bugün

hitler döneminin en ünlü bilim adamı.kendisinin faşist rejim içinde birçok görevleri olmuştur ve ayrıca birçok ta acımasız deneyler yapmıştır.dünya tarihine yaptığı tek katkı genetik bilimini keşfetmesidir.bu yüzden de ne kadar faşist olduğu için kabul edimek istenmese de josef mengele genetik biliminin babasıdır.

kendisinin faşist rejim içindeki en önemli görevi en büyük nazi toplama kampı olan ausschwitz toplama kampında gelen insanların krematoryuma götürülüp yakılmasına ya da çalışma kampına gönderilip çalıştırılmasına karar vermesiydi.toplama kampına gelen yahudiler camdan bir oda içine kapatılıyorlardı ve doktor mengelenin gözlemleri bu noktada başlıyordu.bir el hareketiye insanlar gaz odalarına gönderilirdi.daha kaslı yapıda ya da daha çevik insanları da çalışma kamplarına (bkz: konzentrationslager)gönderirdi.çok nadir olmakla beraber hoşuna giden farklı davranıştaki veya görünüşteki insanlar varsa bunları da bilimsel çalışmalarında kullanmak üzere ayırırdı.tüm bunları yaparken de yüzünde devamlı olarak tatlı bir gülümseme vardı.yani kimse ne zaman ne yapacağını pek kestiremezdi.

kendisi ikizler üzerinde acımasız deneylerde bulunmuş,kardeşlerden birini ağaca çarparken diğerinin ne tepki vereceğini ölçmüştür.bunun yanı sıra insanların ten ve göz renklerini sıvılar enjekte ederek değiştirip bir alman prototipi yaratmaya çalışmış,bu yolda başarılı olamadığı gibi binlerce de insanın ölümüne malolmuştur.

ikinci dünya savaşının bitip nazi almanyasının dağılmasından sonra brezilyaya kaçmış,orada açlık ve sefalet içinde ölmüştür.

kendisi her ne kadar cani doktor olarak suçlansa da yaptığı acımasız deneyler genetik biliminin önünü açmış ve günümüzdeki birçok buluşun da temelini oluşturmuştur.

ayrıca bir gereksiz bilgi deposu olarak şunu da söyleyeyim içimde kalmasın:kendisinin en çok sevdiği masal pamuk prenses ve 7 cücelerdir.bu nedenle cücelere karşı özel bir ilgisi vardır ve kendisine gelen yahudi cücelerini de gaz odalarına göndermek yerine orda burda süründürterek ve çalışmalarının bazılarında kullanarak hiç değilse onlara bir yaşama şansı tanımıştır.
(bkz: angel of death)
(bkz: auschwitz)
auschwitz'e 1943 yılında kendi isteğiyle gelen sapık doktor. auschwitz'e geldiğinde 32 yaşında idi.
(bkz: sapık)
soykırımlar yapılırken auschwitz birkenau ölüm kamplarında bulunan insanlar üzerinde acımasızca deneyler yapılmaktaydı. yahudi soykırımı süresince insanlar üzerinde, çok acmasız deneyler yapan en ünlü doktordur kendileri.
bu şahsa ne kadar sayılsa,sövülsede tıbba yaptığı katkılar hem ruslar hem de amerikalılar tarafından güzel bir şekilde sömürülmüştür.*
çiçeklere renk veren maddeleri insanların gözüne enjekte etmek, morfinsiz yapışık ikizleri ayırmak gibi garip yöntemleri varmış.gaz odalarında bulduğu limit değerler hala kullanılıyor tabii ki yaptığı anlaşılamaz kabul edilemez ama gene de bilgileri tıpta hala kullanılıyor bu da inkar edilemez..
(bkz: gas chamber)
nazi döneminde, toplama kamplarının ''ölüm meleği'' lakaplı biyalog-doktorudur.

auschwitz-birkenau, buchenwald toplama kamplarındaki tutuklular üzerinde insanlık dışı denemeler yapmıştır.

''kalıtım teorisi ve ırk temizliği'' konularında cingeleri, ikizleri ve cüceleri ''en uygun tıbbi araştırma malzemesi'' olarak kullanmıştır.

hitler'den aldığı epitel hücreleri değiştirerek bir dizi hitler kopyası üretmek istemiştir.

zararlı kalıtımın insanlar üzerindeki anormalliklerini ıspatlamak için sapıkca metodlar denemiştir.

rosenheim'de, 1945-1949 seneleri arasında ''fritz hollmann'' sahte ismiyle tarım işçisi olarak çalışmış,

1949 da, kızılhaç internasyonal örgütü tarafından kendisine çıkarılan ''helmut gregor'' kimlikli sahte pasaportla italya üzerinden güney amerikaya kaçmıştır.

1956 da, san paulo'da yüzerken kalp krizi geçirip ölmüştür.
tıbbın çok şey borçlu olduğu söylenilen kişi.
zıt ikizi ve meslektaşı için;

(bkz: baruch goldstein)
Autswich'in en güler yüzlü insanıdır.Çocuklara şeker ve çikolata dağıtır, kampın çocukları onu ''iyi amca'' olarak çağırmaktadırlar.
Lakin işin aslı farklıdır tabi ki.onlarda insanı deneylerinde kobay olarak kullanmıştır.
Belkide tarihte en çok lanet edilen insanlar arasında yer almasına karşın, savaş sonunda arkadaşları bir bir darağacını boylarken,kendisi güney amerikaya kaçmış ailesiyle mütevazi bir hayat sürmüştür.
1979 da ölerek adalete hayat boyu çalım atmayı başarmış bir insandır.
mossad tarafından neden yakalanamadığı açıklanan "ölüm meleği".

http://www.hurriyet.com.t....asp?gid=229&sz=57936
mossad'ın kıçını kurtarmak için seneler sonra "böyleydi böyledi de biz yakalamak istemedik" dediği ve eski zamanda rezil olduğu kişidir.

yeme bizi mossad.
"ölüm meleği" lakaplı nazi doktoru.
Ölüm Melegi, Hitlerin döneminde Nazi toplama kampı auschwitz-birkenau`da , genellikle ikiz çocuklar üzerinde deneği insanlık dışı fakat bugünkü tıpa inanılmaz kaynaklar sağlayan, .
modern genetik biliminin atası sayılabilecek,
ikiz çocukların gözlerine renkli mürekkep enjekte eden (gözlerinin rengi değişecek mi?)
çocukların midelerini anestezi yapmadan çıkartıp sonrada yemek borusunu 12 parmak bağırsağına bağlayan ve ne kadar yaşayabileceklerini yada yaşayacaklar mı acaba sorusuna cevap arayan,
yeni doğmuş bebeğin dayanableceği soğuk ve sıcak eşiklerini ölçen (1. 2. 3. derece yanıkların belirlenmesi),
insanların kafasını tel ile bağlayıp ve sıkıp, bazende insanların kafasını mengene tarzı cihazlarla sıkıp kafatasının ne kadar dayanabileceğini ölçen,
yeni doğum yapmış kadının göğüslerini bantlayarak, bebeğin beslenmeden kaç gün yaşayabileceğini merak eden,
Normal ikizleri sırlarından yapıştırıp kan damarları ve organlarına kadar birleştiren ve siyam ikizi haline getiren,
insanların sıçmasına sebep olan sinyali bulup, tekrar tekrar dinletip insanları sıçırtan,
yeni doğmuş bebekleri haşlayan, kızgın fırınlara atan,
birçok ikiz çocuğun iç organlarını anestezi yapmadan çıkarıp,bunları deneylerde kullanan,
kan gruplarının aynı olup olmaması gözetmeksizin, ikizlerin kanlarını birbirine enjekte eden,
Slayer'ın angel of death adlı şarkısında anlattığı,
savaş bittikten sonra götü kurtarmak için brezilya'ya kaçan şahsına münhasır bir (bkz: hayvan oğlu hayvan)
(bkz: Auschwitch kampı)
(bkz: mossad ın yakalayamadığı adam)
sevin sevmeyin, şeytan diyin, adını dahi duymamış olun fark etmez. bugünkü genetik bilimi varsa bu adam sayesinde vardır.
bilim etiğiyle ve insanlıkla uzaktan yakından ilgisi olmadığı anlaşılan nazi doktor. *
saf ırkı daha kısa sürede oluşturabilmek için kadınların doğurganlığının arttırılması için çabalamış ve daha çok nasıl ikiz doğurabileceklerini araştırmış alman doktor. elde ettiği bütün bilgileri kaçarken yanında götürmüştür.
genetik biliminin babası olduğu kesinlikle doğru olmayan, bilim ve felsefenin ayrılmasının en korkunç ürünü yaratıktır.

genetik biliminin asıl babası gregor mendel'dir. bu pislikse, olsa olsa bilim yaptığı iddia edilen, empatisiz tipik bir seri katildir.
bilime yaptığı katkıya sokayım. bu mu lan ilerlemenin ve modernizmin fiyatı? "olsun siktiret, harcadığı insanlar sayesinde bilim bugünlere geldi" diyenler; bilim ilerlesin diye götünüzü bile verirsiniz. josef bir gün gelip "la şunun ciğerine sokayım bakayım ne tepki verecek" dediğinde, "al hocam götüm bile senin" diye eriyip bitersiniz.
sigaradan bir nefes daha çekip üfledi aynadaki siluete; alimlikle zalimliğe devam dedi içinden bir ses, devam…

“hauptsturmführer* mengele lütfen.” dedi soğuk sesi karşıdaki operatöre. karin magnussen adındaki bu kadın savaştan sonraki yıllarda bir lisede normal bir biçimde biyoloji öğretmenliği yapacaktı; bir dönem fizyolojik olarak değiştirmeye çalıştığı nesilleri o zaman da zihinsel işkencelere tabi tutacaktı. şimdi bunlardan habersizken, cızırtılar arasından ölüm meleğinin yaptıklarını inkar edercesine sıcak ve sevimli sesi yanıt verdi.

_”merhaba doktor magnussen. umarım iyisinizdir. bana göndermiş olduğunuz örnekleri inceledim; ve çalışmalarınız hakkındaki raporu okudum, gerçekten hayret verici.”

_”ben de sizinle bu konu hakkında konuşmak istiyordum. müsaitseniz bunu akşam yemeğinde konuşalım.”

akşam saat yedi için randevulaşan kadın sigarasını aynanın yanındaki kül tablasında ezip söndürdü. odanın içinde bir sağa bir sola bir süre döndükten sonra çalışma masasının hemen arkasındaki panoya tutuşturulmuş gözlere bir süre amaçsızca bakakaldı. ne düşündüğünü kendisi de bilmeden birden odadan dışarı fırladı ve kapının diğer tarafında bekleyen hizmetliye dönüp:

_”arabayı hazırlayın. auschwitz’e gidiyoruz.” dedi.

üç ana kamptan oluşan bu yer; krakow’un ortalama 60 km. batısında yer alan küçük bir kasaba oswiecim civarındaydı. bir milyonu yahudi olmak üzere toplam bir milyon yüz bin kişinin insanlık dışı muameleye tabi tutulduğu bu mezbahayla karışık mezarlığa giden; kenarları ağaçlık, dar ve çamurlu orman yolunda ilerleyen kadının aklında tek bir soru vardı. acaba düşledikleri bu büyük hayali gerçekleştirmeye güçleri var mıydı?

araba kampın girişindeki kapıda nöbetçiler tarafından durdurulmadı bile. daha önce birçok kez buraya gelmiş olan kadın, aklındaki sorudan etraftaki keskin koku ve arabanın boğuk gürültüsüyle bir an sıyrıldı. bir erin, geldiğini haber vermek için koşar adım yanından geçtiğini gördü. kendisi de birkaç adım atmıştı ki subayların kaldığı barakanın yan tarafında duran revir görünümlü yerden ellerinde kanlı ameliyat eldivenleriyle bir adam fırladı.

_”bekleyemeyeceğini tahmin etmiştim. ben de seni beklerken biraz çalışmak istemiştim.”

barakaya girdiklerinde koku dışarıdakinden on kat daha ağır bir hal almıştı. sağlı sollu masaların üzerinde birtakım notların bulunduğu bir odadan açılan bir kapıdan, ameliyathane görünümlü çalışma odasına girdiler. ortadaki masada yatan, bir gözü oyulu adam artık bağıracak gücü kendinde bulamamış olacaktı ki bayılmış öylece yatıyordu. bu mengele’nin anestezisiz yaptığı ilk ameliyatı değildi; sonuncusu da olmayacaktı. morfin cephede savaşan alman askerlerinin kullanmaları gereken nadide bir maddeydi; masada yatan bu adam gibileri için değil. odanın sağında göz bebekleri küçücük kalmış bir adam yatıyordu yerde. kadın adamın gözüne direkt olarak adrenalin verildiğini hemen anlamıştı. bir başka köşede yatan gözüne mavi mürekkep dökülmüş adama baktı. ölüm meleğine dönüp bunları daha önce kendisinin de denediğini fakat bir sonuç alamadığını belirtti. bu sırada mengele biraz önce çıkardığı gözü tarttı, ölçtü. gidip yan odadan kadının gönderdiği numunelerden bir taneyle döndü ve:

_”evet karin, evet… biz burada can almıyoruz, can bağışlıyoruz. belki de burada bugün biz tanrının yerine geçtik. kim bilir belki ileride bir gün bütün insanlık bizim adımızdan bahsedecek. şimdi diğer deneklerden farklı olarak ikizler arasındaki farklılıkları ve benzerlikleri incelemek istiyorum. bu araştırmadaki hassasiyetin ve gayretli çalışmaların için sana teşekkürü borç bilirim. geriye diğer gözü çıkarıp nakil için saklamak kaldı. fakat artık ikizleri aynı yerde tutmamız gerektiğine inanıyorum. bu bize şüphesiz hem zaman kazandıracaktır; hem de ikizlerin farklı fiziksel müdahalelere nasıl tepkiler verdiklerini gözlemlememize yardımcı olacaktır. nasıl olacağını şu an ben de tam bilmiyorum; mesela bir kardeşe elektrik şoku uygularken diğerinde oluşacak fiziksel uyarımlar… akşam yemeğimiz biraz geç saate kalabilir, umarım sakıncası olmaz.”

elindeki bir çift gözü ayrı ayrı işaretlendirip kadına veren ölüm meleği, masada yatan adamın diğer gözünü çıkartmak üzere hareketlendi. kadın halen daha yol boyu kafasını kurcalayan soruyu düşünüyor; mengele’nin ağzından çıkıp odanın içinde yankılanan mağrur sesi duyuyordu. evet, onlar belki de bugün tanrının yerine geçmişti.

işte II.dünya savaşı almanya’sında göz renginin kalıtsal olarak değiştirilip değiştirilemeyeceği; insanların birbirlerinin kanlarını, gruplarına bakmaksızın taşıyıp taşıyamayacakları testleri böyle başladı. dna nın temellerinin biyolojide bu testlerle atıldığı bugün herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. fakat alimlikle zalimlik yaparaktan…

*hauptsturmführer: yüzbaşı
http://berkinberks.blogcu.com/limlikle-z-limlik/8839360
insanlık ve bilim etiğiyle bağdaşmayan bir çok cani deneylere imza atan ünlü nazi bilim adamı. auschwitz birkenau da yaptığı deneylerin sonucunda yüzbinlerce insanın ölümüne sebebiyet verdiği söylenen bir doktordur. ölüm kampı işgal edilmeden 10 gün önce kaçmıştır. ilk önce avusturya'da bir süre saklanmış daha sonra ise arjantin ve en son ise ölene kadar brezilya'da bertioga kasabasında kalmıştır.7 şubat 1979 yılında denizde ayağına kramp girmesi sonucu ölmüş ve kimliği campinas devlet üniversitesi uzmanları tarafından dna testi yapılarak anlaşılmıştır.
savaş olur. silahlar konuşur. evler yıkılır. çocuklar babasız kalır. bir de her savaşın sonunda esirler olur.
bu esirlerinde josef mengeleleri olur. bu josef mengeleler, esirlerin üzerinde deneyler yapar. köleleri kobay olarak kullanır.
dediğim gibi her savaş, her soykırım sonunda josef mengeleler vardır. ama bu adam en ünlüsüdür. yine de diğer mengeleler de unutulmamalı.

tabi kendisi sıradan bir doktor veya sıradan bir asker değildir. hayatı incelendiğinde bu görülür.
mesela bu adamın yüzerken ölmesi bana gerçekçi gelmiyor.
benim tahminim diğer naziler gibi mossad veya benzeri kişilerce öldürüldüğü.
bu nokta da mossad gibi başarılı operasyonlardan sonra, bunun reklamını yapmayı seven bir grubun, bunun reklamını niye yapmayacağı düşünülebilir.
bunun sebebi de mossad'ın josef mengele'yi koruyan güçleri kızdırmak istememesi olabilir.
kaçtığı brezilya'da oranın yerli insanının genleri ile oynayarak nordik insanı yarattığı söylenen nazi doktoru. yahudiler üzerinde yaptığı deneyler ise olumsuz sonuçlar vermişti.