bugün

(bkz: ninemin kramponlari olsa gol krali olurdu)
(bkz: halamin sakallari olsa amcam olurdu)
(bkz: halamin biyigi olsa amcam olurdu)

gibi bir çıkarımdır.
(bkz: ebelerin girebilecegi entryler)*
(bkz: obama sözlük yazarı olsa yazabileceği entryler)
gibi gıkının gıkının bıkı olması durumunda zartın zort olması ihtimaline karşı x'in y'nin 15 kat daha etkili olma ihtimali, gibi saçmalatılabilir.
(bkz: dedelerin buralarda olma ihtimali)
günlük dilde alternatifleri bol olmasına rağmen aforizmanın aslı budur.
(bkz: her gördüğü sakallıya dede demek)
(bkz: annemin taşakları olsa ibnenin evladı olurdum)
sevilesi söz.
yok öyle olsaydı yok şöyle olsaydı gibi konuşanların ağzını kapatmaya yönelik güzel bir sözdür.
çok beğendiğim ve sıkça kullandığım bi sözdür. sürekli öyle olsaydı böyle olsaydı diye konuşanların üstüne çok yakışıyor.
(bkz: shemale)
halamın penisi var demek isteyen yazar beyanı.
Az önce köy kahvesinde çıkan yüksek sesli bir muhabbette beni kahkahaya boğan efsane küfür:dd
Nenemin de sakali olsaydi dedem olabilirdi; nedir yani?!
bu lafı bir siyasi görüş belirtirken çapulcunun birinden sözlükten duymuştum hatta günlerce aklıma gelip gülmüştüm
en beğenilenlerdeydi zaten.
ha söz komik ağır argo olsa da müthiç bir ifade gücü özellikle o geziciden duymanın onuru.
okuyorsa bilsin hala daha da gülüyorum.
eğer halamın taşakları olsaydı ama penisi olmasaydı halam bir hermaafrodit olurdu diyerek karşı çıkacağım önerme.
"peki o zaman amcam benim halam mı olurdu?" şeklinde deli sorularla kafayı meşgul edebilecek deyiş.
reynold alleyne nicholson 1868-1945 yılları arasında yaşamış bir ingiliz. ingiltere'deki cambridge üniversitesi'nde uzun yıllar profesörlük yaptı. sufi metinlerini arapça, farsça ve osmanlı türkçesinden ingilizceye çevirmiştir. "literary history of the arabs" ve "the mystics of islam" adlı iki önemli kitaba imza atmıştır. sufizm ve mevlana hakkında ingilizce dilindeki en yetkin bilgindir kendisi.

nicholson, pakistanlı şair muhammed ikbal'in mesnevi'ye öykünerek yazdığı esrar-ı hodî adlı eserini de ingilizceye "the secrets of the self" adıyla tercüme etmiştir (ki esrar-ı hodî ile rumuz-ı bîhodî mesnevileri türkçeye "esrar ve rumuz" adıyla çevrilmiştir). ikbal'in temel sufizm meseleleri hakkında nicholson ile mektuplar yoluyla fikir alışverişinde bulunduğu da aktarılmaktadır.

kendisini sufizm için önemli kılan, mevlana'nın mesnevi'sini 1925-1940 yılları arasında, sekiz cilt halinde ingilizceye tercüme edip yayınlamasıdır. nicholson mesneviyi çevirirken utandığı bölümleri latince çevirisiyle vermiş. mesnevi'nin 4. cildinin 511. satırında geçen "materterae si testiculi essent, ea avunculus esset" sözü de utandığı kısımlardan biri. türkçe meali ise şu özlü söz: "halamın taşakları olsa amcam olurdu."

(bkz: materterae si testiculi essent ea avunculus esset)
bu eskiden halamdı ;

görsel
kerimcan durmaz'ın yeğeni kilit.
enteresan bir atasözüdür.