bugün

önce bir kaç kişinin kafasına göre bir kutsal belirleyip daha sonra bunlara saygı avcılığına girişen ilkel insan toplulukları.
bu "kutsal" bir kolye, kafatası, bir parça taş gibi maddi semboller olabileceği gibi, ulu manitu, bereket tanrısı ya da her hangi başka bir uydurma fantezi kahramanı da olabilir; farketmez, mühim olan yüklenen anlam. akıllarınca ve kültürlerince bütün varoluşun, topluluğun, bereketin, ölüm sonrası yaşamın, ahlakın, güneşin görünüp kaybolmasının vs. anlam veremedikleri tüm hadiselerin nedeni belirledikleri bu hededir. dolayısıyla bu uydurma "şey" kutsallaştıkça üyeleri daha bir delirtir. ve yine bu nedenle bu karakterin eleştirilmesi, sorgulanması, hakkında şaka yapılması falan hep kendilerine yapılan bir saldırıymış gibi değerlendirilir. zira benlikleri bu fanteziye endekslidir ve en ufak bir şüphe dahi kabile üyelerini derinden sarsar, küfür olarak algılanır; daha doğrusu derinden sarsılmaları gerekliliği ve otu boku küfür olarak alıp köpürmeleri erken yaşlardan itibaren öğretilir.

bu hassasiyetin o kadar bokunu çıkarırlar ki, insanın gerçekten küfredesi gelir. neyse ki günümüz medeniyetleri böyle alıngan tosbalar tarafından idare edilememektedir; yoksa halimiz nice olurdu...
insan denilen canlı mantıklı mantıksız inanmaya fazlasıyla eğilimli olduğundan, bu inanma eylemi gerçekleştiğinde kişi pek tabi olarak küfür ettirmez.inandığı şey kendisini bağlar, diğer medeni insanlara da saygı duymak düşer.bu kadar da basit.