bugün
- sokak hayvanları uyutulacak85
- hayırlı cumalar8
- putine bir savaş taktiği ver10
- bir kadın nasıl susturulur18
- hz ali bizim yerimize namaz kıldı demek8
- mert hakan yandaş25
- biontech aşısı olan insan9
- kitap okumanın zararlı ve gereksiz olması22
- iran cumhurbaşkanının cennete girişi12
- türkiye fakirse halk neden obez28
- ankarayı öven tip20
- türk kızları neden gülümsemiyor21
- geldi yine deli9
- sokak köpeklerini çin'e ihraç etmek12
- türk erkeklerindeki iğrenç detaylar15
- zalbert kızsa kanıtlasın8
- iran'ın teşekkür mesajında türk bayrağı koymaması17
- 23 mayıs 2024 beşiktaş trabzonspor maçı25
- icardi190528
- e f e8
- aydinoglu bombala21
- bir erkek nasıl rahatlar15
- kocaeli de asansöre sıçan adam8
- 6 ayda yazılımcı olmak11
- ismail kartal19
- mecidiyeköy metrosunda intihar eden kız10
- 23 mayıs 2024 ali koç basın toplantısı11
- kızlar kendi aralarında ne konuşuyor11
- dünya türkiye'nin neyini kıskanıyor13
- sjsjsjsjsjsjsjsjsjsjsj sjs8
- bik bik için diktiğim etek17
- insan olmaya ceyrek kala8
- galatasaray17
- türkiyedeki rusların gövde gösterisi yapması11
- age of empires'in üstüne oyun var mı12
- afganistan yardımlaşma derneği başkanı14
- 22 mayıs 2024 atalanta bayer leverkusen maçı9
- rusların en iyi olduğu şeyler13
- erkeklerin hep fotoğraf istemesi9
- erkeklerin sözlükte durma nedeni10
- hangi sözlük erkeğiyle evlenmek istersin8
- spor salonuna gitsem erkekler popoma bakar mı26
- unutulan ünlüler11
- işid'in bütün yaptıkları meşrudur10
- sokak köpeklerini isteyen evinde baksın9
- fazla bilinmeyen harika şeyler8
- manyak olmaya karar verdim9
- kaza yerinin tespiti iran ihası tarafından yapıldı8
- icardi1905'i silip atmak14
- şişmanlar ölünce nereye gider8
john steinbeck'in mükemmel eseri.
(bkz: inci profiterol)
kayseride bir otobüs firması ismi.
yanınızda taşıdığınızda , psikolojik yapıyı güçlendirir. bilinçli duygusal davranışların oluşmasını sağlar. sorunların fark edilmesi ve bunların çözümü için etkindir. sezgiler vasıtasıyla uğursuzluklardan ve kazalardan korur. cildi güzelleştirir ve mutlu ve sevgi dolu bir görünüm sunar
Divan edebiyatında sevgilinin dişleri yerine kullanılır. sadef denilen deniz hayvanının karnında oluşur. Nisan mevsiminde sahile çıkan sadef, midye gibi yapısıyla kapakçığını açarmış ve o sırada karnına düşen nisan yağmurunun damlasını yutup denize dönermiş. Denizdeki tuzlu su ortamında bu saf yağmur tanesi hayvana acı verdiğinden, bu acıdan kurtulmak için bir salgı salgılarmış. Böylece tekrarlanan bu salgılama işleminden sonra sıvılar katılaşıp inciyi oluştururmuş.
bir ayakkabı markası..
guzel bir kız ismi.
-inci, niye uçmuyor bu uçurtma
-Uçar birgün
-Uçar birgün
bu isme sahip kızlar güzel olur derler
koyotito adlı bebek, annesi yuana ve babası kino nun buldukları çok büyük bir inci yüzünden başından geçen olayların anlatıldığı kitap. dünya klasiğidir, sıkıcıdır yani.
uçurtmayı vurmasınlar 'da küçük barış'ın * tatlı tatlı uzatarak telafuz ettiği güzel isim.
sadece sirke içinde eriyebilen yuvarlak.
istiridye dışkısı.
"çuvalın içinden kan sızmaya başladı, atılan taşlar çuvalın içine sarıp sarmalanan kayıkçının bebeğine gelmişti..."
ürünlerine aradan ne kadar zaman geçerse geçsin sahip çıkan tamir ve bakımını üstlenen, üstelik hiçbir ücret de almayan firma.
(bkz: dürr)
Bazı kabuklu deniz hayvanlarının, özellikle istiridyenin içinden çıkan ve kadın süslerinin en değerlilerinden birini meydana getiren sedef renginde parlak, sert ve yuvarlak tanecik. istiridyelerin özel bir salgısının sertleşmesinden meydana gelir. Sıcak denizlerde, Kızıldeniz'le Avustralya arasındaki sularda bulunan istiridyelerde çok bulunur. En iyi ve iri inciler, Seylân adası kıyılarıyla Basra körfezi ve Güney Hint denizi'nde bulunur. inci avcıları, çoklukla zencilerdir. Bunlar durgun denizde, denizin derinliklerine dalarak istiridyeleri toplarlar. Elde edilişi çok zor olduğu ve nadir bulunduğu için değeri çok pahalı olan süs eşyalarındandır
Organik kökenlidir. Bir çok midye türünün örneğin, istridyenin içinden çıkan,küçük,yuvarlak, sert ve sedefli tanelerdir. istridyenin kabuğa yapışık olan ve iç organlarını çevreleyen "manto" tabakasında, "sedef" olarak adlandırılan özel bir madde salgılanır. inci,mantoyla kabuk arasına giren kum tanesi,taş gibi yabancı maddenin sedefle kaplanmasıyla oluşur. Beyaz, pembe, gri, siyah renklerde olabilir. Sertliği 2,5 - 4 arasında değişir.
bir akü markasıdır... *
(bkz: gel incim gel)
inci
Yüzlerce sene evvel çok güzel bir kız varmış.
Ayağına kapanıp bütün gençler yalvarmış
Bu eşi bulunmayan güzeli almak için.
Erimişler aşk denen alevden için için,
Güneşin sızağıyla eriyen karlar gibi;
Hepsinin bu sevdadan hicran olmuş nasibi...
Böyle yaşıyorlarken dünyalarına küskün,
Güzel kız davet etmiş aşıklarını bir gün.
Demiş:"Elbet veremem gönlümü hepinize,
Fakat bir müsabaka açıyorum ben size:
En güzel en kıymetli inciyi bana her kim
Getirirse onunla artık evleneceğim..."
Aşıklar mallarını feda edip satmışlar,
Dört taraftan en büyük inciyi aratmışlar.
Yüzlerce sene evvel bir saz şairi varmış;
Bu gencin de gönlünü o kızın aşkı sarmış.
Aklını alıvermiş gök ela renkli gözler;
Her dakika biricik sevgilisini özler,
Her dakika ağlarmış, sızlarmış, ah edermiş;
perişanmış, mahzunmuş, derbedermiş..
Duymuş müsabakayı bu aşık da nihayet,
"inci nedir" diyerek o anda etmiş hayret.
Çünkü o ana kadar inciyi bilmiyormuş.
"inci nasıl şey?" diye bir ihtiyara sormuş:
"Ben onu hiç görmedim gezdim de diyar diyar."
Demiş ki zavallıya gülümseyip ihtiyar:
"Güzel bir taştır inci, kadınların süsüdür;
Durduğu yer onların açık, beyaz göğsüdür.
Denizden çıktığından pahalıdır gayetle..
Bu sözleri duyunca aşık bakar hayretle,
Der ki:"Ben deniz nedir, onu da bilmiyorum."
ihtiyar denizi de anlatır: "Dinle yavrum,
Bu öyle bir susur ki ufuğa kadar açık,
Bazen dalgalar kıyısında ufacık;
Bazen fırtına çıkar, hava olunca lodos,
Deniz birden kudurup kayalara vurur tos.
Sen karada gezmişsin belli bu yaşa kadar.
Bu dağların ardında çok uzak bir deniz var.
Pek merak ediyorsan yürü, memleketler aş."
Saz şairi, bu sözler bitince, yavaş yavaş
Denizi bulmak için seyahate koyulur;
Uzun yollar üstünde harap olur, yorulur.
Nihayet gök toprağa ışığını dökerken
Bir sahile yaklaşır, henüz şafak sökerken....
Aradan bir yıl geçip nihayet mühlet bitmiş,
Aşıklar akın akın kızın yanına gitmiş.
Hepsi de dizilmişler önüne birer birer;
Ellerinin üstünde donuk, beyaz inciler.
Güzel kız seyre dalmış,oturarak yerine;
ipek elbisesinin uzun eteklerine
Bütün delikanlılar koymuş hediyesini!
Gözlerini açarak herkes kesmiş sesini:
"Acaba hangisini kabul edecek ?"diye.
Dışardan bir gürültü duyulmuş o saniye:
"Bırakın muradıma ben bugün ereceğim,
Bırakın sevgilime inciler vereceğim..."
"O da getirsin" diye güzel kız vermiş izin,
Şair içeri girmiş tereddüt etmeksizin.
Anlatmış kalbindeki sızlayan bir yarayı,
Anlatmış uzun uzun bütün bu mecarayı.
"Ben bir şair aşıkım, elimde bir kırık saz,
Yapyalnız yaşıyorum, derdim çok, sevincim az.
O güzel gözlerine bir pınar gibi gönlüm
Yıllarca aka aka tükendi tahammülüm.
Fakat seni unutmak gelmiyordu elimden.
Ve bir gün işittim ki inci istemişsin sen.
Ama bu ana kadar görmemiştim ben onu,
Öğrendim bu incinin denizde olduğunu.
Deniz nerde diyerek arıyordum bu sefer;
Aşkının kuvvetiyle aştım dağlar tepeler.
Nice ülkeler gezdim nice dağlar dolaştım,
Bir sabah sonu gelmez bir denize ulaştım:
Güneş içinden doğup içinden batıyordu;
Sular arzın üstüne yaslanmış yatıyordu.
Rüzgar yavaş esiyor,engin sessiz, durgundu;
Vücudum aylar süren yolculuktan yorgundu.
indim büyük denizin o büyük sahiline
incileri topladım ,uğraşıp didinerek."
Aşıkın sözlerini dinlerken kadın erkek;
Şair omuzundaki bir torbayı uzatmış,
Yere bağını çözüp, incileri boşaltmış.
Fakat o anda herkes kahkahalarla gülmüş:
Çünkü inci yerine çakıl taşı dökülmüş.
Güzel kız genç aşıka demiş: "Bunu iyi bil:
Bu, parayla alınan incilere mukabil,
Senin çakıl taşların pek değerlidir elbet;
Şair! Yaşayacağım seninle ilelebet.."
(bkz: Nazım Hikmet Ran)
Yüzlerce sene evvel çok güzel bir kız varmış.
Ayağına kapanıp bütün gençler yalvarmış
Bu eşi bulunmayan güzeli almak için.
Erimişler aşk denen alevden için için,
Güneşin sızağıyla eriyen karlar gibi;
Hepsinin bu sevdadan hicran olmuş nasibi...
Böyle yaşıyorlarken dünyalarına küskün,
Güzel kız davet etmiş aşıklarını bir gün.
Demiş:"Elbet veremem gönlümü hepinize,
Fakat bir müsabaka açıyorum ben size:
En güzel en kıymetli inciyi bana her kim
Getirirse onunla artık evleneceğim..."
Aşıklar mallarını feda edip satmışlar,
Dört taraftan en büyük inciyi aratmışlar.
Yüzlerce sene evvel bir saz şairi varmış;
Bu gencin de gönlünü o kızın aşkı sarmış.
Aklını alıvermiş gök ela renkli gözler;
Her dakika biricik sevgilisini özler,
Her dakika ağlarmış, sızlarmış, ah edermiş;
perişanmış, mahzunmuş, derbedermiş..
Duymuş müsabakayı bu aşık da nihayet,
"inci nedir" diyerek o anda etmiş hayret.
Çünkü o ana kadar inciyi bilmiyormuş.
"inci nasıl şey?" diye bir ihtiyara sormuş:
"Ben onu hiç görmedim gezdim de diyar diyar."
Demiş ki zavallıya gülümseyip ihtiyar:
"Güzel bir taştır inci, kadınların süsüdür;
Durduğu yer onların açık, beyaz göğsüdür.
Denizden çıktığından pahalıdır gayetle..
Bu sözleri duyunca aşık bakar hayretle,
Der ki:"Ben deniz nedir, onu da bilmiyorum."
ihtiyar denizi de anlatır: "Dinle yavrum,
Bu öyle bir susur ki ufuğa kadar açık,
Bazen dalgalar kıyısında ufacık;
Bazen fırtına çıkar, hava olunca lodos,
Deniz birden kudurup kayalara vurur tos.
Sen karada gezmişsin belli bu yaşa kadar.
Bu dağların ardında çok uzak bir deniz var.
Pek merak ediyorsan yürü, memleketler aş."
Saz şairi, bu sözler bitince, yavaş yavaş
Denizi bulmak için seyahate koyulur;
Uzun yollar üstünde harap olur, yorulur.
Nihayet gök toprağa ışığını dökerken
Bir sahile yaklaşır, henüz şafak sökerken....
Aradan bir yıl geçip nihayet mühlet bitmiş,
Aşıklar akın akın kızın yanına gitmiş.
Hepsi de dizilmişler önüne birer birer;
Ellerinin üstünde donuk, beyaz inciler.
Güzel kız seyre dalmış,oturarak yerine;
ipek elbisesinin uzun eteklerine
Bütün delikanlılar koymuş hediyesini!
Gözlerini açarak herkes kesmiş sesini:
"Acaba hangisini kabul edecek ?"diye.
Dışardan bir gürültü duyulmuş o saniye:
"Bırakın muradıma ben bugün ereceğim,
Bırakın sevgilime inciler vereceğim..."
"O da getirsin" diye güzel kız vermiş izin,
Şair içeri girmiş tereddüt etmeksizin.
Anlatmış kalbindeki sızlayan bir yarayı,
Anlatmış uzun uzun bütün bu mecarayı.
"Ben bir şair aşıkım, elimde bir kırık saz,
Yapyalnız yaşıyorum, derdim çok, sevincim az.
O güzel gözlerine bir pınar gibi gönlüm
Yıllarca aka aka tükendi tahammülüm.
Fakat seni unutmak gelmiyordu elimden.
Ve bir gün işittim ki inci istemişsin sen.
Ama bu ana kadar görmemiştim ben onu,
Öğrendim bu incinin denizde olduğunu.
Deniz nerde diyerek arıyordum bu sefer;
Aşkının kuvvetiyle aştım dağlar tepeler.
Nice ülkeler gezdim nice dağlar dolaştım,
Bir sabah sonu gelmez bir denize ulaştım:
Güneş içinden doğup içinden batıyordu;
Sular arzın üstüne yaslanmış yatıyordu.
Rüzgar yavaş esiyor,engin sessiz, durgundu;
Vücudum aylar süren yolculuktan yorgundu.
indim büyük denizin o büyük sahiline
incileri topladım ,uğraşıp didinerek."
Aşıkın sözlerini dinlerken kadın erkek;
Şair omuzundaki bir torbayı uzatmış,
Yere bağını çözüp, incileri boşaltmış.
Fakat o anda herkes kahkahalarla gülmüş:
Çünkü inci yerine çakıl taşı dökülmüş.
Güzel kız genç aşıka demiş: "Bunu iyi bil:
Bu, parayla alınan incilere mukabil,
Senin çakıl taşların pek değerlidir elbet;
Şair! Yaşayacağım seninle ilelebet.."
(bkz: Nazım Hikmet Ran)
istiridye içinde oluşabilen değerli küçük süs taneleri...
sirkede erir bunlar.
sirkenin içine koyulduğunda erirler.
güncel Önemli Başlıklar