bugün

tempo dergisi yazarlarından...
bugün itibariyle akşam gazetesinde yazmaya başlamış olan yazar.
Eline kalem alan herkesin, yazar degil de sanki, allame oldugu ülkemde yazarlardan bir tanesi...

bi yamugunu görmedim, duymadım..
selis yayınlarının editörlüğünüde yapmaktadır aynı zamanda. asude kafe de demlenmekte, fatihte oturmaktadır. yazar çevresi geniştir, bu sayede bulunduğu yayınevinden alakalı alakasız isimlerin kitapları çıkabiliyor.
akşam gazetesinden taraf gazetesi'ne geçen yazar.
star gazetesinde yazmakta olan bir köşe yazarı, aslında yazmak değilde yer kaplamak demek daha doğru olur.
dün itibariyle 'ağladıkça' isimli makalesini okuduğumda kanımı donduran, bu kadarına pes dedirten keşke yazar değilde bir ev hanımı olup o görüşlerini altın gününde komşu kadınlara anlatsaydı dediğimdir.

bir insanın gözünü nasıl bir kin bürümüştür ki kocaları göz altına alınan asker eşlerinin ağlamalarından 'zamanında okullara alınmayan başörtülü kızlarımız ağlıyodu biraz da siz ağlayın' mantığını çıkarabilsin. yargı sürecinde olan ve daha suçları sabit görülmediği halde, suç ispatlanana kadar yargı önünde herkes suçsuzdur prensibini unutup, göz altındaki askerlerin eşlerine hitaben 'darbeye kalkışmasaydı kocalarınız' gibi bir peşin hüküm ve sokak ağzıyla konuşabilsin.

'oh olsun demek için değil söylediklerim' diyorsunuz ama ne kadar belli oluyor kininiz ve bu cümleyle sadece kendi okurunuzun gözünü boyayabileceğinizi unutmayın.
merak etmeyin elif hanım 2011 de büyük ihtimalle tek parti olarak partiniz iktidar olacak ama zafer kazanmak, insanlığımızı unutacağımız bizim gibi düşünmeyenler yok olsun, acı çeksin mantığını doğrumamalı...
trt haber 45 dakika programında fatih çekirge'ye ayar üstüne ayar veren gazeteci.
buna yazar ol diye kim köşe vermiş? bir insan aptal yerine konulmak için köşe yazarlığına talip olur mu?
her satırından cehalet fışkıran hatun kişi...
ha diyeceksinki kızın genel yayın yönetmeni Mustafa karaalioğlu.
eee sen de haklısın!
kanal 24'te sunucuymuş kendisi. bu akşam ömer dinçer'i konuk etmiş, biraz izleme gafletinde bulundum, aman yarabbi.

sanki kuliste muhabbet ediyor ömer dinçer ile. 4+4+4'ü okuyamadı bir türlü önündeki kağıttan. "dört artı... dört.. ar.. eğitim sistemi.." geveledi durdu, "amaan her neyse işte o" diyecek diye bekledim, demedi bereket. bunu oraya sunucu diye oturtanın aklına şaşarım. konuşma yetisi yok bu kadının resmen. sorduğu soruların kalitesi de ayrı konu:
-en son hangi kitabı okudunuz?
-ne tür filmler seviyorsunuz, en sevdiğiniz film hangisi?
-okul anılarınız?

getirin el falınıza bakayım, eşinizle nasıl tanıştınız bi anlatsanıza çok merak ettim (^_^), allah aşkına oturmaya da gelin falan demedi, şaşırdım.
bu ne be?
bugünkü star gazetesinde eylemcilere ve halka ağız dolusu hakaretler savuran satılık...
nasıl gazeteci olduğunu çözemediğim gereksiz insanlardan biri.
vaktizamanında doğum gününü yatta kutlamış muhafazakardır.

gözüm yok kimsenin parasında pulunda ne yaparlarsa yapsınlar. ama başkalarına şöyle yapın böyle edin derken kendileri ile çelişmesinler.
(bkz: ele verir talkını kendi yutar salkımı)

http://www.odatv.com/n.ph...knede-kutladi--2012111200
artık acaba "kul hakkına giriyor muyuz" diye korkmadan gönül rahatlığı ile söyleyebiliriz.
yalancıdır!
provakatördür!
iktidar oyuncağıdır!
amaca giden yolda her şeyi mübah görendir!

- ağır bir ajitasyonla başlıyordu yazısı
- mağduriyetin boku çıkarılıyordu
- gezici gençlere atfedilen güzel sıfatlarla ince ince daşak geçiyordu!
- "başörtülüye saldıran gezici gençler fantezi" ile gencecik çocukları hedef gösteriyordu!
- sonra sado mazo fantezilere geçiyor. (allah allah doğru yazıyı mı okuyorum diye şaşırıyorsunuz!)
- sözde infiale sebep olmamak için duyarlıydı!

haberi hatırlayalım hep beraber. hazır ulaşılabiliyorken!!!

--- alıntı ----
elif çakır
başbakan erdoğan’ın, ‘yerlerde sürüklediler’ dediği anne star’a konuştu

tam bir haftadır kalbimin üzerinde bir ağrıyla yaşıyorum ve her geçen gün o ağrının şiddetiyle yüreğim biraz daha sıkıştığını hissediyorum.

günlerdir olur olmaz yerde kusuyorum. kusuyorum, kusuyorum, kusuyorum ama bir türlü içimdeki o lanet olası şey çıkmıyor.

en olmadık yerlerde ağlamaya başlıyorum ‘niye ağlıyorsun? dedikleri anda boğazıma kocaman bir yumru gelip tıkandığını hissediyorum.

günlerdir elimde tuttuğum bir fotoğraf karesiyle izliyorum, televizyonlardaki gezi parkı eylemcilerinin ‘masumiyetini’ anlatan haberlerini.

esprili çocuklarmış!

çevre duyarlılığıymış!

yaşam tarzına müdahaleymiş!

erdoğan diktatörmüş! ak parti demokrasi konusunda samimi değilmiş!

elimde 25 yaşında bakmaya kıyamayacağınız kadar masum, gencecik bir anne ve altı aylık bebeğinin fotoğrafıyla izliyorum olan biteni.

ve geceleri bir albasması gibi çöküyor üzerime, bağırıyorum bağırıyorum ama kimsecikler duymuyor, sonra sesimin çıkmadığını çıkamadığını fark ediyorum.

yüreğimdeki o sıkışmışlık hissiyle, çaresizlik hissiyle günlerdir elimdeki o fotoğraf karesini o annenin ve bebeğinin yaşadıklarını herkesin hepinizin gözünün içine sokup ‘bu mu masumluğunuz? diyerek avazım çıktığı kadar bağırmak istedim... ama sustum. hepimiz sustuk. ben ve olayı bilen bütün arkadaşlarımız tek kelime etmeden sustuk.

soru sormaya utandım

‘efsane’ demiştik ‘provoke amaçlı uydurma haber’ demiştik ‘özür dileriz’ diyeninden...

gezi’si de batsın topçu kışlası da, böyle bir gözü dönmüşlüğü artık savunmamız mümkün değil diyeninden gezi parkı masumiyetini yitirmiştir diyenine...

o gencecik anne ve altı aylık bebeğiyle savcılığa suç duyurusunda bulundukları günün akşamında buluştum.

o kadar zarif bir o kadar naif gencecik bir anne henüz 25 yaşında.

ve yanında bebek arabasının içerisinde mini minnacık altı aylık bir kız bebeği. minicik ayakları ve kolları, gözü dönmüş caniler tarafından tırmalanmış o minicik sabi, o kadar sevimli o kadar pozitif ki bebek arabasının içerisinde ağzında emziğiyle sürekli gülümsüyor.

ben hiç araya girmedim. hiç soru sormadım. hem soru sormaya utandım. hem de eğer sorarsam anlatmaktan vazgeçer diye korktum.

çünkü kayınpederi, yaşadıklarının kendisi adına utanç verici bir şey olmadığını, bunun kendisine özel bir durum olmadığı konusunda ikna etmeye çalıştığını biliyordum.

ve iki gün boyunca haber bekledim ‘ne kadarını anlatırsa o kadarını dinleyeceğim’ diye... o anlattıkça benim gözlerim büyüdü. o vahşeti gözümde canlandıramadım bile...

sarsıldım.

başörtüsü haa... vurun şuna...

genç anne ‘biliyor musunuz bebeğime bile acımadılar’ diyor utanç içerisinde yüzüme bakmadan.

gözlerini bir yere sabitledi hiç ama hiç yüzüme bakmadan, kısık bir sesle, sanki çok gizli bir şey anlatıyormuş tedirginliğinde anlatmaya başladı.

“ağaçlar kesilmesin taksim’e avm yapılmasın diyerek bir grup duyarlı insanların gezi parkı’nda eylem yaptıklarını biliyordum. arkadaşlarımla birlikte cumartesi günü adalar’a gitmeyi planlamıştık. gittik. ve adalar’da olduğumuz için gün içerisindeki gelişmelerden haberim olmadı. telefonumda şarjım bitmek üzereydi, eşimi aradım ve geleceğim saati söyledim kendisine. tam tahmin ettiğim gibi vapurdayken şarjım bitmiş. iskelenin oradan bir telefonla eşimi arayıp geldiğimi haber verdim o da yolda olduğunu söyleyip iskelenin karşısına geçmemi söyledi.

o esnada kabataş’taki kalabalığı fark ettim. gezi parkı eylemcilerine destek eylemi olduğunu düşündüm.

elimde bebek arabası yolun karşısına geçtim.

ve beklemeye başladım.

bir anda ‘bakın tayyip’in ...... burada gelin onu...’ diyen sesler duydum ve arkama baktığımda 25-30 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim kadınların bana karşı öfkeli bakışlarını görünce benden bahsettiklerini anladım.

ne olduğunu anlayamadığım bir anda üzerleri çıplak, elleri deri eldivenli, başlarında tuhaf bantlı 70-100 kadar adamın ortasında kaldım.

bebek arabam elimden gitti.

bir kadın “ne geldiyse bu ülkenin başına bunların başörtüsü üzerinden geldi vurun şuna” deyince, bir adam arkamdan tekme tokat vurmaya başladı.

sonra bağırmaya başladılar. devrim yaptıklarını, ihtilal yaptıklarını, ülkeyi bize teslim etmeyeceklerini, erdoğan’ı asacaklarını, erdoğan’ı da hepimizi de tek tek .....

bir taraftan “bu üllkenin gerçek sahibi biziz anladınız mı ulan” diye bağırıyorlar, bir taraftan tekmeliyorlardı.

‘kutsal başörtüymüş, görün bakalım kutsalı size neler yapacağız’ diyerek aklınızın bile almayacağı şekilde küfrettiler, vurdular, vurdular... ‘asacağız erdoğan’ı anladın mı’ diye bağırdılar.

hangi birini söyleyeyim nasıl anlatayım yaptıkları küfürleri. bir amcaydı sanırım müdahale etmeye çalıştı onu da öldüresiye dövdüler kızıyla birlikte.

sonra uzaklaştılar. inönü stadına doğru uzaklaştılar. o sırada tamamen kendimi kaybettim. ondan sonra ne olduğunu hatırlamıyorum. kendime geldiğimde üzerim idrar kokuyordu. yerimden kalktım bebeğimi bulmaya çalıştım.

artık haber dinleyemiyor

bu genç gelin istanbul bahçelievler ilçe belediye başkanının gelini z.d.

hiç oraya buraya olayı çekmeye çalışmayın. bu vahşeti yapanlar, o genç anneye bir siyasetçinin gelini olduğu için yapmadılar.

olay yargıya intikal etti.

valiliğin emniyetin elinde mobese kayıtları mevcut. her saat başı yıkanma ihtiyacı hissediyor. dışarıya çıkamıyor. altı aylık bebeği sütten kesildi. televizyonlara bakamıyor. gezi parkı eylemleri deyince panik atak geçiriyor. yaşanan vahşet sadece bu olsa birkaç marjinal ortalığı provoke ediyor der geçeriz.

ama öyle değil.

bugün gazetesi’nden zeynep ceylan’ın başörtülü ablasına metroda ‘ben senin gibi böceklerle savaşmaktan geliyorum’ diyerek tekme tokat saldırıp küfredildi.

bu olayda yargıya intikal etti.

eski ak parti güngören ilçe başkanı abdullah başçı yine gezi parkı eylemlerine destek veren gruplar tarafından aynı sebep ve öfkeyle boğazından bıçaklandı.

bu olay da yargıya intikal etti.

halk dersini verecektir

ve yargıya intikal etmeyen ‘tayyip’i asacağız bu ülkeyi size bırakmayacağız’ diyerek dövülen, küfredilen onlarca başörtülü kadın. şimdi kalkıp bir kez daha gezi parkı eylemleri masum, burada başörtülü, başörtüsüz, dinlisi dinsizi her görüşten, inançtan insanlar buraya toplanıyor bizim bir tek amacımız özgürlüklerimiz desenize.

ak parti niye miting yapıyor diyenler, ortamın gerilmemesi için ak part miting yapmasın diye vıdı vıdı edenler... ak parti tam da bu sebeplerden dolayı o mitingleri yapmalı.

o mitingleri yapmalı ki ‘tayyip’i devireceğiz bu ülkeyi geri teslim alıyoruz’ diyen it kopuk gerçekte ne olduğunu anlayıp hezeyanlarından vazgeçsinler. darbe hezeyanlarına tutulmuş çapulcular, sizi bırakın cnn’i interneyşınılı gelse kurtaramaz.

menderes’i astınız, özal’ı zehirlediniz ama erdoğan’ı yedirmeyecek bu halk size...

infiale sebep olur diye içimiz kan ağlayarak susmayı tercih ettik

öfkemize sahip çıktık. evlerinde oturup ‘koşun! taksim’de, hatay’da, izmir’de, beşiktaş’ta, kan gövdeyi götürüyor. polis masum insanlara şiddet uyguluyor!” vesaire vesaire diyerek sosyal medyadan çığırtanlık yapanlara televizyonlara çıkıp ‘erdoğan diktatörleşti, diktatöre karşı sokaklara dökülüyoruz’ diyenlere rağmen sustuk.

gezi’deki gençleri arkasına alan gözü dönmüşlere rağmen sustuk. çünkü o gözü dönmüşlerin, ülkeyi kaosa sürüklemek adına o gençlerden birkaçını dahi hiç acımadan öldürebileceğini gördük ve ülkede bir infial olmasın diyerek sustuk.

susmak, konuşamamak ne zormuş rabbim diyerek sustuk hem de...

nihayet...

salı günü başbakan erdoğan ak parti grup toplantısında ‘çok önemli bir yakınımın gelinini yerlerde sürüklediler’ deyince yeniden ağlamaya başladım. geçen hafta abdülkadir selvi’yle telefonda konuşmuştuk. sarsıla sarsıla ağladığımı hatırlıyorum. abdülkadir ‘elif yazılması lazım yazmalısın!’ dediğinde ‘bu iğrençlik nasıl yazılabilir, nasıl kağıda dökülebilir ki... ya başka kötü şeylerde olursa’ deyip susmamız gerektiğini söylemiştim.

zira gazetemin yöneticileriyle birlikte ‘bu dönemde sakin olalım. gezi parkı’nda gerçekten samimi gençler ve insanlar var.

susmak zor. ama bir infiale sebep olur!” kararı almıştık. gerek gezi parkı eylemlerinin arkasında başka oyunların olduğunu anlatabilmek adına gerekse de erdoğanfobiklerin gözünün ne kadar dönmüşlüğünü anlatabilmek adına, kimlik deşifresi yapılmadan ve oldukça makul bir dil kullanarak ‘genç bir anne ve altı aylık bebeği’ kodlamasıyla sosyal medyada yazıldı.

gezi parkı eylemleri süresince açılan binlerce feyk hesap üzerinden ve gezi provokatörlerince, arkadaşım halime kökce, ben ve ‘anne bebeği’ haberini twetter’den reetwet yapanlara ağza alınmayacak küfürler savruldu.

elbette yaşanan hadiseye inanamayanlar hatta bunun bir ‘karşı savunma ve internet efsanesi’ olduğunu söyleyen arkadaşlarımız da çıktı.

başbakan erdoğan’ın ak parti grup toplantısından sonra abdülkadir selvi ‘başbakanın sözünü ettiği gelin’ başlığıyla köşesinde yazabildiği kadarını kaleme aldı. görünen o ki ‘insanın kanını donduracak kadar korkunç onlar utanmıyorsa biz niye utanalım yazılmalı’ diyen abdülkadir selvi de bazı şeyleri açıkça yazmaktan haya etmiş.

abdülkadir’in yazısından sonra telefonlarım susmak bilmedi.
--- alıntı ----
http://haber.stargazete.c...tara-konustu/haber-762093
hazirandaki polis şiddetini ve tüm gezi eylemlerini alevi-cemaat çatışmasına indirgemeyi başarmış acayip garip bir beyni olduğunu (varlığı tartışılır) düşündüğüm yazardır. ve bunu maalesef ali ismail'in üzerinden yapmıştır. buyrun bu garip kadının yazısı.

http://haber.stargazete.c...ne-yapti-size/yazi-840629
beynini kapatan kadın gazateci.

kabataşta kapalı ve cocuklu kadına en pis fantezilerde olan sekilde saldırıyı bizzat izleyip gördüğünü anlatan yazan ve yalanı bugun kabak gibi ortada olan gazetecidir de aynı zamanda.

su tarihten sonra hangi siyasi goruste oldugu onemli degil ancak yalan haberinin asikar olduğu gazetecilerin gazeteci olmaması gerekir.

ey okur gazeteleri siyasetin adamları satın alır. O adamlar aynı zamanda böyle yalancı provakatörleri de satın alırlar.

agar bası kapalı müslüman mümin bir kız yalan söylemez düşüncesine inanan biriysen. vah haline deriz.
Star gazetesindeki yazilarini duzenli olarak takip ettigim cesur ve basarili gazeteci. Gecenlerde bir tartisma programinda gordugum kadariyla da kendisine yapilan cirkin saldirilati uygun bir dille savusturup karsisindaki capsizlari yerin dibine sokabilecek zekadaymis kendileri.
gerçek adı elif şahin'dir. Elif çakır olarak bilinir.
star gazetesinde yaşanan dünkü kıyımın ardından bugün de kendisi izne çıkartılmış.

bu daha iyi günleriniz.

kabataş iftirasını unutma elif çakır!
işten kovulan yalamalardan biri. Beter olsunlar beter!
(bkz: Ağlama melis)
çalıştığı gazeteden kovulmasıyla ilgili yorum yazmak istemediğim şey. şarkı göndersem çok daha iyi olacak. kemal sunal'dan gelsin o zaman:

http://www.youtube.com/watch?v=KMMfp1VXJNg

hamiş: hakkaten ya elif, sen bu işin sonunu düşünmedin mi?
izne ayrıldığını söyleyen türbanlı bacı.

benim türbanlı bacılarımı izne ayırmayın lütfen, pis elitçi laikistler sizi puuuuu *
türbanlı kızların sesi demektir eliff çakır.
o kadar körü körüne yandaş(akp'nin) olup bir de kullanılıp çöp gibi atılan kimse. hiçbir vasfı yoktu. ama türbanlıydı ve çok güzel kuklaydı. bu yeteneği onu taşıdı. meğer bu vasfı bile onu kurtaramazmış ki kovulunca anladı. yaptığı yandaşlık boşa gitti. tüh..

büyük vebali var !

çok iftiralar attı çok.

çok yalanlar söyledi çok.

kabataş belgelerini gördüğünü söyleyen gazetecilerden biriydi. ya sonra ne oldu?

kanal d nin kabataş görüntülerini yayınlaması sonrası mumu söndü.

(bkz: yalancının mumu yatsıya kadar yanar)

(bkz: gerçeklerin bir şekilde ortaya çıkma huyu)

useful stupid / kullanışlı aptallar

(bkz: öperler)

(bkz: eden bulur)

(bkz: etme bulma dünyası)

(bkz: öyle başa böyle tarak)

(bkz: su testisi su yolunda kırılır)

(bkz: oh olsun)

(bkz: beter olsun)

(bkz: ağlama)

star gazetesi'nden vurulan tekme sonrası:

http://www.radikal.com.tr...koca_bir_yalanmis-1239381

(bkz: öküz öldü ortaklık bozuldu)

(bkz: menfaat dünyası)

yeni türkiye'ye hoşgeldin canım !

(bkz: nokta kadar menfaat için virgül gibi eğilme)

(bkz: ahahaha ahahahahahaha)
Game over olmuş kendisi. Ahahahahahahaha.
kıyamam.

- elif kovuldun
+ siz kovmuyorsunuz taam mı ben izne ayrılıyorum
- la havle...
kovuldun kızım, işten çıkarıldın, şutlandın kapiş?

hatırlayalım
(bkz: elif çakır/#22858289)

ahahahah bi de bu varmış!
çarkçılık bunların fıtratında var!
http://www.habervaktim.co...-cakirdan-usul-dersi.html