bugün

polonyanin güneyindeki yaklasik bir milyon nufuslu şehir.polonyanin en eski ve en büyük şehirlerinden biridir.Bol müzesi, kilisesi ve katedrali vardir ki bunlar 2. dünya savasindan kurtulmayi basarmis eserlerdir.Ayrica auschwitz toplama kampı şehre çok yakindir.Schindlerin listesi de aşağı yukarı buralarda çekilmiştir.
(bkz: wisla krakow)
krakow

Avrupa'nın en büyük ve en güzel meydanlarından birine sahip olan Polonya'nın en güzel şehridir. Meydanın ortasında bulunan St. Mary kilisesinin kulesinden her saat başı trompetle bir müzik çalar fakat parça bitmeden yarıda kesilir. Bunun sebebi de eski bir tarihte barbarların saldırısını kilisenin kulesinden trompet çalarak şehre haber veren nöbetçinin tam o sırada öldürülmesidir. Bu sayede tarihini canlı tutmayı başaran bir şehirdir aynı zamanda.
papa ikinci jean paul * ve miroslaw szymkowiak ın un doğduğu kenttir aynı zamanda. papa öldükten sonra komşusu olan miroslaw szymkowiak 2 hafta kendine gelememiş, cenazesi için izin almak zorunda kalmıştı. kentte * nın en eski restaurantı olan * wierzynek te aradığınız her yemek mevcuttur *
resimleri için,
http://www.krakow-info.com/freephot.htm
polonya'nın kültürel başkenti olarak adlandırabileceğimiz, güzel bir katedrali olan güney polonya kentidir. varşova'dan sonra polonya'nın 2.nci büyük şehridir.
"tutti frutti hostel" kalınabilecek en iyi yer. dunya siralamasinda 4. olmuslar fiyatlarıda gayet makuldür.
tecrubeyle sabittir.
kültür zenginliği bakımından yapılan bir ankette istanbul 4. krakow ise 10. seçilmiştir.
prag'ın ezeli rakibi olan ve prag denen mikroba karşı desteklememiz gereken şehirdir.
polonya'nın güneyinde yer alan güzide şehirdir. şehrin eski sokaklarında yer alan sokak çalgıcıları ve oyuncular bambaşka bir hava katar bu şehre. wawel'den gün batımını izlemek de ayrı bir zevktir. yaz olmasına karşın saat gece 10 gibi sehrin boş olduğu gözlemlenmiş ve bu gözlem şehrin meşhur olan gece hayatına bağlanmıştır ama bu gece hayatı görülemeden, baş önde buruk ayrılmak zorunda kalınmıştır. auschwitz toplama kampına gidilmelidir. eğer bir de bu yorumlara türk erkeği gözünden yorumu katmadan olmaz. iddia ediyorum krakow bünyesinde en çok güzel kızı barındıran kenttir.
yaşadığım nadide haftasonu ardından, türkiye için istanbul neyse polonya için krakow odur yakıştırmasını haklı çıkartmış bulunan şehir. varşova dan hızlı trenle 3 saat sürer. hızlı tren dediğimiz bildiğiniz tren, daha hızlı (max 153 km/s) sadece. takribi 75 zloty.

old town abartıldığı kadar var. şahane bir meydandır kendisi, turlanıp turlanıp sıkılınmayabilir. gittiğim akşam futbol takımlarının galibiyeti kutlandığından kırılan şişeler, polisleri ve holiganlarıyla bir gs-fb maçı sonrası taksimini aratmamış, ertesi gün inceleme fırsatı bulduğumdaysa film festivali afişleri, bir dolu etkinliğin reklamı, gençliğin aktığı meydan, dopdolu enerjisi her yandan turistleriyle gördüğüm en iyi old town olmayı hak etmiştir efenim. prozak olarak tabir edilen meşhur gece kulübü, yine şehrin sakinleri tarafından tercih edilmemiş ve uğranmamıştır, onun yerine jazz rock cafe denenebilir old townda. onun dışında dur bi bar bulalım gibi saçma bir cümle aklınıza gelmesin, çünkü abartısız yüzlercesi etrafınızda.

yahudi bölgesi olarak anılan kazimierz e mutlaka gidilmeli, turistlerin genelde unuttuğu yermiş, old synagoge, high synagoge vs görülebilir, şöyle bir turlanabilir. meydanda (old market square) polonyanın en iyi zapiekankisi yenilmeli, hatta yenilmeden dönülürse kargoya verdirilmeli. orada yedikten sonra varşovada yediğiniz zapiekankinin kuru ekmek olduğunu anlıyorsunuz. yine aynı meydanda alchemy cafe de eski polonya tarzı iç mimarisi loş ışıkları sakin müzikleri eşliğinde latte nizi yudumlayabilir, ardından yolunuza devam edebilirsiniz.

şehrin sembolu ejderhadır. efsaneye göre etrafa şiddet saçan ejderha sonunda içi helyum dolu bir koyunla patlatılmış, sonra da ejderha meşhur olmuş, neden koyun değil bilmem. hatıralık dükkanlarında binbir türlü ejderhalardan birini seçmeniz saçma tişörtlerden daha iyi bir tercih olabilir.

şehrin kalesi wawel e de mutlaka gidilmeli, kazimierze yakındır kendisi, içeride herkesin önünde beklediği ve pozitif enerji yayıldığına inanılan kapı var *, iç mekan güzel vakit geçirmenizi sağlayacaktır. fotoğraf için birebir.

unutulmaması gereken birkaç nokta: haftasonu tek tük çalışan döviz büroları inanılmaz ucuza döviz bozuyor, sakın yaklaşmayın, işiniz varsa cumadan halledip gidin. havası istanbuldan da dönek, montunuz yağmurluğunuz ne varsa yanınıza alın. varşovadan daha çok seveceğinizi bilerek gidin. ve en önemlisi, en az iki gününüzü bu şehire, auschwitz'e falan değil, sadece bu şehre ayırın.
Geceleri carpe diem; frantic (davetiyesiz girmek zordur fakat en güzel club'dır), prozak; en son olarakta kitch (after party için) dolaşılmasını tavsiye ettiğim bir yıl yaşadığım şehirdir.
9. yüzyıldan 10. yüzyılın sonuna kadar çeklerin * egemenliğinde kalmış, 1815-1846 arasında rusya, prusya ve avusturya'nın himayesinde özgür şehir * olmuş ve 1038-1596 arasında polonya'nın başkentliğini yapmış kent. almanların krakau dediği bu kent, 1939-1945 arası polonya'yı işgal eden almanların polonya'nın orta ve doğusunda oluşturduğu genel valiliğin * merkezi olmuştur.
Ucuzlukta son nokta olan , gezilip görülesi şehirlerden biridir.
warsaw'da hiç vakit kaybetmeyin. 3 saatlik eğlenceli bir tren yolculuğu ile krakow'a giderek tarihin, kültürün ve eğlencenin tadına varın.
gittim gördüm hayran kaldım dedirtçek türde bir şehirdir. fakat sen hala çanakkaleye gitme, yahudi kamplarını gördüm bircok tarihi yer gördüm diyebil dedirtiyor insana. en azından benim için.
erkek tuvaletinde kabinet-pisuar şeklinde büyük-küçük abdest fiyat farklılaştırması yapılan şehir.

merak edenler için: büyük 1, küçük 0,5 zloty.
schindlerin listesi nin çekildiği şehir. şu an fabrika müze olarak kullanılmaktadır.
açık konuşayım özendim. adamların havaalanında ücretsiz wifi var lan. öyle bişey yiyip içmende gerekmiyor. bildiğin umumi internet. aha bu entryde ıspatıdır. (ancak adamlar avrupa birliğinde ama, öyle heryerde euro kullanılmıyor. efendi gibi cebinde zlotyin olacak. aferim onlara.)
(bkz: yazarların aslında söylemek istedikleri)
güzel ancak asla bir istanbul olmayan şehir. 3 haftadır falan buradayım, kesinlikle çok ucuz, kesinlikle çok eğlenceli ama işte bir istanbul değil, sokaklarında gezerken o tadı alamıyorum bir türlü. her gece clublara gitmek, ucuza en ala içkileri içmek bir süre sonra sıkıyor ne yazık ki. sabahın 9 unda parkta kızlı erkekli içki içen insanlar ve onların standartlarını düşünün... ayrıca net söyleyeyim kızları türk kızlarının en fazla 2 seviye üstüdür. bugüne kadar bi şekilde ilişkim olan kızların büyük kısmının yağ sorunu olduğu netti. bir rusya asla değillerdir. finlandiyada erasmus okuyan arkadaşım ziyarete gelince zaten oldukça şaşırdı, zira finlandiyadaki hatunların taşlığından sonra polonya ona görsel olarak yetmedi. insanları yardımsever ancak genel olarak korkak, tavşandan farksızlar zor durumlar için. dün gece başımıza musallat olan iri yarı*, dazlak pezevenkle kavga ederken hiçkimse ne yardım etti ne de kalkıp birisi polisi aradı. sebebi sorduğumda yapamayız dediler, niye dedim kural dediler. şu orosbu evladına söyleyin biz ispanyol değiliz diye dedim söylemediler, otobüs şoförüne polisi çağır dedik anlamadı. bana yumruk atışından sonra adama otobüs demirlerine tutunarak sert bir tekme indirdim botlarla bana mısın demedi, ki ben yesem o an nefessizlikten bayılırdım, adam otobüsten indi, şoföre kapıyı kapamasını söyledik yapamaz dediler. aklımızda şu var, yabancı ülkedeyiz, en can acıtacak olan türküz, polis gelse nasıl açıklarız, adama dalsak yanındaki 2 kişi de dalar mı, bu adamlarda bıçak falan var mı.. aklımızda bu sorular varken kemerleri çıkarıp tokaları el üstüne gelecek şekilde sardık, tam biz dışarı çıkıyorduk ki orosbu çocuğu otobüs şoförünün kapıyı kapatmak aklına geldi. arkadaşım dün gece geri döndü, kesinlikle çok eğlendik, çok dans ettik, bir sürü kızla yiyiştik ve çok ucuza içki içtik. ama bu yaşadığımız sinir harbi hepsini sikip bıraktı. bu sabah farkettim ki, otobüs durağında sağ elimi yumruk şeklinde sıkıp hazırda bekliyorum. korkutucu.

edit: bu arada, krakow da erasmus öğrencisiyseniz giremeyeceğiniz hiçbir club yok. girişler bedava, içkiler zaten ucuz ancak bazen daha da ucuza içmenize sağlayacak indirim kartları oluyor. üniversitede hocalar, clublardaysa şu iri kıyımlar çok fena saygı duyuyor. zira parası olan biziz ve biz bu şehre para bırakıyoruz. şöyle bi clubları sayarsak; şu meşhur kitch yıkıldıktan sonra sanırım yerini coco almış. frantic, afera, base, carpe diem, diva benim genelde gittiklerim. ayrıca her türlü içkinin, suyun, çayın 4 zloti - yani 2 liradan biraz fazla - olduğu, banialuka adında bir mekan var. burada gerekli içki stoğunu alıp çakırkeyif olduktan sonra clublara gitmek çok daha keyif verici.
Budapeşteden 7 saatte Orangeways otobüsleriyle Slovakyayı kıyıdan geçerek güzel bir yolculukla ulaşılabilir. Otobüsler Budapeşte futbol stadyumunun hemen arkasından özel duraklarından kalkar.fiyat süperdi "gidiş-dönüş" 10.000 forintti yani 35 euro kadar! otobüste wi-fi ve kahve makinasından servis edilen kahve bile var. biletler internetten http://www.orangeways.com dan kredi kartıyla kolayca alınır
polonyanın güzel, temiz, öğrenci şehri. Piyanist filminin de dekoru olmuş kent. kentin merkezindeki meydan avrupanın en büyük meydanlarından. irili ufaklı öğrenci cafeleri ve jazz lokalleriyle sanat elçiliğine soyunmuş görüntüsü vermekte. kesinlikle ucuz bir şehir. avrupanın en katolik ülkesi olarak doğal olarak bu havayı kesinlikle hissettirir. caddelerinde birçok genç din görevlisi, peder adayı vs. özel kıyafetleriyle dolaşırlar, kiliseler aktif rol oynarlar toplum hayatında, konserler düzenlerler, bu gelir kiliseye aktarılır ve pazarları tıklım tıklım dolarlar, istanbuldaki polonezköyden bahsettiğimde hemen panik halinde "hala katolikler mi yoksa müslümanlaştılar mı "diye sorunca ben de türkçe küfür ettim sokiim algıda seçiciliğinize diye. yani polonya kökenli olması, ist. da kendi kültürleriyle yaşadıkları, böyle bir yerleşim birimi olması hiç önemli değil, önemli olan "dinlerini muhafaza etmişler mi" yoksa "pis müslüman mı olmuşlar". katolik olmakla inanılmaz gurur duyan insanlar. fenalık getirdiler bana açıkçası "çok fazla din" bi şehir yani. halkı nazik olmakla birlikte yabancılara, yabancı kültürlere mesafelidir. budapeşteden 7 saatte orangeways otobüsleriyle çok rahat ulaşılır. Ausschwitz toplama kampı kente 1 saat kadar mesafede. 60-70 tl. ye turlarla ziyaret edebilirsiniz. Açıkçası iyi hoş şehir ama takıntınız yoksa illa gidicem diye gitmeseniz de olur bana sorarsanız. tramwaylar düzenli, ama yürüyerek de şehri ana hatları öğrendikten sonra yürüyebilirsiniz. nedense kendimi 2. dünya savaşı filmlerinde hissettim. nostaljik paltolar, kıyafetler, jazz lokallerinde çalan klasik 3-4 lü grupların klasik jazz repertuarları,nostaljik saç modelli genç kızların barda jazz dinlemesi, koltuk altında ekmek paketiyle eve hızlı hızlı yürüyen gizemli suskun yaşlılar. çok yaşlı var bir de. evet, başka bir başlık altında fikrimi beyan etmiştim. meraklısına hemen belirteyim Macarlar, Litvanyalılarla birlikte bayağı gezmiş biri olarak net söyleyebilirim avrupada gördüğüm en güzel kadınlar polonyadadır. tabi ne kadar nazik ve yardımsever olsalar da zırhlarını kırmak hiç kolay değil. katolikseniz olur bak:).
yazın öğle vakitlerinde sokaklarında insandan çok köpek olan polonya şehri. zitch dog oynamanın hiçbir manası kalmıyor. (bkz: zitch dog)
nüfusu yaşlı, insanları ruhsuz, kızları güzel.
şehir meydanında kulede çalınan trompet uzakta gelen türk saldırlarını haber vermek içindir. polonyalı bayan arkadaşım ısrarlarım sonucu bu bilgiyi vermiştir. ancak günümüzde bize yani türk milletine karşı avrupada en az önyargı besleyen millettir lehler. krakow, eski başkent olmasının da verdiği kültürel birikimle sizi ortaçağa götürür adeta.
bir de wisla krakow diye futbol takimi var.

not:gitmedim görmedim iddaa'dan biliyorum.
lehistan'ın başkenti.
Krakow ciddi anlamda dindar ve kasvetli bir yerdir. Gezip görmek için gelinecek ama yaşamak için pek tercih edilmeyecektir.
Her ne kadar komünizmden kurtulmuş olsalar bile hala etkileri var.
Gece hayatı varşova ve lodz'a göre daha uygun fakat kalitesi tartışılır.

Stare Miasto da açık pazar ve kapalı çarşı var gezilebilir.
Krakow peyniri ve simitini tadabilir hatta ekmek suyu bile bulabilirsinizi doğru okudunuz ekmek suyu.
Wisla Nehrinin görüntüsü gerçekten çok hoş tabi nisan eylül arasi giderseniz. Yoksa yoğun kar ve yağmur nedeniyle gezinizden zevk almazsınız.

Tuz madeni müzesi mutlaka görülmesi gereken yerlerden.
auschwitz toplama kampı da yakın olduğundan gidilmesi gayet kolaydır.
Toplu taşıma yaygın olarak kullanılmaktadır ve taksi ücretleri türkiyedeki gibi her bölgede sabit değildir.
Mesela diyelim ki ankaranın her yerinde taksimetre 2.10tl den açılıyor, ankaranın her yerinde sabittir.
Ama polonyada sabitlik söz konusu değildir. Sorup ona göre taksi kullanın.