bugün
- türbanlı bacımızın milletin ortasında öpüşmesi16
- yalnguk oglu8
- hangi yazar hangi burç10
- gideon reid morgan jj21
- herkesle iyi geçinmek13
- sokak köpekleri9
- magicovento25
- kur koruma ne demek12
- 25 yaşındaki kız 38 yaşındaki erkek ilişkisi15
- kız arkadaşı yüzünden kendini asan genç8
- tebliğcilerin insanların giyimine karışması10
- kuduz karantinası olan bölgeden 35 köpek almak8
- özgür özel8
- lise mezuniyet törenleri10
- istanbul10
- kürt milliyetçiliğinin çok komik olması21
- tezgahtarlık yapan doktora mezunu28
- su faturasının elektrik faturasını sollaması9
- sözlükten hatun kaldırmak19
- uzay pornosunun adı ne olmalı15
- ali koç da bizim aziz yıldırım da bizim22
- gavsın 4 büyük meleğin özelliklerini taşıması13
- irem derici'nin erkek sevdası17
- anın görüntüsü11
- akraba evliliği bir özgürlüktür19
- savaştaki ülkelerden daha fazla enflasyon olması16
- rte türkiyenin geleceğinin garantisidir15
- bizi tanrı değil bilim kurtaracak16
- cinlerin musallat olma sebepleri20
- hiç yaşamadığın şeyi hatırlamak11
- ali koç12
- kadının kocasına ismi ile seslenmesi mekruhtur18
- ellerim bos gonlum hos9
- jose mourinho15
- küresel ıkınmanın yahudi olması gerçeği14
- islam10
- meral akşener13
- bir insanın sizi sevmediğini nasıl anlarsınız12
- ctrlx ile adana sokaklarında gece vakti gezmek9
- üstteki yazar hakkında fikrini söyle13
- allah'ın bizi yobazlarla imtihan ettiği gerçeği15
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı8
- saraca silsüpüroğlu14
- tatvan belediyesinde rte'nin resminin indirilmesi26
- aktroll yazarları donuzlayıp umursamamak11
- amerikan film klişeleri9
- esma bint mervan15
- atatürk'ün yabancılarla evliliği desteklememesi11
- aziz yıldırım ve ali koç'un canlı yayına çıkması43
- dursun özbek'in aziz yıldırım'a verdiği ayar9
Büyülendim ama büyüyemedim
Aklım ermedi aynalara ve suya
Yüzümü gösterip kalbimi neden
Sakladıklarını öğrenemedim
Şaşkınım, cahilim ben bu dünyada
Ahmet Telli
Aklım ermedi aynalara ve suya
Yüzümü gösterip kalbimi neden
Sakladıklarını öğrenemedim
Şaşkınım, cahilim ben bu dünyada
Ahmet Telli
Ah! küçük hokkabazlık, sefil aynalı dolap;
Bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkılap!
-Necip Fazıl kısakürek
Bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkılap!
-Necip Fazıl kısakürek
Seni bulmaktan önce aramak isterim.
Seni sevmekten önce anlamak isterim.
Seni bir yaşam bitirmek değil de,
sana hep hep yeniden başlamak isterim.
Özdemir Asaf
Seni sevmekten önce anlamak isterim.
Seni bir yaşam bitirmek değil de,
sana hep hep yeniden başlamak isterim.
Özdemir Asaf
Namaz, sancıma ilâç, yanık yerime merhem;
Onsuz, ebedi hayat benim olsa istemem!
Necip Fazıl kısakürek
Onsuz, ebedi hayat benim olsa istemem!
Necip Fazıl kısakürek
Önce upuzun, sonra kesik saçın vardı;
Tenin buğdaysı, boyun bir başak kadardı;
içini gıdıklıyordu bütün erkeklerin
Altın bileziklerle dolu bileklerin,
Açılırdı rüzgârda kısa eteklerin;
Açık saçık şarkılar söylerdin en fazla,
Ne çapkın komşumuzdun sen, Fahriye Abla!
Tenin buğdaysı, boyun bir başak kadardı;
içini gıdıklıyordu bütün erkeklerin
Altın bileziklerle dolu bileklerin,
Açılırdı rüzgârda kısa eteklerin;
Açık saçık şarkılar söylerdin en fazla,
Ne çapkın komşumuzdun sen, Fahriye Abla!
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski istanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Birkaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatih’te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun
Belki haziran’da mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki yeşilköy’de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın teleş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
içimsıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin
(bkz: attila ilhan)
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski istanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Birkaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatih’te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun
Belki haziran’da mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki yeşilköy’de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın teleş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
içimsıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin
(bkz: attila ilhan)
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem ki...
inan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem ki...
inan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
ne hasta bekler sabahı,
ne taze ölüyü mezar,
ne de şeytan bir günahı,
seni beklediğim kadar.
ne taze ölüyü mezar,
ne de şeytan bir günahı,
seni beklediğim kadar.
yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek,
bizim diyarımız da bin bir baharı saklar!
kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek
incinir düz caddede dağda gezen ayaklar
sen kubbesinde ince bir mozaik ararda
gezersin kırk asırlık mabedin içini
bizi sarsar bir sülüs yazı görsek duvarda,
bize heyecan verir bir parça yeşil çini
sen raksına dalarken için titrer derinden
çiçekli bir sahnede bir beyaz kelebeğin
bizim de kalbimizi kımıldatır derinden
toprağa diz vuruşu dağ gibi bir zeybeğin
fırtınayı andıran orkestra sesleri
bir ürperiş getirir senin sinirlerine,
ıstırap çekenlerin acıklı nefesleri
bizde geçer en yanık bir musiki yerine
sen anlayan bir gözle süzersin uzun uzun
yabancı bir şehirde bir kadın heykelini,
biz duyarız en büyük zevkini ruhumuzun
görünce bir köylünün kıvrılmayan belini...
başka sanat bilmeyiz karşımızda dururken
yazılmamış bir destan gibi anadolu’muz
arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken
sana uğurlar olsun... ayrılıyor yolumuz
sanat-faruk nafiz çamlıbelı
bizim diyarımız da bin bir baharı saklar!
kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek
incinir düz caddede dağda gezen ayaklar
sen kubbesinde ince bir mozaik ararda
gezersin kırk asırlık mabedin içini
bizi sarsar bir sülüs yazı görsek duvarda,
bize heyecan verir bir parça yeşil çini
sen raksına dalarken için titrer derinden
çiçekli bir sahnede bir beyaz kelebeğin
bizim de kalbimizi kımıldatır derinden
toprağa diz vuruşu dağ gibi bir zeybeğin
fırtınayı andıran orkestra sesleri
bir ürperiş getirir senin sinirlerine,
ıstırap çekenlerin acıklı nefesleri
bizde geçer en yanık bir musiki yerine
sen anlayan bir gözle süzersin uzun uzun
yabancı bir şehirde bir kadın heykelini,
biz duyarız en büyük zevkini ruhumuzun
görünce bir köylünün kıvrılmayan belini...
başka sanat bilmeyiz karşımızda dururken
yazılmamış bir destan gibi anadolu’muz
arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken
sana uğurlar olsun... ayrılıyor yolumuz
sanat-faruk nafiz çamlıbelı
ne zinde em ez hicr-i tu ey şûh ne mürde.
feryâd ez in nev vücûdî-i adem âlûd.
hasretinle ne diriyim, ey şûh, ne de ölü.
feryâdım, bu yokluk dolu, yeni var oluştan.
yavuz sultan selim
feryâd ez in nev vücûdî-i adem âlûd.
hasretinle ne diriyim, ey şûh, ne de ölü.
feryâdım, bu yokluk dolu, yeni var oluştan.
yavuz sultan selim
gecenin şarkısı markısı kimindir
hangi şarkısı üstelik
gecenin şarkısı senin olsun ben istemem
üstelik o şarkı herkesindir
çünkü bulutlar konuşur
kuşlar uyur
ses uyanır
şimdi kimindir gecenin şarkısı
kimi hüzzamdan bir şarkı besteler uykusunda
otlar büyür
ocaklara girilir madenlerde
ne düşler görür insan kimbilir?
(bkz: Turgut uyar)
hangi şarkısı üstelik
gecenin şarkısı senin olsun ben istemem
üstelik o şarkı herkesindir
çünkü bulutlar konuşur
kuşlar uyur
ses uyanır
şimdi kimindir gecenin şarkısı
kimi hüzzamdan bir şarkı besteler uykusunda
otlar büyür
ocaklara girilir madenlerde
ne düşler görür insan kimbilir?
(bkz: Turgut uyar)
dünyanın bütün seslerini alıp götürdün
mezarından başka harf kalmadı ağzımda.
yoruldum kalabalığın hayatından
yaşamak diye el çırptığım ne varsa
şimdi bir ölüm türküsü, bir hatıra yangını
yalnızlık çark dönüyor üstümde.
yeryüzü şarkım, sürmeli pencerem
her sabah aynı soğuk
her akşam aynı keder
yastığını koklaya koklaya öğrendim
insan bir kere ölmüyormuş meğer.
şükrü erbaş.
mezarından başka harf kalmadı ağzımda.
yoruldum kalabalığın hayatından
yaşamak diye el çırptığım ne varsa
şimdi bir ölüm türküsü, bir hatıra yangını
yalnızlık çark dönüyor üstümde.
yeryüzü şarkım, sürmeli pencerem
her sabah aynı soğuk
her akşam aynı keder
yastığını koklaya koklaya öğrendim
insan bir kere ölmüyormuş meğer.
şükrü erbaş.
Bırakmıyorum.
Aşk iyidir bak
Duyumunu artırır insanın
Hele don gömlek sabahları
Traş olacağını duyarsın
Yeni gömleğini giyeceğin gelir
Bir yeni biçim eklersin insan olacağa
Masaya, merdivene, aynalı dolaba
Derken ardından şıpın işi bir kahvaltı
Amanın dersin bu ne delice gidiş
Paldır küldür açar mıydı fıstık ağacı
ispinoz düşünür müydü
Deli olan kaşınır mıydı
Kolların upuzun Walt Whitman'i okumaktan
Ağzın desen bir karış açık
Sokaklar yok mu, o sokaklar
Önce bir yeşile işkilli
Evlerde büyümeler, alıp başını gitmeler olacak
Kızıp duracaksın üstüne başına konan toza
Televizyondaki ise
Usanmak, hızını eksiltmek dendi mi
Cin ifrit kesileceksin birden.
Hey gidi duyumuna yandığımın dünyası
Alıp vereceğin olacak ille
Aşk maşk buz gibi yaşayacaksın.
edip cansever
(bkz: buz gibi)
Duyumunu artırır insanın
Hele don gömlek sabahları
Traş olacağını duyarsın
Yeni gömleğini giyeceğin gelir
Bir yeni biçim eklersin insan olacağa
Masaya, merdivene, aynalı dolaba
Derken ardından şıpın işi bir kahvaltı
Amanın dersin bu ne delice gidiş
Paldır küldür açar mıydı fıstık ağacı
ispinoz düşünür müydü
Deli olan kaşınır mıydı
Kolların upuzun Walt Whitman'i okumaktan
Ağzın desen bir karış açık
Sokaklar yok mu, o sokaklar
Önce bir yeşile işkilli
Evlerde büyümeler, alıp başını gitmeler olacak
Kızıp duracaksın üstüne başına konan toza
Televizyondaki ise
Usanmak, hızını eksiltmek dendi mi
Cin ifrit kesileceksin birden.
Hey gidi duyumuna yandığımın dünyası
Alıp vereceğin olacak ille
Aşk maşk buz gibi yaşayacaksın.
edip cansever
(bkz: buz gibi)
uyuduk mu eşit oluruz
ne tutku,ne gurur,ne umut
evet sözlük geri döndüm
ne tutku,ne gurur,ne umut
evet sözlük geri döndüm
su uyur, düşman uyur, haste-i hicrân uyumaz...
Şeyh Gâlib
Şeyh Gâlib
...bunca yıl sönmemiş umudum, nisan değilse mayıs
perşembe değilse pazar..
-atilla ilhan
perşembe değilse pazar..
-atilla ilhan
"En son ne zaman fısıldadınız aşk dizelerini birinin kulağına?
Ya da fısıldadınız mı, hiç?
Size sokulup biri bir aşk şiirini en son ne zaman söyledi, sözcükleri içinize akıtarak?
Ya da söyledi mi hiç?.
siz Hiç fısıldamadıysanız, veya hiç fısıldanmadıysa size biri, bilin ki "Aşk"ı hiç yaşamadınız..
Sandınız sadece.. Belki de bin defa sandınız...
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem ki...
inan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
Cahit Sıtkı TARANCI
görsel
Ya da fısıldadınız mı, hiç?
Size sokulup biri bir aşk şiirini en son ne zaman söyledi, sözcükleri içinize akıtarak?
Ya da söyledi mi hiç?.
siz Hiç fısıldamadıysanız, veya hiç fısıldanmadıysa size biri, bilin ki "Aşk"ı hiç yaşamadınız..
Sandınız sadece.. Belki de bin defa sandınız...
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem ki...
inan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
Cahit Sıtkı TARANCI
görsel
yeni sağılmış sütlerin tadına varıyorum
göğüslerinin arasındaki o esmer çukurdan akıyor kanım
kimsenin girmediği ıssız ormanına dalıyorum senin,
bir kaplansın! ben önünde can çekişen hayvan
bir yılanın süzülüşünü duyuyorum karanlık çalılardan
gerinen kasıklarında büyüyor bu ipeksi koku
elime değen zehir. dokununca pul pul dağılacak
gece gündüze, kılıç kınına kavuşacak
yaprağa düşen ateş nasıl tutuşturursa ormanı
ellerin bana uzanınca hayat ve ölüm beni çağırıyor”
S şiiri
Tuğrul Tanyol
göğüslerinin arasındaki o esmer çukurdan akıyor kanım
kimsenin girmediği ıssız ormanına dalıyorum senin,
bir kaplansın! ben önünde can çekişen hayvan
bir yılanın süzülüşünü duyuyorum karanlık çalılardan
gerinen kasıklarında büyüyor bu ipeksi koku
elime değen zehir. dokununca pul pul dağılacak
gece gündüze, kılıç kınına kavuşacak
yaprağa düşen ateş nasıl tutuşturursa ormanı
ellerin bana uzanınca hayat ve ölüm beni çağırıyor”
S şiiri
Tuğrul Tanyol
o uzak evden hayatın neşesinin kaçmış olduğunu
biliyorum şimdi
bir çocuğun annesinden ayrılık matemine ağlamakta
olduğunu
biliyorum şimdi
ancak ben yorgun ve perişan
arzu dolu yolu bırakıyorum
yarim şiir, arkadaşım şiir
onun huzurlu eline ulaşıncaya değin gideceğim
Füruğ ferruhzad - yarim şiir, arkadaşım şiir
biliyorum şimdi
bir çocuğun annesinden ayrılık matemine ağlamakta
olduğunu
biliyorum şimdi
ancak ben yorgun ve perişan
arzu dolu yolu bırakıyorum
yarim şiir, arkadaşım şiir
onun huzurlu eline ulaşıncaya değin gideceğim
Füruğ ferruhzad - yarim şiir, arkadaşım şiir
Ben yürürm yana yana
Aşk boyadı beni kana
Ne akîlem ne divâne
Gel gör beni aşk neyledi.
Aşk boyadı beni kana
Ne akîlem ne divâne
Gel gör beni aşk neyledi.
seni severim ama kendimi daha çok.
geçinmek için ne yaptığın beni ilgilendirmiyor.
neyi özlediğini,
kalbinin arzuladığı şeye kavuşmanın
hayalini kurmaya cesaret
edip edemediğini bilmek istiyorum.
kaç yaşında olduğun beni ilgilendirmiyor.
aşk için, hayallerin için, yaşıyor olma serüveni için
bir aptal gibi görünme riskini
göze alıp alamayacağını bilmek istiyorum.
ay'ın etrafında hangi gezegenlerin
döndüğü beni ilgilendirmiyor.
kederinin merkezine dokunup dokunmadığını,
hayatın ihanetlerince açılıp açılmadığını,
daha fazla acı korkusundan
kapanıp kapanmadığını bilmek istiyorum.
saklamaya, azaltmaya ya da
düzeltmeye çalışmadan
benim ya da kendi acınla oturup oturamayacağını
bilmek istiyorum.
benim ya da kendi neşenle olup olamayacağını,
insan olmanın sinirliliğini hatırlamadan,
bizi dikkatli ve gerçekçi olmamız için uyarmadan
çılgınca dans edip,
coşkunun seni parmak uçlarına kadar doldurmasına
izin verip vermeyeceğini bilmek istiyorum.
bana anlattığın hikayenin doğru
olup olmaması beni ilgilendirmiyor.
kendi kendine dürüst olmak için
bir başkasını hayal kırıklığına
uğratıp uğratamayacağını;
ihanetin suçlamasına dayanıp,
kendi ruhuna ihanet edip etmeyeceğini
bilmek istiyorum.
güvenebilir ve güvenilebilir
olup olamayacağını bilmek istiyorum.
her gün sevimli olmasa da
güzelliği görüp göremeyeceğini
bilmek istiyorum.
benim ve kendi hatalarınla
yaşayıp yaşayamayacağını;
bir gölün kenarında durup
gümüş ay'a "evet!"
diye bağırıp bağırmayacağını
bilmek istiyorum.
nerede yaşadığın
ya da ne kadar paran olduğu
beni ilgilendirmiyor.
keder ve umutsuzlukla geçen
bir gecenin ardından,
yorgun, bitap da olsan,
çocuklar için yapılması gerekenleri
yapıp yapmayacağını bilmek istiyorum.
kim olduğun,
buraya nasıl geldiğin beni ilgilendirmiyor.
çekinmeden benimle ateşin ortasında
durup durmayacağını bilmek istiyorum.
nerede, kiminle,
ne okuduğun beni ilgilendirmiyor.
diğer her şey bittiğinde
seni ayakta tutan şeyin
ne olduğunu bilmek istiyorum.
kendinle yalnız kalıp kalamadığını
ve o boş anlarda sana arkadaşlık eden kendini
gerçekten sevip sevmediğini bilmek istiyorum.
oriah mountain dreamer
neyi özlediğini,
kalbinin arzuladığı şeye kavuşmanın
hayalini kurmaya cesaret
edip edemediğini bilmek istiyorum.
kaç yaşında olduğun beni ilgilendirmiyor.
aşk için, hayallerin için, yaşıyor olma serüveni için
bir aptal gibi görünme riskini
göze alıp alamayacağını bilmek istiyorum.
ay'ın etrafında hangi gezegenlerin
döndüğü beni ilgilendirmiyor.
kederinin merkezine dokunup dokunmadığını,
hayatın ihanetlerince açılıp açılmadığını,
daha fazla acı korkusundan
kapanıp kapanmadığını bilmek istiyorum.
saklamaya, azaltmaya ya da
düzeltmeye çalışmadan
benim ya da kendi acınla oturup oturamayacağını
bilmek istiyorum.
benim ya da kendi neşenle olup olamayacağını,
insan olmanın sinirliliğini hatırlamadan,
bizi dikkatli ve gerçekçi olmamız için uyarmadan
çılgınca dans edip,
coşkunun seni parmak uçlarına kadar doldurmasına
izin verip vermeyeceğini bilmek istiyorum.
bana anlattığın hikayenin doğru
olup olmaması beni ilgilendirmiyor.
kendi kendine dürüst olmak için
bir başkasını hayal kırıklığına
uğratıp uğratamayacağını;
ihanetin suçlamasına dayanıp,
kendi ruhuna ihanet edip etmeyeceğini
bilmek istiyorum.
güvenebilir ve güvenilebilir
olup olamayacağını bilmek istiyorum.
her gün sevimli olmasa da
güzelliği görüp göremeyeceğini
bilmek istiyorum.
benim ve kendi hatalarınla
yaşayıp yaşayamayacağını;
bir gölün kenarında durup
gümüş ay'a "evet!"
diye bağırıp bağırmayacağını
bilmek istiyorum.
nerede yaşadığın
ya da ne kadar paran olduğu
beni ilgilendirmiyor.
keder ve umutsuzlukla geçen
bir gecenin ardından,
yorgun, bitap da olsan,
çocuklar için yapılması gerekenleri
yapıp yapmayacağını bilmek istiyorum.
kim olduğun,
buraya nasıl geldiğin beni ilgilendirmiyor.
çekinmeden benimle ateşin ortasında
durup durmayacağını bilmek istiyorum.
nerede, kiminle,
ne okuduğun beni ilgilendirmiyor.
diğer her şey bittiğinde
seni ayakta tutan şeyin
ne olduğunu bilmek istiyorum.
kendinle yalnız kalıp kalamadığını
ve o boş anlarda sana arkadaşlık eden kendini
gerçekten sevip sevmediğini bilmek istiyorum.
oriah mountain dreamer
Aşk.
Bir yudum aşk be..
Kuruduk..
Bir yudum aşk be..
Kuruduk..
bütün pencerelerde bekleyen benim,
ve
o çalmayan bütün telefonlarda
aylardır konuşan da.
kabul.
bir kez yolda karşılaşalım
onunla da avunacağım.
adımı sesince duymaktan vazgeçtim,
sesini duysam, susacağım.
yel esiyor ama
değirmen dönmüyor.
kuraklık bu,
adın ekmeğe dönüşmüyor.
turgut uyar
(bkz: bütün pencerelerde bekleyen benim)
ve
o çalmayan bütün telefonlarda
aylardır konuşan da.
kabul.
bir kez yolda karşılaşalım
onunla da avunacağım.
adımı sesince duymaktan vazgeçtim,
sesini duysam, susacağım.
yel esiyor ama
değirmen dönmüyor.
kuraklık bu,
adın ekmeğe dönüşmüyor.
turgut uyar
(bkz: bütün pencerelerde bekleyen benim)
güncel Önemli Başlıklar