bugün

çocukluğumuzun en büyük dertlerinden biridir karper peynir ambalajı açmak. dünya üzerinde karper peyniri yiyip de sevmeyen kitlenin, seven kitlenin yanındaki önemsenmeyecek minikliğinden olacaktır ki her çocuk karper peyniri sever diye bilinir. peki nedir bu karper peynirin ambalajının önemi;

efendim bir kere bu peynir şekilsel olarak üçgen dizayn edilmiştir. dolayısıyla bir çok köşesi mevcuttur. ayrıca üçgen olmasından dolayı simetrik hiçbir tarafı yoktur. üretici firma üçgenin bir tarafına kırmızı bir bant koymuştur açmakta kolaylık sağlasın diye. şimdi bu bandı kullanan ve kullanmayan arasındaki farkı inceleyelim.

kırmızı bandı kullanan kitle bandı çeker ve bant ile birlikte üçgenin bir kenarının ortasından (bkz: orta sahanin kendi yari alanina bakan bolumu) aşağıya doğru bir yırtık meydana gelir. eee, ne oldu şimdi, bu benim açmama yardım mı edecek? efendim o açılan yırtıktan tırnak sokulmak suretiyle bir tarafa doğru genişletilir, sonra da diğer tarafa. böylece üçgenin üst tarafındaki kılıf sıyrılmış olur. ters çevirip tabağa löp şeklinde düşürürsünüz.

eğer kırmızı bant kullanılmaz ise üçgenin bir köşesinden katlama yapılan bölgeden açılmak suretiyle üçgenin bir yüzü soyulmaya çalışılır. tabii bu noktada tırnak içerisine giren peynir miktarından bahsetmek istemiyorum ki ziyadesiyle sinir bozucudur. neyse efendim bir şekilde o yüzü de soyar sonra tabağa löp şeklinde düşürürüz.

fakaaaat iki durumda da ne olur, o köşelerdeki kısımlar ambalajda kalır. insan için en sinir bozucu an bu andır. zaten bir gıdımlık peynir vardır toplamda, onun da yarısı köşelerde kalınca insan kanser olur. o kısımların kesinlikle ziyan olmaması için ambalaj ağıza atılıp emilmek suretiyle tüm kalan peynir temizlenir.

senelerdir şu karper peynirin ambalajı değişmemiş ve kimse de değiştirmeye kalkmamıştır. şikayetçiyiz efendim, değiştirin artık şunu. yiyemiyoruz, yerken şempanzeye dönüyoruz. o köşelerde kalmasın peynir meynir. hepsini yiyelim bir lokmada güzelce. yapın şu ambalajı dikdortgenler prizması veya küre veya ne bileyim zabaskometre şeklinde. artık bu yaşa geldikten sonra rezillik çekmeden karper peynir yemek istiyorum.
karper peynir ambalaji acma sorunsalindan daha büyük ve mühim bir sorunsal daha vardır ki, biz ona asıl taşaklı level diyoruz, "karperlerin bulunduğu kutuyu açmak"'tır. 8'li karperimizin ikame ettiği ve silindirik şekli olan (h çok küçük olmak kaydıyla) kutuyu açmak, dişle soda kapağı açmaktan daha zordur. yandaki kırmızı şeridi çıkarsanız bile o kadar birbirine yapışmıştır ki alt ve üst kapaklar birbirlerinden ayrılmak bilmezler. insan bi zorlar iki zorlar üçüncüde kutunun açılmasıyla birlikte sevgili karperlerimiz de yerlere dağılırlar. tabi hijyenik olmaz bu da. buradan karper ar-ge'sini kınıyorum. 40 yılda 1 metre ilerleyemediler.
eline bulaştırmadan açana renkli televizyon hediye edilen olay.
karper yerine halis muhlis köy peynirini tercih etme sebebidir.
sütaş eritme peyniri tercih edilerek ortadan kaldırılan sorunsaldır. sütaş'ın iki tane kırmızı bandı vardır çünkü. bu, o büyük tırnak içi peynir olgusunu da ortadan kaldırır.
eğer kırmızı bant (V şeklinde düşünürsek) uçtaysa, kendiliğinden yok olan sorunsaldır. çift kırmızı bantlar kolayca açılmaktadır.

ha tek bant ve ortada ise, işte o zaman tırnak aralarınız peynirle dolar. bunu önlemek için napıyorsunuz, almadan önce ters çevirip bakıyorsunuz, ona göre alıyorsunuz, sinir harbinden kurtuluyorsunuz.
http://www.youtube.com/watch?v=N34bsmxLSR0
peynirin üstünde kırmızı bir bant var, eğer o bant koparsa ve yırtılırsa yaşanacak sıkıntıdır. elinize bulaşır, sonra parmaklarınızı yalamak zorunda kalırsınız.