bugün

zülfü livaneli'nin kaleme aldığı köşe yazısı.

--spoiler--

--spoiler--

bence konfüçyüs’ün “bir toplumda müzik bozulursa her şey bozulur!” sözünü hatırlamanın tam zamanı. çünkü müzik, bir toplumun en önemli göstergesi.

hayatın her alanına şike ve hilenin, toplumsal ilişkilere nefretin, şiddetin egemen olduğu bir ortamda sanatın çökmesi kaçınılmazdı ve öyle de oldu...

biraz geri çekilip, türkiye’nin son yıllarda içine sürüklendiği yaratıcılık fukaralığına bir bakın. mesela müziğe kulak kabartın.

“elleri havada göriimmm!” çığlıkları ve cıs-tak bilgisayar ritimleri üzerinde söylenen tekerlemeler, ağlamalar, inlemeler, ilkel sesler ortalığı kaplamış durumda.

genç müzisyenler deneme yapmıyor. kendilerini kısa yoldan şöhrete ve paraya götürecek cıs-tak’la yetiniyor.

gerekçe hazır: halk böyle istiyor!

***

sinemada ne dram iş yapıyor, ne de başka bir tür. varsa yoksa komedi: çünkü yapımcılar onca riske gireceklerine biraz şive, biraz küfür, belden aşağı bir komediyi dayadılar mı, milyonlarca kişi sinemaya akıyor.

gerekçe yine aynı: halk böyle istiyor!

***

kitaplarda da aynı durum söz konusu: insanlar bir kitaba yıllarca emek vereceklerine hemen sulu zırtlak bir şeyler çiziktiriyor, internette buldukları bölümleri kopyala/yapıştır yöntemiyle kitap yapıveriyorlar. ve al sana “çok satan” listeleri: hele “kalbim üstüne atladı; yüreğim seni ıskalamadı” gibi vıcık vıcık bir isim de koydunuz mu işiniz iş.

gerekçe: halk böyle istiyor!

***

gazetelere bakın: aslında her birinin bir fikir yazısı olması gereken köşeler, küfür kıyamet polemikle ya da kahvehane sohbetiyle dolu.

lumpenlik görünmeyen bir zehirli gaz gibi her yere sızmış.

çünkü: halk böyle istiyor!

***

işte esas kriz bu.

türkiye’nin yaratıcılığı bitti. her şey ucuzladı, sıradanlaştı, popüler kültür piyasasının cehaletine yenik düştü, lumpenlik zaferini ilan etti.

seviyemiz nedir biliyor musunuz: sokaklarda satılan, gözünden yaş damlayan çocuk tablosu seviyesi.

***

peki bunca büyük sanatçı, yaratıcı yetiştirmiş olan türkiye’de niye böyle oldu? değerli insanlar neden köşelerine çekildi?

bunun sorumlusu kim?

başlangıcına gidersek; gençliğin cahil kalmasını, soru sormamasını; patates gibi yetişmesini isteyen kenan evren ve arkadaşları.

sonra da bütün hükümetler ve cehalete bayılan anlı şanlı medyamız.

oysa kültür (kendi içine kapalı, elit bir kültürden değil, toplumu kucaklayan yaratılardan söz ediyorum) vücutta kan gibidir. dışarıdan bakınca görünmez ama onsuz yaşam olmaz.

***

“halk böyle istiyor!” klişesine gelince: evet halk böyle istiyor ama benim de daha düzeyli, zevki daha gelişmiş; karacaoğlan‘ları, pir sultan‘ları, güzelim türküleri hatırlayan bir halk istemeye ve bu yolda çalışmaya hakkım var.

halkçılıkla, halk dalkavukluğu birbirine karıştırılmamalı.
halk, varoş çarpılmasından ibaret değildir.

--spoiler--

--spoiler--