bugün

için çıkıncaya kadar ağlama isteği duyuran his.
avucumu yüzümden çektiğimde bir damla yaş gördüm. elimden aşağı süzülmeye bile hali olmayan bir göz yaşı. dedim ki: "ne bok yiyorum ben?" "sezen aksu dinliyim biraz belki iyi gelir." dedim. fizy i açıp sezen aksu yazdım arama tuşuna. ilk parça çalmaya başladı. "seni kimler aldı? kimler öpüyor şimdi?" ağlamadım. ağlamaya hakkım mı vardı? evlenmiş işte. sarışın bir kızla. bana hiç benzemeyen bir kız. hakkını yemek olmaz güzel kız. sevmediğim bir adamın ardından neden üzüldüğümü düşünüyorum. 16 yaşımda sevgilim olan ve 20 yaşıma kadar beni öpüp koklayan adam, el üstünde tutan, "hayatı öğrenicem" ben diye çemkirip ebesinin nikahına üniversite okumaya gittiğimde 12 saatlik yolu gıkı çıkmadan gelen adam, ilk defa dudakları dudağıma değen adam, başkasına aşık olup terkettiğim adam, ardımdan gözünün yaşının dinmediğini öğrendiğimde o embesil egomla "vay anasını ne hatunmuşum be?" diye gerzek gerzek konuştuğum adam. "niye ağlıyorsun? duvarlar neden üzerine geliyor sanki? sen terkettin o adamı? ne oluyor şimdi?" diyorlar. haklılar. ama sanki... bir kapı aralıktı geçmişimde. hani desem ki "ardına kadar aç o kapıyı. ben gelicem." açılıcaktı o kapı. ben yüzümü omzuna gömücektim. şimdi bu yazıyı okuyup tespit sıçıcak insanlar. kimi gerizekalılar dalga geçicek. hiçbiri umurumda değil. tek isteğim ardımdan kapanan kapının ardından deli gibi küfretmek , ağlamak, içim çıkıncaya kadar, deli gibi ağlamak.hoşçakal dudakları dudaklarımı değen ilk adam...
gelin arabasının içinde onu görmek, evlendiği tarihi kafandan atamamak, düğün gecesi gözüne uyku girmemesi.
okurken acısını içimde hissettiğim başlıktır.

şimdi canın o kadar çok yanıyo ki geçmez zannediyosun ömür boyu hep aklında olacak belki evlendiğinde bile arada aklına gelip içini yakacak zannediyosun ama geçecek. ilk an bu kadar ağır gelmesi normal. hangi acı ömür boyu sürebilir ki? mutlaka üstü kapanacak, senin canını artık daha az yakacak sonrasında da unutulacak. şimdi acını yaşa, ama geçeceğini bilerek.
eğer halen seviliyorsa can yakar. ama sevilmiyorsa nikah şahidi bile olunur.
http://www.dailymotion.co...-besen-nikah-masasi_music
herkes unutulur.
telefona gelen bir mesaj ile " bu akşam nikah töreninin kaçırma aşkım " durumudur.. herkese nasip olmaz değil mi ? *

(bkz: ilk sevgilisi ile evlenen şanslı erkek)
ondan sonra kaç tane sevgilin daha olduğuna göre değişebilecek hassasiyet katsayısını barındıran bilinçlenme hali.
sene 1992, okulun merdiven boşluğunda avare bir şekilde sıkıştırılıp yunus tarafından öpüldükten sonraki uzun bir dönem,
onunla evlenme hayalleri kurdum.. ki yunusla evlenme hayallerimin bitmesiyle anadolu lisesi sınavlarına girmek için hazırlandığım zamanlarda kafayı taktığım mavi gözlü ahmeti kafaya takmamla aynı zamanlara eş gelir..
ardından olaylar silsilesi.. ki yunus evlendiysen eğer, çocuklarına bizimki gibi güzel bir çocukluğu canı gönülden dilerim..
hayatta istediklerini elde edemediğinin kader tarafından altının çizildiği olaydır. (bkz: hadi beyler meyhaneye gidelim)
başlığı ilk iki sevgilinin evlenmesi gibi okudum. ee ne var bunda gayet normal iki sevgili seviştiğimizi herkes bilsin diye evlenmek isteyebilirler diye düşünüyordum ki acaba iki sevgili derken eski iki sevgilisi mi evlenmiş diye magazinsel yaklaştım olaya hafiften midem bulandı. kendi eski sevgililerimi düşündüm mesela rıza ile ayhan'ın evlendikleri gözümün önünden geçti, yüce isa aşkına o iki saniyeyi hatırlamak istemiyorum bu nasıl bir işkence şeklidir diye içimden geçirip yazılan entryleri okuyacaktım ki gerçekle karşılaştım.
"b ilk sevgilinin evlenmesi " pöff yani ne diyeyim iki saniyede yaşadığım ekşının tarifi yok neymiş birilerinin ilk sevgilisi evlenmiş e ne yapalım yani alla alla. ilk sevgililerin ömür boyu bizi beklediğini düşünmüyordunuz değil mi ?

edit : o rızada var bi bokluk ama du bakalım ds<pofh
ilk sevgilim 5. sınıfta olduğu için sikime takmayacağım olaydır.
bu durumun level atlamış halini yaşayabilirsiniz.
evli ve iki çocuklu bir anne olduğunu öğrenmek
(bkz: yaşlandığını hissettirir)
azıcık akıllıysanız hoplattığınız bayanı başınızdan attığınıza şükretmeniz gerekir.
Hele ki o dönem bi sevgilin yoksa ve kaderin cilvesi yakanı bırakmayıp tam da düğününün olduğu gün o'nun bulunduğun şehre gitmen gerekiyorsa epey bi afallarsın.. "Acaba bu bir işaret olabilir mi?" dersin.. "Nikahını mı bassam n'apsam" diye düşünürsün. Sonra içinde en ufak bi kıpırtının dâhi kalmadığını fark edip "yemişim işaretini, ne hali varsa görsün" diyip trende yan koltukta oturan adama göz kırpmak suretiyle hayatına devam edersin. Budur!

Ha ama ikinci sevgilinin de evlilik haberini almak ölüm fermanı gibidir. Biz şimdilik o konuya hiç girmeyelim! *
siz de evlendiyseniz sorun yaşatmayacak olan olay.
kendisi bırakıp gitti ise pek önemsenmemelidir.
liseden bu yana sevgili olan ve mürüvvetlerini gördüğüm arkadaşları hatırlattı bu başlık.
normal bir hissayat bırakır genelde! çünkü artık üstünden çokça bir zaman, insan ve yaşanmışlıklar geçmiştir. allah mutlu etsin demekten başka yapacak bir şeyimiz yok bence.
(bkz: unutursun için yana yana)
haber duyduktan 1 hafta sonrasında faranjit yüzünden sesin tamamen gitmesi, sabah akşam ağlamaya vesile olan durum. ayrıca halil sezai dinleyip deli gibi ağlamak, nedensiz yere göz yaşı akıtmak, sabaha kadar ağlayıp inlemek. işte hepsi 1 haftada oldu.
ulan neler yaşadık biz onla, hatunu az yemedim hani, vay anasını evleniyo lan diye olası tepkiler verilebilir.
(bkz: ağlama krizleri)
(bkz: ilk sevgiliyi hatırlamamak)
onca yıl geçmiştir hala unutamadıysanız 'biraz salağım' diye hayıflanmanıza koşul sağlar.