bugün

(bkz: bednyye lyudi)
eski bir füsun önal şarkısı. hareketli bir müziği vardır bu şarkının. sözlerinde de bir koşuşturmacadır gidiyor zaten. büyük ihtimalle müziği ecnebi bir müzisyenin eserinden alınmıştır. her neyse. ahan da sözleri;


--spoiler--
insanlar insancıklar
Binlerce yüzbinlerce
insanlar insancıklar
Hepsi yaşam derdinde

Kimi üzgün kimi şen Kimi sevgiyi arar
Evlerine dönerken Kalplerinde umut var
Kimbilir belki yarın dünden güzel olacak
Özlenen mutluluğu belki yarın bulacak

Bir gün daha başlıyor
insanlar insancıklar
Gözlerinde binbir dert
Kalplerinde umut var

Kimi üzgün kimi şen
Kimi sevgiyi arar
Evlerine dönerken
Kalplerinde umut var

Kimbilir belki yarın dünden güzel olacak
Özlenen mutluluğu belki yarın bulacak
--spoiler--
dostoyevski'nin bir romanıdır.
Biricik Sevgilim Varvana Aleksiyavna .... Ya şu perde konusunu nasıl buluyorsunuz Varenka? Çok hoş değilmi ? Perdeyi indirdiğiniz zaman "iyi geceler Makar Alekseyeviç,yatma zamanı geldi! " Demek istiyorsunuz Perdeyi kaldırdığınız zamansa; "Günaydın Makar Alekseyeviç, iyi uyudunuz mu ? Nasılsınız Bakalım? Beni Sorarsanız Tanrı'ya Şükür iyiyim, mutluyumda!" Demek istiyorsunuz.

dostoyevski klasiklerinden karşılıklı mektuplarla yaşanan mutluluk, üzüntü ve beklentiler bu kadar güzel anlatılırdı. Okunası Okunduktan sonra kütaphanedeki yerini alası kitap.
bir dostoyevski kitabıdır. bir adamla bir genç kızın karşılıklı mektuplaşmaları, birbirlerinin hatırlarını sormalarıyla başlayıp yine aynı mektuplaşmalarla biter. arada kahramanlarının biyografileri verilir... bir çırpıda okunup bitirilebilecek türdendir.
dostoyevski'nin ilk eseridir. kendisini dünya bu eserle tanımıştır. dostoyevski kitabı bitirir bitirmez bir arkadaşına okutur ve arkadaşı hayranlığını gizleyemez, hemen dönemin edebiyatçılarından olan belinski'ye götürür. belinski okudukları karşısında büyülendiğini şu sözlerle belirtir:

"iki gündür kendimi bu kitaptan uzaklaştıramıyorum. Yeni bir yazar, yeni bir yeteneğin kalemi bu; onu tanımıyorum, kimdir, neye benzer bilmiyorum ama bu roman Rusyada hayatın sınırlarını öyle kahramanlara veriyor ki bize, bundan önce hiç bir yazar bu kadarını düşlerinde bile göremezdi... Rusya yeni birGogol` kazandı."
dönemin şartları gereği birçok rus edebiyatı ürünü gibi sefalet ve toplumsal uçuruma odaklanmış mektuplarla ilerleyen bir romandır.mektupların dostoyevski tarafından değil de sanki acılar kraliçesi varvara alekseyevna ve üslubu bozuk makar alekseyeviç tarafından yazılmış havası vermesi ayrı bir değer katmıştır romana,ilk romanı olması hasebiyle dostoyevski okumaya başlamak için en uygun kitaptır ayrıca.
Bu kitaba karşı hayranlığını coşkuyla anlatan ve övgülere boğan o dönemin ünlü edebiyatçısı belinski dostoyevski'nin ilk büyük romanı sayılan öteki yi ise beğenmeyip yermiştir.
iü sbf'nin eski hocalarından olan nur vergin'in kullanmayı çok sevdiği bir kelimedir.
Saçmadır insana kötülük yapan yine insandır insancık yoktur insanlar vardır ve insan en büyük kötülüğü kendine yaptığı için başkları ona kötülük yapmaktan çekinmezler. (bkz: sözlük yazarlarından aforizmalar)
o ne güzel bir eser öyle. dostoyevski'nin ilk eseridir. onu petersburg'ta üne kavuşturan bu ilk eseri, birçok düşes, filozof tarafından methedilerek hakettiği değeri bulmuş o dönemlerde. şimdi de öyle... kitabın başkahramanları, makar alekseyeviç ve varvara alekseyevna'dır.

iyi okumalar.
Şu zengin adam, rüyasında ayakkabı görse; herhalde bu altı delik, üstü yamalı bir ayakkabı olmaz. Ya Gorohavaya vitrinlerinde gördüğü yeni bir ayakkabı ya da içi keçeli bir çizmedir. Dur, şu zenginin rüyasına girip birşeyler fısıldayayım: "Neden hep kendini düşünür, kendin için kazanır, kendin için harcarsın be adam? Ayakkabıdan başka rüyana girecek daha asilce şeyler bulamaz mısın? Eğer akşam tıka basa yemeseydin belki daha güzel rüyalar görecektin! Dün sana el açıp 'bir ekmek parası...' diyen adama üç beş ruble verseydin; belki de bu gece rüyanda Zümrüdü Anka'nın sırtında dünyayı dolaşacaktın.."Yok, yok; bu zengin laftan anlayacağa benzemiyor. Ne hali varsa görsün.
(bkz: insanlara tepeden bakmak)
dostoyevskinin kısa ama derin kitabı.betimlemeler,gözlemler de çok iyi...
Makar devuşkin in Varvara ya yazdığı mektuplardan birinde, çok güzel yazı yazan ve yazdıklarına verilen parayı beğenmeyip inatla kitabını satmayan bir arkadaşından bahseder :
" Şu Ratazyayev' i alalım: Bir sayfa yazı yazmak onun için işten değil. Günde beşer sayfa yazdığı oluyor. Söylediğine göre, sayfa başına üç yüz ruble alıyormuş. Bir hikaye, yahut mızraklı bir fıkra filan çiziktirdi mi gelsin beş yüz papel,ister istemez veriyorlar. Bes yüz ne kelime, gün oluyor bin rubleye para demiyormuş!.. Ne dersiniz buwma Varvara Alekseyevna? Size bir örnek daha : Onda bir şiir defteri var. Şiirler de hep ufak şeyler... Yedi bin istiyor anacığım; düşündüm, yedi bin! Bu bir mülk, kocaman bir ev demektir. Söylediklerine göre, beş bin veriyorlarmış ama razı olmuyormuş. Kandırmaya çalışıyorum: <Al şu beş bini de tükür suratlarına! diyorum. Az para mı beş bin?> - <Olmaz diyor; yediyi de verecek keratalar!> Pek becerikli bir adam canım! "

Ve ben burayı dönüp dönüp okurum...
dostoyevski'nin ilk romanı'dır.

--spoiler--
Şu zengin adam, rüyasında ayakkabı görse; herhalde bu altı delik, üstü yamalı bir ayakkabı olmaz. Ya Gorohavaya vitrinlerinde gördüğü yeni bir ayakkabı ya da içi keçeli bir çizmedir. Dur, şu zenginin rüyasına girip birşeyler fısıldayayım: "Neden hep kendini düşünür, kendin için kazanır, kendin için harcarsın be adam? Ayakkabıdan başka rüyana girecek daha asilce şeyler bulamaz mısın? Eğer akşam tıka basa yemeseydin belki daha güzel rüyalar görecektin! Dün sana el açıp 'bir ekmek parası...' diyen adama üç beş ruble verseydin; belki de bu gece rüyanda Zümrüdü Anka'nın sırtında dünyayı dolaşacaktın.."Yok, yok; bu zengin laftan anlayacağa benzemiyor. Ne hali varsa görsün.
--spoiler--
yıllardır rafta duran, değerini yeni anladığım mükemmel kitap.

--spoiler--
general, devuşkin'e 100 ruble verince ben almışım gibi sevindim, sonra adam gene gururdan, onurdan bahsedince kendimden utandım amınakoyim.
--spoiler--
dostoyevski nin küçük karakterleri bile gözümüzde kocaman canlandıracak şekilde anlattığı kısa roman.

--spoiler--
parasızlıktan çocuklarını karısını doyuramayacak halde olan gorşkov un kazandığı dava sayesinde paraya kavuşması ve mutluluktan ölmesi kitabın en etkileyici kısmıydı.

--spoiler--

mutluluktan ölmek

adamların sefaletine acıdım okurken. kaldıkları yerleri, makar alekseyeviç in ayakkabısını gördüm resmen.
"...Geçen gün Yemelya anlattı: Bir yerde para toplamışlar onun içi. Ama öyle olmuş ki, adamcağızı her kopek için ayrıca denetlemişler adeta. Parayı boşuna vermediklerinden kuşkulandıkları için mi yapmışlar bunu, yoo... yoksul bir insan seyretmenin ücretiydi verdikleri. Günümüzde hayır işleri de bir tuhaf yapılıyor anacığım... kimbilir, belki eskiden de böyleydi! Ya beceremiyorlar bunu ya da çok ustadırlar! ikisinden biri."
heryerdeler.
Kimi sayfaları olurken insanın içinin buruk buruk olmasını sağlayan okuma arzusu edindirmek istenen bir kişiye ilk okuması gereken başyapıt.
edebiyat tarihinin kilometre taşlarında birisidir. trajedinin belki de en etkin, en mükemmel şekilde işlendiği kitap olması açısından da farklılık arz eder. her ne kadar fyodor mihailoviç dostoyoveski'nin yazarlığa adımı gibi gözükse de bence bir başyapıttır.
Dostoyevski romanı, harikadır. Karşılıklı yazılmış mektuplar şeklinde yazılmış, yaşlı bir adamın genç bir kıza olan aşkını anlatır.
dostoyevski

Yazar eseri bitirir bitirmez bir arkadaşına (Grigoroviç) okutur, o da eserden o kadar etkilenir ki romanı hemen gecenin bir yarısı döneminin önemli şairlerinden Nikolay Nekrasov'a götütür. Romanı "başyapıt" olarak tanımlayan Nikolay Nekrasov, ertesi gün romanın el yazmalarını yakın arkadaşı ve döneminin saygın eleştirmenlerinden Belinski'ye götürür. Belinski de romanı kısa sürede okur ve roman hakkında şunları yazar:

iki gündür kendimi bu kitaptan uzaklaştıramıyorum. Yeni bir yazar, yeni bir yeteneğin kalemi bu; onu tanımıyorum, kimdir, neye benzer bilmiyorum ama bu roman Rusya`da hayatın sınırlarını öyle kahramanlara veriyor ki bize, bundan önce hiçbir yazar bu kadarını düşlerinde bile göremezdi...Rusya yeni bir Gogol kazandı". Olaylar o kadar hızlı gelişir ki Dostoyevski bile buna şaşırır. Roman Dostoyevski'nin büyük umutlarıyla yayımlanır ve Dostoyevski bir anda tanınan bir yazar durumuna gelir. Böylece daha ilk eserinde başarıyı yakalar.

insancıklar, mektup-roman tarzında kaleme alınmış kısa ve toplumsal içerikli bir romandır. Dostoyevski'nin acıma duygusu daha bu ilk eserinde bile belirgindir. Roman, yaşlı bir katibin küçük bir kıza olan aşkını ve bu kıza karşı gösterdiği saygınlık çabalarını konu alır. insancıklar Dostoyevski'nin ilk yapıtı olmasına rağmen en önemli romanlarından biri sayılır.
belki konu olarak sıradan bir kitap olabilir ama okudukça sanki sizin başınızdan geçmiş gibi hissettiğiniz sefaletin ustaca betimlendiği etkileyici bir eser. dostoyevski bize acıma duygusunu bu eserinde de tattırmıştır kısacası.
"iyiler niçin geride kalırlar da, hep kötülerin başına devlet kuşu kendiliğinden
gelip konuverir acaba?"

(bkz: dostoyevski)