bugün

macaristanın debrecen kentinde gayet zevkli geçen , hem ingilizceyi , hem hayatı öğreten hede.
almanca bilmeden almanyaya gidilmemesi gereken program. özellikle ders dili ingilizce olmadığında. derslerde figüran öğrenci olmanız işten bile değil.
öğrencilerin ailelerine okumaya gidiyorum ayağı çekip, avrupa'nın şehirlerinde her türlü olaya girebildikleri öğrenci değişim programı. çoğu memleketteki alkol türkiye'dekinden ucuz olunca öğrencilerimiz alkole doyarak memleketlerine geri dönmekteler. geri kalan aksiyonlar da cabası tabi...*
kesinlikle 1 yil yapilmasi gereken organizasyon. her turlu hinligi ogrenebileceginiz her turlu zevki tada bileceginiz bir programdir. turk tayfayla takildiginda b.ku cikabilir dikkat etmek gerekiyor.
ispanyolların açık ara en fazla tadını çıkardığı öğrenci değişim programı.
2007-08 kış dönemini hamburg'da geçirerek gerçekleştirdiğim, imkanı olanın kesinlikle denemesini dilediğim program.

- üzerinde koskoca 2008 yazan ajandamı da almanya da yanımda taşırkene, bir iki şeyler karalamışım. geçen gün, ''oralarda ne yazmışım?'' diye açıp bakınca, aslında empati yoluyla, okunması gayet keyifli küçük bir deneme yazdığımın da farkına vardım...

''bugün iyice dolaştım. ilk defa da bir alman marketindenden, aldiden alışveriş yaptım. bu konuda, almanlar jet gibi, giriş kapısında gördüğüm bir almanı beş dakika içinde kasada, hem de yarısına kadar dolmuş bir arabayla görebiliyorum. markette yaptığım alışverişten mütevellit, bugün ilk defa bizim mutfağa girdim. ecnebice,

- temiz tutun, ortalığı bok götürmesin... demişler ama, her yeri temiz sanmayın, inanın ki, bizim temiz-titiz öğrenci kardeşlerimiz beş basar ahalisine. ortalıkta bırakılan makarnalar, tiramisular, kıymalar filan. '15 kişi ortak kullanıyo lan o mutfağı! yemezler mi adamın tiramisusunu; yerim valla!'

sonra bir eleman geldi, 'ahanda geldi bakalım ilk ecnebi' dedim. ben de, bunlar 'şinci ben türk'üm deyince terslerler merslerler' diye, fazladan 1.5 öyro bayılıp 'çokonata' aldım aldi'den; yesinler de, 'eli boş gelmiş bu denyo' demesinler diye... ikram ettim elemana, tanışma faslı filan, 'ispanyolum ben' demez mi?! bir de, 'konuşamıyor da' biliyon mu?.. çat pat, az ingilizce, az almanca anlaştık bizim elin Jaime'siyle. sevimliydi de gavat. çikolata uzattım, 'çok güzelmiş' dedi, ben de 'al hadi al bakalım, siz bizi ab'ye almayın ama, görün bakalım misafirperverliği ispanyol boğası!' dedim.

sonradan da, mutfağa asıl baş rol oyuncusu geldi. 'ulen yok mu burada hatun?' derkene, yine tanışma faslını erkekle yaptık. ' isviçre'den geliyom' demesine rağmen, gianluigi buffon modundaki tipiyle hemen italyan olduğunu mangizleyiverdim. 'isterseniz, yapayım bir kapiçino-mapiçino; hüpletirsiniz' derken, kaçtı lavuk. 'yapar mıyım hülen, ben içecem onları! sonra, ispanyol eleman, ''bugün 9'da parti var, gel mel' bir şeyler geveledi.

mutfaktan ayrıldıktan sonra, yine dolaşma moduna girdim. merkezine gittim hamburgun. ambiyans mükemmeldi, otobüs istikametini takip ede ede, taa bizim merkez durak var; hem tren, hem de otobüs geçiyor; oraya kadar gelmişim. şeytan dürttü, 'içecek bir şeyler al, boş gidilmez elin partisine!' dedim kendi kendime. sonra, üniversitenin bulunduğu yere gittim. baktım, bir iki açık yer var, millet geyik 'mode on' devam ediyor. sonra geri döndüm, yine dükkanın birine girdim; o da tam kapanıyordu. adam, bana hallo dedi, ama biliyorum türk dükkanı olduğunu. bozuntuya vermiyorum, bir de şekil-şemal yerinde, tam turist öğrenci ayağı; çantalar, fotoğraf makineleri, yetmedi mi; sakal-makal, küpe filan. bir daldım içeri, ' selamun aleyküm ' dedim. hemen muhabbeti kurduk. dedim, 'böyle böyle, bak parti varmış; ne yapalım ne edelim? bir de öğrenci işi olsun, tuzlu olmasın, malt içeceği ver bana da, yurttaki adam, yeni kiracısını içerken görsün' dedim. * 5-10 dakikalık muhabbetten sonra, amca koltuğumun altına, italyan işi bir adet şampanya oturttu, 'bak bunla git, oo bu eleman işi biliyor' diye. eee, bindik otobüse gidelim yurtçağızımıza diye. '4 günde hamburglu mu oldun len?' dercesine, bindiğim 5 numara beni aykırı yerlere götürdü. neyse efem, geldim yurda, girdim odama, 'orjin lakost giymeler, olmayan saçımızı taramalar filan... sapık seni, partide içerecen kızlara, sonra nuri ile coşkun sahneleri değil mi lan ibne?..

sonuç n'oldu? mutfağın etrafında pinekleyip durdum, 'hadi birader gel, sen de iki hatun kes' diyeceklerdi herhalde. ben de ne yaptım, bilgisayar getirmeyişimin eşekliğini çekiyorum; telefonda oyun oynadım, dünyaları kendisine değişmeyeceğim sevgilim annemle konuştum. odamda pinekledim, kepek ekmeği peynir ve 'makarnanın üzerine dökülmekten çok, kepek ekmeğinin arasına salça olma şerefine nail olmuş barilla nın, acayip tatlı sosu triosundan akşam yemeği yaptım. şimdi ise, aldığımbiraları yuvarlıyorum. ama, siz siz olun bu kadar yüklenmeyin midenize, yine türk marketinden alınmış biskrem, peynir, barilla sosu, ekmek, bira, maden suyu ve muz ağır gelebilir. zira, herkesin midesi, benimki gibi belediye çöplüğü değildir herhalde.

birazdan da, kulaklıklarımda biraz şebnem ferah ın aykırılığı, biraz da sezen aksu depresifliği ile uyku denen nimete merhaba derim, allah'ın izniyle.

ama, bu erasmus işine yavaş yavaş ısınıyorum galiba.

20.10.2007 23.16[tr(00.16)]

edit : insanin gercekten de anilari depresiyormus. gecenin bu saatinde gorunce yazdiklarimi; daha cok giden olsun, daha fazla kalsin; ama facebookda bokunu cikarmasin dedigim program olmustur.
(bkz: erasmus darwin)*
şahsıma da bir adet italya bileti kesmiştir. seviyoruz kendisini.
1465'de Hollanda Rotterdam'da doğdu, rönesanla birlikte ortaya çıkan hümanizm akımının yaratıcılarından ve temsilcilerindendir. Augustin tarikatına girerek rahip olan; ancak hiç bir zaman geleneksel anlamda rahip olarak etkinlik göstermeyen kendini bilime adayan ve dini makamlardan cüppe giymeme izni alan rahip bilim adamıdır. "Deliliğe Övgü (Morias Enkomion Seu laus stultitiae) isimli eseriyle bilgeliğin delilik, kendini bilge sanmanın ise gerçek delilik olduğunu aslında yaşam gücü kazandıran şeyin gerçek bilge olma niteliğiyle doğrudan doğruya deliliğin kendisi ve yaşamın tüm evrelerinde (çocukluk, yaşlılık, evlilik, dostluk, politika, savaş, yazında ve bilimde) deliliğin her zaman egemen olduğu tezini savunmuştur.
ortaçağ'da yaşamış ve düzene baş kaldırmış bir papaz.. ayrıca adını taşıyan ögrenci değişim programı da mevcuttur.
uludağ da okuyan makine mühendisliği öğrencilerinin 2008 2009 bahar yarı yılı için faydalanamayacağı öğrenci değişim programı. Kontenjan açılmamışmış..

(bkz: Gelmişini geçmişini)
slovenyanın haritada nerde olduğunu ancak programa başvuru sürecinde öğrenen öğrencinin başvurduğu değişim programı.
yabancı dil, ülkesinde öğrenilir sözünün doğruluğunu test edip onaylayacağınız programın adıdır.** hayata bakış açınızı değiştiren, saymakla bitmeyecek kadar olumlu etki oluşturan bu organizasyondan istifade edilmelidir.

an itibariyle hamburg'da son anlarını yaşayan bir insan için anılarla bütünleşen bu güzel şehri ve güzel insanları bırakıp gitmek çok ağır gelse de; içinizde devinip duran kıpırtılara karşı koyamazsınız.

ve o gaza gelmişlikle şu tip cümleler dökülür dudaklarınızdan;

hamburg, sen mi büyüksün ben mi! ananı si... yok lan bu değildi...

''bu gidiş sonun başlangıcı değil, olsa olsa başlangıcın sonudur...''

azim... mermer... *
geri döndüğünüzde meğerse gittiğiniz ülkeye ne kadar da çok alışmış olduğunuzu fark ettiğiniz program, ülkeniz aynı şekilde duruyor olsa da içinizde boşluk yaratan program, bakalım nasıl alışacağız? unutulmaz yaşadığımız unutulmaz.
charles darwinin dedesinin adı.erasmus darwin
iyi adammış vesselam! iyi olmasaydı bu güzelim programa adını vermezlerdi herhalde.
Bir kaza bela çıkmazsa bu sene Alkmaar/Hollanda'da eğitim görmemi sağlayacak program.
(bkz: iyi ki vardın era)
1. sınıfın güz yarı yılını 3.00 not ortalaması altında tamamlanması durumunda hep kurulan yurt dışına gitme hayallerinin son bulmasına sebebiyet veren bir programdır.
gidip gelenlerin sürekli "şöyle coştuk,böyle parti yaptık,abi bir şarap gömmüşüz,hacı kızlar feci" diye anlattığı öğrenci değişim programıdır.kendilerine o zaman bozulmasınlar diye sormadım, buradan sormak istiyorum : "lan it dersleri kim geçti?? "

ayrıca dokuz eylül işletme fakültesi öğrencisi için gittikçe kolaylaşan programdır.başvuru sınırı olan ortalamayı 2.5'tan 2'ye indirmişlerdir.ona rağmen ortalamayı tutturamayanları erasmusla askere yollucaklarmış...
sakarya universitesi olarak en cok ogrenci gonderdigimiz yurtdisi egitim programi.
başlangıçta toplama kampı gibi bir hadise. çünkü her haltı birlikte yerler. yer, içer, yaşarlar hep birlikte güzel, güzel. her üniversite öğrencisinin yaşamasını dilediğim bir deneyim. ayrılınca çok ağlanıyor, duygusal anlar yaşanıyor ama o da güzel.
Sonucunu hala öğrenemediğim öğrenci değişim programı.
en cok portekiz ve turk milletine yarayan program. ayrica evrak karmasasi yasatan adami gitmekten usendiren detaylari olan fekat gittikten sonra geri donmek istememe duygusu peydah ettiren super program.

deep not:henuz mustakbel polonya yolcusu olarak sonradan editlenmek uzere burada birakiyorum.
aydınlanma çağı filozofudur. kendisi hollandalıdır ancak o kendisini dünyalı olarak görür ve öyle de tanımlar. en ünlü eseri "deliliğe övgü"dür. dönemin en radikal fikirlerini savunan düşünür kişisidir.
6 ay ya da bir yıl boyunca gezme, eğlenme, parti gibi aktiviteleri kapsayan öğrenci değişim programı.