bugün

(bkz: bana göre süt onlara göre çikolata)
eğer bir gün biri tutar da şu hayatı tek kelimeyle özetle derse söyleyeceğim kelimedir görelilik. evet, bir tarafıyla, bana göre süt onlara göre çikolatadır. ama tek tarafı bu değildir.

görelilik öyle sihirli bir kavram ki, tüm insan ilişkilerini açıklıyor. şimdiye kadar ne haksız bir insanla karşılaştım ne de kötü bir insanla. kötülük yaptığını düşündüğüm hemen herkes, kötülük yaptığı konuyla ilgili kendini "kurban" olarak görüyordu. benim herhangi bir konuda haksız olduğunu düşündüğüm herkes, kendince haklıydı. şimdiye kadar bir tane bile haksız insan görmemiş olmak, herhalde hayatımın en büyük eksikliğidir. özür dileyen insanlar bile, çoğu zaman, özür dilemenin kendi haklılıklarının en büyük ispatı olduğunu düşünüyorlardı. herkes kendine "göre" haklı.

bu kavramın en iyi açıklandığı kitap "kürk mantolu madonna" olsa gerek. okuyanlar bilir, iki bölümden oluşan kitapta, ilk önce, bir adamı o kadar mal, o kadar gereksiz görürüz ki ölse umrumuzda olmaz. ama ne zaman ki kitabın ikinci yarısı başlar ve biz, koskoca adamlar, ağlamaklı devam ederiz okumaya... işler değişir. kitabın ilk yarısındaki mal, o kadar güzel o kadar içli o kadar gerçek bir insandır ki, kitabın ilk yarısını okurken aklımıza gelen düşüncelerden utanırız. bu kitabı okuyup, hala, herhangi bir insanı herhangi bir zaman diliminde çözebileceğini düşünen her insan salaktır. ya kitabı okumamıştır, ya anlamamıştır ya da cidden salaktır.

nasreddin hoca, herhalde türk edebiyatının, türk kültürünün en önemli kavramıdır(insan olması şu saatten sonra hiç önemli değil). "sen de haklısın, sen de haklısın" derken hoca, espri yapmıyordu. herkes haklı. birine sinirlendiğinizde siz haklısınız, sizi sinirlendiren kişi haklı, sizi izleyen ve her ikinize de hak veren üçüncü kişi haklı.

şu görece kısa hayatımda öğrendiğim bir şey varsa o da şudur ki; hep, hiç demektir. bu amına kodumun dünyasında ya herkes haklı, ya da hiç kimse haklı değil. kararı size bırakıyorum ve sözlüğün derinliklerine bir ses daha yolluyorum.
(pişman oldum şimdi. keşke, görelilik diyen tip diye başlık açsaydım da, herkes okusaydı. herkes gibi ben de haklı olsaydım... mevzuya bak)
tüm sosyal ilişkilerde problemlerin ana çıkış kaynağı. görelilik bir insan gerçeğidir ve insan olmanın gereği hoşgörü ve tahammül de bünyede bulunmalıdır.
(bkz: hosgoru)
(bkz: tahammul)
kime göre, neye göre sorularını çağrıştıran kelime.
(bkz: özel görelilik kuramı)
(bkz: relativite)
insan anlayışını algılara hapseden, yani insanı kısıtlayan kavram.

göreli olan bir kuram, öğreti, hatta kanun bir çok durumda doğruyu gösterse bile varsayım tarafı halen geçerlidir.
gün içinde geçen zamanın yavaşlığı ama 4 yaşından bir anıyı dün gibi hatırlamak ve geçen zamana şaşırmaktır.