bugün

(bkz: ağzından mı öpmüş)
bol arda'lı bir bölümle isteğimi gerçekleştirmiş dizidir. (#13171737)
--spoiler--
uzaylıların olmadığını düşün. messi'yi nasıl açıklayacaksın? hadi messi'yi geçtim. sabri'yi nasıl açıklayacaksın
ile yılın espirisini yapmışlardır gözümde.
bunun dışında ardanın uu baby değiş de ayrı bir komediydi.
--spoiler--
nasıl bir tesadüftür ki bir hafta önce burak aksağın twitter'ında gördüğüm o koyun çiçeği yedi be hacı lafından sonra almaya karar verdiğim küçük prens romanı bugün elime ulaştı ve bende bölümü izlemeden kitabı bitirdim ve bölüm benim için çok daha anlamlıydı.

Messi sabri, otostopçunun galaxi rehberi,doktorlar,uu beybi, msdos falan derken selam çakmadığı yer kalmamıştır.
En büyük selam da (bkz: küçük prens)e çakılmıştır tabi.

Özlenen,beklenen bir bölüm olmuştur. Beğenmeyenler varsa yine dizimizden güzel bir selam:
(bkz: sen gelme ulan ayı)
gece nasılsa son bölüm tekrarı olur diye kendi ve günü saatinde izlemediğim, gece açtığımda ise başka bir dizinin yayında olduğunu görüp şansıma sıçtığımdır.. net sorunum yüzünden tekrarını da izleyemiyorum pehey.
mecnun leylay ı brakıp komşu kızı fadime yi alsaydı, bunlar olmayacaktı. rivayetlere göre fadime sarışın ve uzun boyluydu. aksine leyla tam bir yosma ve ona buna kuyruk sallayan tiplerdendi. mecnun da o kuyruğun peşinden gitti. iyice abartı. o kadar abarttı ki dillere destan oldu. oysa tam bir öküzlüktü yaptığı. ulan bir ma için çöllere düşülürmü?
şu çakma dedenin bir önce gönderilmesi gereken dizidir. yav o adam çok batıyor artık bana.
zekiye karakteri ile uzaylı zekiye'ye selam çakmıştır.
yiğit özgür karikatürlerinden fırlamış 'uuu beybi' repliği ve arda'nın kopardığı dizidir.
yine ziyafet çekmiş dizidir.

birbirini bu kadar özleyen düşman başka hiçbir yerde yok.

erdal bakkal'ın beleş telefonun bokunu çıkarması, yanındakini bile telefonla araması ve aynı dakikada aynı evin içinde, farklı odalarda bulunduğumuz kardeşimin de beni telefonla arayıp konuşması kafamı açtı.
ortalamanın altına düşmeyen bir bölümü ile serüvenine devam eden dizidir. erdal bakkalın baz istasyonundan parayı vurunca ve beleş telefonu aldığı zamanki halleri krize sokmaya yetti. son olarak burak aksak'tan ricamız ismail abi kullanım oranının biraz daha üst seviyelere taşınması bu bölüm neredeyse 5 dakika gözüktü. gerçekten kesmedi. tabi bir de mükemmel finali ile;

(bkz: mecnun öpünce bizde öpmüş sayıldık)
0-8 yaş grubuna hitap eden fantastik! Trt komedisi.
trt' de yayınlanan harkulade bir dizi. özellikle ismail abi ''olaylar olaylar'' bütün karakterler muhteşem.
son bölüm final sahnesi ile hayal kırıklığı yaratmıştır. neden derseniz leyla ile mecnun arasındaki aşk, diğer televizyon şovlarında aşk diye yutturulmaya çalışılan saçma sapan bir şey değildi. yani her şeyi ile farklı, absürd bir dizi olarak gönülleri fethetmişti. çok fazla bir duyarlılığa sahip bir insan değilim. binlerce kere öpüşme sahnesi gördüm. ama leyle ile mecnunun dünkü bölümünde öpüşme sahnesi cidden rahatsız etti. neden bilmiyorum. belki televizyonda gösterilen gerçeğe en yakın aşk olduğu içindir. diyeceksin aşk olayında sevgiliyi öpme yok mu? bence vardır ama ruhsatı aldığın zaman. hem mahremi vardır onun. saklı tutulur. aşk'ın da hakları vardır ey okur. ihlal etmemek gerek. diğer şovlarda zaten allah yarattı demeden vurup duruyorlar. aşk diye berduş bir şeyi gösteriyorlar. 'ulan onlar şov' dersen televizyonun gücünü anlamamış sayarım seni.bak bu da mizahi bir örnek (#13203926). neyse sonuçta hiç beklemediğim bir şey ile karşı karşıya bırakmıştır beni.
kendimde bozukluk olduğuna inandığım dizi gülüyorum ama sıkılıyorum ya bu dizide ya bende eksiklik var .
son bölümü ve son bölümün final sahnesi hayal kırıklığıdır. bu kadar basit olmamalıydı. ha dersiniz ki uzay boşluğunda ölüyorlar daha neyi beklesinler diye. ama ölmeyecekler işte, bu sahne final bölümün sonu olsaydı kabul edilebilirdi. arkadaki o siktiğimin fon müziğini demiyorum bile.

--spoiler--
tutan birşeyin bokunu çıkarmak neden? tuttuysa zaten o haliyle tutmuştur. sen tutup insanın gözüne sokunca rahatsızlık veriyor. erdal bakkal, çoğu kişi ismail, mecnun diye yırtınırken bile favorimdi. sırıtışı, hareketleri. sonra tuttu ya, yok efendim her pazartesi sizlerle, durmadan mecnun evleniyor vs. son bölümde de çıktığı bütün sahnelerde o sevdiğimiz meşhur sırıtmasını gözümüze soktular resmen. ismail başta tuttu, hikayesiyle beraber de iyi oldu ancak adam konuşmayı unuttu daha sonra. mıçlı vıçlı konuşmalar, her bölümde 1 defa "olaylar olaylar", cümle kuramaması vs. daha ne diyeyim ki? mecnun'un baştaki saf hali şimdiki zıpırdan kat kat komikti. her boka "neymiş, nasıl, iğreniyorum, tiksiniyorum senden" diyerek o da soğuttu kendinden. arda ile olan dalgınlık muhabbeti de abartılmaya başlandı her bölüm her bölüm. bir de 3-4 bölümdür başladığı açıklamalı küfürleri var. yok duş perdesi, duş musluğu. şükür ki dede(yeni geleni de gayet oturdu), iskender, yavuz, nurten, leyla'nın anası babası, arda'nın babası(sanıyorum yakında göreceğiz) falan bozmuyor da eski halinden birşeyleri görebiliyoruz gene. çırak kaan bile şu an daha sempatik geliyor boku çıkan karakterlerden. erdal için çok geç değil ancak ismail ve mecnun'a iyi bir ayar çekilmesi şart.
--spoiler--
7 ve 17'den sonra 27. bölümü de efsane olan dizi. sezonun en iyi bölümüydü.

--spoiler--

-arda ve mecnun'un diyalogları
-mecnun ve yavuz'un leyla'nın evine girdiklerindeki diyalogları ve sessiz sinemayla anlaşmaya çalışmaları
-yavuz'un kaçamaması ve akabinde psikolog kılığına girip kafasında çorabı unutması
-taşları incelerken uzaylının güzel kızı gösterip abi nasıl taşş demesi
-uzaylılar yoksa messiyi nasıl açıklayacaksın, hadi messi'yi geç sabri'yi nasıl açıklayacaksın esprisi yarım yarım yarmıştır.

ve tabi müthiş sonuyla da mest etmiştir.

--spoiler--
kotlu adam nedir öyle? geçen bölümlerde 90ların koruyuculuğunu üstlenen bu adam, misyonun hakkını verircesine kot takımıyla ordan oraya koşturuyor ve "onlar"la ilgili demeçler verip duruyor; hızını alamıyor. ismail abinin o ani "ya bi dakka onlar dediğin kim senin" sorusu olmasa baya baya dinleniyo kendisi. zaten arda'nın fark ettiği üzre gerçekten hep aynı şeyleri tekrarlıyor; fakat içinde "onlar,sömürmek, hakim olmak , yok etmek" geçen sözcükler pek bi uyuşturur insanı.arda'nın ve ismail abinin tavırları neyseki son verdi bu ağır geyiğe. ya elindeki o atasözleri sözlüğüne ne demeli? bu tip daha çok güldürür.
(bkz: durun kot ceketli bir şeyler anlatıyor) cümlesi ansızın aklıma geldikçe gülüyorum.
çok sembolik dizi olma yolundadır. 27. bölüm bilhassa sembollerin ve referansların zenginliği ile göze çarpar:

hatun-taş sembolizmi-her taş aslında bir hatunu temsil eder. Fakat dizide genelde sapı ile betimlenmiştir.

Kamil ve piyon sembolizmi. Santranç tahtasının önünde duran Arda'nın babası bir piyonunun kayıp olduğundan şikayet etmektedir. Kamil Arda'nın babasının piyonlarından biridir;Kamil ortadan kaybolduğunda Kamil'in dedeye gelip af dilediğini öğreniriz. bu kez dedenin elinde o kayıp piyonu görürüz; önemli piyonlarından biri dedenin elindedir. bu şu demektir ki; ilerleyen bölümlerde dede Kamil'i Arda'nın babasına karşı kullanacaktır. Satranç sembolizmi dizinin en başından beri dede ve ardanın babası arasındaki ilişkiye damgasını altmetinsel olarak vurmuştur. fakat karakterler ve bunların konumları değişmekle birlikte satranç hala boyutsal olarak farklılaştırılmış ve arttırılmıştır; siyahın bir boyutunu ardanın babası diğer boyutunu ise benjamin oluşturur; beyazı söylemeye gerek yok "dede"dir. zaten Mecnun'un dedeye ve tüm ailesine küsüp kendi kafasına sıkmasının nedeni de "piyonluk nosyonu"dur.

Erdal bakkal ve döner sembolizmi. Diğer bölümlerinde değil ama özellikle bu sahnede "tuzluk erdal abi" bilhassa çiğ dönerin yanında betimlenmiştir[yanlış hatırlamıyorsam Mecnun ve Yavuz'un birlikte olduğu sahne] Erdal abi yanar döner bir adamdır ama hali ile "çiğ"dir.

Cam fanus/sırça fanus-deney tüpü-sylvia plath bağlantısı/bunalımlar ve kadının sembolik hapsedilmişliği(hem toplumsal hem de realistik anlamda) Sylvia Plath tarafından ters çevrlimiş sırça fanusta semboliize edilmiştir. Leyla'da patriyarkal bir otorite(baba) tarafından hapsedilmiştir; çıkmasına izin verilmez. Filmde uzay gemisinde Leyla'yı sırça fanusta hapsedilmiş olarak görürüz. dizinin bu sahneden önceki sekanslarında da bu "sırça fanus" nosyonu dile getirilmiştir. tabi buradaki bağlantı altmetinsel olarak "tutsaklık imge"sini yaratsa da "küçükprens"teki cam korunak ile koyun arasındaki bağlantı birçok şeyi açıklar;[küçük prens çiçeği her gece camdan korunağıyla kapatmış, koyunu da dikkatle izlemiştir”]-Yavuz'un ilan-ı aşkı..

"yüzü kıpkırmızı olmuştu. konuşmasını sürdürdü: “ eğer bir insan milyonlarca yıldızın arasındaki tek bir gezegende yetişen bir çiçeği severse, bu onu mutlu etmeye yetecektir. çünkü yıldızlara baktığında ‘ benim çiçeğim oralarda bir yerlerde ‘ diyebilir. ama bu koyun çiçeğini yerse, o zaman bütün yıldızlar aniden kararmış gibi gelir ona. ve sen bunun önemli olmadığını düşünüyorsun! “ [dizinin sonundaki evrenler ve gezegen bağlantısı da bu referansa yüklenebilir]

Bu arada bu referans temelli olarak son sahnede dünya üzerinde koyun çiçeği yer: Mecnun'da leyla'yı.[aşk evrenseldir, aşık insan dünyalara bedeldir..] ve yukarıdaki referansa bağlı olarak bütün yıldızlar kararır; dünya yerinden oynar.

Ala denen onaylama cümlesi ile Muhteşem Yüzyıl'a dair referans.

Yavuz-hırsız ve arsen lüpen bağlantısı; hırsızlık sanattır[Yavuz'un sözümona mesleğini sanat olarak betimlemesi]

Filmde ayrıca 1970 ve 80'lerin bilim kurgu filmleri ile de iyiden iyiye dalga geçilmiş; uzay gemisindeki diktatör gemi kaptanının 80'lerdeki tecavüzcü coşkun filmlerinden mütevellit bir karakter olduğu ve bej rengi pantol yeterince bu konuda aydınlatıcıdır. bunların dışında; önceki entrylerde de ifade edilen uzaylı zekiye ve sen gelme ulan ayı bağlantıları da dikkate değer'dir.

not:herşey iyi güzel tamam da anlayamadığım bir tek karakter var o da Erdal bakkal. unicorn bir uzaylıya bakarak gülen bıyıklı türk bakkalı imgesini hala anlamakta zorlanıyorum. Minator'un labirentinde ona bakıp bakıp gülen bıyıklı bir bakkal düşünün...
tekilaya erik, sigaraya sakız, şaraba üzüm diyerek ufakda olsa birşeyleri eleştiren, reklamlarla, filmlerle, türk dizileriyle geçtikleri dalgalarla yaran kullanılan küfürleri **~poşet günlük hayatta ağza takılan son yılların en iyi absürt komedi dizisi.
--spoiler--
iskender: ne istiyorsun ne ne, akşama fincan böreği?
--spoiler--
"bence kafka'nın romanları yeterince kafkaesk değil" le yarmış geçirmiştir.
yine güzel bir bölümü geçen dizi. şu dizi sadece 27. bölümün ilk 10 dakikası için bile izlenebilir. süper değil, süper ötesi. yalnız leyla'nın taşından çıkan görüntüleri izlerken ben duygulandım.

şu işe bakar mısın? sen git hem türk dizi tarihinin en başarılı, en absürt komedisini çek, hem de başka hiç bir dizide göremeyeceğin kadar içten, masum bir ilan-ı aşk sahnesini izlet bize. helal olsun bütün leyla ile mecnun ekibine.
müziğiyle galaksileri dolaştırıyor beni bu dizi. çok fena bir ruh haline giriyorum ben oluyorum mecnun. o oluyor leyla.
bölümün başlarında bahsedildikten sonra

--spoiler--

koyunun gülü yememesi

--spoiler--

ve en sonunda

--spoiler--

leyla ile mecnun'un öpüşmesi,hatta ondan önce leyla'nın kaskı öpmesi ile

--spoiler--

yarım dakika hiç bi şey demedikten sonra ''vay anasınıııııı'' dememize neden olmuştur.neden oldurtmuştur.her neyse anladınız siz.sonuç olarak vay anasını dedik.