bugün

görsel

edit: matrix'te bir diyalog.
gece gece yerlere yatırandır.

ahahahuhuuhuuohoohoohohohoo

purom elimdne düştü lan.

ananı avradını çükeyim. net.
her hafta düzenli güldüren caps.
Nirvanaya ulaşmış caps.
https://www.youtube.com/watch?v=nD3fR6YiYS4
güzel bir şarkıdır. yazacaklarımla da çok fittir.
ayrıca güne şarkıyla başlamak iyidir.

hayatı anlatan cümledir. matrix filminde söylenir. filmin insanlara anlatmak istediğini, izleyenlerin bir çoğu göremez.
'kaşık aslında yoktur'
sözlükte ve hayatımda karşılaştığım insanlar şu soruyu sormuştur kendilerine,
bunu soran yine kendi akılları değildir, daha önce bilinçaltı demiştim. çünkü bilinçaltınız sizin bilincinizle farkedemediğiniz şeyleri farkeder.
'bana hep rüyadaymışım gibi geliyor, sanki yaşamam gereken hayat yerine bir illüzyonu yaşıyorum.başkasının hayatını yaşamak gibi, tatmin edici değil, mutlu etmiyor'
doğdunuzda sahip olduğunuz ' öz', 'yaşam enerjisi', 'güç' tür size bu soruyu soran. evet soru cümlesi değildir ama aslında bir sorudur.
kapitalizm, tüketim toplumu, yani '' sistem'' aynı matrix gibi. kapitalizm şuan o sistemin tamamı değildir, parçalarından sadece birisidir.
insanlar size bir gün her şeyin iyi olacağını söylediler. ama bunun nasıl olacağını asla söylemediler. çünkü yolunu onlarda bilmiyordu. sadece ' değişim' e duyulan özlemin dile gelmesiydi toplumun bireyleri tarafından.

herkesin amaçları olmalı hayatta, bu amaç herkeste farklıdır. çünkü her insan özünde farklıdır.
sonradan 'öz' ünü sisteme veren kaybetmiş ve kaybedecek insanlarda aynı şeyi isterler.
para, seks, statü.
yukarda saydıklarımın hepsine sahip oldum. ama sonra bıraktım çünküsü aşağıda.
her insanın nihai ve tek amacı ' hayatını en iyi şekilde ve sonuna kadar tadına vararak yaşamaktır.'

fakat, sizin hayatınız için neyin iyi olacağına sadece siz karar verebilirsiniz.
size dayatılan ' iyi hayat' kalıplarıyla yaşamaya çalışırsanız, bu size sadece yukarıda bahsettiğim şeyi getirir. anlık zevk, kalıcı tatminsizlik ve mutsuzluk.
hayatı karı kız dan ibaret olan, basit hedeflerin peşinde koşan basit insanlar, söylediklerimden birşey anlamayacak tabiki.. onlar sadece çarkların dönmesini sağlayan parçalar.
ölü insanlar. bir denklemdeki değişkenlerden ibaret olanlar.. kendisi bir denklem yaratamayanlar..
yani kaybedenler.

filmi izleyen görmüştür. eğer sistemden çıkabilirsen, o sistemde istediğin gibi at koşturabilirsin.
istediklerini elde edebilir, sistemi değiştirebilirsin
daha önce koyulan kurallara itaat eden bir köpek olmak yerine,
kendi kurallarını koyabilen bir 'hükmeden' olursun. ve hayatını istediğin gibi şekillendirip, ona hükmedebilirsin. çünkü senin hayatında, senin dışında kimsenin söz hakkı yok.
tam bir güç timsali. durdurulamaz olmak..
her şeyi yapabileceğini bilmek, bakın sanmak demedim.
sanıp götüne kazığı yiyen insanlarla dolu piyasa.
insanlar başkalarına ne yapması gerektiğini söylerler. çünkü ona da başkası söylemiştir. üstlerde yazdığımı tekrar okuyun, kimse nasıl olacağını söylemez.
sadece yaşadıkları acı tecrübelerin, sikilmişliklerinin sonucu götlerinden tavsiye uydururlar. o tavsiye çözüm olmadığı halde. çünkü dalyarrak herkesin hayatını kendisinin ki gibi sanar. üzücü ama öyledir birazda.

bir de filmde ajanlar vardır, sistemde yaşayanlar 'illüzyon' dan uyanmasın diye onları sindirip, gerektiğinde imha etmekle görevlidir filmde. ve hayatını yaşadığını sanan sistemdeki her birey, potansiyel ajandır.
'' her ak sakallıyı dostun sanma''
ve bu dalyarraklar tavsiye verirken aslında ne söylediğini bile bilmiyordur. sadece ona ezberletilen toplumsal kalıplarla bir şeyler uyduruyordur. '' kendi düşüncesi'' bile yoktur. düşünebilme kabiliyeti olduğunu sanmıyorum orospu çocuğunun.
o yüzden insanların sizi etkilemesine izin vermemek gerek, eğer mutlu olmanın yollarını arıyorsanız.
çünkü piyasadaki çoğu ezik orospu çocuğu, aynı zamanda sinsidir. bakın ' akıllı ve gerçekleri görebilen' demedim. olduğu bok çukuruna çekmeye çalışır sizi ayağınızdan. bunu da ben senin hayatını sikmek için söylüyorum bunları şeklinde yapmaz.
'' dostça tavsiyeler'' maskesi altında yapar bunu.

insanın kendisine sorması gereken soru da
hayatının sonuna geldiğinde,
yaşadıkları toplumsal ıkıntılar, kaybetmişlikler, acılarla geçen. bütün hayatını çöpe atmanın verdiği o ağır, yıkıcı ve kötü his yüzünden yüzünde korkunç bir ifadeyle götündeki kıllar beyazlamış bir sonla mı ölmek.
yoksa
' yaşadım lan ben hayatı istediğim gibi' diyebilmenin verdiği tatmin ve mutluluk hissinin gülümsemesiyle mi ölmek.
ilki gibi sonu hiçbir insan hak etmez çünkü bana göre korku filmi gibidir.
ikincisini ise sadece hakedenler alır.
hayat akıp gidiyor her saniye. bir daha gelmeyeceğiz dünyaya.
neden senin olmayan bir hayatı yaşıyorsun?