bugün

Eğer tabuları yıkma yolunda ilerliyorsak, eğer amacımız gerçekten buysa; öncelikle bireylerin kafasında kurduğu ve inatla savundukları hatalarla dolu bir tabu olan "saygı tabusu" nu yıkmamız gerekir. Dini her konudan eleştirebilmeyi araç olarak belirlediğimize göre öncelikle "Dine/inanca saygı duyman gerekir!" ön yargısını kırmalıyız. Aksi takdirde ne kadar anlatırsak anlatalım bir adım yol gidemeyiz.

Bir çok kişinin bana karşı çıkacak olmasını göz önüne alıp yazıya kendi görüşlerimi aktararak başlayayım; inanca saygı duymak zorunluluk değildir, inanca saygı duymak hatta bu saygı ve hürmeti zorunlu kılmak bile bireye yapılan saygısızca hareketlerdendir. Ben bu görüşe sahibim. Hem inanca saygı duymak gerekmez hem de inanca saygı duymamak suç sayılmamalıdır. Yazının geneline yayılmış olan bu görüş sadece dine mensup insanlar tarafından değil, neredeyse herkes tarafından yanlış anlaşıla gelmiştir. Yanlış anlama şudur ki; inanca saygı duymak ile inanca sahip olma hakkına saygı duymak aynı şeyler değildir.

Bir kişi çıkıp süperman olduğunu iddia ederek bu görüşüne inanabilir, bunu körü körüne bir bağlılıkla savunabilir. Onun bu görüşe sahip olup buna inanması sizin bu inanca saygı duymanızı gerektiren bir olay değildir. Ama şunu gözden kaçırmamak gerekiyor: bu inanışa sahip olan kişinin "inanca sahip olma hakkına" saygı duymalısınız, hiç değilse bu inanış başkasına zarar vermiyorsa. Eğer süperman olduğunu iddia eden bu birey kendi halinde yaşayıp gidiyorsa, kimseye bir zararı dokunmuyorsa, o kişinin inanma hakkına saygı duyulmalıdır. Fakat bu kişi "Süperman olma inancı" yüzünden kişilerin özel hayatlarına karışıyor ve insanların özgürlüğünü kısıtlıyorsa o zaman inanca sahip olma hakkına da saygı duyulmamalıdır.

işte genel yanılgı yukarıda bahsettiğim noktada oluşuyor. inanca saygı duymakla inanca sahip olma hakkına saygı duymak birbirinden farklı iki kavram olmakla beraber, benim gibi "inanca saygı duymuyorum" diyen kişiler, yanlış anlaşılıp "inanca sahip olma hakkına saygı duymuyorum" demekle suçlanıyor. Yazının başında da uyarmama rağmen tekrar uyarayım; lütfen bizleri yanlış anlamayın. Isterseniz krem peynire taparsınız, fakat insanların krem peynire saygı göstermesini beklemeniz yanlış olur, sadece sizin bu inanışa sahip olmanıza saygı duymalıdırlar. Siz de bununla yetinmeli sinizdir. Ricky Gervais'in sözleri ne kadar da anlam kazanıyor şimdi: "Aptalca inançlara saygı duymam. Ancak bir insanın aptalca inançlara sahip olma hakkına saygı duyarım. Bunları aptalca bulma hakkımı da sonuna kadar savunurum"

Geçtiğimiz aylarda Fazıl Say'ın başına gelen talihsiz olayları az çok biliyorsunuzdur. Twetter'dan yazdığı Ömer Hayyam'ın rubaisi yüzünden 10 ay hapse mahkum edilen besteciden söz ediyorum(1). Fazıl Say'ın düşüncesi diğer insanların inanışlarıyla çelişiyorsa bu onu neden saygısız yapıyor? Neden bir müslüman "Allah'ın olduğuna inanmıyorum" diyen bir ateisti saygısız olarak nitelendiriyor? iki düşüncenin birbiriyle çelişmesi neden bir diğerini "saygısız" yapıyor?

Birinin çıkıp "Camide votka içmenin kutsal olduğuna inanıyorum" diyip camide içki içmeye çalışması sonucunda gelecek tepkileri düşünün. Ya da bunu hayata geçirmesi sonucunda dövüleceği, işkence edileceği, öldürüleceği gerçeğini... Sonuç olarak kimse müslüman kimselerin "Camide votka içmenin kutsal olduğuna inanmak" adlı inanışa saygısızlık ettiğini düşünmeyecektir. Peki ya neden? Bu insanların neden saygı hakkındaki görüşleri sadece kendi inanışları eleştirildiği zaman ortaya çıkıyor diye bir düşünün. Bir kişinin çıkıp da "Tanrı benimle konuştu ve müslümanları öldürmemi istiyor." demesi durumunda kaç kişi bu inanışa saygı duyar tahmin edin. Herkesin "Kafası kaçık, şizofren bir islamafobik" olduğ görüşünde birlik olacağına garanti verebilirim.Şimdiye kadar anlatmak istediğim ana fikri üç maddede toplamam gerekirse:

1- inanca ve fikirlere saygı duymak zorunda değiliz. Her türlü fikir/düşünce/inanç eleştirilebilir. Bu savunduğum görüşü bile insanlar, benim özgürlüğümü kısıtlamadan eleştirebilirler. Bir görüşe koyu bir şekilde bağlanan insanların sayısının çoğunlukta olması, o görüşü dokunulmaz yapmaz, o görüş eleştirilebilir.

2-Bir görüşe saygı duymak zorunda olmamamız durumunda her şey bitmiş değildir. Ortaya yeni bir soru çıkar "insanların bu görüşe sahip olma hakkına saygı duymalı mıyız?" insanların o görüşe sahip olmasına saygı duymamız bir zorunluluk olmasa bile, "yaparsanız iyi olur" denilebilecek bir harekettir. Eğer sahip olunan inanç insanların özgürlüğünü kısıtlamıyorsa, etik bir inanç ise bu görüşe sahip olma hakkına saygı duyulmalıdır.

3- Eğer bu görüş insanların özgürlüğünü kısıtlıyorsa, başkalarına zarar veriyorsa, insanlığı geriye götürmekte kullanılan en büyük araçlardan biri ise, insanların o görüşe sahip olma hakkına saygı duymak zorunda değilsinizdir. Şiddeti öngören bir görüş, sahip olunmaya dahi saygıyı hak etmez.

Peki bir düşünelim. Saygı duyulması istenilen dinlerin özellikleri neler? Bu dinlerin her öğretisine saygı duyulmalı mıdır? Yukarıdaki ikinci madde ile bir uyuşma söz konusu ise insanların inanma hakkına ve inancına saygı duymanızda problem yok demektir. Bu ve benzer soruların cevapları irdelendikten sonra saygı duyulup duyulmaması kişiye bırakılması gereken bir meseledir.

*Bir kadının miras hakkının erkeğin yarısı kadar olduğu görüşüne.
*Hırsızların çaprazlama ellerinin kesileceği görüşüne.
*Zina yapanlara 80 sopa vurma görüşüne.
*Namaz kılmayı bırakanın öldürülmesi görüşüne.
*Dinden çıkan kişinin öldürülmesi görüşüne.
*Kadına değer vermeyen bir görüşe.
*insanlara hakaret edebilen bir kitabı kutsal sayan görüşe.
*Kadınlara "Uğursuz bir mal" gözüyle bakan görüşe.
*Din Allah' ın olana kadar insanlarla savaşma görüşüne.
ve çok daha fazla madde ile uzatılabilecek bu görüşler bütününe saygı beklenmesi ne kadar doğaldır? insana saygısı olmayan bir görüşe nasıl saygı duyabiliriz ki? Bir de bunu eleştiren Fazıl Say'ı düşünün. Yaptığı sadece birkaç satır yazmaktı. Üstelik yazdığı satırlar yukarıdaki görüşlere yönelik de denebilirdi. Fakat suçlu kim oldu: Fazıl Say.

Sık sık katıldığım tartışmalar içinde islamın Peygamberine sürekli "Muhammed" olarak hitap etmekteyim. Karşı taraf ise çoğu zaman bu hitabımın yanlış olduğunu düşünerek bağırmaya sinirlenmeye başlıyor. Sözde saygısızlık ediyormuşum. Eğer Muhammed' den bahsedeceksem önüne "Hazreti" sıfatını getirmem gerekiyormuş, yoksa karşıdaki kişinin inancına saygısızlık edermişim. iyi de benim için değerli olmayan birine neden bu sıfatla hitap edeyim ki? Siyaset tartışmalarında bir nazistin çıkıp "Hey, hey, hey! Sen Saygıdeğer Hitler hakkında konuşuyorsun. Ağzını topla bakalım. Ona Saygıdeğer Hitler olarak hitap etmelisin. Hitler'in görüşlerini kabul etmiyor olabilirsin ama saygı duymak zorundasın" dediğini hayal etsenize...

O halde her şeyi bir kenara bırakıp sizden yeni bir beyin fırtınası yapmanızı rica edeyim. Şimdi bahsedeceğim olayların, günümüzdeki tartışmalarda oldukça yaşanan bu olayların, sebebini düşünmenizi istiyorum: Eğer bir non-teist islamın peygamberinden bahsediyorsa ve "Muhammed" olarak hitap ediyorsa bu müslüman için saygısızlık olarak sayılacaktır. Ama müslüman "Hazreti Muhammed" derse bu ateistin görüşüne saygısızlık değildir. Eğer ateist "Evreni Allah/Tanrı/isa/Yehova yaratmadı" derse müslüman yada inançlı başka biri bunu saygısızlık olarak algılayacaktır ama tersi söz konusu olduğunda ateist için saygısızlık olmamalıdır. O halde buradaki tezatlığı farkettiniz mi ? Bir insan, kendi inancının herkes tarafından, düşünceleriyle çelişse bile, saygı duyulmasını istemesi sadece inancını dayatmaya girer. Bu da bir hak değildir, suçtur.

Bir inanca sahip birinin görüşleri ve kutsalları sadece o inanca sahip kişilere ve o inanca göre kutsaldır, geçerlidir. Bundan dolayı kutsal değerleri eleştirmek ne suç sayılmalıdır, ne bunu yapan kişiye 10 ay hapis verilmelidir, ne bu kutsallar başkalarına dayatılmalıdır, ne de bu inanç başkalarına dayatılmalıdır.

Şu ana kadar anlattığım her şeyi göz önüne alırsak bunu fark edeceksinizdir. Bir inançlının gözünde "inanç ve Saygı" söz konusu olduğunda aşağıdaki maddeler söz konusudur.
-Eğer bilim ve inanç çelişiyorsa bilim haksızdır, saygısızdır.
-Eğer dinsel görüşler insancıl görüşlerle çelişiyorsa, insancıl görüşlere sahip kişiler saygısızdır.
-Eğer kutsallar eleştiriliyorsa bu eleştiriyi yapanlar saygısızdır.
Yukarıdaki üç madde de hatalı bir tabunun sahip olunması ile ortaya çıkmış ön yargılardan ibaret. Üçü de saygısızlık olarak nitelendirilmemeli ve inanca sahip bireyler bu eleştirilere açık olmalıdır. Fakat öyle görülüyor ki eleştirenler, sorgulayanlar sürekli olarak saygısızdır ve cezalandırılmaya mahkumdur.

-Her ne kadar Sivas Katliamı gibi katliamlar tarih boyunca gerçekleştirilmişse de,
-Turan Dursun, Bahriye Üçok gibi aydınlarımız öldürülmüşse de,
-Fazıl Say bir kaç dize yüzünden 10 ay hapse mahkum edilmiş olsa da,
-Danimarkalı karikatürist için idam fetvaları çıkarılsa da
-intihar bombacıları masumların canlarını alsa da
saygı duymalısınız. Tabi bunlarla birlikte: siyahilere terör estiren Ku Klux Klan'a da Nazizime de Haçlı Seferlerine de saygı duymalısınız. Çünkü halkın bir kesimini incitmemeniz gerekiyor.

Benim insancıl olan her inanca saygım olacaktır. Eğer bir inanç ya da düşünce biçimi insancıl değilse ama bunu benimseyen kişi çevresine ve kendisine bir zarar getirmiyorsa bu inanca sahip olma hakkına saygı duyarım inanca değil. Eğer ki bir inanç ve ya düşünce biçimi hem insancıl değilse hem de inancı benimseyen kişi tarafından çevreye zarar getiriyorsa kesin olarak saygım olmayacaktır: hem inanca hem inanca sahip olma hakkına.