bugün

izin sonunda kırık far parçaları belirir.
yolda gördüğünüz zaman içiniz acır. acaba sorusu aklınıza gelir. büyük facialardan sonra geride kalan izlerdendir.
anüs diye tabir edilen götten düşen dışkı diye kullanılınca kaba kaçmayan bok adını verdiğimiz iğrenç şey, bi kerede suya düşmediği için, serin sulara kavuşmadan az evvel klozetin kuru bölgesinden seker. işte bu sekme esnasında az evvel tarif etmeye çalıştığımız o su sınırının hemen yukarısında kalan bok parçacıklarına fren izi denir. ve pek tabi iz bırakanlar unutulmaz. en azından ben unutmuyorum. kendimi unuttum, onu unutamıyorum. yani ortak yaşam süren insanların, birbirlerine atacakları en ağır kazıklardan biri bu. terbiyesizlik. travmatik lan. o şekiller hiç gözümün önünden gitmiyor. o kadar sık karşılaştım ki artık hangi hızla indiğini, bokun kalınlığını, klozete tam olarak nasıl oturduğunu hesaplayabiliyordum. bildiğin dexter'ın bok analisti haliydim. daha kötüsü de bıraktığı izlerden bi süre sonra fal bakmaya başladım. fincandaki izlere benziyordu çünkü. tuvaletten çıkınca yanına gidip "kardeş senin için kabarmış, noldu anlat hele, kötü bi şey olmuş bugün?" diyordum. "nasıl anladın lan, oha?!" dediğinde ise "kapkara sıçmışsın mına koduğum nasıl anlayacam" şeklinde karşılık vermek istedim hep. ama olmadı. hiçbi zaman söyleyemedim. yapamadım bunu. tuvalet fırçasının yerini değiştirdim her seferinde belki anlar diye. sağa koydum, sola koydum olmadı. ters çevirip duvara yasladım, ı ıh. olmadı. en son klozet kapağının üstüne koydum. arkasından girdim baktım ki, belli ki arkadaş onu indirip sıçmış, ardından tekrar üstüne koymuş kapağın. işte o zaman vazgeçtim mücadeleden. dedim ki bu adam iyi niyetli. gerçekten dekor sanıyor fırçayı. çok güzel bi insan bu. zarar gelmez. hiç öğretme, anlatma. saflığına leke sürme. dedim ki bu adamın derdi belli. içim dışım bir benim, senden saklayacak bi şeyim yok mesajı veriyor bana. rahatladım sonra.