bugün

senli bir konu. sen hayattan ne istiyorsun, ve ne alıyorsun, aslen bunu irdeleyen bir yapısı var konunun.

- benim bir hayalim var!
+ neymiş?
- bir hayalimin olması.

bu karadeliğe girmek kadar azap verici birşey.

eğer insan dediğimiz organizmanın duyguları olmasaydı sonuş ne olurdu? arzusuz bir insan, nefreti olmayan, mutluluğu olmayan, özlemi tatmamış, acıması yok ve acı duymayan.

bir insan hayattan ne isteyebilir ve ne alabilir?

ya hayatının sonuna kadar kendine ilkel ve yapay bir uyuşturucu bularak yaşayacak; mesala bir işte çalışarak, kibritten kuleler yaparak, müzikle uğraşarak vs. yüzlerce üretilebilir. ya da hayattan ve dünyadan haz almayı bırakarak, aklının verdiği uçuruma yönelecek.

kim yapabilir bunu ha? ilginç di' mi?
hayattan bir şey istendiğinde ise onun düzgün bir şekilde sana sunulduğunu görememek.
Hayatında tutunduğu tüm dalları kopmuş, her yönden darbe yemiş bir kişinin yaşamak adı altında sadece nefes alıp vermesi.
türkiye'deysen gayet doğal bir durumdur.
(bkz: hayattan bir şey istememek)
sonunda herşey hakkında birşeyler bilecek ama bir konu hakkında herşeyi bilemeyecektir.
kendini de bilmemektir.
-hmm şu olsun, yok yok şu, hayır vazgeçtim bu olsun, ayyy bir türlü karar veremedim.
-acele etmeyin hanımefendi bekleriz
-hulusi hangisi olsun hayatım
-bunlar senin bedenine olmaz zaten neriman, uğraşma
-inanmıyorum sana hulusi
-biliyorum
hayattan herşeyi istemektir.
daha kötüsü ile karşılaşana dek insana elem verici gelir.
(bkz: hayatın senden ne istediğini bilememek)
(bkz: hayaaat beni neden yoruyosun)
kendi kaderini yarattığına ve yaptığı, düşündüğü herşeyin ilerde baktığında geçmişine anlamlı bir şekilde birleşeceğine inanması halinde durulcak ve panik halinde, şaşkın şaşkın ,bir hayatı terk edecek kişi için kullanılacak ve benim bu yorumu yaparken ilerki hayatımda benim için bir anlamı olduğunu düşündüren(!) entry girdiğim başlık.
sap gibi kalmaktır pişmiş kelle gibi sırıtmaktır hep ufka bakıp dalıp gitmektir.