bugün

kimi zaman aslinda eski sevgili kisisinin icinde bulundugu eski gunleri ozlemektir. yani kisinin devamli cocuklugunu ozlemesi gibi, ya da mezun olduktan sonra okul yillarini ozlemek gibi. zira hayat git gide kolaylasmamaktadir, her gecen gun kisiye daha agir geldikce, eski gunler ve tabi o gunlerdeki sevgili ozlenir.
aradan gecen zamanın kısa veya uzun olması hissetiklerini degistirmez,herkes de onu ararsın,onu dusunmeden bir gunun gecmez,an gelir onu suclarsın gozyaslarını icine akıtırsın burnunun diregi sızlar özlemekten degil ozlenmedigini bildigin icin canın acır,her sabah "tamam bitti artık dusunmeyecegim" diyerek kalkarsın yataktan ama yarım saat sonra verdigin karardan donersin kabuk baglayan yarayı her gun desersin,elinden oyuncagı alınmıs cocuk gibi hep eski oyuncagını istersin bulamayınca yeni oyuncaklar bulursun ama hicbiri bez bebeginin veya kırık dokuk kum kamyonunun yerini tutmaz.
baharın gelmesi ve tetiklenen hormonlar ile yalnız melankolik bünyelerin içlerinde duyumsayacakları hissiyat.

(bkz: geldi mi bahar ayları gevşer gönül yayları)
ESKi YARA ESKi YARA SIZLIYOR ESKi YARA
YENiSiNDEN FAYDA YOK VARIP GiDEM ESKi YARA
ESKi YARDAN AH ESKi YARDAN
GEÇiLMEZ ESKi YARDAN ESKi YARDAN GEÇiLMEZ
ESKi YARDAN YENiSiYLE GÖNÜL EYLE YARE KALSIN ESKi YARA
YENiSiNDEN KAPANMAZ ESKi YARA
SiNE SiNE SÜRELiM GERi DÖNSEM ESKi YARA*
zaman zaman içinizde yenilenen anılarla acı çekme durumudur.
eğer terkeden taraf o ise eskimeyi kendisi istemiştir. hatırlamamak için diretmek gerekmektedir. eskimeye mahkumdur.
şartlar gerektirdiği için eskimek zorunda kalınan bir sevgiliyse burnu sızlatır işte.

zorunlu edit: eskimeye mahkum olduğunu kabullenemeyenler var heralde.
yeni sevgiliye ihanet etmektir.
(bkz: gelen gideni aratir)
yeni birisi eskisinin yerini almadığı için bu özlemi yaşar insan. giden kişinin boşluğu insanın içine yer eder. o boşluk dolmadıkçada özlersiniz gideni sürekli. bu durumda yapıcak hiçbirşey yoktur. sadece acının bi nebzede azalmasını bekler insan ve yavaş yavaş yeni birine hazırlar bünyeyi. takii onun yerini doldurana kadar...
vicdanımda çekiyorum azabını...buz kesiyor içimde her şey, o kadar okunaklı yazıyor ki gelmeyeceğin gerçeği, kan revan içinde kabul ediyorum artık, bunca zamandan sonra ezberimde adımlarının yokluğu..kendime sarılıyorum sen diye, izlerin kalmıştır diye bakıyorum ellerime, aynada gözlerime. cevabını ben bile bulamıyorum kendimde. sırtımda yokluğunun ağırlığı, her yerde benimle. kalkıp yürüyorum, evime gidiyorum, günlük güneşlik güzel bir havada yine ben adımlarının değdiği yerleri öpüyorum, hüngür hüngür ağlıyorum...özlüyorum. bağıra çağıra özlüyorum..bir an bile olsun aklından geçmediğimi bile bile olduğum yerde bekliyorum. belki diye...
miss you much olayıdır belli süre sonra atlatılır. sevgili daha çok şunlardan dolayı özlenir ;

-ten kokusu
-dudakları
-ses tonu
-saçları
-vücüdu
-naz yapması
-sarılması
-bir diğer el ayak olmasından dolayı özlenilebilir.
''yahu amma çok aşık varmış arkadaş'' dedirten başlık. herkes ne kadar da aşık, ne kadar da duygusal yahu? adı üstünde eski işte! bizde yedik o boku 5 yıl boyunca! gelmicek birini bekledik, selam bile vermem dedi biz hamallık yaparken işyerinde onun adını kolumuza yazdık, o gitti başkasını buldu biz kızım olursa adını ... koyucam dedik! yav nedir bu manyaklık kardeşim? (kendi adıma konuşuyorum yanlış anlaşılmasın) yarınlara yazık değil mi yani? ondan sonrakine? ilerde çocuklarınızın annesi olacak olana? eski sevgili de eski sevgili! ne eski sevgiliymiş be arkadaş! eskimedi gitti yıllardır! yav adam olsa zaten yanında kalırdı da bırakıp başkasının kollarına atmazdı kendini! ne mi yapıcan? vericen eski sevgilini ve sana yaşattığı boktan günleri karşılığında mandal alıp çamaşırlarını asıcan balkona! onlar o mandallarda kuruyacaklar sen de kendine yepisyeni bi hayat kurucaksın! bu kadar mı zor be umutla yarından yeni ve duygu dolu şeyler beklemek? giden gitsin be kardeşim! validenin de dediği gibi: ''yanındakini sev oğlum seni kalbinden sökeni değil!''
(bkz: olur öyle)
unutulmayan ve hala sevilen eski sevgiliyle evet özlenir, elde değildir.
o aslında eski günleri özlemektir , adı adı eski sevgilidir o günlerin diyerekten açıklamak istediğim duygusal anların ifadesidir.
daha cok turklerde gorulen bir tur hastalik.

rivayete gore; turklerdeki "gelen gideni aratir" kelaminin, toplum uzerindeki etkisinin bir sonucudur..
aradan yıllar geçer ama yine de onun evinin önünden geçerken bakarsın mutlaka odasının penceresine, belki oralardan geçecegini bildiğin için daha bir özenmişsindir saçlarına, giyimine...
arkadaşlarından biriyle karşılaşıp konuştugunda "acaba söyler mi ki karşılaştıgımızı" diye mutlaka düşünürsün, geçer aklından...
parfümünü illaki tanırsın, nerde olursa olsun, uzaklardan da gelse, başkasının teninde de olsa...
bizim şarkımız dediğin şarkı, her şey bitmiş olsa da, başkasına deli gibi aşık olsanda hala sizin değil midir?
tutamadığınız sözler yok mudur? kim söyler ki " belki ilerde unuturum seni" diye...
hep kurulmamış mıdır "seni hep seveceğim" cümlesi...
ama bunların çoğu özlem midir, yokda alışkanlık mı?
net bi cevabı var mı?
bazen özlem...
bazen alışkanlık...
düşündükçe bulanan hatıralar..
özlemleri gün ışığına çıkartan küçük ayrıntılar..
adsız gelecek geçmişin gölgesinde
geçmişse en derinde..
karsıma gelenlerde hep bir anı gizli..
düşündükçe aklımı kurcalayan ..
içinden çıkamadıklarım , yüzleşemediklerim..
cevabını bulamadıklarım..
derininde kaybolduklarım..
kendimi kaybettiklerim ..
"kaybettiklerim"..
ellerimden kayan hayatlar..
suratlarda donan tebessümler..
hatırlanan geçmişler..
anımsanan güzel anılar..
zamanında kıymet görmemiş,
ama şimdi köşe bucak arananlar..
arandıkça bulunamayanlar..
bulunmadıkça içi sızlatanlar..
gözleri dolduran..
aranan..
özlenenler..
geçmişinde kaybolmaması gerekenler..
hayatında varlığını hissetmek istediklerin..
yanında bir daha asla olmayacağını bildiklerin..
bu gerçekle yüzleştiklerin ..
kabullenmek istemedıklerin..
yine de aradığın ..
dile getiremediklerin..
içine attıkların..
sessiz cığlıklarınla haykırdıkların kendine..
çaresizliğin kendi içinde..
bir başınalığın,
kalabalık içindeki yanlızlığın..
bir türlü alışamadığın..
gülen sahte suratındaki ağlamaklı gözlerin..
içine akıttığın yaşların ..
söyleyemediğin sözlerin..
paylaşamadığın düşlerin..
içinde saklı hayallerin..
ve onların..
bir türlü kabullenemedıkleri..
inanmak istemedikleri..
sahte dünyanın sahte insanları ..
en içi boş olanları..
duyguları şırıngayla çekilmiş ..
sömürülmüş hayatları..
kalmamış yaşamalarının bir anlamı ..
bir boşluğa tapınırcasına ,
adanmışlığın doruğunda,
övünüşleri onlara..
onlar gibi olanlara.. [M.] *
yaşanılan onca anıdan sonra eskı sevgiliyi görmek yada telefonda sesini duymak neticesinde duygularının yeniden canlanması ve özlediğinin farkına varmak.
olur olmadık akla geldiğinde, birkaç damla gözyaşı süzüldüğünde kalbi kısa süreliğine de olsa cayır cayır yakandır. hele hele ayrılıkta suçlu olunan taraf durumunda bulunuluyorsa, kalbin bir köşesinde süren pişmanlığı iyice alevlendirir.
bazen olandır.

ama özlediğin o insan mıdır yoksa kaybedilen ve artık geri gelmeyecek zamanlar mı, temiz duygular mıdır bilemiyorum. sonuçta insan ayrılacak kadar yabancılaştığı birini özlemez değil mi?
insanı müzik yapmaya iter, evet.*
yapılmaması gereken; ama insanın elinde olmayan içgüdüsel eylem.
eski sevgiliyi eski olarak görmemek durumudur.
daha iyisini bulamamaktandır ya da yeni bir sevgili bulamamaktandır..
vallaha bak.!
eski sevgiliyi ne zaman unutursunuz ha ? yenisini bulunca.
oyuncak gibi düşünün sevgiliyi: eskisini nasıl unutuyorsunuz yenisini görünce, bir daha bakmıyorsunuz bile yüzüne o oyuncağın. lütfen yani, biraz dirençli olun.!
nedir ki sevgili dediğiniz? bugün var yarın yok.!
(bkz: özlenilecek sevgiliyi eski yapmak) *