denilmiş ki her erkek muhatap olduğu kıza içgüdüsel olarak şöyle bi bakar. evet haklısınız.

ama zaten fark buradan kaynaklanıyor. açık konuşacam kim kankamla münasebetsiz bir temasımda etkilenmiyorum,derse yalan söylüyordur. fakat mühim olan içgüdüsel evreyi geçip bunu kafanda ya da ona karşı bitirmek,yoksa dediğim gibi ilki kaçınılmaz.

ayrıca erkekler hâlden anlar destek çıkar ama belli bi yere kadar. hiçbir erkek bi kız kadar insanın psikolojik ve içsel hassasiyetlerini anlayamaz. umarım anlatabilmişimdir.

sonunda şöyle biraz birikimimin olduğu bi başlık

bak çok samimiyetimle söylüyorum eğer kısa hikayeleri seviyorsan sabahattin ali'nin değirmen ve sırça köşkü efsane

ha dersen ki ben uzun hikâye severim al stefan zweig'in bütün kitaplarını oku fakat her şey içsel ve psikolojik olarak ilerliyor gözünü sevdiğimin freud'a çekmiş biraz

yok roman olsun tarih de olsun diyorsan iskender abi var,iskender pala. babil'de ölüm istanbul'da aşk'ı al oku,efsane'yi al oku

intihar etmek istiyorum ama kararsızım diyorsan direk albert camus yabancı,tersi ve yüzü al hiç bir şüphen kalmıyor

eh daha gider de uzun entryler çok tercih edilmiyor bari bi faydam olsun.

doğunca çirkin adamlar,işaretlenir bi satırda
onlar hayatlarına yön vermeye çalışmaz
çünkü bilirler ki doğmuş olmak hatadan
bu yüzden nefret eder hayat çirkin adamdan

yazasim geldi birden

bence daha çok birbirlerini yüzeysel tanıyan,kendinin gördüğü kadar olduğunu sandığı insanları daha detaylı görmeleri ve bunu beklemedikleri için değiştiklerine inanmaları.

bak hepsi hemen hemen aynı şeyi söylüyor
+ne oldu bize neden böyleyiz
-sen çok değiştin ondan
+değişen ben miyim sen misin şu haline bak

ben buraya gelir yatarım maaşımı da alırım kimse de bana bir şey demez.

niye sivilsin müdür bey talimat verdi.

ben izin veremem idareden kağıt getir.

geç geleni yok yazarım bahane kabul etmem.

idareden ve laf işitmekten korktuğu kadar dersine önem vermez,amacı sadece 40 dakikayı doldurmaktır.

abi adam okumuş avukat olmuş doktor olmuş. ben olsam tişört bastırırım hava atmak ne demek.

ah partinin bizlere olan gençlere olan güvenini göstermeye geldim aday olacammm.

küçükken rahmetli dedemin tabakasını kaçırır,tütününü döker kağıtlarını yırtardım. şimdi onun tablasına bırakıyorum küllerimi.
görsel

yalnızken az yenilen kahvaltı,değilken çok yenilen kahvaltıdan daha doyurucu değil mi ya?

kiminle konuşmak isterdimi geç de kediler konuşsa ilk söyleyecekleri şey herhalde "nankör sensin lan dallama" olurdu.

uyuduk mu eşit oluruz
ne tutku,ne gurur,ne umut

evet sözlük geri döndüm

itiraf değil.

sözlüğü bırakıyorum. çok olmadı zaten geleli. çok da takılmadım. o kadar ki başlık açmayı henüz bilmiyorum ve bu yüzden buraya yazıyorum. mümkün oldukça ahlâk çerçevesi içinde yazmaya çalıştım. biraz burukluk yaşadım açıkçası. düşüncelere olan saygımla,tarafsız yazışımla,kitap tavsiyelerimle bir farklılık daha doğrusu farkındalık oluşturacağımı düşünmüştüm. ama şu an belirtisiz adam tamlamasinin yokluğu fark edilmeyecek. bu beni üzen bir durum değil aslında ama giderken şöyle bir şey bırakayım dedim. geri dönmemek üzere olduğunu sanmıyorum da zaten. gitmemin sebebi de umduğum kaliteyi bulamamam. facebook standartlarından çok uzak değilmiş burası. herkes aklına değil ağzına geleni yazıyor. düşünme ortalaması baya düşük.

o gözlük gözümdeydi,telefon askısında telefon vardı ve feneri açıktı,gözlerimde yanma başlamıştı,arkada manzumu mazlum dinledi çalıyordu. bir an kendimi çok derin biri gibi hissettim. ama uyuyunca geçer nasılsa. çünkü büyük adamlar bizim çevremizden çıkmaz demi (!)
görsel

bu ne çürük bir yasalar topluluğu arkadaş. şimdi bu yasalar bu adamın ağzına tükürmeye yetmiyorsa elbet halk kendi cezasını kendi kesecek. sonra da bu yasalar cezayı kesen halkımın cezasını kesecek. halkın cezayı kesip uygulaması taraftarı değilim ama bu şekilde sinirli,agresif;askerine,polisine,güvenliğine,hukukuna güvenmeyen bir halk meydana gelecektir ki devletle halkın arasında bu tür bir uçurum açılırsa bunun bedeli çok ağır olur.

görsel

sigara içen arkadaşlar bir de benim için yakabilir mi?

görsel

kenan biyikli'nın bilinmeyen osmanlı kitabı var. bir çok farklı basımı var. ben biraz daha özet mahiyetinde okudum. faydalı istifade edilebilecek bir eser. fakat yazar bazı konularda çok subjektif davranmış. bir sistemin olumlu yanlarından övgüyle örneklerle bahsederken,olumsuz yönlerini basit cümlelerle geçmiş. yine de tarafsızlıkla okunursa güzel bir eser.

not:imparatorluk değildir tartışmasına ise çok güzel açıklamalar getirmiş aynı zamanda. gayet tatmin edici.

irma kasırgası allah'in abd ye cezası demek,islami değildir. allah masum insanları asla helak etmez. lütfen din tasavvurunuzu değiştiriniz.

fatih tezcan
görsel

neyi savunduğunu bilmeden duyduğunu söyleyen kadındır. benim cidden ne yaptığını bilen,aklı başında,kendini feminist olarak tanımlayan bir arkadaşım vardı. bu mevzu üzerinde tartıştık. tartıştık derken münazara şeklinde. neden bayana bu kadar karşı çıkıyorsunuz halbuki çoğu insan bunu art niyetli ya da aşağılama amaçlı kullanmıyor diye sorduğumda,erkekler için bay hitabının kullanıldığı yerde bayan da kullanılır,ama erkekler için erkek ibaresi kullanılıp kadınlar için bayan ifadesi kullanıldığında burda bir ayrım söz konusu oluyor demişti.

hatta bayanlar baylar,gittiği bir gençlik kampında erkek wc/bayan wc şeklindeki levhaları görünce bu ne yaman çelişki böyle diyerek tepkisini dile getirmişti. hoşuma gitti.

kültürlü olmaktan ziyade haklı olarak farklı hissettiriyor. ayrıca ben kültürlüyüm diyen yada bu havada bir okur görmedim ben. her okunan kitapla kültürlü olunmaz. her kitap okuyan kültür sahibi olamaz. sadece kitap okumakla kültür kazanilmaz. daha çok sayabilirim. ama şunu idaa ediyorum,kitap okuyan insan okumayandan her zaman farklıdır.

elif şafak okuyup kültürlüyüm demek,yok işte hikaye kitabı adama bir şey katmaz gibi eleştiriler gördüm. hiçbirimiz george orwell'in hayban çiftliğini,friedrich nietzsche' nin böyle buyurdu zerdüştünü,incognito'yu okuyarak başlamadık demi. şahsen ben 1. sınıftayken sınıftan aldığım kitaplar dışında kitabım yoktu ve 4. 5. sınıflara kadar türkçe kitaplarını okurdum. genellikle de hikâyeleri. sonra 4 kafadarlar takımı okudum. hasan nail canat'ın çocuk romanlarını okudum. el hasıl kitap okuyan kişi çok basit şeyler de okusa hiç değilse okuma alışkanlığı kazanır. onun ilerde daha derin sulara açılma ihtimali,okumayan adamdan fazladır.

vesselam

olayın ciddiyetinin farkında değilim. cidden değilim ama. troll mü yoksa ciddi bir temizlik falan mı var?