bugün

müslümanım.
iftar sofrasından kalktıktan sonra söylenilendir.

(bkz: elhamdülillah bugün de doyduk)

(bkz: ama iyi yedik)
mükafat/zorluk kesrinde en yüksek rakamı verebilecek ibadet.
elhamdülillah, hakkında bir kitap yazılabilecek kadar yoğun bir sözdür. bir ibadettir, her şeyin allah'tan geldiğinin bilincinde olmanın şükrüdür.
'hiç' olmadığımız için yapmamız gereken teşekkürdür.
arapçadan tam tercümesi 'allah'a hamd olsun' olarak yapılabilir.
kur'an'ın ilk sayfasının ilk cümlesi...

iki gündür hakkında yazmak istediğim aslında. şaşırdığım birşey farkettim, düşünüyorum üzerinde. bugünlerde bahşedilen nimetlerden ötürü üzerime en çok düşen cümle bir de.
eksikliğinden mahcubiyet hissettiğim. bütün nefeslerim kadar hamd etsem rabbime, yine yetmeyecek bahşettiği nimetlere.

hiçlikten geldik herbirimiz. hiçliğin, hiçlikten çıkaran'a karşı söyleyebileceği ne olabilir ki minnetten başka ? borçluluğun en güzel ifadesidir elhamdülillah.

hiç dikkatimi çekmemişti yüce kitabın ilk cümlesinin 'şükretmek' olması. kainatı ayaklarımız altına serip aşkına muhattap eden rabden başka hangi yüce ister böylesi bir karşılığı ? o kadar verilene karşılık istediği tek bir cümle: elhamdülillah. hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, her şey elinde bulunan birinden başka kim isteyebilir bu kadarını ?

hep merak ederim. ederdim, sorardım neden ben diye. ben o'nun için hiçbir şey yapmazken yüce rabbim neden ''bu kulum da olsun, o olmadan olmaz'' demiş ki diye.

daha yeni farkediyorum.

''elhamdülillah'tan önce gelen ayet, ilk ayet ''bismillahirrahmanirrahim'' yani, ''rahman ve rahim olan allah'ın adıyla'' esirgeyen ve bağışlayan rabbin adıyla'dır...

''elhamdülillahi rabbil alemin''den sonra gelen ilk ayet, ''errahmanirrahim''dir.
yani o rahmandır, o rahimdir...

iki güzel sıfatının arasına sıkıştırmıştır allah şükretmeyi: rahman ve rahim... Iki güzel isminin arasına gizlemiş bütün o sorunların cevabını.

yok olanın yokluğunu değer görüp de yaratan rabbim bütün bu soruların cevabını en başta vermiş aslında. ''ben esirgeyenim, bağışlayanım'' demiş.

o'nun büyüklüğüne imza atmaktır elhamdülillah. nimetin içinde in'amı hissetmektir. hamd etmesi gereken bir rabbi olduğunu, yalnız olmadığını bilmektir. ve yine şükretmektir.

elhamdülillah...
Çok şükür allah' ım manasına gelir.

Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:

(Bir nimet için, Elhamdülillah diyen, daha iyisine kavuşur.)

(Yiyip içtikten sonra Elhamdülillah diyen Cennete girer.)

(Bir nimet için Elhamdülillah diyen, nimetin şükrünü eda etmiş olur.)
görsel
Haktan gelen şerbeti içtik elhamdülillah
Şol kudret denizini geçtik elhamdülillah
Şol karşıki dağları meşeleri bağları
Sağlık sefalık ile geçtik elhamdülillah

Kuruyuduk yaş olduk ayak olduk baş olduk
Kanatlandık kuş olduk uçtuk elhamdülillah
Vardığımız illere şol sefa gönüllere
Baba Tapduk ma'nisin saçtık elhamdülillah

Beri gel barışalım yâd isen bilişelim
Atımız eğerlendi eştik elhamdülillah
indik Rum'u kışladık çok hayr ü şer işledik
Uç bahar geldi geri göçtük elhamdülillah

Dirildik pınar olduk ırıldık ırmak olduk
Aktık denize daldık taştık elhamdülillah
Taptuğun tapusunda kul olduk kapusunda
Yunus miskin çiğ idik piştik elhamdülillah *
hapşırdıktan sonra söylemenin sünnet olduğu kelimedir. çok şükür de denebilir.
Elhamdülillah Yahudi yim deyim haç sembolü yaparak dalga geçen insan benzeri yaratıklar da vardır.
çok şükür.
Yüreğimdeki yaramı seviyorum!!
" Yarayı açanı değil, Açtıran'a HAMD olsun diyorum!!
"Sıkıntılarım beni güçlü kılıyor,
O halde yorulmak yok yola devam ediyorum.!
"Ellerimi semaya kaldırıyorum,
MEVLAMA diz çöküyorum"
"Göz yaşlarımı avuçlarıma saklıyorum.!!!
"Kalbimin kanayan yanını, Diğer yanıma emanet ediyorum,
Ve şükrediyorum...!!
"Halâ dik duracak kadar güvenimdir "yüreğim"

"Elbet" kalbi olanın hüznü de vardır,sabrı da....

Hüznüme de sabrıma da "ELHAMDÜLiLLAH"...!!
Bazen okuduğunuz bir ayet, bir hadis veya herhangi bir kitaptan bir cümle kafanızda şimşeklerin çakmasına sebep olur. Sanki o an tetiğe basılmış gibidir. Geçenlerde okuduğum bir hadis-i şerif de elhamdülillah konusunda bende aynı etkiye yol açtı. Müslim kitabında yer alan hadiste Peygamber Efendimiz “Elhamdülillah mizanı (tartıyı) doldurur” buyuruyor. Yani hesabımızın inceden inceye görülüp sevap ve günahlarımızın tartılacağı mahiyetini tam olarak bilemeyeceğimiz tartıda elhamdülillah ifadesi bizim sevap kefemizde çok önemli bir ağırlık yapacaktır. Bu hadisi birkaç kez okudum ve neden bir ifade bu kadar önemli olabilir diye çok uzun bir düşünceye daldım.

Bir gün içinde defalarca “elhamdülillah” deriz. Namazda deriz, namaz sonrası tesbihte deriz, aksırınca deriz, bir şeyler yiyip içtikten sonra deriz vs vs. Kur'an-ı Kerim’de bu ifade 23, “hamd” kelimesi de değişik terkipleri ile yaklaşık 50 defa geçer. Görece yüksek bir rakamdır bu. Ama belki de en çok söylenip manası en az bilinen veya üzerinde en az düşünülen ifadelerden birisidir elhamdülillah. Çoğu kişi bu ifadeyi “Hamd Allah’a mahsustur” şeklinde bilir ve hamdın gerçekten ne manaya geldiğini bile bilmez.

Elhamdülillah ifadesi Arapça ’da bir isim cümlesidir. Manası övgü, bütün övgüler, en kâmil manada övgü sadece Allah’a aittir, O’nun içindir, gerçek manada övgüyü hak eden Allah’tır ve bu manada övülmesi gereken de O’dur demektir. Peki, neden bu cümle tartıyı dolduracak kadar önemlidir? Yani o kadar amel varken, sevaba sebebiyet verecek onca davranış varken niçin sadece bir tek ifade, bir tek cümle veya Türkçeleştiği şekliyle tek bir kelime bu kadar etkiye ve ağırlığa sahiptir?

Birisini övdüğünüz, methettiğiniz, yücelttiğiniz zaman, ona yaranmak amacıyla yalan söyleme ihtimalini göz ardı edersek, onda bulunan bir nitelik veya nitelikler aslında övülmekte yüceltilmektedir. Cömert birisini övdüğünüzde esasında onun cömertliğini översiniz. Ya da doğuştan gelen bir özellikten dolayı övgü yapılır. Çok güzel birisini bu güzelliğinden veya çok zeki birisini zekâsından dolayı övmeniz gibi. Ve genellikle bu övülmeyi hak eden vasfı taşıyan kişinin size bir faydası dokunmuştur veya o kişi yakınınız ve sevdiğiniz birisidir.

Allah asla bizim övgümüze muhtaç değildir. Sürekli bize Allah’ı hamd etmemiz/övmemiz salık verilmesinin tek sebebi aslında yine bizim O’na muhtaçlığımızdır. Bunu detaylıca açıklayacağım:

Allah’ı hamd ettiğimizde evvela niye onu övdüğümüzü düşünmemiz gerekir. Yani kimse kimseyi boşu boşuna övmez. Ama zikir kavramı maalesef o kadar yanlış anlaşılmaktadır ki bu kelime de dâhil bir çok zikir kelimesi/cümlesi sadece sayıya indirgenmiş ve bunları tekrarlamaktan murad edilen maksadın ne olduğu göz ardı edilmiş, unutulmuştur. Çokça zikredilmesini Allah Kur’an’da sürekli tekrarlamaktadır. Bu ilahi buyruk tarafımızca Peygamberin dili ile tavsiye edilen zikir kelimelerinin ele tesbih alınarak defalarca tekrarlanması olarak algılanmış maalesef. Ağızla söylenip manası hakkında düşünülmeyen herhangi bir zikrin sayıca çok olmasının kişiye ne faydası olabilir ki. Televizyon seyrederken, çalışırken yeni icat zikirmatiklerle ağzın ileri geri hareket edilmesinin ve elde edilen sayılar üzerinden bir yarışa gidilmesinin bir ahir zaman fitnesi olduğunu görmek için çok ferasetli olmaya gerek yok. Sadece Türkiye’ye has bir şekilde imam ve müezzin eşliğinde hızlı hızlı 33’er defa çekilen zikirlerin de amaca hizmet ettiğine inanmıyorum.

Allah’ı övmek, O’nun gücünü, özelliklerini hatırlamakla olur ancak. Yukarıda da bahsettiğim gibi ancak vasıfları sebebiyle övgüler dizilebilir. Her hamd (veya hamdele ki elhamdülillah ifadesi literatürde hamdele olarak isimlendirilmiştir) Allah’ın gücünü, kudretini anmaya götürmelidir bizi. Hem insanı hem kainatı ince, hassas bir denge üzerine yaratan Allah’ın kudretini görebilmek için ister insana bakın, ister dönün çevreye, doğaya bakın isterseniz de kafanızı kaldırıp kainat kitabına bakın. insanoğlu hala yüzde birlerini bile keşfedemediği halde eldeki azıcık bilgilerle bile Allah’ın kudretinin büyüklüğünü o kadar net bir şekilde görebilir ki.

Kardeşim kök hücre üzerine bir yüksek lisans tezi hazırlıyor. Tezine biraz baktım. Allah’ın hücrelere aracılığı ile nasıl bir düzen teşkil ettiğini, bazı hücrelerin dönüşüme uğrayarak başka bir organın hücresine nasıl dönüştüğünü, embriyonun içinde nasıl bir güç barındırdığını hayretlerle okudum. Ted.com sitesinden mucizevi doğum sürecini, bir girdap gibi her daldığınızda yeni dehlizlere kapı aralayan kuantum fiziğini, okyanusların uçsuz bucaksız yapısını, küçük bir böceğin gelişmiş sistemini dehşetle ve hayretle seyrediyorum. NASA’nın üye olanlara bilgiler eşliğinde gönderdiği uzay fotoğraflarından milyarlarca ışık yılı ötemizdeki gezegenlerden, güneş sisteminden, galaksimizden, kara deliklerden akıllara durgunluk verecek şeyler görüp hayretime hayretler katan şeyler öğreniyorum. Bütün bunları gördükten, öğrendikten sonra kendi aciz varlığımızla Allah’ın kudretini ve neden övülmeye en layık olduğunu daha net anlayabiliyoruz.

yazının devamı: http://www.genchacilar.or...ageID=KoseDetay&id=55
görsel
Her halimize Elhamdulillah.
(bkz: elhamdulillah yine sıçtım)