeği12
- üsküdar üniversitesi'nin yaratiliş manifestosu19
- fenerbahçe taraftarı8
- istanbulun en berbat ilçesi17
- dünyada sadece ikimiz kalsak yine olmaz diyen kız11
- ben albay kemal sorularınızı cevaplıyorum8
- kahve falında kovboy çıkması10
- kedi besleyen erkek8
- albay kemal8
- kenan evren'i yargılayan ve cezalandıran taşak19
- dinde zorlama yoktur13
- rus kadınlarının türklere göre farklılıkları14
- anın görüntüsü23
- sözlük kızlarının ayak fetişizmine bakış açısı12
- menuet9
- din dersinin zorunlu olması11
- ebru gündeşe 69 milyonluk konser23
- erdoğan bir kez daha seçilmeli11
- vücudunuzda hissettiğiniz en büyük acı16
- tukenmis favorilerim10
- özgür özel9
- kadir mısıroğlu8
- devlet bahçeli12
- aklı sikinde olan yazar18
- hem messi'yi hem ronaldo yu seven insan11
- kısa saçlı erkek vs uzun saçlı erkek8
- fenerbahçe13
- menuet'in 26 yaşında olması9
- imza toplayıp judas'ı sözlükten attırmak22
- yazarların yaşadığı hayat19
ülkücülerin mapushaneye verdikleri isimdir, kendilerinin mapushanede hz. yusuf gibi sabır sınavından geçtiklerini savunurlar.
kökeni yüzyıllar öncesine dayanan bir nitelendirmedir. kısaca özetlemek istersek
"hz yusuf mısır bölgesinde evinde bulunduğu sırada mısırlı bir hristiyan azizin eşinin kendisinden hoşlanması fakat karşılık bulamaması neticesinde hz.yusuf'a iftirada bulunur. "bu adam bana saldırdı tecavüze yeltendi" der. buna karşılık delil olarak da elbisesinin yırtılan kısmını gösterir. bu adamın kendisine saldırdığını kendisi kaçarken de elkbisesinden tutarak yırttığını gösterir. devrin ileri gelenleri bunu bir delil olarak kabul ederler. ancak hz.yusuf -ki kuran'da iffetli olması ile anılır- kendisini şu şeklide savunur; "madem bu kadın benden kaçarken ben onun arkasından elbisesinden tutarak yırttım. o zaman elbisesinin ön kısmı değil de arka kısmı yırtılması daha mantıklı değil midir?"diye sorar. ancak hz.yusuf'un etkileme kabiliyetinden korkanların da ayak oyunları ile ve iftiraları ile hz. yusuf zindana atılır.
"(Yusuf) Dedi ki: "Rabbim, zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir... Böylece Rabbi, duasını kabul etti ve onların hileli düzenlerini kendisinden uzaklaştırdı... Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine ilişkin) delilleri görmelerinin ardından, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü)ağır bastı.(Yusuf Suresi, 33-35) "
tarih boyunca sırf inandıkları değerler uğruna iftiraya uğrayanlar ve zindan(hapishane)a düşenler hz.yusuf'un bu affedici tavrını, bu zindanda dahi kendi inancı doğrultusunda müsebbiblerine muhabbetle bakmaya çalışmışlar, bu durumlarını bir ceza olarak algılamak yerine kendilerini yetiştirmek ve yeni bilgileri kendilerine katmak üzere bir fırsat olarak algılamışlardır.
iftira ile hapishaneye düşmüş müslüman kişi bu durumu tevekkülle karşılamak olgunluğuna erişmeye çalışır. "De ki: Allahın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim mevlamızdır. Ve müminler yalnızca Allaha tevekkül etmelidirler. (Tevbe Suresi, 51)"
bu kişiler bu dünyadaki bu haksız eziyetleri kendilerinin ahiretteki günahlarına bir keffaret olması temennisinde bulunmaya çalışırlar. bu durumu dahi allah'a kulluğun bir gereği olarak sabır ile karşılamayı görev bilirler. bu sabır kendisini eyüp sabrı adı altında yıllarca hem edebiyatta hem de dinler tarihinde kendisine yer bulmuştur.
işte hapishaneye medrese-i yusufiye denmesinin nedeni hem yeni duyguların kazanıldığı, yeni bilgilerin kazanıldığı yer olmasından hem de hz. yusuf'u anma ihtiyacından doğmuştur.
bu tabirin yakın zamandaki isim babası ise sanılanın aksine ülkücü kesim değil, bediüzzaman said-i nursi'dir. "... Yusuf daha nice yıllar zindanda kaldı (Yusuf Suresi, 42) ayetinin ihbarı ve sırrıyla Yusuf Aleyhisselam mahpusların piridir. Ve hapishane bir nevi Medrese-i Yusufiye olur. " bu sözler said-i nursi'nin Risale-i Nur Külliyatı, Onbirinci Şua, Meyve Risalesi, 193. sayfada kelimesi kelimesine geçmektedir. bu tabiri kullanma nedenini ise "Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz (Bakara Suresi, 216) " ayetten esinlendiğini belirtmektedir.
said-i nursi yine aynı eserinde medrese-i yusufiye için şu tanımlamayı kullanmıştır; "insanları yalnızca Allah'a kulluk etmeye ve güzel ahlaklı olmaya çağıran samimi Müslümanlar için, hiçbir suçları bulunmadığı halde zaman zaman yaşamak zorunda bırakıldıkları hapishaneler, manevi açıdan çok güzel birer eğitim ve nefsi terbiye yeridirler. Diğer bir deyişle, müminler için hapishaneler birer medrese hükmündedirler. " diyerek açıklamıştır.
insanların bu hapishanelerde bir mektep öğrencisi gibi kendilerini geliştirmelerine örnekler vermek gerekirse;
hüseyin üzmez; meşhur malatya suikasti nedeniyle girdiği medrese-i yusufiye'de ileri derecede ingilizce öğrenmiştir. hatta ahmet emin yalman ile bir mektuplaşmasında karşıdaki kişinin sık sık ingilizce kelime ve tabirler kullanmasını kendisini hakir gördüğünü düşünmesine neden olduğundan yaklaşık 6 ayda hücre arkadaşı necip fazıl kısakürek'ten ingilizce öğrendiğini anlatır. ahmet emin yalman'a ise son mektubunu sayfalarca yazmış ve tamamını ingilizce yazmıştır. "yıllar sonra ahmet emin yalman bir köy cehaleti sahibi olduğunu düşündüğü hüseyin üzmez'in son mektubunun kendisini inanılmaz derecede şaşırttığını vatan gazetesindeki köşesinde belirtmiştir.
bir diğer örnek ise; Yusuf Ziya Arpacık'tır. o da 5 yılını geçirdiği hücresinde yan koğuştaki bir diğer mahkumdan yabancı dil öğrenmiştir.
biraz uzun oldu farkındayım...
ama kısaca medrese-i yusufiye ne bir hapishane ne bir zindandır artık bugün...ciddi anlamda insanların kendilerini bilgi-birikim alanında ve/veya manevi anlamda geliştirme yerleri olmuştur.
bu psikolojiyi anlatan en önemli eserlklerden birisi de sanırım rasih yılmaz'ın yazdığı "toros yüzlü adam; osman yüksel serdengeçti"dir.
"hz yusuf mısır bölgesinde evinde bulunduğu sırada mısırlı bir hristiyan azizin eşinin kendisinden hoşlanması fakat karşılık bulamaması neticesinde hz.yusuf'a iftirada bulunur. "bu adam bana saldırdı tecavüze yeltendi" der. buna karşılık delil olarak da elbisesinin yırtılan kısmını gösterir. bu adamın kendisine saldırdığını kendisi kaçarken de elkbisesinden tutarak yırttığını gösterir. devrin ileri gelenleri bunu bir delil olarak kabul ederler. ancak hz.yusuf -ki kuran'da iffetli olması ile anılır- kendisini şu şeklide savunur; "madem bu kadın benden kaçarken ben onun arkasından elbisesinden tutarak yırttım. o zaman elbisesinin ön kısmı değil de arka kısmı yırtılması daha mantıklı değil midir?"diye sorar. ancak hz.yusuf'un etkileme kabiliyetinden korkanların da ayak oyunları ile ve iftiraları ile hz. yusuf zindana atılır.
"(Yusuf) Dedi ki: "Rabbim, zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir... Böylece Rabbi, duasını kabul etti ve onların hileli düzenlerini kendisinden uzaklaştırdı... Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine ilişkin) delilleri görmelerinin ardından, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü)ağır bastı.(Yusuf Suresi, 33-35) "
tarih boyunca sırf inandıkları değerler uğruna iftiraya uğrayanlar ve zindan(hapishane)a düşenler hz.yusuf'un bu affedici tavrını, bu zindanda dahi kendi inancı doğrultusunda müsebbiblerine muhabbetle bakmaya çalışmışlar, bu durumlarını bir ceza olarak algılamak yerine kendilerini yetiştirmek ve yeni bilgileri kendilerine katmak üzere bir fırsat olarak algılamışlardır.
iftira ile hapishaneye düşmüş müslüman kişi bu durumu tevekkülle karşılamak olgunluğuna erişmeye çalışır. "De ki: Allahın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim mevlamızdır. Ve müminler yalnızca Allaha tevekkül etmelidirler. (Tevbe Suresi, 51)"
bu kişiler bu dünyadaki bu haksız eziyetleri kendilerinin ahiretteki günahlarına bir keffaret olması temennisinde bulunmaya çalışırlar. bu durumu dahi allah'a kulluğun bir gereği olarak sabır ile karşılamayı görev bilirler. bu sabır kendisini eyüp sabrı adı altında yıllarca hem edebiyatta hem de dinler tarihinde kendisine yer bulmuştur.
işte hapishaneye medrese-i yusufiye denmesinin nedeni hem yeni duyguların kazanıldığı, yeni bilgilerin kazanıldığı yer olmasından hem de hz. yusuf'u anma ihtiyacından doğmuştur.
bu tabirin yakın zamandaki isim babası ise sanılanın aksine ülkücü kesim değil, bediüzzaman said-i nursi'dir. "... Yusuf daha nice yıllar zindanda kaldı (Yusuf Suresi, 42) ayetinin ihbarı ve sırrıyla Yusuf Aleyhisselam mahpusların piridir. Ve hapishane bir nevi Medrese-i Yusufiye olur. " bu sözler said-i nursi'nin Risale-i Nur Külliyatı, Onbirinci Şua, Meyve Risalesi, 193. sayfada kelimesi kelimesine geçmektedir. bu tabiri kullanma nedenini ise "Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz (Bakara Suresi, 216) " ayetten esinlendiğini belirtmektedir.
said-i nursi yine aynı eserinde medrese-i yusufiye için şu tanımlamayı kullanmıştır; "insanları yalnızca Allah'a kulluk etmeye ve güzel ahlaklı olmaya çağıran samimi Müslümanlar için, hiçbir suçları bulunmadığı halde zaman zaman yaşamak zorunda bırakıldıkları hapishaneler, manevi açıdan çok güzel birer eğitim ve nefsi terbiye yeridirler. Diğer bir deyişle, müminler için hapishaneler birer medrese hükmündedirler. " diyerek açıklamıştır.
insanların bu hapishanelerde bir mektep öğrencisi gibi kendilerini geliştirmelerine örnekler vermek gerekirse;
hüseyin üzmez; meşhur malatya suikasti nedeniyle girdiği medrese-i yusufiye'de ileri derecede ingilizce öğrenmiştir. hatta ahmet emin yalman ile bir mektuplaşmasında karşıdaki kişinin sık sık ingilizce kelime ve tabirler kullanmasını kendisini hakir gördüğünü düşünmesine neden olduğundan yaklaşık 6 ayda hücre arkadaşı necip fazıl kısakürek'ten ingilizce öğrendiğini anlatır. ahmet emin yalman'a ise son mektubunu sayfalarca yazmış ve tamamını ingilizce yazmıştır. "yıllar sonra ahmet emin yalman bir köy cehaleti sahibi olduğunu düşündüğü hüseyin üzmez'in son mektubunun kendisini inanılmaz derecede şaşırttığını vatan gazetesindeki köşesinde belirtmiştir.
bir diğer örnek ise; Yusuf Ziya Arpacık'tır. o da 5 yılını geçirdiği hücresinde yan koğuştaki bir diğer mahkumdan yabancı dil öğrenmiştir.
biraz uzun oldu farkındayım...
ama kısaca medrese-i yusufiye ne bir hapishane ne bir zindandır artık bugün...ciddi anlamda insanların kendilerini bilgi-birikim alanında ve/veya manevi anlamda geliştirme yerleri olmuştur.
bu psikolojiyi anlatan en önemli eserlklerden birisi de sanırım rasih yılmaz'ın yazdığı "toros yüzlü adam; osman yüksel serdengeçti"dir.
ehil olmayan insanı koyduğunuzda adı zindan olan medresedir.
ehil ve akil kişiyi koyarsanız medrese-i yusufiye'dir adı.
ehil ve akil kişiyi koyarsanız medrese-i yusufiye'dir adı.
silivri-metris hattı.
medrese-i yusufiye bir sabır dergahıdır..
medrese-i yusufiye adam olma yeridir..
medrese-i yusufiye nurcuların değil, ülkücülerin mekanıdır..
tabiri biz ülkücüler kullanmışızdır, ne nurcu kesim, ne de bir başka dinci unsur tarafından kullanılmamıştır..
bu söz kalıbını başka yerlere yontmaya gerek yok..
bugün nasıl ki mapushane tabiri solcu kesim için geçerliyse medrese-i yusufiye ülkücülerin cezaevi için kullandığı tabirdir.
ne said-i nursi si be kardeşim, götten uydurmayın..
said-i nursi ibnesinin kandırmacalarına bir de keser yontuluyor ya o da ayrı bir mevzu, hadi şimdi saydırmayayım arkasından, ölmüş gitmiş..
medrese-i yusufiye adam olma yeridir..
medrese-i yusufiye nurcuların değil, ülkücülerin mekanıdır..
tabiri biz ülkücüler kullanmışızdır, ne nurcu kesim, ne de bir başka dinci unsur tarafından kullanılmamıştır..
bu söz kalıbını başka yerlere yontmaya gerek yok..
bugün nasıl ki mapushane tabiri solcu kesim için geçerliyse medrese-i yusufiye ülkücülerin cezaevi için kullandığı tabirdir.
ne said-i nursi si be kardeşim, götten uydurmayın..
said-i nursi ibnesinin kandırmacalarına bir de keser yontuluyor ya o da ayrı bir mevzu, hadi şimdi saydırmayayım arkasından, ölmüş gitmiş..
Hapse giren mübarek allah evliyalarının hapiste kurduğu medreselerdir. Said-i nursi hazretlerinin kurduğu medresesi buna bir örnektir.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar