bugün

ekmeğin arasına çeşitli malzemelerin konulmasıyla hazırlanan atıştırma yemeği.
(bkz: ekmek arasi doner)
(bkz: ekmek arasi patates kizartmasi)
sandviç demenin diğer bir versiyonu.
unutulmaz "anne bana ekmek arası yap" çocuk repliğine konu olmuş gıdaımsı.
biradan sonra gobek yapmak icin en uygun nimet
charles bukowski'nin kendi hayatını deştiği en güzel kitabı. demiş ki bir yerde;

"kelebekler ve arıların arzuladığı bir çiçek olmak varken sinekleri cezbeden bir bok parçasıydım."
arasına koyup yemek.
(bkz: ekmek arası terlik)
(bkz: ekmek arası çay çorba)*
çok acıkıldığı sıra kişilerden biri ekmek arası diyerek başlıyorsa cümlesine hayvan gibi acıktığı anlaşılır.
charles bukowski romani.belki de tek edebi degeri olan kitabi, yazarin hayatinan kesitler tasir.kitaptan hafizalarda kalan cümlelerden biri ise;
nefret ediyorsan yalvarmazsin.
şöyle diyor kitabın arkasında:

ilgi duymuyordum. Hiçbir şeye ilgi duymuyordum. Nasıl kaçabileceğime dair hiç fikrim yoktu. Diğerleri yaşamdan tat alıyorlardı hiç olmazsa. Benim anlamadığım bir şeyi anlamışlardı sanki. Bende bir eksiklik vardı belki de. Mümkündü. Sık sık aşağılık duygusuna kapılırdım. Onlardan uzak olmak istiyordum. Gidecek yerim yoktu ama. intihar? Tanrım, çaba gerektiriyordu. Beş yıl uyumak istiyordum ama izin vermezlerdi
ekmek arası helva...
(bkz: ham on rye)
Ekmek arası, metis yayınları. Çeviren: Avi pardo. 223 sayfa.
Charles Bukowski'nin çocukluğuna ve ilkgençliğine dair son derece samimi bir dille yazılmış roman.
Tüm Bukowski kitaplarında olduğu gibi Ekmek Arası da önemli ölçüde otobiyografik unsurları içinde barındırıyor. Bir diğer yandan da okurun kısmen anlayabileceği çarpıtmalar ve alegoriler de kitabın her yerine dağılmış durumda.
Ekmek Arası, Bukowski'nin çocukluğunun ilk başlarında çok kısa bir süre yaşadığı Almanya yıllarıyla başlıyor ve Amerika yıllarıyla devam ediyor. Bukowski ailesine dair inanılmaz açıklıktaki anlatımlar okuru, geleceğin alkolle barışık yazarının iç dünyasına bir adım daha yaklaştırıyor.
Kitap, ilerleyen sayfalarda Bukowski'nin çıbanlarla kaplı vücudundan bahsederken, zahmetli bir tedavi sürecini anlatıyor, bu durumun yarattığı anti sosyal Bukowski ise gittikçe bir yazara doğru evrilmektedir.
Kitabın bir diğer ilginç yanı ise bizleri Charles Bukowski'nin alkolle tanışma zamanlarına götürmesi. Kitaptan, Bukowski'nin arkadaşının babasının şarap mahzenine gizlice girerek içkiyle tanıştığı bölümü buraya alabiliriz:

"Ağzımı musluğun altına sokup musluğu çevirdim. Kokulu bir sıvı damladı ağzıma. Tükürdüm.
"Ödlek olma! Yut şunu."
Musluğu açıp ağzımı dayadım. Kokulu sıvı ağzıma girdi ve yuttum. Musluğu kapatıp ayağa kalktım. Kusacak gibi olmuştum(...)
Biraz daha içtim. Tadı giderek düzeliyordu. Daha iyi hissediyordum kendimi(...)
Hiç bu kadar iyi hissetmemiştim kendimi. Otuz bir çekmekten bile daha iyiydi." (s. 71-72)
bay bukowski'nin hayatının gerçekten iğrenç bir babayla ve kayıtsız bir anneyle nasıl sert geçtiğini anlamak için okunması gereken bir kitaptır. çocukluk ve okul günlerini anlatır. okula gider dayak yer eve gelir dayak yer dayak onun için heryerdedir.hatta yüzündeki çıbanların büyük bir bölümü bu yüzden ortaya çıkmıştır, okunasıdır. hatta meraklısına kitaptan bir alıntı.
''dünya dışardaydı ve her şeye kayıtsızdı ama önemi yoktu. Milyonlarca insan vardı dışarda, köpekler, kediler, sincaplar, binalar, sokaklar, ama önemsizdi. Sadece bir baba, ustura kayışı, banyo ve ben vardım.''
bukowski'nin "herkes iyi olabilir ama herkes kötü olamaz çünkü kötü olmak göt ister" dediği harika sürükleyici otobiyografi kitabı.
"Kelebeklerin ve arıların arzuladığı bir çiçek olmak varken, sinekleri cezbeden bir bok parçasıydım. Yalnız yaşamak istiyordum, yalnız olunca daha iyi hissediyordum kendimi, daha temiz, ama onlardan kurtulacak kadar zeki değildim." diye içinde böyle bir cümle barındıran bukowski kitabıdır.
(bkz: charles bukowski)
(bkz: henry chinaski)
şimdilerde eski tadı olmayan çocukluk dönemlerinin vazgeçilmezi.

çocukken mahalledeki maça geç kalmamak, arkadaşlarımızı kapının önünde bekletmemek için başvururduk bu yönteme ne günlermiş meğer.
ekmek arası lahmacun *
domates-peynir-salatalık.
daha çok yazsın yazarı.

sepet sepet yumurta
sakın beni unutma
nasıl anlatsam sana
ilk harflerine baksana * *
imla hatalarına tahammülü olmayan yazar. hayır o değilde sayfa daha refresh edilmeden sen nerden buldun o eksikliği hala anlamadım yazarı. karakter analizi yapmak gerekirse detaycı kişilik.
charles bukowski 'nin üslubu ve eşsiz gözlemleriyle okuyularının eline verdiği harikulade bir kitabıdır. ağlatır.
sözümden çıkmayan yazar. yaz derim yazar, sil derim siler o derece. **

edit: ayrıca kına derim kınar. *
ekmek arası sevmedim ben seni
böyle dolu dolu
bana bana ekmegi
kaşıgı daldırırcasına istedim
elimde olan
incecik bir acı
kuru ekmek arası.