bugün

en yakın arkadaşlarıyla bile sürekli rekabet halinde olduklarını düşününce ne yazık ki su götürmeyen gerçektir. sevgililerinden, işlerine, güzelliklerine kadar mütemadiyen kıyas modunda yaşıyor kadınlar. kabul etmezler bu gerçeği ama görünen köy ortada. belki çok çok düşük ihtimal olmasına rağmen istisnalar vardır. ancak hem güzel hem de başarılı bir kadının gerçekten güvenebileceği hemcinsi olduğuna inanmak mantıkdışı geliyor kulağa.
"bazı erkekler kolay işlerle uğraşırlar, atomu parçalamak gibi... bazı erkekler ise çok zor şeylerle uğraşırlar, kadınları anlamak gibi"

albert einstein.
kadınlar erkekler için soyunur , kadınlar için giyinirler sözü bunun kanıtı.
katliamlara kdr uzanabilecek dünyalar savaşı belirtisidir
(bkz: şampiyon belli ikinci kim)
Farkedildiği anda koşarak uzaklaşılması gereken durum. allah korusun arada falan kalırsın...
hemcinslerimi yeterince tanıdığımı düşünen biri olarak derim ki: kıskanan kadını güçsüz gösteren durumdur. çünkü bir kadın konu ne olursa olsun kıskanılmaktan hoşlanır. bu onu güçlü kılar ve kendini iyi hissettirir çünkü. sen de kıskanarak ona bu ödülleri vermiş olursun ve gerçekte kazanan o olur. o bakımdan izlenecek yol kıskanmak değil, hiç bir kıskançlık belirtisi göstermeden, aşağılamaktır. her ne kadar kendini küçük görmemiş, hala kıçı fezadaymış gibi görünse de, insan psikolojisi basittir. sen aşağıladığın an, o kendini kötü hisseder. ama aşağıladığın an düşman kazanacağın için yalnızca "ignore mode on" da yapabilirsin ama kıskanma, sakın. o zaman sende olmayanın kendinde olduğunu düşünür, sakın diyim.
bazı kadınları aptallığa sürükleyecek kadar yoğun olabilen duygudur.
on bir yaşındaki kızı eşine bakıyor diye dövmek...
Allah'ım yarattın bir de takip et.
ortaya rekabet çıkacağından ve rekabet daha da güzellikler ve cesaret doğurabileceğinden , bize yarar.
süründürür, çifkefleştirir, kalite düşürür ama bitmez.
"kadınlar arasında polemik oluşturabilecek konu" diye düşündürten konu ayrıca.
erkekler arasında da olan ancak bu kadar açık seçik yapılmayan durum.

(bkz: benim penisim senin penisini döver)
(bkz: rekabet duygusu)
erkeklerin kadınlar konusundaki fantezilerden bi fantezi daha.
kadınlar en zor zamanlarında birbirlerine dünyanın hangi köşesinde olularsa olsunlar el uzatacak kadar iyi ve sağlam dostluklara da imza atabilmektedirler. kıskançlık değil, birbirini sevip, destek olmayı ve birbirine köstek değil de destek olmayı seçenler de çoktur.

kafanızı yormayın, tıngır mıngır gidiyoruz biz.
kadınlar inkar etselerde her zaman bir birlerini kıskanırlar bir kulp takarlar birbirlerine mutlaka yok şurası güzel değil yok burası diye kendince yorum yaparlar.
gayet normal olandır. ne yapsalardı? gidip erkeklerin çüklerini mi kıskansalardı?
kıskançlığın, erkekler arasında olmadığını da nereden çıkardınız kuzum?
erkekler arasında en önemli muhabbet konusu olan; kiminki kaç cm yarışının, kadınlara hava atmak için olduğunu mu sanıyordunuz?
küresel ısınma, ozon vs. alayına bile çare bulunmasına rağmen bu çağda bile, hala önüne geçilemeyen hede.
(bkz: kıskanç kadından korkacaksın arkadaş)
9 kız ın olduğu bir bölümde 8 grup var .50 tane erkek oturup yemekhanede kantınde cay sohbet muabbet ortamı kurabilirken bu kızlardan rastgele secilen 2 kız asla birbiriyle iletişim kuramaz. yahu 9 kız sınız bir kere bile 3 lü grup halinde biryerlere gittiğini görmedim. üniversite nin bana öğrettiklerinden biri budur.kızlar arasında müthiş bir çekememe ve kıskançlık vardır .herdaim.
vallahi çok komik bir şey lan.

geçen facebook'ta okey oynayayım dedim. sıkıntı başa bela. eşli oynuyoruz. benim eşim bir kız. diğer ikisi de bir kız bir erkek. oyun ilerledi işte ben açtım falan. benim eşim olan kız "tuğçe sen oyun bitince çık" dedi. tanıyor falan heralde dedim. "niye be" dedi kız. ya da dur diyalog yapayım ben bunu.

-tuğçe sen çık oyun bitince
*niye be
-çık diyosam çık, sevgilimle karşılıklısın
*ee yavşıyorum sanki nalaka
-çık lan işte kaltak
*salak mısın be

sonra ben devreye girdim, ne üstüme vazifeyse artık:

+siz sevgilisiyle masanın altından elele tutuşunca fark etti kız tabi tuğçe

karşımdaki tribal enfeksiyon sahibesi bağyan çıktı gitti sonra. kızın sevgilsi, mağdure tuğçe ve ben kaldık.

sevgilisi "kusura bakmayın biraz kıskançtır da" dedi.

milletin ağzına sıçmış bırakmış, biraz diyor. "biraz mı?" diye sorduğumda "ehehe" deyip çıktı. bir hatun uğruna ya'rab ne hatunlar kırılıyor.
hangi kadın?
dünyanın en tehlikeli kıskançlığıdır.
kadınların dost olamamasına ilişkin nietzsche'nin sözünü hatırlayalım öncelikle: "kadın henüz yatkın değildir dostluğa: kadın hâlâ kedidir, kuştur ya da olsa olsa inektir."

ve evet, gayet de fazla olan kıskançlıktır. nasıl ki erkekler, genlerden ve içgüdülerden gelen derin psikolojilerine uyarak, kadın sikmek ve pompa arzusuyla yanıp tutuşuyorlarsa kadınlar da doğru erkeğin kendilerinin olması için bir çaba içindedirler, bunun sosyoekonomik boyutla falan bir ilgis yok.

buna binaen; kadınlar mesela, yolda yürürlerken karşıdan gelen kadını baştan aşağı öyle bir süzerler ki 3 saniye süzdükleri kadını ertesi gün sorsanız ayakkabısının rengini hatırlayabilir. ya da topuk uzunluğunu. alıcı gözle bakmak veya algıda seçicilik budur işte tam olarak.

veya; bir kadın başka bir kadını fotoğrafta gördüğü zaman, direkt şöyle bir tepki verir: "bluzu güzelmiş.". aga o fotoğraf onun için mi, diyemezsiniz, genler farklı aga, yapacak bir şey yok. onlar erkeklere muhtaç, erkekler de onlara. bu kadar.

ne bağladım amına koyim sonunu ama.
etrafında olan biteni iyi çözümleyebilenler tarafından kullanılabilen, kadın zaafıdır. hem de büyük bir zaaf.
bir kadın sadece fiziksel özellikleriyle, giydiği ettiğiyle o küçücük beynine rağmen benim önümde yer aldığı her durumda yaşadığımdır.**