bugün

amerikan filmlerindeki klasik hastane sahnesi.

kahramanımız bi şekilde yaralanmış ya da hastalanmıştır. kendisini hemen yoğun bakıma kaldırırlar, bissürü müdahale falan filan derken hasta bikaç gün sonra kendine gelir. gözlerini açtığında bip bip bip seslerinin duyulduğu bi hastane odasında (genellikle kafası gözü sarılı) kolunda serum yatmaktadır. şimdi böyle bi durumda siz naparsınız? ne oldu bana, neden burdayım, neyim var, iyileşecek miyim, bana verdikleri bu ilaçlar da ne acaba falan diye düşünürsünüz di mi? ben öyle yaparım mesela. ama kahramanımız öyle yapmaz, gözlerini açar, görüntü fluudan nete geçiş yaptığında eli direk serumların damara giriş yaptığı yere(bunun bi adı vardı ama unuttum) gider. lan belki çok hayati bi ilaç o, belki almazsan öleceksin. bi dur,bi hemşireyi çağır. sor bakalım bi çıkarılabilir miymiş. hayır madem o kadar gereksiz, neden veriyorlar adama o kadar ilacı di mi?
bu bir tek filmlerde değil gerçektede mevcut bir durumdur.
bizzat görmüşlüğüm vardır yoğun bakım odasında yaşlı teyzelerin bu eylemini...
diziler için geçerli durumdur. aynı kişinin bi kaç saat önce kalbi durmuş ve son bir müdahaleyle hayata dönmüştür. serumları söktüğünden biraz sonrada sevgilisi geldiğinde mucizevi bir şekilde parmaklarını oynatıp gözlerini aralayacak, birkaç gün içinde şık giysiler içinde gece hayatına bile dahil olacaktır.
(bkz: kendine gelen hastanın serumu söktürmemesi) benim yaptığım eylemdir.o bant nasıl acıtıyor ağdadan tecrübemiz var.sıcak su istedim ıslatın yoksa çıkartmam dedim..söktürmedim arkadaş.
türk filminde pek rastlayamayacağımız sahnedir. bizimkiler serum bitene kadar bekler.