bugün

notre dame de paris müzikalinin en iç burkan, en çok baş döndüren eseridir belkide.

c'est une histoire qui a pour lieu
paris la belle en l'an de dieu
mil-quatre-cent-quatre-vingt-deux
histoire d'amour et de désir
nous les artistes anonymes
de la sculpture ou de la rime
tenterons de vous la transcrire
pour les siècles à venir
il est venu le temps des cathédrales
le monde est entré
dans un nouveau millénaire
l'homme à voulu monter vers les étoiles
ecrire son histoire
dans le verre ou dans la pierre
pierre après pierre, jour après jour
de siècle en siècle avec amour
il a vu s'élever les tours
qu'il avait bâties de ses mains
les poètes et les troubadours
ont chanté des chansons d'amour
qui promettaient au genre humain
de meilleurs lendemains
il est venu le temps des cathédrales
le monde est entré
dans un nouveau millénaire
l'homme à voulu monter vers les étoiles
ecrire son histoire
dans le verre ou dans la pierre
il est venu le temps des cathédrales
le monde est entré
dans un nouveau millénaire
l'homme à voulu monter vers les étoiles
ecrire son histoire
dans le verre ou dans la pierre
il est foutu le temps des cathédrales
la foule des barbares
est aux portes de la ville
laissez entrer ces païens, ces vandales
la fin de ce monde
est prévue pour l'an deux mille
est prévue pour l'an deux mille
(bkz: belle)
dinlemekten bıkmadıgım, aslında fransızca ogrenilip dinlenmesi gereken sarkıdır.
"il est venu le temps des cathédrales" dediği anda yüreğimin sıkıştığını hissettiğim, fransızca öğrenmeme sebep olacak notre dame de paris şarkılarından yalnızca biridir. ama en sevdiklerimdendir. tadı damakta kalır.
Notre dame de paris girişinde Bruno Pelletier tarafından söylenen şarkıdır, nakarata girdiği anda tüyleri ürpermeyen insan, insan değildir.
Dünyanın en güzel şarkılarından biridir benim için.
http://www.youtube.com/watch?v=L24vaxNH91w
bu şarkıyı dinleyen insan gayri ihtiyarı kafayı yukarı kaldırır.. yukarayıa bakar.. göğe bakmak ister.. öyle bi duygu yoğunluğu.. adam katedrale herkes girsin diyo ben ki müslümanım bu kadar duygusallaşıyorum.. işte enternasyonel olmak ya da sınırları aşmak budur.. bıdı bıdı din olmasın sınırlar kalksın değildir..
tarihi aslında çaktırmadan buram buram anlatandır. bruno'ya aşık edendir. bunalımdan çıkartan sesi duyduğundur. en güzeldir.
harika bir müziğe ve ahenkli sözlere sahiptir.

Müzikalın en can alıcı parçalarındandır. *
sakin sakin başlayıp il est venu le temps des cathédrales le monde est entré derken avaz avaz söylediğim notre dame de paris isimli gelmiş geçmiş en ama en güzel müzikalin Luc Plamondon bestecisi olan, kısa boylu olup da nasıl bu kadar yakışıklı olabildiğine şaştığım Bruno Pelletier'in seslendirdiği 2. parçası. sanıldığı gibi bir aşk şarkısı olmamasına rağmen Bruno'nun enfes sesi ve müziğin müthiş tınısı onlarca kez ard arda dinlenmeye değerdir.
isvicreli bilim adamlarinca butun duygulari harekete geciren essiz sarki

Pariste etkilendigim tek yer. Notre Dame Katedraliydi. benim icimdeki gizli romantigi cikaran sanirim tek eser de Notre Dame nin kamburudur. hastasiyim herseyinin. neyse ne diyordum. kilisede birileri dua ediyor vs. benimse gozlerim quasimodo ve esmaraldayi ariyor. dayanamadim actim ipodumu il est venu le temps des cathédrales diye icimden sessizce bagirmaya basladim. keza sarkinin bildigim tek kismi da bu. o an sanirim kendimi bruno pelletier sandim, bu da benim tatli bir animdir.

tatilde sarkiyi ezberlemeye calisicam.
Notre dame de paris müzikalinin en can alıcı parçalarından biridir. Aynı zamanda giriş parçasıdır. Yavaş yavaş ilerlerken nakarata geldiğinde "il est venu les temps de cathedrales" (katedralin zamanı geldi) diyerek yükselir bruno pelletier. Müthiştir.
https://youtu.be/EocLKUzsaoc