bugün

Bebekken havaya 3 kere atılmış, 2 kere tutulmuş yazardır.
kuyruk acısı olan troll yazardır. galatasarayın kupaları arkadaşın bir yerine giriyor her sene inim inim inliyor.
(#20675101)

öyleydi böyleydi derken özel mesaj kutumu renklendiren 200.mesajı atan yazara yazacağımı söylemiştim.
fakat yazmak derken entry girmek, yazı girmek, fotoğraf ve video linki vermek, vermek derken yapıştırmak, yapı...

ne trollük yapabiliyorum, ne iyi bir yazar olabiliyorum. odun geldik odun gidiyoruz. sizler eksik olmayın efendim.

edit: fanatik galatasaray taraftarı olarak kendisini kınıyorum. ancak bunlar hep bölücülük işte.
sanki biraz hadsiz yazar.

(#20722445)
i haven't kuba(kuba burda verb three) gibiyim kendi kendime yet.
(bkz: jakub blaszczykowski)
(bkz: yetemedi)
kendi anasıyla dalga geçen yazar. anan lan o senin isterse kağıt toplasın. #20858626
zaman zaman kırıcı çıkışları olabilen yazar.
yaptığı ve ömrü boyunca yapacağı mastürbasyon ile gurur duyan yazardır.
başlıklarıma hayran yazar.
sağol kuşum.
yalnız olduğumu sürekli yüzüme vurmaması gereken yazar.*
arakçı yazar.

kendi yazdığı: (#21116222)

bu da ekşi sözlükte : https://eksisozluk.com/ok...a-aramak--3983540?nr=true
Galiba hayattan soğuttuğum yazar.
Nickinin sonunu sıgdıramayan ve aklıma chavezı getıren yazar.
o da bir avare' dir. *
sapık olan yazardır aman kızlar mesaj atarsa cevap yazmayın.
acilen hadım edilmesi gereken yazar.
Kendisiyle bi süre önce sohbet ettiğim sağlam bir yazar.
yetenekli yazar allahı var. ama bu iş yetenekten ziyade popoyu sandalyede eskitme işi.
tanrı onu korusun ve kutsasın.
kendine yetemediği nickinden belli olan yazar.
ATATÜRK DÖNEMiNDE 'KEMALiZM' YOKTU" YALANI VE ATATÜRKÇÜLÜĞÜN iCADI

Cehaletle ihanet Arasında Bir Kavram Kargaşası

20. yüzyılın en etkili asker ve devlet adamlarından biri hiç şüphesiz Atatürk’tür. Atatürk, 1911-1922 yılları arasında aralıksız 11 yıl savaşmış, neyi var neyi yok bu savaşlarda kaybetmiş bir ulusu önce emperyalizmin, sonra da bağnazlığın ve geri kalmışlığın her türlü baskısından kurtarmıştır.Atatürk’ün ulusal kurtuluş mücadelesi ve bu mücadele sırasındaki stratejileri hiç şüphesiz derin bir aklın ürünüdür. işte bu akılla şekillen Türk devrimi, Atatürk’ün adından dolayı KEMALiZM olarak adlandırılmıştır.En yaygın Cumhuriyet tarihi yalanlarından biri, Atatürk’ün sağlığında 'Kemalizm' kavramının kullanılmadığı biçimindedir. Örneğin Hasan Celal Güzel'in bir yazısının başlığı, "Atatürk Kemalist Değildi" şeklindedir. Güzel bu "iddialı" yazısında "Sevgili okuyucular, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Kemal ATATÜRK, kendi adına atfen uydurulmuş suni bir doktrin olan 'Kemalizm'e karşıydı.(...)Efendim, 'Kemalizm', Atatürk döneminin değil, özellikle O’nun vefatından sonra kendi tahakkümlerini ve çıkarlarını gözeten 'Tek Parti Ekibi'nin üretimi olup, Atatürk ilke ve Devrimleri ile CHP’yi özdeşleştirerek Atatürk’ün düşüncelerini dogmatik ve dar kalıplarda dondurmasıyla ortaya çıkarılmıştır..." demiştir. Ne derin analizler ama!!! Oysaki, bırakın Kemalizm kavramının Atatürk döneminde kullanılmadığı yalanını, Atatürk sağlığında “Kemalizm’i”, Türkçe “kale” anlamında KAMALiZM olarak bizzat kullanmıştır.Atatürk, Cumhuriyeti emanet ettiği gençlere tarihlerini doğru bir şekilde öğretmek için bazı bölümlerini bizzat kaleme aldığı dört ciltlik lise tarih kitaplarında da “Kemalizm” kavramına yer vermiştir. ilk baskısı 1932, ikinci baskısı 1933’te yapılan bu kitapların 4.cildindeAtatürk’ün altı ilkesi açıklandıktan sonra şöyle bir değerlendirme yapılmıştır: “işte yabancı yazarların Büyük Millet Reisi’nin adıyla ilişkili olarak Kemalizm dedikleri Türk devrim hareketinin temel prensipleri bunlardır. Bu prensiplere dayanan devlet sistemi Türk milletinin tarihine, ihtiyacına, toplumsal bünyesine ve ülküsüne en uygun olduğu kadar, bütün dünyadaki sistemler içinde de en sağlam ve en mükemmel olandır.” Ünlü Türkçülerden Tekinalp (Moiz Kohen) , 1936 yılında Atatürk’ü ve Türk devrimini anlatan “Kemalizm” adlı bir kitap yazmıştır. Tekinalp kitabında Türk devriminden “Kemalist devrim” diye söz etmiştir: “Kemalist devrimin kesin bir gelişime kavuşmasını ve rejimin tam anlamıyla yerleşmesini beklemek gerekiyordu. Cumhuriyet Halk Partisi’nin 1935 Mayısı’nda Ankara’da toplanan dördüncü kongresi dolayısıyla bunun gerçekleştiğini görmek olanağına erdik. Partinin en yetkili yöneticileri, Kemalist devrimin artık en tmel amacına ermiş bulunduğunu ve bundan sonra genel çizgileri artık bütünüyle ve kesin biçimde saptanan yükselişlerle dolu yolda ilerlemekten başka yapılacak bir şey kalmadığını, bu nedenle resmen açıkladılar. Gerçekten de geriye Kemalist rejimin şimdiye değin oluşturduğu yapıtlara bir göz atacak olursak, rejimin gerçek yüzünü, olayların, gerçekleştirilen yapıtların ve elde edilen sonuçların aydınlığı altında kolayca görür ve kavrarız.” 1936 yılında yayınlanan bu kitabı Atatürk’ün okumadığı veya en azından bu kitaptan haberdar olmadığı düşünülemez. Atatürk’ün en çok inanıp güvendiği kişilerden biri olan Mahmut Esat Bozkurt, ilk defa 1937’de basılan “Atatürk ihtilali” adlı kitabının “ek:15” adlı bölümünde “Kemalizm”den söz ederek, Kemalizm’i diğer akımlarla karşılaştırmıştır: “Kemalizm, Kemalizm ve Komünizm Arasında Ayrılık, Kemalizm ve Milli Sosaylizmin Ayrıldıkları, Birleştirkleri Noktalar, Kemalizm ve Faşizmin Ayrıldıkları Noktalar, Kominizmin Aksak Tarafları…” Mahmut Esat Bozkurt, dünyadaki bütün doktrinlerin en güzel yanları alınarak Kemalizm Doktrini’ninyaratıldığını belirtmiştir. “Kemalizm” kavramı, 9 Mayıs 1935’te toplanan CHP dördüncü genel kongresi programında da şu şekilde yer almıştır: “Yalnız birkaç yıl içinde değil, geleceği de kapsayan tasarılarımızın ana hatları burada toplu olarak  yazılmıştır. Partinin güttüğü bu esaslar Kamalizm prensipleridir.” Görüldüğü gibi yeni rejim, açıkça “Kemalizm” olarak adlandırılmıştır. Kemalizm, böylece Türk ulusunun geleceğine egemen olan bir ideoloji durumuna gelmiştir.  Atatürk’ün kendi el yazısıyla 1937’de yazdığı ve “CHP 1939 Program Çalışmaları” başlığıyla yayınlanan bir belgede, “…1935 Kurultayınca saptanan fikirler de bu programa alınmıştır. Partinin güttüğü bütün bu esaslar ‘Kemalizm Prensipleridir’…”  ifadesi yer almaktadır.Kemalizm kavramı Atatürk döneminde çok yaygın olarak kullanılan bir kavramdır. Sadece Atatürk ve Atatürk’ün yakın çevresindekiler, gazeteciler, yazarlar değil, milletvekilleri de sıkça Kemalizm kavramını kullanmışlardır. Örneğin 1931 yılındaki Meclis oturumlarından birinde Denizli Mebusu Mazhar Müfit Bey (Kansu), demokrasiyi anlamada ‘Kemalizm Okulu’nun çocukları olduklarını, demokrasiyi memleketi mutluluğa ve vatandaşı esenliğe götüren ‘Kemalizm Demokrasisi’ olarak tanıdıklarını, Kemalizm basın özgürlüğünü kutsallaştırmakla beraber basın yoluyla vatandaşların öteki haklarına saldırmasını da hoş görmediğini… belirtmiştir. 1936’da CHP Genel Sekreteri Recep Peker, görevden ayrılırken yayınladığı bildiride, “…Hepimiz için en büyük şeref son nefese kadar Kemalizm eserinin sadık hizmetçisi kalmaktır…” demiştir.Celal Bayar, 1 Kasım 1937 tarihli Meclis konuşmasında birkaç yerde “Kemalist Rejim” ifadesini kullanmıştır: “Kemalist rejim, mülkiyeti, kişisel çalışmayı, çalışma değerini ekonomik politikasının esası olarak almaktadır. Kemalist rejim ekonomiyi bir teknik diye kabul etmektedir. Fakat Kemalist rejimulusal çıkara uymayan sürekli bir kişisel çıkarı da kabul etmemektedir ve etmeyecektir… Kemalist rejim karakteri yapıcı ve yaptırıcı olmaktır.”1930’larda Nuri Genç, Hatay’da “Kemalist Hatay” adlı bir gazete çıkarmıştır.Görüldüğü gibi Atatürk döneminde hem Atatürk, hem de başkaları KEMALiZM kavramını kullanmıştır.Atatürk’ün ölümünün hemen ardından Kasım 1938’de yapılan ilk Meclis toplantısında birçok milletvekili Atatürk’ten ve eserinden söz ederken “Kemalizm” kavramını kullanmıştır. Örneğin, Konya Milletvekili Fuat Gökbudak, “…iki Mustafa Kemal vardır. Biri herkes gibi vücudu olan bir Mustafa Kemal’dir. Öbürü Türk tarihini sonsuzluğa kadar sürdürecek olan ‘Kemalizm’in Mustafa Kemali’dir. Kemalizm yolu, hasta ve yenik uluslara can veren bir hayat suyudur…”  sözleriyle aynı zamanda Kemalizm’in en güzel tanımlarından birini yapmıştır.Aynı toplantıda Kütahya Milletvekili Neşit Hakkı Uluğ, Kemalizm’den, “…Halk topluluklarını kölelikten kurtaran, şeref ve haysiyete ve erdeme dayanan Cumhuriyet ile Doğu dünyasında vicdanların özgürlüklerine ve özgür düşüncelere dayanan Kemalizm, sonsuzluğa kadar yaşayacaktır…”  diye söz etmiştir.Eskişehir Milletvekili istimat Özdamar ise,“…Yaşasın Türklük, yaşasın Kemalizm ideali.” demiştir. Aynı toplantıda Celal Bayar bu sefer “Kemalizm”den şöyle söz etmiştir: “…Milletimiz on beş yıldan beri denenen Kemalizm rejimininkendisine verdiği huzur ve sessizlik içerisinde çalışmak ve kuvvetlenmek istiyor. Ulusal sınırları içinde mutlu olmak isteğindedir…” Bütün bu örneklerden de açıkça görüldüğü gibi 1930’lu yıllarda genç Cumhuriyet rejiminin adı 
akit yazarlarının tamamını yakmakla tehdit etmiştir. yazdıklarının görüntüsü mevcuttur. bu saatten itibaren akit yazarlarının herhangi birinin kılına zarar gelse sorumlusu bu yazardır. öyle kafana göre yazarsa bedelini hukuk nezdinde ödersin. haddinizi bileceksiniz arkadaşlar. öldürmekle tehdit ediyor gazetecileri hemde yakarak.
profilinde izinli yazar görünüyor. başlığınıda silmiş. lakin ne yaparsa yapsın yazdıklarının bedelini hukuk nezdinde ödeyecek. bundan sonra dua etsin o akit yazarlarının burnu bile kanamasın diye. zira bir numaralı müssebbibi bu yazardır. zaten kendiside belirtmiştir. akit yetkililerine bu durum zaten başka bir arkadaş tarafında da bildirilmiştir. kimse hacmini kaldıramayacağı laflar etmesin. bu arkadaşın durumuda herkese ibret olsun. yok öyle eskisi gibi sessiz kalmak. hukuk nezdinde bedelini ödeyecektir eğer o yazarlara bir şey olursa. gerçi olmasında gerek yok zira tehdit etmiştir. gayrisini akit yazarları bilir.
ikili kıskaca alınmış yazardır. ne oldu beyler avukat mı kesildiniz ?