bugün
- rakının berbat bir içki olması26
- gecenin şarkısı16
- çocukluk travmaları14
- uludağ'ın kaderi12
- rusya nükleer güç kullanılır mı sorusu25
- etek giyersen tecavüzü hakedersin13
- mutluluğun formulü8
- doritoslu çiğ köfte12
- anın görüntüsü15
- güzel erkek isimleri19
- hayal dünyasında yaşamak10
- gozlerinmeyhanesi'nın vefat etmesi24
- karınız için sözlüğü bırakır mısınız11
- true'nun yetkili olması9
- en etkili içki hangisi8
- homofobik yazarlar birliği10
- sözlük yazarlarının yapmayı en çok istediği meslek21
- hayatı seviyorum eylemleri21
- sözlük yazarlarının favori haber kanalı8
- utopyalarkralicesi8
- true ile utopyalarkralicesi11
- larisalisa öldü mü12
- galerinizde bulunan en saçma fotoğraf12
- true'nun ölmesi8
- profilinizden karakter analiz ediyorum toplanın16
- sözlükte birbirine yakıştırdığınız yazarlar11
- sözlükteki ruh hastaları24
- true neden evlenemiyor9
- yazarların çektiği çiçek fotoğrafları11
- mantı8
- yazarların en sevdiği cem karaca şarkıları17
- nervio abla36
- akp belediyesinin 85 milyon liraya konser vermesi12
- en son ne yediniz13
- 1 milyon dolar'a ismet'in tırnaklarını yer misiniz8
- seküler yaşamın faşist bakış açısı15
- larisalisa17
- sabah ereksiyonu olamıyorum11
- yaşı geldiği halde evlenmeyen insan11
- kız kardeşini date'e hazırlayan abi22
- gece dışarıdan gelen hav hav hav sesleri11
- an itibarıyla yazarların nerede olup ne yaptığı30
- chatgpt ile yazarların görselleri14
- erkeklerin erkeklere taktığı kırıcı lakaplar13
- ellerim bos gonlum hos11
- kürdüm 5000 yıllık tarihim var var mı diyeceğin19
- amerika'nın icat ettiği bir şey söyleyin13
- insan olmaya ceyrek kala23
- doktorların hastalara sevgi göstermemesi8
- true'nin iki kadın arasında kalması16
ülkücülerin mapushaneye verdikleri isimdir, kendilerinin mapushanede hz. yusuf gibi sabır sınavından geçtiklerini savunurlar.
kökeni yüzyıllar öncesine dayanan bir nitelendirmedir. kısaca özetlemek istersek
"hz yusuf mısır bölgesinde evinde bulunduğu sırada mısırlı bir hristiyan azizin eşinin kendisinden hoşlanması fakat karşılık bulamaması neticesinde hz.yusuf'a iftirada bulunur. "bu adam bana saldırdı tecavüze yeltendi" der. buna karşılık delil olarak da elbisesinin yırtılan kısmını gösterir. bu adamın kendisine saldırdığını kendisi kaçarken de elkbisesinden tutarak yırttığını gösterir. devrin ileri gelenleri bunu bir delil olarak kabul ederler. ancak hz.yusuf -ki kuran'da iffetli olması ile anılır- kendisini şu şeklide savunur; "madem bu kadın benden kaçarken ben onun arkasından elbisesinden tutarak yırttım. o zaman elbisesinin ön kısmı değil de arka kısmı yırtılması daha mantıklı değil midir?"diye sorar. ancak hz.yusuf'un etkileme kabiliyetinden korkanların da ayak oyunları ile ve iftiraları ile hz. yusuf zindana atılır.
"(Yusuf) Dedi ki: "Rabbim, zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir... Böylece Rabbi, duasını kabul etti ve onların hileli düzenlerini kendisinden uzaklaştırdı... Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine ilişkin) delilleri görmelerinin ardından, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü)ağır bastı.(Yusuf Suresi, 33-35) "
tarih boyunca sırf inandıkları değerler uğruna iftiraya uğrayanlar ve zindan(hapishane)a düşenler hz.yusuf'un bu affedici tavrını, bu zindanda dahi kendi inancı doğrultusunda müsebbiblerine muhabbetle bakmaya çalışmışlar, bu durumlarını bir ceza olarak algılamak yerine kendilerini yetiştirmek ve yeni bilgileri kendilerine katmak üzere bir fırsat olarak algılamışlardır.
iftira ile hapishaneye düşmüş müslüman kişi bu durumu tevekkülle karşılamak olgunluğuna erişmeye çalışır. "De ki: Allahın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim mevlamızdır. Ve müminler yalnızca Allaha tevekkül etmelidirler. (Tevbe Suresi, 51)"
bu kişiler bu dünyadaki bu haksız eziyetleri kendilerinin ahiretteki günahlarına bir keffaret olması temennisinde bulunmaya çalışırlar. bu durumu dahi allah'a kulluğun bir gereği olarak sabır ile karşılamayı görev bilirler. bu sabır kendisini eyüp sabrı adı altında yıllarca hem edebiyatta hem de dinler tarihinde kendisine yer bulmuştur.
işte hapishaneye medrese-i yusufiye denmesinin nedeni hem yeni duyguların kazanıldığı, yeni bilgilerin kazanıldığı yer olmasından hem de hz. yusuf'u anma ihtiyacından doğmuştur.
bu tabirin yakın zamandaki isim babası ise sanılanın aksine ülkücü kesim değil, bediüzzaman said-i nursi'dir. "... Yusuf daha nice yıllar zindanda kaldı (Yusuf Suresi, 42) ayetinin ihbarı ve sırrıyla Yusuf Aleyhisselam mahpusların piridir. Ve hapishane bir nevi Medrese-i Yusufiye olur. " bu sözler said-i nursi'nin Risale-i Nur Külliyatı, Onbirinci Şua, Meyve Risalesi, 193. sayfada kelimesi kelimesine geçmektedir. bu tabiri kullanma nedenini ise "Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz (Bakara Suresi, 216) " ayetten esinlendiğini belirtmektedir.
said-i nursi yine aynı eserinde medrese-i yusufiye için şu tanımlamayı kullanmıştır; "insanları yalnızca Allah'a kulluk etmeye ve güzel ahlaklı olmaya çağıran samimi Müslümanlar için, hiçbir suçları bulunmadığı halde zaman zaman yaşamak zorunda bırakıldıkları hapishaneler, manevi açıdan çok güzel birer eğitim ve nefsi terbiye yeridirler. Diğer bir deyişle, müminler için hapishaneler birer medrese hükmündedirler. " diyerek açıklamıştır.
insanların bu hapishanelerde bir mektep öğrencisi gibi kendilerini geliştirmelerine örnekler vermek gerekirse;
hüseyin üzmez; meşhur malatya suikasti nedeniyle girdiği medrese-i yusufiye'de ileri derecede ingilizce öğrenmiştir. hatta ahmet emin yalman ile bir mektuplaşmasında karşıdaki kişinin sık sık ingilizce kelime ve tabirler kullanmasını kendisini hakir gördüğünü düşünmesine neden olduğundan yaklaşık 6 ayda hücre arkadaşı necip fazıl kısakürek'ten ingilizce öğrendiğini anlatır. ahmet emin yalman'a ise son mektubunu sayfalarca yazmış ve tamamını ingilizce yazmıştır. "yıllar sonra ahmet emin yalman bir köy cehaleti sahibi olduğunu düşündüğü hüseyin üzmez'in son mektubunun kendisini inanılmaz derecede şaşırttığını vatan gazetesindeki köşesinde belirtmiştir.
bir diğer örnek ise; Yusuf Ziya Arpacık'tır. o da 5 yılını geçirdiği hücresinde yan koğuştaki bir diğer mahkumdan yabancı dil öğrenmiştir.
biraz uzun oldu farkındayım...
ama kısaca medrese-i yusufiye ne bir hapishane ne bir zindandır artık bugün...ciddi anlamda insanların kendilerini bilgi-birikim alanında ve/veya manevi anlamda geliştirme yerleri olmuştur.
bu psikolojiyi anlatan en önemli eserlklerden birisi de sanırım rasih yılmaz'ın yazdığı "toros yüzlü adam; osman yüksel serdengeçti"dir.
"hz yusuf mısır bölgesinde evinde bulunduğu sırada mısırlı bir hristiyan azizin eşinin kendisinden hoşlanması fakat karşılık bulamaması neticesinde hz.yusuf'a iftirada bulunur. "bu adam bana saldırdı tecavüze yeltendi" der. buna karşılık delil olarak da elbisesinin yırtılan kısmını gösterir. bu adamın kendisine saldırdığını kendisi kaçarken de elkbisesinden tutarak yırttığını gösterir. devrin ileri gelenleri bunu bir delil olarak kabul ederler. ancak hz.yusuf -ki kuran'da iffetli olması ile anılır- kendisini şu şeklide savunur; "madem bu kadın benden kaçarken ben onun arkasından elbisesinden tutarak yırttım. o zaman elbisesinin ön kısmı değil de arka kısmı yırtılması daha mantıklı değil midir?"diye sorar. ancak hz.yusuf'un etkileme kabiliyetinden korkanların da ayak oyunları ile ve iftiraları ile hz. yusuf zindana atılır.
"(Yusuf) Dedi ki: "Rabbim, zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir... Böylece Rabbi, duasını kabul etti ve onların hileli düzenlerini kendisinden uzaklaştırdı... Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine ilişkin) delilleri görmelerinin ardından, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü)ağır bastı.(Yusuf Suresi, 33-35) "
tarih boyunca sırf inandıkları değerler uğruna iftiraya uğrayanlar ve zindan(hapishane)a düşenler hz.yusuf'un bu affedici tavrını, bu zindanda dahi kendi inancı doğrultusunda müsebbiblerine muhabbetle bakmaya çalışmışlar, bu durumlarını bir ceza olarak algılamak yerine kendilerini yetiştirmek ve yeni bilgileri kendilerine katmak üzere bir fırsat olarak algılamışlardır.
iftira ile hapishaneye düşmüş müslüman kişi bu durumu tevekkülle karşılamak olgunluğuna erişmeye çalışır. "De ki: Allahın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim mevlamızdır. Ve müminler yalnızca Allaha tevekkül etmelidirler. (Tevbe Suresi, 51)"
bu kişiler bu dünyadaki bu haksız eziyetleri kendilerinin ahiretteki günahlarına bir keffaret olması temennisinde bulunmaya çalışırlar. bu durumu dahi allah'a kulluğun bir gereği olarak sabır ile karşılamayı görev bilirler. bu sabır kendisini eyüp sabrı adı altında yıllarca hem edebiyatta hem de dinler tarihinde kendisine yer bulmuştur.
işte hapishaneye medrese-i yusufiye denmesinin nedeni hem yeni duyguların kazanıldığı, yeni bilgilerin kazanıldığı yer olmasından hem de hz. yusuf'u anma ihtiyacından doğmuştur.
bu tabirin yakın zamandaki isim babası ise sanılanın aksine ülkücü kesim değil, bediüzzaman said-i nursi'dir. "... Yusuf daha nice yıllar zindanda kaldı (Yusuf Suresi, 42) ayetinin ihbarı ve sırrıyla Yusuf Aleyhisselam mahpusların piridir. Ve hapishane bir nevi Medrese-i Yusufiye olur. " bu sözler said-i nursi'nin Risale-i Nur Külliyatı, Onbirinci Şua, Meyve Risalesi, 193. sayfada kelimesi kelimesine geçmektedir. bu tabiri kullanma nedenini ise "Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz (Bakara Suresi, 216) " ayetten esinlendiğini belirtmektedir.
said-i nursi yine aynı eserinde medrese-i yusufiye için şu tanımlamayı kullanmıştır; "insanları yalnızca Allah'a kulluk etmeye ve güzel ahlaklı olmaya çağıran samimi Müslümanlar için, hiçbir suçları bulunmadığı halde zaman zaman yaşamak zorunda bırakıldıkları hapishaneler, manevi açıdan çok güzel birer eğitim ve nefsi terbiye yeridirler. Diğer bir deyişle, müminler için hapishaneler birer medrese hükmündedirler. " diyerek açıklamıştır.
insanların bu hapishanelerde bir mektep öğrencisi gibi kendilerini geliştirmelerine örnekler vermek gerekirse;
hüseyin üzmez; meşhur malatya suikasti nedeniyle girdiği medrese-i yusufiye'de ileri derecede ingilizce öğrenmiştir. hatta ahmet emin yalman ile bir mektuplaşmasında karşıdaki kişinin sık sık ingilizce kelime ve tabirler kullanmasını kendisini hakir gördüğünü düşünmesine neden olduğundan yaklaşık 6 ayda hücre arkadaşı necip fazıl kısakürek'ten ingilizce öğrendiğini anlatır. ahmet emin yalman'a ise son mektubunu sayfalarca yazmış ve tamamını ingilizce yazmıştır. "yıllar sonra ahmet emin yalman bir köy cehaleti sahibi olduğunu düşündüğü hüseyin üzmez'in son mektubunun kendisini inanılmaz derecede şaşırttığını vatan gazetesindeki köşesinde belirtmiştir.
bir diğer örnek ise; Yusuf Ziya Arpacık'tır. o da 5 yılını geçirdiği hücresinde yan koğuştaki bir diğer mahkumdan yabancı dil öğrenmiştir.
biraz uzun oldu farkındayım...
ama kısaca medrese-i yusufiye ne bir hapishane ne bir zindandır artık bugün...ciddi anlamda insanların kendilerini bilgi-birikim alanında ve/veya manevi anlamda geliştirme yerleri olmuştur.
bu psikolojiyi anlatan en önemli eserlklerden birisi de sanırım rasih yılmaz'ın yazdığı "toros yüzlü adam; osman yüksel serdengeçti"dir.
ehil olmayan insanı koyduğunuzda adı zindan olan medresedir.
ehil ve akil kişiyi koyarsanız medrese-i yusufiye'dir adı.
ehil ve akil kişiyi koyarsanız medrese-i yusufiye'dir adı.
silivri-metris hattı.
medrese-i yusufiye bir sabır dergahıdır..
medrese-i yusufiye adam olma yeridir..
medrese-i yusufiye nurcuların değil, ülkücülerin mekanıdır..
tabiri biz ülkücüler kullanmışızdır, ne nurcu kesim, ne de bir başka dinci unsur tarafından kullanılmamıştır..
bu söz kalıbını başka yerlere yontmaya gerek yok..
bugün nasıl ki mapushane tabiri solcu kesim için geçerliyse medrese-i yusufiye ülkücülerin cezaevi için kullandığı tabirdir.
ne said-i nursi si be kardeşim, götten uydurmayın..
said-i nursi ibnesinin kandırmacalarına bir de keser yontuluyor ya o da ayrı bir mevzu, hadi şimdi saydırmayayım arkasından, ölmüş gitmiş..
medrese-i yusufiye adam olma yeridir..
medrese-i yusufiye nurcuların değil, ülkücülerin mekanıdır..
tabiri biz ülkücüler kullanmışızdır, ne nurcu kesim, ne de bir başka dinci unsur tarafından kullanılmamıştır..
bu söz kalıbını başka yerlere yontmaya gerek yok..
bugün nasıl ki mapushane tabiri solcu kesim için geçerliyse medrese-i yusufiye ülkücülerin cezaevi için kullandığı tabirdir.
ne said-i nursi si be kardeşim, götten uydurmayın..
said-i nursi ibnesinin kandırmacalarına bir de keser yontuluyor ya o da ayrı bir mevzu, hadi şimdi saydırmayayım arkasından, ölmüş gitmiş..
Hapse giren mübarek allah evliyalarının hapiste kurduğu medreselerdir. Said-i nursi hazretlerinin kurduğu medresesi buna bir örnektir.
güncel Önemli Başlıklar