bugün

Hatırlamak istemediğim yıllardır . Hatırlanacak değerli şey varsa oda ilk okul yıllarıdır.
öğretmenlerin sınıfta bir türlü otorite kuramaması. o zamandan beri öğretmenlere acıyorum. lisede öğretmen olsaydım herhalde intihar ederdim.
Bölüm hocamız olan feridun hoca'nın, hergün her derse alkollü gelmesiydi.
"0.7 ucu olaaaan? Olup da vermeyeeen?" Diye sınıfı inleten şapşalak arkadaş. Çocuk kalplerde öyle yer etti yahu.* 4 sene boyunca da sırf o cümleleri kurma adına 0.7 uc alamadı kendine. Burdan boğaziçi'ne sevgilerimi iletiyorum.
--spoiler--
hocam ödev vardıığ!
--spoiler--
tombul tombul memeler. sinema yiyişmeleri.
lisedeyken bjk trabzonsporu 5-0 yenmişti maçtan önceki gün 5-0 yeneriz demiştim ve sırama kazımıstım kocaman harflerle aksam bjk 5-0 geldi sabah fena havam olmustu yıllar sonra ehliyet sınavı için aynı lise aynı sınıf çıktı bana o yazı hala duruyordu.
Saat 11 olmasina ragmen ogle arasi verilmedigi icin gunaydin arkadaslar diyen hocalar.
mobilya hocamızın atölyede biz 3 erkeğe verdiği cezadır. en büyüğünüde bana vermiştir. 3 müzü yanyana dizip beni de ortaya alıp benim kafamı bir sağdaki arkadaşın kafasına bir soldaki arkadaşın kafasına 5 defa vurup beni mal etmiştir. hayır ortada ben olduğum için 2x5=10 kere kafamı çarptı. diğerleri 5 kereyle kurtuldu sadece. soldakinin kafası çok sertti o andan sonra ona taş kafa lakabını taktık. hocanın ceza yaptırımı bitince sarhoş gibi dünya dönüyordu sanki. kafam zonkluyordu. rezil olmak da bir başka kötü tarafıdır. çok komikti lanet olası.
(bkz: hotline)
üzerinden geçen 14 seneyi düşündüğünüzde akılda kalan tek şey okuldaki çift kaşarlı kızlardı.
yazılıda zor soruların olduğu b grubunda olmak.
barış ve emre diye iki arkadaşım vardı, lisede benim en yakın arkadaşlarımdı onlar. bir keresinde biz barış'la, emreyi baya bi sinir ettik. emre bizi kovalamaya başladı, en son arkamı döndüğümde emre sırayı yukarı kaldırmış, barışla bana doğru fırlatıyordu. sonra o sıra düştü yere ve biz "lan emre mal mısın amk" diye emreyi kovaladık.

bu da böyle bir anımdır. daha var bir sürü şey, ama şu an hatırladığım bu.
(bkz: mehmet ata özer)
çok net aklımda. baya böyle..
amerikan bristol kağıdına rapido kalemi ile teknik denilen çizimleri yapmak. şerefsiz teknik resim. gözlerimi yedin.
müzikle ilk tanışmam, orkestramız, mükemmel arkadaşlıklar, yanımdaki hayırsız uzun, her biri ayrı deli olan hocalarım, okul başkanlığı turnuvalar şu bu derken bir yılda en fazla 2 ay derse girmem, okul bahçesinde her yıl tüm okul halay çekmek, heykel, nalbantoğlu, beni azarlayan sonra da yemin ediyorum sevdiğimden diyen fizikçim. hala gittiğimde evim dediğim, her hocama ayrı ayrı sarılıp saatlerce muhabbet ettiğim ve hayatımın en güzel günlerini geçirdiğim sayısız anı ve mutlulukla dolu okulum.
edebiyat hocamın hiç unutmam üniversiteye gidin demesi bunda tuhaflık yok gelebilir size ama bir deyişi var hala gözümün önündedir.
son sınıfta çektiğim kopya. yoksa hiç sınavda kopya çekme anım olmayacaktı. ne malmışım ben yaa. *
Son sene 10. sınıfların tarih yazılı sorularını hoca çoğalttır diye Müdüre kağıtlarla gönderdi fazlaca çekip 10 lara vermiştim hepsi 95 100 almıştı. Hoca hala farketmedi galiba.
2008 Eylül ayında aşık olduğum kıza 2009 haziranda açıldim.
bi arkadaşımın tahtada limit sorusu çözerken soruya sağdan yaklaşırken sağ tarafa soldan yaklaşırken sol tarafa geçmesi.

anlatabildim mi
Sınıf öğretmeninin bize çete demesi. Halbuki 8 kız sadece teneffüslerde koridorda gezerdik.
milli güvenlik dersi hocası çok fena burnunu karıştırıyordu, işin ilginç kısmı kimseden utanmayıp bunu normal bişeymiş gibi yapıyor olmasıydı.
yazılı olurken gözetmen olarak okulumuzun en rahat hocası vardı. ayakkabılarını çıkarıp ayaklarını masaya uzatmıştı.
Coğrafya hocamızın tahtaya kocaman harflerle AYSBERG yazmasıydı.