bugün

(bkz: tek rakibim rasim ozan kütahyalı)
ahmet hakan ın bugün köşesinde 'tanırım iyi çocuktur'dediği eskiden recep erdoğanın avukatlığını yapmış şimdiki aziz yıldırım avukatı.ayrıca geçen günlerdeki habertürk programında çıldırışıyla bilinir.
mehmet baransuyla katıldığı programda sapıtan ortada mal gibi bağıran avukatımsı. aziz yıldırımın o kadar parası var tuta tuta bu adamı mı tutmuş? bağırmaktan başka bir şey yapmıyor.. bir mehmet baransuya karşılık verememiş. işi çirkefliğe vurmuş saçmalıklar abidesi abimiz...
eski beşiktaşlı yeni fenerbahçeli avukat.

--spoiler--
müvekkilimdi başkanım oldu. bu olaylar beni acayip fenerbahçeli yaptı.
--spoiler--
uğur dündar'ın programa bağlanıp alakasız bir konuda 10 dakika konuşması üzerine yaptığı yorumla yarmıştır.

(video'nun 1.08 dakikasında)
http://youtu.be/lB2CcBTJpeE
adam komik.
aziz yıldırım'dan sonraki başkan adayımdır.

http://youtu.be/owWfr83pezQ

video'nun hemen başında taraftara sesleniyor.
'adaaaam yargılıyorsunuz aaaaaaaaaaaoooohhhhhh' diye haberturk'te haykırmış adam. korkudan altıma sıçtım.
komik insan. abd'de avukat olsaydı dolar milyoneri olurdu. iyi tirat yapıyor. hele geçen gün "birbirini tanıyan iki insan buluşup, konuşamaz mı dediğinde" aklıma şu geldi.Deliler'in apartman parodisinde metin akpınar'ın şöyle bir repliği vardı. (Karısı için konuşuyor) ilkokul 3'ten arkadaşı, bir muhallebicide buluşmuşlar bunun neresinde kötülük var, gitmişler tarabya oteline üç saat ıstirahat etmişler sonra kadın gusül abdestini alıp temiz temiz çıkmış kötülük bunun neresinde.
habertürk'te mehmet baransu ile kavga eden heyecanlı avukat.

http://www.beyazgazete.co...hmet-baransu-kavgasi.html

mehmet baransu ile bir de yemek yemişler ve aynı zamanda taraf'ın abonelerinden biriymiş.
tff yetkililerine ve savcılara savurduğu salvolar yüzünden fenerbahçe'yi hızla küme düşürmeye götüren kahraman avukat (!). kozmik odada inceleme altına alınan dosya sayısı 14'dü bu avukattan sonra 26 oldu.

ayrıca canlı yayında serhat ulueren'in yüzüne telefon kapatarak şovmenlik hayatını da baltalamıştır.
sivas katliamındaki katillerin avukatıydı bir zamanlar şimdi ise aziz başkanın bu adamı öven fenerbahçelileri gördükçe fenarbahçeden daha fazla nefret etmeye başlıyorum eskilerinde dediği gibi zavallı fener beter ol beter lay lay lay pardon gaza geldim.
tam fener'e, aziz yıldırım'a yakışan avukat.
tam adamını bulmuşlar cidden tebrik ediyorum.
bazı söyledikleri bukalemunların hoşuna gitmiyor herhalde. kişiye bakmayın şaklabanlar söylediklerine bakın. aralık 2010'da olduğu söylenen olay ile ilgili suçüstü yapılmamış altı ay beklenmiş. ne beklenmiş? şampiyonluk. neymiş efendim örgütün tamamını yakalamak için beklemişler. herkesi bekleyelim işleyebileceği tüm suçları işlesin ondan sonra yakalarız.
Tam bi avukat. Mesleki bilgisiyle, araştırmacı tarafıyla ve en güzeli kimseden lafını çekinmeden çat suratına söylemesiyle. Fenerbahçe yönetiminden bile dik ve ayakta duruyor. Hemde bir müzik adamı. Geçmişine bakınca sanata ve müziğe olan yanıyla çok değişik bir avukat profili çiziyor. Bence fenerbahçenin en büyük şansı böyle bir avukat bulması inandığı şeyler için sonuna kadar giden bir yapısı var.
beyaz tv'de şu an.
allah bir çene vermiştir ki karşısında rasim ozan bile melek gibi kalıyor.
vay anasını tam adamını bulmuş fener helal olsun.
an itibariyle kendisi artık çene suyu çorba faik'tir. isim babası ahmet çakar'dır.
fenerlilerin bile savunamadığı adam. düşünün artık.
(bkz: medya maymunu)
Televizyonlardaki tartışma programlarında son günlerde sıkça gördüğümüz, hararetli tartışmaların odağındaki isim, Aziz Yıldırım'ın avukatı. Şike soruşturmasının yanı sıra, Süleyman Mercümek davası, kayıp Bosna paraları davası gibi kamuoyunda sıkça tartışılan birçok önemli davanın da avukatlığını yaptı.

Yozgat'ta 1963 yılında dünyaya ailesinin 3. çocuğu olarak geldi. Doğumu sırasında hastanede Yozgatlı bir ağanın karısı da 7. çocuğunu kız olarak doğurunca hemşirenin yardımıyla bebekleri değiştirdiler. Bu olay kısa bir süre sonra ortaya çıkınca 6 ablalı bir ağa oğlu olarak büyüme ayrıcalığından da oldu.

Bir devlet memurunun çocuğu idi. Babasının işi nedeniyle sık sık şehir değiştirmelerinden dolayı kendini belli bir şehire ait hissedemedi ve hep öteki oldu. Çocukken hayran olduğu ağabeyi yüzünden ülkücülere yakın durdu. Erzurum'da, sonradan Refah partisi Erzurum Milletvekili seçilen dayısı Şinasi Yavuz'un dükkanında; Lütfi Doğan, Recai Kutan ve Korkut Özal gibi önemli politik şahsiyetlerle tanıştı. Babasının atandığı Kayseri'de henüz lise çağlarında, kendisini Akıncılar'ın arasında buldu. Mezar taşlarını ve tarihi binaların üzerindeki Osmanlı'ca yazıları okuma merakı bir anda Nurcular'ın Yazıcılar koluyla tanışmasına sebep oldu. Uzun bir zaman aralarında kaldı. Hacı Hasan Efendi'den, Adıyaman Menzil'deki Muhammed Raşit Erol'a, Kayseri'deki Necmettin Nursaçan'a kadar birçok cemaat liderinin sohbetine katıldı. Necmettin Erbakan'a ise mesafeli kaldı.

12 Eylül öncesinin siyasi sürecinde bütün sol dergileri okudu. Kendini bir Akıncı olarak fikir tartışmasında solcuları alt edebilmek için , ders kitaplarından ziyade onların konuştuğu konuları bilmek zorunda hissetti. Tıp öğrencisi ağabeyinin biyoloji, fizik kitaplarını bile okudu. Çünkü evrenin oluşumundan ilk canlıların varoluşuna; üretim araçlarının mülkiyetinden artı değerin paylaşımına; alt üst yapı kurumlarından diyalektiğe kadar sınavlarda sorulmayacak bir sürü konuyu öğrendi. Ek ders olarak astronomi ve felsefe derslerini seçti.

Lise son sınıfta her takdirnameye alışık olmasına rağmen ilk zayıf notunu Milli Güvenlik dersinden aldı. Sınıfta 3 kişi zayıf almıştı. Solcuların, ülkücülerin ve akıncıların liderleri. Kendi siyasal düşüncesindeki arkadaşlarının 12 Eylül'de cezaevine girmesinden dolayı hukuk fakültesi'nde okumaya karar verdi. 1981 - 1982 öğretim döneminde istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi olur.

Üniversitede iskenderpaşa Cemaati'nin hem sözcüsü hem de temsilcisi durumundaydı. iskenderpaşa cemaati o zaman Ankara ve Konya'da çok güçlü idi. Bu topluluğun Ankara kolunda Hasan Hüseyin Ceylan, Zahit Akman ve Zekeriya Karaman gibi çok etkili isimler vardı. istanbul ayağında ise kendisi vardı.O yıllarda Refah Partisi'nin ilk başkanlığına da o güne kadar seçilmişlerin arasında en genci olan Recep Tayyip Erdoğan getirilmiştir. Refah Partisi'nin istanbul il Yönetim kadrosunda da yer aldı. Kadir Topbaş'ın istanbul il Yönetimi'nin Halkla ilişkiler Başkanlığı'nı yaptığı dönemde yardımcısıydı. O dönem il yönetim kadrosundakilerin % 80'i bugün siyasetin içinde ya bakan, ya milletvekili ya da belediye başkanı. Mensubu olduğu Hanefi mezhebinin lideri imam Hanefi'nin "Sultanlardan uzak durun" tembihi üzerine asla siyasete yakın durmadı ve il yönetiminden ne milletvekilliği, ne belediye başkanlığı ne de ihale istedi.

Avukatlık yaşamı ise bugün AKP istanbul Milletvekili olan ve dört dönem istanbul Bağcılar Belediye Başkanlığı yapmış olan Feyzullah Kıyıklık'ın ofisinde şekillendi. O yıllarda 11 Eylül sonrası ABD tarafından "Özel Olarak Belirlenmiş Küresel Terörist" olarak mimlenecek olan suudi iş adamı Yasin El Kadı da Türkiye'dedir. Milli gazete yazarlarından Fatih Saraç'ın aracı olması ile Yasin El Kadı ile buluşur. Yasin El Kadı bir süre sonra Fatih Saraç ve iki suudi Arabistanlı yatırımcıyla Türkiye'ye gelir. Çizgi film üretmek, sanat atelyeleri kurmak istemektedirler. Faik Işık, hükümetten yatırım izinlerini alır ve şirketlerin kuruluşunu gerçekleştirir. Ella Film ve Prodüksiyon isimli şirket, "istanbul'un Fethi" ve "Çanakkale Zaferi" gibi çizgi filmler üretir. Caravan (Kervan) ismiyle kurulan gıda şirketiyse daha sonra BiM marketlerine dönüşür. BiM'in avukatlığını yapacakken diğer kurucu ortak Cüneyt Zapsu'nun talebiyle her dönem iktidarla yakın ilişkiler kurma ustası Aydın Coşar bu göreve getirilir.

2 Temmuz 1993'teki Sivas katliamından sonra Necati Ceylan, Şerafettin Petek, Hüsnü Tuna, Muharrem Balcı gibi "islamcı" deniler ağabey konumundaki avukatlar sivas davasında kendisi gibi meslek hayatının başlangıcındaki pekçok avukata , bir mesleki ve imani zorunlulukmuş gibi ikna ederek hiç tanımadığı bazı insanların vekaletnamelerinin çıkarttırdılar. Sonrasında kendisi gibi pekçok genç avukat birkaç celsede Sivas'taki o dehşet verici olayların aydınlatılması ve gerçekte kimler tarafından yapıldığının ortaya çıkartılmasının söz konusu olmadığını anladı. Bunun yerine, o zaman davaya bakan Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde sağcılık - solculuk, alevilik - sünnilik, laiklik - gericilik gibi ideolojik tartışmaların tiyatrosu yapılmaktaydı. Davaya bir çeşit figuranlar gibi yerleştirildiğini fark etti.

istanbul Fatih Savcılığı 21 Mayıs 1994'te Süleyman Mercümek'in hesaplarına el koyarak tüm bankalardan hesap kayıtlarını ister. Kayıtlar incelendiğinde, Mercümek'in çeşitli bankalarda 14 ayrı döviz hesabı bulunduğu ve o zamanki değerle 16 trilyon 548 milyar 500 milyon lirayı kontrol ettiği ortaya çıktı. Bu meblağın Bosna için toplanan ancak yerine hiç ulaştırılmayan paralar olduğu iddia edildi. Faik Işık : "1995 seçim öncesindeyiz. Bosna'da savaş devam ediyor. O zaman Avrupa'daki iHH adlı yardım kuruluşu aracılığıyla yardımlar toplanıyor. Refah Partisi olarak topladığımız paraları Erbakan Hoca'nın muteber kabul ettiği kişilere veriyoruz. Yardımların bir kısmı da elden gidiyor. Süleyman Mercümek hakkında Fatih Asliye Ceza Mahkemesi'nde yardım toplamadaki usulsüzlüklerle ilgili dava açılmış. Avukatı da o dönem Fatih Sağıroğlu'ydu. Bana bir gün gelerek, "Davanın son duruşması seçimlerin arefesine denk geliyor. Mahkumiyet kararı vereceklerini duydum. Seçimlerden önce karar çıkarsa kötü olur. Erteletebilir misin davayı? " dedi. Dosya hakkında bilgim yok. "Dosyanın ertelenmesini istiyorum" dedim. Hakim söylediklerime inanmamıştı. Ancak talebim de hukukiydi. Süre verdi ve mahkemeyi erteledi. Mercümek davası seçim sonrasına kaldı."

Seçimler bitmiş, dava ertelenmişti. Seçimlerden sonra ertelenen duruşma olmuş ve Süleyman Mercümek'e mahkumiyet kararı çıkmıştı.

" Bu işle ilgili yurtdışında da başka şahıslar vardı. Bunların da ifadesi alınmalıydı. Ayrıca o savaş ortamında yardımların resmi yollarla intikal ettirilmesi mümkün değildi. Elden ulaştırılan yardımlarla ilgili Bosnalı komutanların kendilerine ne kadar yardım yapıldığının belgelenmesi gerekiyordu. Yüksek yargı mecburen mahkumiyeti bozdu. Çünkü eksik soruşturma olmuştu. Dosya mahkemesine iade oldu. Bu paraların verildiği iddia edilen Bosnalı komutanlar senelerce yurtdışında arandı. Sonunda da dosya zaman aşımından düştü."(Faik Işık)

"Dosyayı çalışırken şunlara şahit oldum: Bizim arkadaşların Bosna'ya yardım diye topladığı paraların rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın emriyle körfez ülkelerinde repoya yatırıldığını, daha sonra bir kısmının Erbakan'ın uygun gördüğü yerlere harcandığını, aslında Erbakan'ın Marmarabank, Exim Bank, TYT bank gibi bazı batmış bankalarda parasının bulunduğunu,bu bankaların batması nedeniyle tahsilat problemi çektiğini şaşkınlıkla gördüm. Erbakan Hoca'nın yakınında bu işleri yöneten birkaç kişiye niçin repo yapıldığını, bunun haram olup olmadığını sorduğumda yanıt şu oldu: "Hocamız, Türkiye'deki cihat kazanılmadan başkalarına yardım edilmez" diyor. Onun için yardımların bir kısmı da burada harcandı." Bana kısaca "Savunmanı yap. Bu işleri sorgulama" ultimatomu verdiler." (Faik Işık)
an itibariyle telegol'de kahve ağzına dönmüştür. avukatsın sen azcık vakar ol lan.
derin futbol da ahmet çakar ın sözlü saldırılarına dayanamayıp çıldırmış adam, ahmet çakar biraz haklı çıktı sen aziz yıldırımı kendi reklamın için kullandın o zaman böyle sakin konuşmuyordun diye, programın sonunda coştu sokak ağzına döndü üstelik bu adam avukat.
derin futbol'un son anlarında ahmet çakar'a şerefsiz,ibne gibi kelimeleri kullanmış,aziz yıldırım'ın neye dayanarak avukatlığını yaptırdığını bilmediğim çapsız bir adam.

he ahmet çakar'da aziz yıldırım'da aynı halt bence de,en azından akıllı adamdır aziz başgan diye düşündüydüm.
Rasim Ozan Kütahyalı ve Ahmet Çakar gibi futbolu rating için kullanan, bir insanın onurunu, gururunu ayaklar altına alarak her türlü hakareti etmeyi kendine hak gören 2 dangalağa güzel cevap vererek içimizin yağlarını eriten adamdır.

Herifler Truva atısın, satın alındın, birileri seni bilmem ne için göreve getirdi gibi ipe sapa gelmez şeyleri söyleyebiliyor, faik ışık sen 19:30 da azledildin gibi kesin bir yargıyı anında söyleyebiliyor. Sonra Acar Yıldırım ne azledilmesi kim neresinden çıkartmış deyince de yanlış bilgi almışız şeklinde kıvırabiliyor. Fenerbahçeli Vefa küçük ve Faik ışık'ı birbirlerine takıp suratlarına o şerefsiz sırıtışı takabiliyorlar.

görsel

Kendileri yayına çıkmadan önce marşı çalacağız deyip, yayında bu marşı benim iznim olmadan burada çalacak adamın alnını karışlarım gibi çapsız lafları edebiliyorlar.

Faik ışık bu gece dışarıdaki on binlerce insanın söylemek istediğini açık yüreklilikle söylemiştir.

Kendisine sürekli truva atısın diyen Ahmet çakar'a sen de truva itisin demiş ve içimizin yağlarını eritmiştir.