bugün

Ferhat Kentel in 17 Nisan 2010 tarihli köşe yazısıdır.

Kürtlere neden vurular?

Samsundaki o adam Ahmet Türke neden vurdu? Yaptığı veya yapabileceği resmî açıklamada dile getirdiği, getirebileceği sebepleri sormuyorum. Bu sebepler Hürriyet, Sözcü gibi gazetelerin manşetlerinde; Özkök, Özdilgillerin köşe yazılarında zaten hazırda var: Herhalde Ogün Samast ve benzerlerinin yaptığı açıklamalardan da çok farklı değildir. Bölücülere sinirlenmiştir ,kanına dokunmuştur ya da bu tür duygulanmaların türevi olan benzer saiklarla hareket etmiştir...

Daha başka bir şey soruyorum. Şu geçtiğimiz birkaç gün içinde cereyan etmiş olayları ekleyerek bir daha sorayım: Mesela Hakkâride on dört yaşındaki bir çocuğu polis yerlerde sürüklenen annesinden koparmaya çalışırken, neden yüzünü gözünü kanlar içinde bırakacak, elmacık kemiğini kıracak kadar döver? Neden BDPli Sırrı Sakıkın eşinin mezarının Ankara Gölbaşında defnedilmiş olması karşısında birtakım adamlar Teröristlerin eşini buraya defnettiniz diye sinirlenirler? Ya da biraz daha eskilere giderek bir daha sorayım: Mevsimlik Kürt işçileri neden birtakım şehirlere sokulmaz? Neden birtakım kasabalarda adlî olaylar hızla Kürtlere dönük linç eylemine dönüşür? Neden internete salınan birtakım yazılarda Kürtlerin çok hızlı çoğaldığından, onlarla evlenilmemesi, Kürt yemekleri yenilmemesi gerektiğinden bahsedilir?

Neden her fırsatta Kürtlere vurulur? Sebep PKK mı?

Peki, ne isterler Türkiyenin en duyarlı, en sağduyulu ve insan siyasetçilerden biri olan, burnu kırıldıktan sonra bile sağduyu çağrısı yapabilen, Ramazan ayında Rabbim yeter ki barışı sağlasın. isterse ikinci gün de canımı alsın diyen bilge bir insandan? Ne isterler evlerinden kilometrelerce uzaklarda ekmek parası kazanmaktan başka bir derdi olmayan insanlardan? Kafalarını, kollarını kırdıkları küçücük çocuklardan ne isterler? Ölmüş bir kadının mezarıyla nasıl bir dertleri olabilir?

Kuşkusuz, Türkiyenin sosyo-ekonomik sorunları, vahşi piyasa, hızlı dönüşüm gibi yapısal analizlerle ya da darbelerin yarattığı travmalar, öğrenilmiş ulusal kimliğin yarattığı ev duygusunun PKK ve şehitler ikilemi vebölünme korkusu karşısında yaşadığı kriz gibi uzun ve ayrıntılı sosyo-psikolojik sebeplerle neden vurduklarına dair tonlarca varsayım ve açıklama yapılabilir.

Vuruyorlar; kuşkusuz, yıllarca zehirlendikleri komplo teorileriyle, kolayca vurulabilir düşmanların varlığına inanmak istiyorlar... Banu Avarın mizahi asparagas olduğu her halinden belli olan habere (Türkiyenin Sierra Leonedeki elçisinin Ermeni soykırımını onaylatmak için kulis yaptığına (!) dair haber) inanmak isteyip, üzerine atlamasında olduğu gibi... Banu Avarı inançlarının bir havarisi olarak gördüklerinde; bir seferlik şaşırmış kadın.. nolmuş yani! pişkinliğine vurduklarında olduğu gibi... Çukurcada yedi askerin ölümüne neden olan mayını PKKnın döşediğine inandırıldıktan sonra, TSKnın koyduğunun anlaşılması üzerine, yani inançlarını sarsacak bilgiler geldikten sonra bile, hiçbir şey olmamış gibi havalara bakıp ıslık çalmaya devam etmelerinde olduğu gibi... Üretilmiş olan, öğrenmiş oldukları düşmanlık kategorilerine inanmaktan başka bir çareleri olmadığı için vuruyorlar.

Ama çok daha somut, sıradan insanın vurma esnasındaki davranışında, mesela, herhangi bir konuda eylem yaparken polisler tarafından yakalanmış olan; ve hazır hedef halindeki birtakım solcu gençlere, polisleri aşarak vurmanın kolaylığı gibi bir şey olmasın sebep? Bu kolaylık ve güven içinde, yiğitlik, kahramanlık görüntüleri altında, etrafta alkışlayacak birilerinin olmasının verdiği güven olmasın? içlerindeki öfkeyi, günah keçisi olarak ilan edilen insanlara yöneltirken, vurmanın meşru olduğu ve vurulduğu takdirde de başına bir şey gelmeyeceğinden emin olma durumu mesela?

Yani aslında tarifsiz bir korku ve bu korkuyu aşmak için başvurulan ucuz ve kolay kahramanlıkların yanı sıra, belki de en önemlisi, çok büyük acılar yaşamış bu toprakların bütün insanları arasında ayakta kalmayı becerebilmiş olan Kürtlerin, bu memleketteki yalan dolanı belki de en fazla ve en radikal biçimde yüzümüze vuranlar oldukları için, ucuz kahramanlar da yumruklarını vuruyorlar...
sözlükte tavan yapmış kürt düşmanlığının bilinçaltında neler olduğuna dair yapılmış iyi bir analizdir.
adı çıkmıştır 9'a inmez 8'e.
"nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir" sözünün cevaben yerinde olacağı sorudur.