bugün

reyizin bini çıktı büyük duvara
sarı cüce düştü karıya kumara
haber salın ceymi denen davara
winterfellden yola çıktı yiğitler

yola çıkın çadırları toplayın
atlarılan ovaları kaplayın
drogo derler yiğit öldü ağlayın
winterfellden yola çıktı yiğitler

kuzeyde mavi gözlü iblis ürüdü
winterfelli bembeyaz kar bürüdü
reyiz öldü bir boz kurt uludu
winterfellden yola çıktı yiğitler…

anan vermiş öz dayına meyili
yok nasılsa olsa zinanın delili
cofri bini senin günlerin sayılı
winterfellden yola çıktı yiğitler

muallak imiş şol lordların hepisi
yılan imiş robert reyizin karısı
seni bulacaam olm cofri sarısı
winterfellden yola çıktı yiğitler

jorah reyiz ak saçlıya boş değil
taze dula bu yaptığı hoş değil
gönül sevmiş, gizli sevda suç değil
winterfellden yola çıktı yiğitler

bu şiiri ne zaman okusam beni başka diyarlara götürür... hüzünlenirim...
sen olmasan, seni bir lahza olsun göremesem yahud
ne olur bilir misin?
sen olmasan, seni bulmak hayali olsa muhal
yaşar mıyım dersin?
tevfik fikret
--spoiler--
sonra sen kendi yolunu çizdin,
benim ilkokulda resmim zayıftı, pek birşey çizemedim.
bir işe girdim,
beşiktaşta bir eve taşındım ve sigarayı bıraktım.
bulaşık makinam var,
alttan iki dersim,
bir kitap projem,
ve sen yoksun...
--spoiler--

(bkz: ah muhsin ünlü)
yarısı burdaysa kalbimin
yarısı Çin'dedir, doktor.
Sarınehre doğru akan
ordunun içindedir.
Sonra, her şafak vakti, doktor,
her şafak vakti kalbim
Yunanistan'da kurşuna diziliyor.
Sonra, bizim burda mahkûmlar uykuya varıp revirden el ayak çekilince
kalbim Çamlıca'da bir harap konaktadır
her gece, Doktor.
Sonra, şu on yıldan bu yana
benim fakir milletime ikrâm edebildiğim
Bir tek elmam var elimde, doktor,
Bir kırmızı elma:
kalbim
Ne arteryo skleroz, ne nikotin, ne hapis,
işte bu yüzden, doktorcuğum, bu yüzden
bende bu angina pektoris

Bakıyorum geceye demirlerden
ve iman tahtamın üstündeki baskıya rağmen
kalbim en uzak yıldızla birlikte çarpıyor

(bkz: nazım hikmet)
(bkz: angina pektoris)
Mona Roza - Sezai Karakoç.
ne çıkar siz bizi anlamasanız da
evet siz bizi anlamasanız da ne çıkar?
eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da
ne çıkar? hiç!

(bkz: edip cansever)
Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.
Orhan Veli
Aslında hiç kimse sevmedi,
Bir ben sevdim seni...
Severmiş gibi değil,
Kana kana sevdim seni.
Tıka basa sevdim...
Dolu dolu sevdim...
Aslında kimse sevmedi seni,
Sevmekten çekindi
Oysa ben;
Yana yana sevdim seni...
Bile bile sevdim...
Aklımdan zorum var gibi,
Aklıma silah dayanmışcasına,
Mecburmuş gibi,
Ve başka çarem yokmuşcasına,
Bir ben sevdim seni...

Aslında bir sen sevmedin beni,
Herkesi sevdiğin gibi...

- Can Yücel
ümit yaşar oğuzcan -dağ rüzgarı
cemal safi -git
atilla ilhan- aysel git başımda
bunlar gibi damardan koyanını görmedim.
--spoiler--
Hadi şimdi gider pusulasına yazın kardeşlerimizin vasiyetlerini.
Vergiden düşün babasız kalan çocukların acısını.
Soğuk rakamlar üzerinden bir hayat kurun karanlık ve ıslak maden dehlizlerinde.
Bu işin sorumlularını affetmeye hiçbir kulun gücü yetmez. Bunu ancak Yaradan yapabilir.
Allah sizi affetsin.
Çıkarın o pahalı çizmelerinizi.
Dünya daha fazla kirlenmesin.
--spoiler--

yılmaz erdoğan ..
şartel attı kız barmene bakınca
nevri döndü buldu bir tabanca
o güne kadar incitmedi karınca
hayatı kaydı kurşun yanlış hedefe varınca

cenaze çıktı kanlı diskotekten
oysa hoş bir geceydi çaldığın felekten
geldi barın sahibi "lütfen içki parası"
demek ki neymiş alkol her fenalığın anası.
iki kalp siiri anlamını cozemedim orasi ayri.
ÖYLE BiR ÖLSEM

Öyle bir ağlasam
Öyle bir ağlasam ki çocuklar
Size hiç gözyaşı kalmasa.

Öyle bir aç kalsam
Öyle bir aç kalsam ki çocuklar
Size hiç açlık kalmasa.

Öyle bir ölsem
Öyle bir ölsem ki çocuklar
Size hiç ölüm kalmasa.

Aziz NESiN
ben sana mecburum bilemezsin
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum

ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
bu şehir o eski istanbul mudur
karanlıkta bulutlar parçalanıyor
sokak lambaları birden yanıyor
kaldırımlarda yağmur kokusu
ben sana mecburun sen yoksun...